bildirgec.org

istanbul hakkında tüm yazılar

botter apartmanı ve diğerleri

nazokiraze | 05 August 2009 10:08

İstanbul’da yaşayıpta İstanbul’un bazı yerlerine gitmemiş olan var mıdır? Elbette vardır mesela ben hiç Pendik’e gitmedim ama Beyoğlu’na gitmemiş olan yoktur değil mi? Olmaz mı o da varmış (ben niye şaşırıyorsam ) Avrupa yakasında oturup hele hele Taksim’e 10 dakikada yaşayıp Beyoglu’na adım atmamış bir arkadaşım var benim.

Ben Beyoğlu’na aşığım babamın doğma büyüme Tophane’li oluşundan dolayı sürekli Kuledibi’ne giderken Taksim’de inip aşağı kadar yürümeyi tercih ederim. Başka zaman elli metre yürümeyen ben Pera’da fırıl fırıl olurum. Saint Antuan kilisesinde mutlaka dinlenmeden geçmem gerçekten bir başkadır Pera hemde bambaşka. Bu yazdıklarımın sebebi bu aralar oralara yolumun düşüp aşkımın depreşmesi yada özlem değil , Beyoğlu ile özdeşleşen Botter Apartmanı’ndan bahsetmek aslında.

izmir-istanbul II

kahramancayirli | 05 August 2009 09:24

Pazar sabahı Burhaniye’de uyanmıştım en son.
İzmir’den İstanbul’a deniz kenarından devam eden yollardan motorla gitme hedefiyle çıkmıştık yola.

akcay.bel.tr adresinden alınmıştır
akcay.bel.tr adresinden alınmıştır

Burhaniye’de poğaçalı küçük bir kahvaltıdan sonra devam ettik yola. Öğlen olmuştu, sıcaktı, denize girecek yer arıyorduk. İnsan olmasın, deniz bakir olsun istiyorduk. Ören’i geçtik. Akçay, yeni durağımız oldu. Akçay, basbayağı bir deniz kenarı kenti. Kocaman. Siteler, evler, sahiller. Denize girerken gözünüz dağda olsun.

Bambaşka Bir İstanbul Sabahı

pilli pati | 21 July 2009 10:55

Muzırlığın gelip üzerime yapıştığı ve gitmediği dönemlerden birinde size Başka Bir İstanbul Sabahı adı altında bir yol hikayesi anlatmıştım. O yazıda direksiyon başında İstanbul’u bir ucundan diğer ucuna katederken güya basıp Ankara’ya gitme hayalleri kurmuş ve yolda aklıma geldiği kadarıyla erkeklerin yakışıklılık(!) rasyolarını saçma sapan elementler üzerinden tanımlamaya çalışmıştım. Ne de olsa sabahın, uyku ihtiyacımın içine bir nevi sersemlik katması söz konusuydu. Zırvalamam muhakkaktır böyle vakitlerde. Neyse, o zamanlardan bu zamanlara çok sular aktı. Aramızdan kimileri bu yazı dizisinin -benim üçleme takıntımı bildikleri için- bir üçüncü İstanbul Sabahı’na bağlanacağına dair tahminler yürütmüşlerdi. Bu yazıyı farklı diyarlardan okuduklarında tam da şu anda gülümseyeceklerini biliyorum. Bunu da belirtmeden geçmeyeyim. Hazırsanız eğer; bambaşka bir İstanbul sabahı artık anlatılmayı bekliyor.

izmir – çeşme

kahramancayirli | 20 July 2009 12:25

sehirler.net adresinden alınmıştır
sehirler.net adresinden alınmıştır
cesme-cesme.com adresinden alınmıştır
cesme-cesme.com adresinden alınmıştır

Güneş eski Güneş değil artık. İzmir’den Çeşme’ye motorla gidelim dedik, bacaklarım hâlâ yanıyor. Haftasonu da acılar içinde geçti. Oysa yanımda güneş yağı, kremi .. muhtelif alet edevat var sür işte değil mi!
Karşıyaka’da oturup Çeşme’ye gitmeye kalkışınca, şehirden çıkmak büyük azap oluyor. Bitmek bilmedi şehiriçi. Hoş zaten Güzelbahçe biterken Urla başlıyor, Zeytinlikti, Ildırı’ydı, Karaburun yol ayrımlarıydı derken insan Alaçatı’ya varıyor. Rüzgar pervanelerini görünce Çeşme tabelası kafanıza iniyor. İsmini andığım her yer çok güzel. Ayrı ayrı övmeye, iç kıymaya gerek yok.
Çeşme’de Burger King, Mc Donalds vb. zincir burger mağazalarından yok. Sadece Pizza Pizza var. Niye? Alaçatı’da da, Ilıca’da da. İsmi olmasına rağmen az insan yaşadığı için olabilir mi? Bu tip yiyeceklerin delisi olduğum için bu durumu ayıplıyorum. Ayıp bir şey!
Eski karayolundan giderseniz Ildırı yol ayrımını muhakkak göreceksiniz, 16 km içerideymiş, eskiden bu tip tarihi kalıntılar sıkardı, boğardı vb. ama son birkaç yıldır tarihe ve başta Knidos olmak üzere muhtelif arkeolojik kalıtlara çok ilgi göstermeye başladım. Bir tanıdığım da Datça’da geçirecek yıllık iznini. Kıskandım.
Benim isteğim şu: İzmir’den motorla yola çıkıp İstanbul’a dek deniz kenarından kasabaları, köyleri göre göre gitmek. Diyelim Foça’ya varıldı, iki saat deniz molası; Ayvalık, Cunda Adası vb. bin kere dura dura gitmek. Bence esas gezmek böyle olur. Ama çekindiğim noktalar da yok değil. Bakalım epey maceralı bir izin yolculuğu olacak mı..

tatil yazısı

nazokiraze | 11 July 2009 16:27

Yazı ortalamak üzereyiz , herkeslerde bir haller tatile gidenler, tatilden dönenler, hazırlananlar, yer bulamayanlar ,tatile çıkamayan benim gibi acınası İstanbul bekçileri. Ben tatile tatil mi derim, ben çıkmadıkça.

Evet tatil zamanı tatilden konuşalım ben çıkamayacak gibiyim tatile, ablamız gitti geldi, kızım bile gitti yarın dönecek ama ben hala kukumca kuşu gibi duruyorum ve duracağım. Tatile çıkmama sebeplerim arasında pek çok şey var mesela evde birkaçyüz litrelik akvaryum ve melum balıkları bunlardan biri , onları kime emanet ederiz, konu komşuyla henüz çok fazla tanışılması zaten apartman dolmadı bile tek tük taşınanlar yeni yeni. Bende tatil yazıları yazarak tatmin olayım diye düşündüm.

fuhuştan tahta uzanan hayat:Theodora

nazokiraze | 10 July 2009 14:26

Kıbrıslı bir babanın üç çocugundan biri olan Theodora hayatın en alt ve en üst kademelerini görmüş bir imparatoriçedir. Babası ayı bakıcısı annesi ise sirk çalışanıdır.

Küçük yaşta dilencilikle başlayan zorlu hayatını zaman ilerledikçe sirklerde pandomim yaparak, soytarı kıyafetiyle gösteriler düzenleyerek sürdürmeye çalışan bu güzeller güzeli kız ,büyüdükçe gösterilerinde vücudunun güzelliğini kullanmaya başlar. Adı ahlaksıza,fahişeye çıkan Theodora imparator Justinianos‘u kendine aşık etmeyi başarır.