bildirgec.org

kızgın hakkında tüm yazılar

rejim yaparken sevmediğimiz çok şey yiyoruz

be_goodie | 03 June 2004 03:54

serap ezgü kadının sesi programında bir kadın kimliğini gizleyerek ve tanınması zorlaşsın diye bir gözlük takarak diyor ki; ben mantık evlilği yapmak istiyorum. bunun üzerine diğer katılanlarla bir fikir alışverişi! başlıyor. serap ezgü diyor ki: peki efendim aşk olmadan, aşık olmadan nasıl olabilir ki ? bu karşınızdaki insana da kötülük olmaz mı ?. kadın zaten erkeklerden kaçtığını bu güne kadar başına gelenlerden dolayı aşk olayını hayatından çıkarttığını bir daha aşık olmayacağını söylüyor. diğer kadınlardan biri; sevmediğin yemeği nasıl yersin ? diye bir soru atıyor ortaya, serap da bunu duyup aynen tekrarlıyor ; peki efendim sevmediğiniz yemeği nasıl yiyebileceksiniz ? kadın cevap veriyor; rejim yaparken sevmediğimiz çok şey yiyoruz

Hareket zamanı, geç bile kaldık

Jawussjan-hafif | 28 May 2004 20:22

Son zamanlarda , abd ile ilgili kesilen, haklı olarak da öfke saçan ahkam, günlük ve mimlerle bir sonuca ulaşabiliyor muyuz?

belki burada, bir sitede, koskoca abd’ye karşı bir zafer kazanamayız ama en azından kendi tepkimizi ortaya koyacak fikirleri hayata geçirebiliriz.

belki bu yazıya ahkam girecek 5-10 kişi ile de, sömürceci abd ordusuna karşı da duramayız ama bir güç denemesi yapmış oluruz.

toplayalım artık kendimizi, bırakalım artık şu amerikan hayranlığını… Amerikan hayranı olmayanlar da amerikan mallarını kullanıyor, belki ne malı olduğunu umursamadan tüketiyor. amerikan filmlerini zevkle izliyor, sıcak bastığında “soğuk içiniz” tavsiyeli yankee-cola ları afiyetle götürüyor, ayağında ise “engineered” pantolonlarıyla dolaşıyorlar.

delirtti bu kadın beni arkadaşlar…

köşeli vida | 26 May 2004 18:38

“sayın abonemiz aradığınız yönde bütün hatlar doludur…lütfen tekrar…”
Sıçacam ben bu kadının ağzına…ulan sabahtan beri bir fax gitmez mi Libya’ya…Tanıyor musunuz bu bant kaydını dolduran hatunu…niye sinirleri zıplatan bir üslup da ve “hadi ordan gitmez bu fax” der gibi gıcık bir tonlama ile konuşuyor karşımda?Dur bir daha deneyeyim ben…

Ahhahahha ahahahhaha…

hafif deli | 22 May 2004 12:28

anlayamadığım bir nokta var şimdi abi. kızlara bakıyorum kine alt bağlama bezi diye erkek arkadaşlarım arasında tabir ettiğimiz, orkid ve diğer saz arkadaşları hakkında bişe sorcam. Şimdi bunlar hani takıyorlar ya nasıl oluyor? Aydan ayamı kullanıyorlar? yani belli günleri var ama ne zaman olduğunu bilmiyorlar aniden çıkıveriyor da HABERLERİMİ olmuyor? yok oluyorda ona engel olamıyormu? ya da bu olay devamlı ve seri bi şekilde devammı ediyor. beni yanlış anlamamanız dileğimle herkeze soruyorum. valla deli oldum ya nie bu kadar önem gösteriliyor? bunu bütün kızlar biliyor herkezde oluyor böle bir olay başına geldiğinde nie utanılıyor? millet dalgamı geçiyor? o dalga geçenlere bişe denmiyormu? ne dir bu çelişki ?

edebiyatta popülarite

lavukprenses | 18 May 2004 03:07

Bugün büyük bir markete gittim bir iki parça bir şeyler almak için.Tam içeri girerken yeni açıldığını gördüğüm bir sürü koliyi farkettim.Sonra alacağımı almış çıkmak üzereydim ki kolilerden çıkanların Ahmet Altan’ın son kitabı(ki şu an ideefixe’te çok satanlar listesinde 2.sırada..)olduğunu ve marketin girişine yakın kurulmuş koca bir standda balık istifi şeklinde sunulduğunu görünce önce bir şaşırdım ve duraksadım,sonra sinirlenerek yoluma devam ettim.Kafamda sorguladım neden diye sonra dakikalarca.Gördüğüm manzara gerçekten midemi bulandırmıştı.Tıpkı aynı şahsiyetin önceki kitaplarının pazarlanmasında olduğu gibi bu da iğrenç bir şekilde insanların “okur” değil “tüketici” olarak görülmesinin bir sonucuydu.Kendisinin bir kitabını okudum şimdiye kadar.Severim,sevmem o ayrı konu.Ama bir yazar kitabını bu şekilde satışa sunarsa ben o kitabı okumam arkadaş.Popülarite’den hazzetmediğim gibi edebiyatta popülarite’den hiç hazzetmem.Nedir bir yazarı büyük kılan şey? Tüm satış listelerinde ilk sıralara oynaması mıdır? Her yerde tanıtılıp dergi,gazete vb medyatik araçlarda gözükmesi midir? Bu popülarite bağımlısı şaşkaloz yazarlardan gına geldi artık.Pazarın kaymağını bir güzel yiyip sonra gözden kayboluyor ve yitiriyorlar popülerliklerini tıpkı kilo işi bestelerle dolu müzik toplistlerindeki gibi.tek kelimeyle iğrenç.konu ile ilgili çok güzel bir yazı buldum ve mimledim de..

e bk ye

fönix | 17 May 2004 22:46

antoloji com…hergün mü bakima aliniyorsun, ne zaman tiklasam, http cart curt, sayfa görüntülenemiyormus… iyi umurumdaydi sanki, bak artik hafifdeyim…geber sen de!!!

Sen bir yabancı gibi

pianist | 15 May 2004 12:48

Aynı yastığa baş koyduğum, umutsuzluğumda sarıldığım düştüğünde tuttuğum dokunduğumda affettiğin sanki ben değilim bir yabancı gibi geçerken sen. Günlerimi aylarımı sana verip sonra bir hiç gibi unutmak ne kadar kolay senin için ne kadar kolay bir başkasına sarılıp gözlerimin içine bakman.. Ve ne kadar kolay yanımdan bir yabancı gibi geçihp gitmen. Üzülüyorum ama ne yaşadıklarıma ne seni kaybettiğime çünkü sen sadece gülüp geçip unutuyorsun ve değerlerini kaybediyorsun BUNA ÜZÜLÜYORUM. Her şey yaşanmış olabilir hayatta hiç istemediğimiz kadar üzülmüş canımızı sıkmış olabilir hayat ama bu kadarı olmaz yapılamaz bir ihnsana. Belki hala seviyorum seni belki hala özlüyorum ama sen bir yabancı gibi geçip giderken acaba ne düşünüyorsun ne hatırlıyorsun en çok bunu merak ediyorum. Utanıyormusun kendinden insanlığından sende benim gibi bilmiyorum ama utansaydın başkasına sarılırken bakamazdın gözlerime eğer bunuda hissedemiyorsan ne düşünüyorsun acaba. Göz göze geldiğimiz o anlar var birde birden duraksayıp hiç bir şey olmamış gibi bakışların var ne düşünüyorsun ve ne hissediyorsun hayat sorularlar geçiyor ve dün gece yine rüyama giriyorsun bunca zaman sonra. NEYSE BOŞVER NİYE YAZIYORUM Kİ HALA SENİ BUNCA ŞEYE RAĞMEN NOT: Bir gün döneceksin ama bir gün ve tüm bu soruların cevabını vereceksin ÇÜNKÜ EĞER BİR YERDE BİR SORU VARSA MUTLAKA CEVABIDA VARDIR HAYATTA

kimya

pikap | 12 May 2004 17:06

kimya çalıştım durdum.yarın sınav var die.gerizekalı herif haftaya yapıyo.tikli salak!

Kurt Cobain ve Orhan Gencebay

barada0 | 10 May 2004 12:31

Nur Çintay denilen sebze*, bugünkü Radikal’de, nasıl dolduracağını bir türlü bilemediği sayfa kenarını aklınca doğu-batı sentezinin komikliklerine örnek teşkil edeceğini düşündüğü alıntılara ayırmış. İkinci ve üçüncü başlığın altındaki zırvaları boş vakti bol olanlar okuyabilirler. Birinci başlığı ve altındaki tamamı alıntı olan yazıyı aynen paste’liyorum:

Orhan Abi&Kurt Cobain
Milliyet Sanat’ın mayıs sayısında Berrin Karakaş, yeni albümü ‘Yürekten Olsun’ vesilesiyle Orhan Gencebay ile konuşmuş.
“Eskiden Kurt Cobain’i çok severdim” diyor Gencebay. “Bizim oğlan çok severdi o yüzden. Son derece ilginç biriydi rahmetli.”
“Karısı Courtney Love’ı sever misiniz peki?” diye soruyor Karakaş. “Bazı fanları Cobain’i onun öldürdüğünü söylüyorlar.”
İşte Orhan Gencebay’dan ‘yürekten’ bir değerlendirme:
“Çocuklar da sevmiyorlar karısını. Kurt Cobain’i o öldürdü diye düşünmeseler de, yaptıklarını görerek Cobain’i haklı buluyorlardır. Belki Kurt Cobain bu kadar hassas, duygusal olmasaydı bu olaylar olmazdı. Biraz daha kararlı olabilseydi daha iyiydi. Kopamıyordu demek ki hanımından. Katlanabiliyordu ama sonunda dayanamadı ve hayatına son verdi. Resimlerini gördüğümde ‘Keşke yapmasaydı’ diye düşünüyorum. Özel hayatı kendisini ilgilendirir ama çok değerli bir insandı. Daha dengeli olsa daha mutlu edici olurdu.”

Reklamcılığın içine edenler, sizden bir ricam var!

asparagas | 09 May 2004 17:03

Zamanında ajans başkanları, reklamları yazardı. Sonra baktılar de’leri mi’leri ayıramıyorlar düzeltmen tuttular. İşler açılınca da reklam yazarlarının yüzü güldü. Bir art directorun ya da grafikerin Photoshop, Freehand gibi temel programları bir ilan ya da broşür oluşturacak kadar iyi öğrenmeleri ve temel grafik disiplinini kapmaları bana göre en az 3 yıl alıyordur. Ama reklam veren şirket sahipleri, genel müdürler, reklam müdürleri ve yardımcıları, bunların karıları çocukları, arkadaşları, dostları hepsi reklam yazarı olabilir.

Sadece elimdeki en basit örnek olduğu için bunu vereceğim: Reklamcılık kavramı ilk doğduğunda ve logo altına slogan kullanma fikri geliştiğinde, tahminimce dönemin reklam yazarının ilk aklına gelen reklam sloganı, reklamı yapılan marka her ne işin markasıysa, “bu iş BİZİM İŞİMİZ” olmuştur. Buyurun Tekin Acar Cosmetics’e. Neymiş, “Kozmetik Bizim İşimiz…”Yabancı kaynaklı TV spotlarının ardına kendi iğrenç logolarıyla bu sloganı 5 saniye döşeyip satmaya çalıştıkları markanın değerini düşürüyorlar. Her akşam eşlerine dostlarına bunu biz yaptık diye böbürleniyorlar. Reklam şirketi de AHP’sini (ajans hizmet payı efendim, %10, %15, %5… Tutturabildiğine…) aldığı için sesini çıkartmıyor. Hatta belki de reklamların yayınlandığı TV kanalı ajansı devreden çıkartıp tüm kârı kendi kazanıyor ve tabii ki o da sessiz kalıyor. Koskoca Tekin Acar markası da yerlerde sürünüp itin köpeğin maskarası oluyor. Çook rica ediyorum sözü geçen marka yetkilileri bana kızmasın. Dost acı söyler ve zararın neresinden dönülse kârdır.