bildirgec.org

kobra hakkında tüm yazılar

gözlüklü yılan

admin | 25 February 2009 16:12

Gözleri bozuk olduğu için değil, Hindistan halkınca bu isim takıldığı için gözlüklü yılandır kobranın adı. Hindistan’da flüt çalan Hint fakirlerinin gösterilerinde, kıvrak dans ederek eşlik eden kobra türüne gözlük yılan deniyor ve bu gözlüklü yılanın her ne kadar gözünde bir problem yoksa da kulakları sağırdır. Dans etme sebebi müzigin ritmi değil, flütün hareketlerini takip etmesindendir.

Naja naja olarak bilinen gözlüklü yılan, çok zehirlidir, 1,6 – 3 m arasında uzunluğa sahiptir ve sıcak bölgelerde yaşarlar.Hindistan’da gösteriler için sökülen, pek zehirli iki adet dişe sahiptirler, zehrin etkisi direk sinir sisteminedir, felce sebebiyet verebilirler.

Ölüler nehri..

nazokiraze | 02 January 2009 15:06

Hindistan’da Ganj Nehri yakınında bir şehir var, adı Varanasi(Benares, Kaşi) .Burası Hinduların en kutsal şehirlerinden biri.Burası Hindu inanışlarına göre hacı olma ve ölüleri yakma yeri.

Varanasi şehrindeki en büyük geçim kaynagını ölüler oluşturuyor, sokaklar süde yüzen mumlar, çeşit çeşit kefenler, odunlar, kütük, koku keseleri vs.. Buranın halkı özel tarifelerle geçimlerini ölülerden saglıyor.Hinduizm inancına göre diğer dünyadaki mutluluk bu özel ölü yakma töreninden geçiyor.

PizzaKobra

witamin | 04 April 2008 09:00

PizzaKobra bir masa lambasından çok öte. Tasarımı değişken. Bazen bir kobra bazen bir pizza bazen de sadece bir spiraldir… Nasıl mı aydınlatıyor? Hiç alışık olmadığımız bir şekilde.

Kobra Destanı

kopanisti | 13 September 2007 09:58

AŞAĞIDAKİ HİKAYE MALABADİ ÜNİVERSİTESİ BAL ÇANAĞI HALK DANSLARI KÜTÜPANESİNDEKİ KUKU ADLI 8 CİLTLİK ESERDEN ALINTIDIR.
ANA SPONSOR : EUQON
CO-SPONSOR : ARROGANTE HOMBRE
DESTEK VEREN : ADININ AÇIKLANMASINI İSTEMEDİ
SPEŞIL TENKS TO : ARZU YANARDAĞ

Tirbüşon lakaplı Tilki Süleyman, kör şeytana uyup lambasının cinini lolipop gibi sallar halde kahveye doğru aval aval yürürken kafasının üstünden geçen teyyareyi görememişti. Kahvenin önünde karşılaştığı hacı yatmaz, ham meyvayı dalından koparmış kokoriç sarar halde ibibik ile kırmızı horoz misali maymun olmuş bir halde süper orgazmatör lisansıyla okkalı nat king kol böreği diplomasını elinde tutuyordu.
‘’A be engerek nedir o elindeki dinamit lokumu?’’ dedi.
‘’Yok be tayyar, macar salamıdır bu, yat borusu çalınca, yavru kuş yıldırım çarpmışa döner, be de bu yüz gramlık fazlalık ile babişkoyu ballı lokma tatlısına çeviririm, o nedenle bu dolmayı elimde tutarım’’ dedi.
O esnada maskot gibi sırf lop etten mamulat alabula kuşu, alt iğnecikten kurtulup tepelerinden uçarken, babasının mirası sandığı çikitayı patlangaç gibi orta bacağından kaydırıp yamyam turşusu misali üzerlerine salmıştı bile.
Panik olan iki arap, anında terso dönerek devrik kral hesabı elma şekeri ellerinden alınmış liliputlar gibi kahvenin içine zor attılar kendilerini.
‘’Hey hancı, getir bakalım bize bilibili den iki tane lokum da dışarıdaki çavuş cüce ateş balığını çıtçıt halde kafamıza bırakmadan, fıskiyeden sivilce zangırdatmayalım’’ dedi.
Ortalık bir anda şehvet kası gibi okkalı halde tapa olmuştu. Adsız parmak, banana mamadan aldığı huzur ile gevşek malzeme haline dönen et parçasını kırmızı maymunun jambonuyla besleyip, hanım çivisiyle pistonlar ve damlalıkla dıngırdatırken, düka piposunu yakmıştı bile.
Tayyarın emanet amipi anında bir tabak dolusu şeftali bıraktı masanın orta yerine.
‘’O da ne’‘ dedi adsız parmak, tabaktakini görünce, başı soğan ortası yılan gibi, etrafında badem garnitürler olan karanfil kokulu midyeli enginar pek zizi gözüküyordu. Oturup bir güzel bu yemişi yanında şalgam ve türkiş lokum beraberinde afiyetle yediler. İstasyon şefi ara sıcak olarak kobra ve paça et de getirmişti. Yemekten sonra üstüne lokma istediler. Ağırtop bu sefer lokma ile birlikte nargile de ikram ederek onlara sürpriz yaptı. Marpuşu ağızlarına alarak keyifle tüttürdüler. Kefalleri iyice kelle olmuştu. Akılları fikirleri fıstık, incir ve badem yeme derdindeydi.
‘’Büşük düşün’’ dedi ağır top, ‘’yedik, içtik, çektik dumanı, maymuncuk olduk artık bal kutusu ister bu gönül, hadi uzayalım buradan da kukurikuya bir uğrayalım’’ dedi
Anında fazlalıkları bırakarak, jetpipi ile sostankereloz oldular kahveden. Memiçkof onları kapıda karşıladı. ‘’Emektarınız, toramanınızdır beyim’’ dedi. ‘’Soytarı ponponu size refakat edecek’’ dedi. İniş takımlarının durumunu son bir kez kontol edip, mazgaldan atlayarak, daldılar çatlağın içine, lakin pantalon balığı pek bi kargıydı, kuku ise bu duruma endişeliydi. Kereste gibi olmuş tirbişon da lüle etmişti kavanozlarını. Her işte bir hayır vardık diyerek çavuşun çeşmesinden körüklediler havuçları içeri.
Babafingo memnun, kuku memnun fırçaladılar birbirlerini. Emektar hacı baba vakitlerinin dolduğunu bildirince, Zekeriya kontrol kalemini, ön takımdan ayırdı, zurna orta baçağını fırından çıkardı. Hokkalar çeşmeden akan bülübülü ile dolmuştu bile. Bir süre çarıklara bamya bakışlarla baktılar. Birer sigara yaktılar.
HİKAYENİN BUNDAN SONRASI KOBRA DESTANI ADI ALTINDA KALEME ALINMIŞTIR.
YAZAN : ANONİM
OKUYAN : NURİ ALÇO

Neyse kalktılar
Hancı yolcu birbirlerine baktılar
Malafa zangır zangır
Baston patlıcan
Tuttu şef tek göz evin yolunu
Ön takım avadanlık aldı zuzuku
Anahtar oturmadı deliğe
Kobra titredi ziziye
Evde istiridye dedi
Bu ne hal
Süper sap, olmuş bir ufaklık
Bre tepegöz ne olcak senin bu vitesin
Beklemekle mi geçecek ömrüm, sihirli değnek
Allah cezasını versin senin gibi malafanın
Kırmızı kör yılan alsın midyemi
Açsın ortagözün musluğunu
Senden hayır yok kayısıma
Elalem versin parmak kuklasını
Bal çanağıma,
Ortada sıçan var
Davul çalma
Kuş dala kondu
Ama sanma
Kalacak takım ruloda
Balık olunca balta
Elbet boru tıpa olacak
Dipsiz kuyuna
Sendeki kukuriku,
Bendeki çakı
Hatta şaftın üçün biri
Lezik lobur gibi
Dalacak ukuku bölgene
Gömecek malakı
Döşeyecek boruyu
Tokmaklayacak
Dıncığını
Hele sabreyle
Kobra ele gelmekte