bildirgec.org

leonardo di caprio hakkında tüm yazılar

Sonu Tahmin Edilemeyen Filmler

pozitron | 20 April 2011 17:24

İzlediğim filmler arasında, sonunu tahmin edemediğim filmleri paylaşmak istedim. İzlemek isteyenler olabileceği için, bunların arasında en beğendiğim filmleri kısaca anlatmak istiyorum.

ORPHAN (EVDEKİ DÜŞMAN)

ORPHAN (2009) ABD, Almanya, Fransa, Kanada
ORPHAN (2009) ABD, Almanya, Fransa, Kanada

Film, şimdiye kadar izlediğim filmler arasında, sonuna en çok şaşırdığım filmdi. Filmi izlerken sonunun bu şekilde biteceğini tahmin etmek çok zor. Konusuna gelince; Kate (Vera Farmiga) ve John (Peter Sarsgaard), doğmamış çocuklarının ölümü nedeniyle sorunlar yaşamaktadır. Bu sorunları aşmak için bir çocuk evlat edinmeye karar verirler. Gittikleri yetimhanede Esther (Isabella Fhurman) adındaki küçük bir kız onları çok etkiler ve onu yanlarına almaya karar verirler. Ama filmin afişinde de yazdığı gibi Esther’de bir sorun vardır. Zamanla Kate, Esther’in sevimli maskesi’nin altındaki gerçeği görür. Eşine ve çevresindekilere onun gerçek yüzünü göstermeye çalışır. Eğer izlemediyseniz gerçekten tavsiye edeceğim bir film.

İnsanı şizofren yapan en iyi 3 film

ferfote | 01 April 2011 12:11

Bu tür filmler hep hoşuma gitmiştir..filmi izlersiniz izlersiniz de, herşey filmin sonunda çözülür ya.Hatta film bitene kadar bir sürü komplo teorileri üretilir..işte bu tam benlik diyorsanız size tanıtacağım bu üç film ilginizi çekebilir.(3. film şiddetle önerilir.)

1.High Tension | Web Sitesi| imdb | fragman

-high tension-
-high tension-

Yönetmenliğini alexandre aja’nın yaptığı, başrollerinde cécile de france, maiwenn le besco ve philippe nahon’nun oynadığı bu filmde gerilim bir an olsun durmuyor.arkadaşının çiftlikteki evine kalmaya giden bir kızın başından geçenleri anlatan bu yapımda asıl sürpriz sizi filmin sonun da bekliyor.2003 fransız yapımı bu filmi mutlaka izleyin.

Seri Katil Di Caprio

kakariku | 03 November 2010 09:46

Inception filmiyle oscar’a göz kırpan yıldız oyuncu 19.yy’da geçen, Amerikanın 200 kişiyi katleden ilk seri katili Dr. H.h Holmes’u beyazperdede canlandıracak. Usta oyuncu Erik Larson’nun
2003 yılında yazdığı “The Devil in the White City: Murder, Magic and Madness at the Fair That Changed America,”
isimli romanın sinemaya uyarlamasında oynamak için anlaştı. Dicaprio’nun rol arkadaşı ise Jennifer Killoran.

Kaynak

The Basketball Diaries (1995)

salvador zirdeli | 29 July 2010 15:01

The Basketball Diaries (1995)
The Basketball Diaries (1995)

Bazı filmler vardır. Hani izlediğiniz zaman kafanıza kazınır ve rahatsız olursunuz. Ancak zaman geçtikçe o kazınan yerler kapanır ve sizin içinizi parçalayacak olsa bile, rahatsız olacağınızı bile bile tekrar baştan o filmi izlersiniz.

The Basketball Diaries böyle bir film işte. İnsan izlese ve rahatsız olsa da yine izlemek istiyor.

1995 yapımı filmimizin başrol oyuncusu, henüz Titanic batmamışken beyaz perdede gördüğümüz 21 yaşındaki yeniyetme Leonardo DiCaprio. Ayrıca onun kadar yeniyetme olan Mark Wahlberg’i de es geçmemek lazım.

Konusuna gelirsek, film kabaca basketbol tutkusu ile yaşayan gençlerin nasıl olupta uyuşturucu batağına düştüğünü anlatıyor.

Tam Bir Doğa Tutkunu: Leonardo di Caprio

24black mamba24 | 17 May 2010 11:40

Leonardo di Caprio
Leonardo di Caprio

Buğday tarlasını anımsatan saçlar, okyanusların serinliğini içinde gizleyen gözler… O son dönemin en parlak yıldızlarından biri, o Hollywood’un altın çocuğu.

Leonardo di Caprio, California’da 11 Kasım 1974’te dünyaya geldi. Annesi Irmalin daha Leonardo doğmadan önce vermişti ona ilk adını. Çünkü gördüğü bir Leonardo da Vinci tablosunu, önünden ayrılmak bilmeden hayranlıkla izlediği sırada karnındaki bebeğinin güçlü tekmelerini duyumsayan Irmalin, o an bebeğine bu eşsiz ressamın adını vermeye karar verdi ve böylece yeni doğan bebeğin adı kayıtlara Leonardo Wilhelm di Caprio olarak geçti.

Annesi Alman asıllıydı ve bir devlet kuruluşunda sekreter olarak çalışıyordu. İtalyan asıllı olan babası ise sıra dışı bir çizgi romanın hem çizeri hem de yayıncısıydı. Yenilikçi bir ailenin tek oğluydu o. Doğumundan bir yıl sonra annesi ile babası ayrılan Leonardo, tüm davranışlarının, tüm zevklerinin onlardan kendisine geçtiğine ilişkin düşüncelerini şu tümceyle dile getiriyor:

“Her ne yaptıysam, hepsi de onların önceden yaptığı şeylerdi. Örneğin burnuma taktığım bir halkayı babam hoş karşıladı. Çünkü bu tamamen onun tarzıydı.”

The Center for Enriched Studies ve “John Marshall High School”da eğitim gören Leonardo arkadaşlarıyla eğlenmeyi hatta tartışmayı, ders çalışmaya yeğledi hep. “Okulu sevdiğim pek söylenemezdi. Bir şeyin üzerine uzun süre odaklanamam ben, sıkılırım. Öğrenme isteğim de olmadı hiç… Boş bulduğum her anı arkadaşlarımla dans ederek geçirirdim” sözleri de onun okulla arasındaki pamuk ipliği denli zayıf ilişkisini belgeler nitelikte.

Güncel Haberler

queennothing | 04 April 2010 14:33

  • 1918 doğumlu aktör John Forsythe, 1 Nisan 2010 tarihinde hayatını kaybetti.
  • 15. Sadri Alışık Ödülleri adayları açıklandı. Buradan görebilirsiniz.
  • 2011 senesinde Oscar Töreni, Şubat ayında gerçekleşecek.