“Neden seninle konuşamıyoruz?”
Derginin sayfalarında kaybolmuş, onun varlığını unutmayı nihayet başarabilmişken can alıcı bir soruyla yine hayatının baş köşesine kuruluvermişti sevgili kardeşi. Sayfadan bakan aktör, deniz mavisi gözlerinden birini kırpar gibi geldi. Ben burdayım, korkma dercesine… Ama kardeşinin o çok iyi tanıdığı güzelim sesi hala zihninde akisler yapmaya devam ediyordu. Kendisine böyle doğrudan bir soru sormayalı epey bir zaman geçmiş olmalıydı. Birbirini görmeyen gözlerle, aynı odada saatler geçirmeleri ilk kez gerçekleşen bir durum değildi. Ama kardeşi nedense bir anda yabancılaşıvermişti bulunduğu konuma. Dışarıdan bir yerden bakmış ve gördükleri pek de hoşuna gitmemişti.