bildirgec.org

kedi hakkında tüm yazılar

kedilerin de DNA sı çözüldü

pingu | 02 November 2007 19:38

DNA
DNA

şurada kihabere göre Columbia’daki Missouri üniversitesinde incelenen birkedinin DNA şifresinin 3/2 si çözülmüş kednin 20 bin 285 geni tanımlanmış.
Kedilerdeki 200 kadar hastalığın insan hastalıklarına benzemesi nedeniyle önemli bir haber. Bu hastalıklar arasında AIDS’in kedilerdeki benzeri, SARS, şeker hastalığı, retina hastalıkları bulunuyor.

haber hakkındaki türkçe kaynak şurada
ne diyelim hayırlısı olsun cümle aleme

miniminicik

| 02 November 2007 17:52

“…birbirine teğet geçen hayatların hikayesi..” dedi ses.. sesin ardındaki mekanik titreşim.. siyah cep telefonunun yan yüzündeki ufak deliğe ince bir jak vasıtası ile bağlanmış kablonun ucundaki küçük hoperlörün membranının titreşimidir bu mekanik sesin kaynağı.. bu titreşimin ulaştığı algı merkezlerinden iletilen sinyaller bir çok sinaps aktivitesi ile sayısız veri sentezine sebep oldu bir kaç milisaniye önce yumuşak, kıvrımlı, tavası leziz olan beynimde.. mekanik titreşim sonucu oluşan kimyasal işlemler nihayetinde bir çok anı, hatıra, resim, ses, duygu kaydı harekete geçti.. ve bilinç denen, tanımlanamayan, garip, ne idüğü belirsiz (idük nedir ki?) varlıktan açığa çıktı.. sonra benzer bir mekanizma ile hızla unutuldu tekrar.. unutuldu.. unutuldu.. unu.. unutmak da bilincin üzerine yamanmış bir yafta.. aslında herşey kimyasal değil mi üstadım..? milimiliminicikmikrogramlarla ifade edilen dozlarda binde birlik bir sapma nelere kadir.. herşeyin sorumlusu bu saçma sapan kimyasallar üreten bezler değil mi..? o zaman, her şey böylesi kimyasal, herşey böylesi mekanikse nedir bilinç..? nerde bu işin sorumlusu ey kadim dost..? yok ki cevabı.. ruh da derler adına, can da.. ama kimyayı, mekaniği çözen insanevladı bunun pozitif bir açıklamasını yapamamış.. zahiri ilimlerin ilerlemesi elbet mühim.. ancak bu ilerleme dahi, varlığımızın “öz”ünü açıklamaya yaklaşmıyor bile.. narın kabuğunu yiyip, dolgun, kırmızı, baştan çıkarıcı sulu danesini es geçiyor.. ya ruh..? hep varsayımlar ile konuşuluyor bu hususta.. insanın mayasındaki bir yerlere bağlanma, kendinden güçlü bir varlığa sığınma isteği de hor görülüyor bu zahiri ilim ehli tarafından.. zaafiyet olarak isimleniyor çoğu zaman..

YETİM KEDİ

vasbiizet | 26 October 2007 17:33

Zemin kattaki evimizin arka bahçeye bakan balkonunun altı bilumum hayvanatın doğum yapmak ve sığınmak için kullandığı bir mekan olagelmiştir. Biz havlamalarına, miyavlamalarına oynaşmalarına aldırmadan yaşamımıza devam eder, sabahları kafamıza yorganı biraz daha fazlacana çekip, başımızı yastığın altına iyice sokmaktan öte birşeycikler yapmaz hayvancıkların rahatını, huzurunu kaçıran icraatlarda bulunmayız genelde.
Zaten onlar da fazla ısrarcı olmaz bir kaç gün içinde sırra kadem basar, bir daha da ortalıkta gözükmezler.

Bir hafta önce de aynı şekilde bir gece aniden başlayan kedi miyavlaması ile uyandık. Ve amaaan gene kedinin biri balkonun altına yavruladı deyip uykucuğumuza kaldığımız yerden devam ettik ya da etmeye çalıştık. Amma velakin bu seferki kedi evladı susmak bilmedi. Miyavlamaların şiddeti gittikçe arttı, bir yalvarma ve acındırma tonuna büründü ki ne kulak ardı etmek ne de uykuya devam edebilmek kabil. Bu vatandaş susmayınca ev ahalisi olarak işkillendik. Önce annem bizden saklı olarak-yüz bulup eve almayalım hayvanı diye- kediyi kolaçan etmeye gitti. Ama ses var görüntü yok. Kalasların arasından sinirli miyavlamalar geliyor ama kendi bir türlü görülemiyor. Sonra gecenin kör yarısı elde elfeneri kardeşimle ben tuttuk arka bahçenin yolunu. Ama miyavlamaların yalvarma tonu bizim oraya ulaşmamızla birlikte tıslama, hırlama ve hatta tükürme ile birlikte tehtit rengi alınca karanlığın da etkisi ile tırsıp arkamıza bile bakmadan koşar adım evin yolunu tuttuk. Olayın kahramanı kediciğin suretini gene göremedik.

KEDİM

| 23 October 2007 22:04

Tüyleri beyaz, bakışları çok masum, sanki elimi sık dermiş gibi bir patisi diğerinden daha yukarıda olan kedim… Babam onu ona çok kırıldığım birgün getirmişti. Böyle bir kedi daha önce hiç görmemiştim. Eskiden kartopu vardı. Babam onu daha 4 yaşındayken doğum günümde almıştı bana. Nasıl yaktığımı hatırlamadığım yanık patisi için ne masallar uydurmuştum minik aklımda. Şimdiyse bu kedi. Henüz bir isim bulamadım. Doğrusu bir isim aramadım.
Kedilerden korkarım ben. Aslında çok severim ama elim kemiklerine değdiği zaman çıldırırım. O yüzden hiç gerçek bir kedim olmadı. Zaten alerjim var, olamaz da. Küçükken terasımıza gelen kediyi çok severdim. O zaman korkmuyordum ama her yerimde yara çıkmıştı. Alerjim varmış…

Kedimin resmini gören gerçek sanıyor. Bakışları aynı gerçek bir kedi gibi. Kedilerden korkmamayı öyle çok isterdim ki. Bayılıyorum onlara. Ama elimde olmayan bir korku var içimde. Dokunamıyorum, uzaktan sevmekle yetiniyorum.
Odamda tek hayvan kedim değil. Bir de kuzum var, ona “zuzu” diyorum. Zuzumu da çok seviyorum. Çok sevmiştim onu ilk aldığımda. Ama tüyleri o kadar güzel değil.

Kedimin tüyleri çok başka. Bazen geceleri onu da alıyorum yatarken. Rahatlatıcı tüyleri var kedimin. Dokunduğunuz zaman bütün negatifliğinizi alacakmış gibi. Ben dokununca sinirliysem rahatlıyor beni benim cefakar kediciğim.

Bu aralar adet edindim onunla yatmayı. Gece rahatlamak için koyuyorum onu karnıma. Sonra elimi başından sırtına doğru indiriyorum. Kuyruğuna geldiğimde sanki bütün kötülükleri atmış oluyorum üstümden.Uykuya dalana kadar onu okşuyorum. Tüylerinin arasında parmaklarımı gezdiriyorum. Ben kedişimi çok seviyorummmmmmm…

6 MİNİK CAN…büyüyüp huzurunuz olabilirler…

iceberk | 23 October 2007 13:46

bir süre biberonla beslendiler..
bir süre biberonla beslendiler..

safinaz ve yavruları…

merhaba arkadaşlar… Öncelikle değerli vaktinizi aldığım için kusuruma bakmayın…
Hemen konuya girip, daha fazla vaktini almayacağım.. Sevgilim ve benim kedimiz (Safinaz) geçenlerde doğum yaptı.. 6 yavru dünyaya getirerek veteriner ablasını bile “Damızlıkmış” dedirtecek kadar şaşırttı.. Bizde şaşırdık tabi o karından nasıl oldu 6 yavru çıktı diye..:)
Yavrularımız şu an kendilerini kaşımaya, yalayıp temizlemeye, ve ufak oyunlar oynamaya başladılar fakat henüz sütten kesilmediler. Bir süre daha anne sütüne muhtaçlar.. Sanırım bu süreç bir ay kadar daha sürecek..

safinaz ve yavruları...

“CrazyTalk” resimlerini konuştur

akdem | 15 October 2007 08:02

resimleriniz konuşsun
resimleriniz konuşsun

CrazyTalk isimli bu proğram resimlerinizi konuşturmaya yarıyor. yüz üzerinde surat, kaşlar, göz, burun ve ağız program sayesin de noktalarla belirtildikten sonra ekleyeceğimiz bir ses dosyasında ki tireşimlere karşılık ağız hareketlendiriliyor istersek ağız içersine diş te ekleyebiliyoruz.

ayrıca program içersindeki hazır imajlarıda yüklediğimiz resimlere uygulamamız mümkün. haretlendirilen resimleri istersek kart postal şeklinde gönderebilğimiz gibi flash olarakta kaydedebiliyoruz. yapılan örneklerden bazılarına burdan proğrama ise şurdan ulaşabilirsiniz. proğramı ilgiç kılan ise yüklediğimiz yağlı boya tabloları veya kedi köpek gibi hayvanları resimlerini insan sesiyle konuşturmamız.

Kedilerin online buluştuğu adres

spy1983 | 13 October 2007 21:01

Kediler hakkında herhangi ve herşeyi bulmak, bilmek istiyorsanız Unitedcats size göre bir site. Bu site size kedilerin resimlerini görmenizi, beğendiklerinizi işaretlemenizi, büyüklüklerine, isimlerine, ülkelerine ve daha fazla seçemeğe göre aramanıza olanak sağlıyor.

Ayrıca kediniz için bir profil oluşturup, ona da diğer kediler ile tanışma olanığı sunuyor. Hergün binlerce kediyi burada araştırma ve inceleme fırsatı bulabilirsiniz. Kediniz için bir web sayfası oluşturabilir, 50 resimi ücretsiz olarak ekleyebilirsiniz. Her kedinin ise kendi kedi blog u olabilir, siz de diğer kedi sevenlerle birlikte fikirlerinizi paylaşıp, görüşlerinizi bildirebilirsiniz. Şimdilik İngilizce ve birkaç dil desteği olan bu siteye buradan ulaşabilirsiniz.

Acımasız insanlar masum hayvanlar…

srqluciddreaming | 08 October 2007 10:45

Son günlerde aklıma en çok takılan soru şu;insanlar hayvanlara karşı nasıl bu kadar gaddar olabiliyor?Evinde kedisi olan ,herşeyi çok büyüten azılı bir hayvansever olmamdan mı yoksa insanların gerçekten acımasız olmasından mı bu kadar düşünüyorum bundan emin değilim.Aklımda şöyle sorular var;*Hayvan sevmeyen bu şahıslar nasıl oluyor da insan sevebiliyorlar?*Süper lüks arabalarıyla hayvanların üstüne sürüp ,ezip geçerken içlerinde en ufak bir acıma duygusu oluşmuyor mu?*Ezdikten sonra en azından ne oldu diye şöyle bir kafalarını çeviriyorlar mı?*Hayatlarında hiç hayvan sevgisi tatmışlar mı?*Ya da herhangi bir hayvana yiyecek birşey vermişler mi?
Daha bir çok soru.
Ey güzel ülkemin duyarsız insanları!
Lütfen hayvanlara karşı acımasız olmayın.Onu beceremiyorsanız en azından arabalarınızla üstlerinden geçmeyin!
Bu bir hayvanseverin içten seslenişidir.