bildirgec.org

kim hakkında tüm yazılar

Martı

darjeeling | 15 April 2008 21:12

Sen en son ne zaman gri bulutlara doğru hevesle kanat çırpan bir martıyı seyrettin? Denizin dalgasına kapılmadan ama onsuz da olamadan yaşayabildiğini farkettin? Ben çok uzun süredir o martıyım…

TERS SORUİŞARETİ

lazybohem | 27 March 2008 14:47

Ben kimim?
Kimi görüyorsunuz şu anda benim profilimde?
Seçilmiş bir avatar mıyım ben?
Seçtiğim kullanıcı ismim miyim?
Eğitim öğretim hayatım mıyım?
Cebimdeki cüzdanım mıyım?
Siyasi düşüncem miyim?
Bildiğim yabancı diller miyim?
Takıldığım arkadaş grubum muyum?
Gezindiğim internet siteleri miyim?
Aynada gördüğüm müyüm?

Her yerde bir sıfata sahip olmak , isteyerek veya istemeyerek aldığımız sıfatlarla geziniyoruz hep. Bankada cebimizdeki cüzdanız mesela, iş yerimizde aldığımız eğitim,…

Sıfatlarımızla bu kadar çok ilgilenince kendimizi unuttuk.
Benliğimizi, isteklerimizi, hayallerimizi unuttuk.
Ve karakterimizi kaybettik.

GOOGLE’DA NE,NASIL,KİM ?

ercans | 25 February 2008 17:09

Google zeitgeist’i birçoğunuz duymuşsunuzdur.google çalışanları kendi deyimleri ile zaman ayırıp zeitgeist sayfasında ucu açık soruların 2007 içinde aranma oranlarına bakmış ve üç soru için aşağıdaki tabloyu çıkarmış.

google zeitgeist ne nasıl kim
google zeitgeist ne nasıl kim

Yukarıda How to kiss (Nasıl Öpülür), Who is God (Tanrı kimdir) ve What is love (aşk nedir) soruları için arama sonuçlarının aylık dağılımları var. Burada dikkatimi çeken birşey var , sonbahar aylarında sanırım hormonlar daha fazla işliyor yada aşk aranıyor.

Ayrıca aranan Sorular şöyle :
WHO IS … – KiM …

ACABA..

akoni | 05 December 2007 11:51

Az önce çok sevdiğim bir yazarın bir dergide yazmış olduğu birkaç yazısını okudum. Yazıların bir çoğu yaşamımızda karşılaştığımız, hissettiğimiz, paylaştığımız…vs şeyler üzerine ince ince dokunuşlardan ve yazarın hayata bakış açısından izlerdi.
Yazılarda yer alan konuların bir çoğunu yaşıyoruz ya da yaşayanlarla paylaşım içindeyiz. Yani kısacası bu yazıların bazılarında kendimi buldum (bende bu şekilde düşünüyorum) diyebilirim.
Peki acaba neden düşüncelerimizin parıltılarını başkalarının yazdıklarından buluyoruz ve neden düşüncelerimize tercüman olamıyoruz? Kim bilir?
Galiba bize kendimizi başkalarının anlatmasına o kadar çok alıştık ki, kendimizi kendimize anlatamaz ve hatta kendimizi başkalarının yazılarında arar olduk. Başkalarının beğendiği ve anlattığı gibi olup çıktık açıkçası.
Sanırım bu yazı bu nedenle kendime eleştirimdir. Takılıp kaldığım “acaba ne düşürler” deyip yapmak isteyip de yapamadıklarıma karşı bir duruştur. Bu nedenledir ki, aldım elime kağıt kalem yazmaya başladım.
Bu yazı düşüncelerimin derin ve sağlam ayak izlerinin başlangıcıdır. Bu ilk adım, ikinci adımı atmadan ilk adımın ne kadar güçlü olduğunu görmem zor.

KİM OLURSAN OL!…

siirimsi | 03 December 2007 09:26

Eskitilmiş yaşamlar üzerine

(Yıpranmış bir sürü elbise gibi, bir zamanlar kullanıp da kıyamayıp bir kenara attığımız eşyalara benzeyen, biriktirdiğimiz bir çok şey var yaşamda… Ağırlığını üzerimizde taşıdığımız bir çok yük oluyor çoğu zaman eskittiğimiz yaşamımız… Yaşamın her anı, dakikası, eski bir film karesinden çıkmış gibi siyaha ve beyaza döndürmekten başka bir renge sığdırılamayan küçük şeritler halinde gözümüzün önünden gitmeyen anılar, yaşanılmışlıklar, yaşanılmamış, yaşanılası günler olarak geçip gidiyor önümüzden… Eskiyen sadece anılar değil, sanırım düşleri de eskittik, zamana yenildi düşlerimiz… Bir çok sabahın akşamına saklandı gitti hep yarına, yarına deyip ertelelenerek, eskittik yarınlarımızı da şimdiden…