bildirgec.org

karınca hakkında tüm yazılar

KARINCA

please | 11 September 2007 14:55

Böcekler içinde sosyal yaşam açıdan en gelişmişlerden biri olan karıncalar, son derece iyi örgütlenmiş bir düzen içinde, “koloni” denen topluluklar halinde yaşarlar. Topluluk halinde yaşadıkları için, koloninin belirli bir düzen dahilinde hareket etmesi, karışıklık çıkmaması açısından çok önemlidir.
Karıncalar yaprakların kendisini yiyemezler, çünkü vücutlarında bitkilerde bulunan selülozu sindirebilecek enzimler yoktur. İşçi karıncalar bu yaprak parçalarını çiğneyerek bir yığın haline getirirler ve yuvanın yeraltındaki odalarında saklarlar ve yaprakların üzerinde mantar yetiştirirler. Bu yolla, büyüyen mantarların tomurcuklarından kendileri için gerekli proteini elde ederler.Karınca türlerinin içinde en ilginç olanlardan biri, yaprak kesici karıncalar olarak da bilinen Attalardır. Attaların belirgin özellikleri koparttıkları yaprak parçalarını başlarının üstünde yuvalarına taşıma alışkanlıklarıdır. Karıncalar, sağlamca kenetlenmiş çenelerinde taşıdıkları, kendilerine oranla oldukça büyük yaprak parçalarının altına gizlenirlerKarıncalar, Termitler ile birlikte tarımı ilk kullanan canlılardır. Yuvalarından belirli alanlarda fungus (mantar) yetiştirirler.
Karıncaların baharda ortaya çıkan ve kanada sahip olan türleri üremek ve yeni yuva kurmak için dışarı çıkarBanyo ve mutfak gibi rutubetli alanlara yakın noktalarda yuva kurarlar. Odadan odaya duvar içlerindeki su ve elektrik hatları kanallarından geçerler.Aralarında inanaılmaz bir iletişim söz konusudur.Ve çok çalışkan olduklarını bilmeyende yoktur:))….Herzaman birbirlerine sahip çıkarlar manevi güç kadar fiziki güçleriide tamdır.

Karıncalarım

nevdalist | 14 June 2007 10:41

Evimde karınca çıkmaya başladı. Geçen yaz bir tek gelmemişlerdi. Onun dışında her yaz hazirandan eylüle kadar beraber yaşıyoruz. Geçen yıl ne olduğunu bilmiyorum, bana neden kızdıklarını. Oysa çok bekledim, onları. Gelsinler diye koridora ekmek kırıntıları bıraktım. Kahrolası bir hamam böceği geldi, onlar gelmedi.

Bu yıl ansızın arz-ı endam ettiklerinde çok şaşırdım. Koca bir yıl geçmişti. Birbirimizi unuttuk, sanmıştım. Oysa unutmak, hatırlamanın geçmiş zaman dilimi.
İlk şaşkınlığım geçtikten sonra sınırlarımızı belirledim. Onların yuvası koridorda duvar dibiydi. Bu sayede kimse onları görmeyecek, yanlışlıkla basıp öldürmeyecekti. Sevmem aslında ben karıncaları. İlk çıktıklarında çığlık çığlığa bağırmıştım. Sinirlerim o kadar oynamıştı ki! Bir gün oturup ağlamıştım. Sonra, annemin “karınca berekettir” sözüne kandım. Ayrıca beni alt etmelerinin de etkisi olmuş olabilir. Yenildim onlara ve anlaşma yaptım, suçlu muyum? Onlar kendi bölgelerini kullanıyorlar, ben benimkini.

ormana koşan karınca…

Sweetpea | 11 April 2007 10:02

Bir gün bir ormanda yangın çıkmış.
Karıncayı bütün hızıyla yangına doğru koşarken görmüşler.Sormuşlar.
-Hayırdır nereye?
-Orman yanıyor söndürmeye gidiyorum
demiş karınca.
Gülmüşler.Yanar kavrulursun hiç bi işe yaramaz ki hemen ölürsün demişler.
Karınca oyalamayın beni demiş
– söndüremesem de uğrunda ölürüm.

Ben bu cumartesi yani 14 nisan 2007 de Ankara’da Tandoğandayım.
Türkiye’nin dörtbir yanından otobüsler kalkıyor.Kimisi ücretli , hala bir şekilde otobüs bulabilen dernek vakıf vs ise ücretsiz götürüyor.
Bir şey yapmalı! diyorsanız orda buluşalım…

5 buçuk kızı

buddhala | 26 March 2007 10:56

24, 25, 26…
Niye 24′ ten başladım bilmiyorum. Ama karıncaları saymaya 24′ ten başladım. 24 diye haber kanalı açıldı belki o yüzden. (Hmm reklamlar işe yarıyor.) Ya da 24 ile lise numaram başlıyor o yüzden. Karıncaları neden mi sayıyorum? 1000000. karıncada sınırsız National Geographic üyeliği verecekler… Tamam kötüydü. Koyunları saymaktan bıktım uykum gelsin diye. Yok bu da kayda değer bir bahane değil. Tamam ben biraz kafayı kırdım. Bunu itiraf etmeme gerek yok, insanlar bazen birbirlerine söylüyor bu ithamları. Hatta alınmıyorlar bile, ne güzel hepimiz üşütüğüz.
Karıncaları saymamın nedeni gözümün önünde olmaları. Koyunları hayal etmek belli bir süreden sonra zorlaşıyor hem. Yazık yahu, niye atlasınlar ki çitten? Kim demiş koyunları say, uykunu getirir diye? Peki, kabul ediyorum, benimki devrim niteliğinde bir çözüm değil, tavsiye de etmiyorum. Ama koyunları sallayın, daha güzel şeyler sayın uyuyabilmek için. Ne bileyim cıbıl cıbıl karılar olabilir, çitten atlayan. Her sıçrayışta yukarı doğru yürek hoplatan dolgun göğüsler… Ne kadar uyku getirici değil mi? Ya da bahçesindeki muzları sayan ve büyük bir iştahla ısıran Ajdarları sayın. İmgelediğiniz ilk karede cumburlop beyaz bulutların üstündesiniz… Ne kadar huzurlu bir bilseniz!
Ben odamdaki çöplüklerden medet uman karıncaları sayıyorum mesela. Sayılabilir sonsuzlukta karıncalar…

BLACKSITE: AREA 51

create | 19 March 2007 14:00

Eski bilim kurgu flimlerini ve onları klişe hikayelerini hepimiz hatırlarız. Radyoaktif bir maddeye temas eden canlıların (karınca, böcek v.s.) nasılda devasa yaratıklar haline dönüştüklerini hatırlarız. Zaten tüm filmlerde bunları katleme amacı güder ve öyle biter. Eğer ki klişelerden ve buna benzer yapıtlardan sıkıldık diyorsanız, Midway Studios Austin‘ den alışılagelmişin dışında bir proje.

51. bölgeyi duymuşsunuzdur. 76 km. ‘lik bir alan içerisine kurulmuş, üzerinde UFO‘larla ilgili deneylerin yapıldığı addia edilen gizli bölge. Midway, bu bölgeyi konu alan Area 51 isimli bir oyunu, 2005 yılında satışa sunmuştu ama yapımın etkileyici grafikleri bile, oynanabilirliğindeki eksikliklerin önüne geçemeyince, maalesef area 51 tam bir hayal kırıklığı olarak zihinlerde yer etti. 2006 yılının sonuna doğru ise sular yeniden hareketlendi ve area 52 isimli bir oyunun yapımına başlandığı duyuruldu. Midway Studios Austin’den, yapımın isminin Blacksite:Area 51 olduğuyla beraber, ilk bilgiler de paylaşılmaya başlandı.