bildirgec.org

medeniyet hakkında tüm yazılar

çatışma dinamiği

khun | 09 March 2007 11:46

-Çatışma, bütün dinamikleriyle doğal bir varoluş mücadelesidir.
-Kişi kendi içinde ve toplumla ve toplum da kendi içinde sürekli çatışır.

*

1-Bütün sosyolojik ve psikolojik olguların toplam tezahürüdür,
2-Çatışmanın amacı, üstün gelmektir ve esasta irade mücadelesidir,
3-Çok taraflı bir yapıdan, ara ‘vektörel denge durum’ları da yaşayarak tek taraflı bir yapıya ulaşmaya çalışan bir süreçler bütünüdür,
4-Tüm süreç sonunda, tek bir tarafın kesin galip gelmesiyle, yeniden parçalanmaya hazır yeni bütün ortaya çıkar,
5-Yeni bütün de, kendi içinde bölünerek yeni bir çatışma süreci başlatır.

TÜRKİYE’DE ÜCRETLİ ÖĞRETMEN OLMAK!

Neo Eroica | 24 November 2006 20:10

Bugün Öğretmenler Günü’ydü. Ve bunu öğrencilerden ve öğretmenlerden başka hatırlayan oldu mu merak ediyorum. Aslında söylemek istediğim bu değil. MEB bu konuda ne kadar duyarlı? Merak ettiğim bu. Çünkü diğerleri ne kadar konuşsa da sorun çözülmüyor. Çünkü Türkiye’de öğretmenler kaderine terk edilmiştir. Öğretmenler için yaşam mücadelesi vermek, hayatta kalmak herşeyin önüne geçti. Bırakın kadrolu ya da sözleşmeli öğretmenleri, ücretli öğretmenlerin durumu inanılmaz derecede kötü.

Bu konuda örnek vermek dünyanın en kolay işi. Keşke böyle olmasaydı. Ne yazık ki böyle: Ücretli bir öğretmen vermiş olduğu ders saati kadar ücret alıyor. Vermiş olduğu bir ders saati karşılığında 5 YTL alıyor. Örneğin bir branş öğretmeni bir ilköğretim okulunda göreve başlıyor. Okulun haftalık ders saatinin 30 olduğu durumlarda (sabahçı-öğlenci sisteminin olmadığı okullarda durum böyle) o öğretmen haftada 20 ya da diyelim ki 25 saatlik ders verebileceği dersler için görevlendiriliyor. Bu, öğretmenin haftada 25×5=100 YTL kazanacağı anlamına geliyor. Yani ayda (okulların tatil olmadığı durumlarda) ortalama olarak 500 YTL kazanması gerekiyor. Fakat herşey öyle göründüğü gibi değil. Hatırladığım kadarıyla; vergidir, sigortadır derken vb. kesintiler ile öğretmenin maaşı 400 ile 430 arasında bir değere denk geliyor. Bir de bu öğretmenin büyük şehirde yaşadığını ya da yaşamak zorunda olduğunu düşünün. Bu öğretmenimizin kira,elektrik,su masraflarını ancak ucu ucuna karşılayabildiğini bildiğimiz için şu soruyu sormak istiyorum: O, yaşamını nasıl devam ettirebilecek? Ne yiyecek, ne giyecek? Yaşamak için su içse bile yeter diyeceğim ama saçmalamanın anlamı yok. MEB, yemeden, ısınmadan, kültürel,sanatsal ya da teknik açıdan ihtiyaçlarını karşılayamadan, kendini hiçbir alanda doyuramadan yaşayan ya da yaşamaya, ayakta kalmaya çalışan birinden nasıl bir eğitim vermesini bekliyor? Karşısında herşeye, özellikle bilgiye aç, parlayan gözleri görünce ne yapacaktır? Yaptığı işi nasıl olurda büyük bir zevkle ve şevkle yapacaktır? Nasıl olur da öğrencisine bunu yansıtacaktır?

godotu beklerken

eskutk | 25 October 2005 20:02

Kiliselerin Almanya’da Kültür ve Sanat etkinliklerini duyuyor, gazetelerden haftalık, dergilerden aylık programları okuyor, fakat birtürlü izleme fırsatı bulamıyordum. Milyonlarca insanın ödediği Kilise vergilerinin nereye gittiğini merak eder dururdum.
80’li yılların başında, ülkemdeki faşizme karşı yapılan ve binlerce insanımızın katıldığı açlık grevlerine, başlangıçta karşı çıkan, ardından kiliselerinin kapılarını açan tanrıbilimcilerinin, insan kayıplarını önlemek için, başımızdan doktorları eksik etmeyen ve ısrarla vazgeçilmesini dileyen tavırlarını anımsamamak mümkün değil.
1981 yılında yazdığım ve yönettiğim “ Demokrasi Oyunu ” Lockum şehrindeki İlâhiyat Fakültesinde üç gün süren tartışma-bilgilendirme plâtformunda yüzlerce izleyici buldu. Daha sonraları birçok Kilise tarafından çağrılı olarak gittiğimizde gösterilen ilgi ve destek bizi güçlendiriyor ve daha aktif olmamıza neden oluyordu.
Kiliseler her mahallede bir iki İncil kursu açacaklarına, din çıkarcılığı gütmeyen sanat ve kültür çalışmalarını arttırarak, toplumuna karşı yüklenilmesi gereken sorumluluklarını yerine getiriyor, gençleri ve yetişkinleri çatıları altında toplamayı başarıyorlar. Tiyatroların yanısıra kurulan, küçük veya büyük orkestraları klâsik batı müziği konserleri veriyor, Kiliselerine üye olanların dışındaki insanlar da bu etkinlikleri beğeniyle izleyerek kendi toplumlarına örnek alıyorlar.