bildirgec.org

ispanya hakkında tüm yazılar

batıda islam şaheseri Elhamra sarayı

nazokiraze | 26 February 2010 12:54

1232 yılında Beni Ahmer Sultanlığı‘nı kuran Nasri hanedanı 1.Muhammed Bin Yusuf tarafından yaptırılmaya başlanan Elhamra Sarayı İslam mimarisinin geldiği en uç nokta olarak açıklanır.Greneda ‘da bir düzlükte yapılan saray aynı sülaleye ait hükümdarlarca sürekli genişletilmiş 142.000 metrekareyi bulmuştur.

İnşaatında kullanılan kil ve topia adı verilen renkli taş malzemesinin güneşin ışığıyla birleşip duvarlara kızıl bir renk vermesinden dolayı Arapça kızıl anlamına gelen El-Hamra ismi verilen saray yapılmadan önce Elhamra kalesi El Kasaba-tü’l Hamra adıyla anılarak uzun yıllar önce yapılmıştır. Daha sonra kalenin oldugu yere gösterişli bir saray yapılması talimatıyla kırmızı renkli muhteşem sarayın inşasına başlanmıştır.

İslam dünyasının batıdaki muhteşem yapısı olarak bilinen Elhamra Sarayı’nın dünyada eşi benzeri yoktur, daha önceden belirlenmiş bir plana göre değil de zevke ve ihtiyaçlara göre yavaş yavaş yapılan bölümleri inanılmaz güzelliktedir.Bölümlerin ne zaman ve hangi hükümdarlarca yapıldığı bile belli değildir, dışarıdan açılan gösterişsiz kapıdan içeri girildiğinde içeride karşılaşılan manzaralar tahmin edilemeyecek güzelliktedir.Birbirine bağlantılı sayısız odalar, o devre göre mühendislik şaheseri sayılan sıcak ve soğuk su tertibatlı hamamlar, bahçeler,çeşmeler ,fıskiyeler, havuzlar, meyve bahçeleri, seramikler ve Allah yazılarıyla süslenmiştir.

İspanya İç Savaşı’na Dair Bol Ödüllü Bir Film: “Ay, Carmela!”

768 | 26 February 2010 12:12

¡Ay, Carmela!
¡Ay, Carmela!

Yönetmenliğini Carlos Saura’nın yaptığı ve senaryosunun Rafael Azcona’yla beraber yazıldığı, 1990 yılında yapılmış olan Ay, Carmela! filmi, adını birçoğunuzun da bildiğini tahmin ettiğim ünlü şarkı Ay Carmela’dan alıyor. Şarkı, İspanya İç Savaşı (1936-1939) esnasında Uluslararası Tugayların ve Cumhuriyetçilerin dilinden düşmeyen ve savaşın bitimine iki sene kala ünlenmiş olan sosyalist bir şarkıdır.

İsmini verdiği filmde ise, yine İspanya İç Savaşı sırasında cephedeki Cumhuriyetçi askerleri eğlendiren üç kişilik gezici ve tiyatrocu bir grubun bir sabah kendilerini yanlışlıkla isyancı Milliyetçilerin tarafında bulmaları anlatılıyor. Carmen Maura’nın canlandırdığı Carmela, Andres Pajares’in canlandırdığı Paulino ve Gabino Diego’nun canlandırdığı dilsiz yardımcı Gustavete’den oluşan grup, kurşuna dizilerek öldürüleceklerini sanmaktadır. Oysaki tiyatro seven faşist bir İtalyan komutan onlardan sadece askerler için bir oyun düzenlemelerini talep etmektedir.

Deniz Haydutları: Dünden Bugüne Korsanlık

admin | 09 February 2010 14:30

Kaptan Keitt (1907, Howard Pyle'ın tasviri)
Kaptan Keitt (1907, Howard Pyle’ın tasviri)

Siyah bayrak, kanlı çarpışmalar, tahta bacaklı kaptanlar… : Edebiyat ve sinema, ganimet peşinde denizlerde dolaşanların efsanelerini daima canlı tutmuştur. Korsanlık, deniz ticareti tarihi ve ticaretle uğraşanların veya rakiplerine karşı kullanan ülkelerin tarihinden ayrı düşünülemez. Bu yasadışı faaliyetle düzenli ve resmi deniz savaşlarını birbirinden ayıran sınır, pek de net ve belirgin değildir.

Yunan demokrasisinin ortaya çıkışıyla hırsızlık ve haydutluk reddedilmiş, ticari kurallar geliştirilmiştir. Tukididis, gelişimin önündeki en büyük engelin yasadışı yollarla yapılan korsanlık olduğunu varsaysa da, Ksenefon savaş çerçevesinde yararlı olduğu sürece korsanlığı meşru sayar. 5. yüzyılda Atina Devleti’nin çöküşüyle Anadolu kıyıları ve Girit korsanlığa elverişli hale gelir.
M.Ö. 2.yy‘da, Anadolu’da bir korsan konfederasyonuna rastlanır; Romalıların ülkeye sızmasını engellemek amacıyla Kilikya’da (günümüzde Tarsus) Pontus Kralı Mitridates’in yardımıyla kurulmuştur.

Ünlü korsan Calico Jack'in bayrağı (Jolly Roger)
Ünlü korsan Calico Jack’in bayrağı (Jolly Roger)

Romalıların Akdeniz’de sağladığı ticari güvenlik, imparatorluğun yıkılışıyla son bulur. Bizans İmparatorları düzeni sağlamaya çalışsa da, doğudaki Arap fetihleri ve batıdan gelen Haçlı Seferleri Doğu Akdeniz’i “korsan yatağı” haline getirir.

Güneş Kralı İspanya

Chat Noir 1 | 07 December 2009 12:10

İspanya çevre dostu enerji elde etme yöntemlerinin önemini kavramış durumda. Bu konuda girişimlerine devam ediyor. Üç yıl içinde İspanya’da 5.3 GW kapasiteli rüzgar enerjisi ve 1.5 GW kapasiteli güneş enerjisi santralleri kurulması planlanıyor.Pekte uzak olmayan 2013 yılında İspanya’nın güneş enerjisi konusunda dünya lideri olması bekleniyor.Umarım bizde enerji yatırımlarımızı çevre dostu olan sistemlerden yana gerçekleştiririz.Haberin detaylarına buradan ulaşabilirsiniz.

Vatikan’daki Laikler: Opus Dei

nacak | 08 June 2009 15:55

Katolik kilisesi içinde gizemli bir güç .Vatikan’da etkili LAİK kurum .Opus Dei’nin her yerde rastlayabileceğiniz (nette) genel tanımı bu . Nasıl bir laiklik anlayışıysa artık .

Da Vinci Şifresinde geçen bu gizemli tarikat çok tartışılan ve merak edilen bir tarikat .Dünyada 45 milyon satan Da Vinci şifresi dikkatleri bir anda Opus Dei’ye çekmişti. Dan Brown Opus Dei için Vatikan Piskopoluğu demişti. Radikal bir Katolik mezhebi olduğunu söylemişti.

Jose Maria Escriva de Balaguery Albas isimli en az tarikat kadar karmaşık ismi olan bir papaz tarafından kurulmuş . 1928 ‘de Madrid ‘de .Papazın amacı din adamlarını bir araya toplamak değil Papa’ya Vatikan dışında destek olacak elit bir grup oluşturmaktı.

Opus Dei’nin Latince anlamı ‘Tanrının işi ‘ . Tanrıya ulaşmak için ille de papaz veya rahip olmak gerekmiyor opus dei felsefesine göre . Ne işle uğraşırsanız uğraşın yaptığınız işe Hristiyanlık ruhunu getirebilirseniz o zaman Tanrı’ya ulaşırsınız . Tarikat üyeleri Tanrı’nın çağrısına uyan ve aynı vücudun parçası olan insanlardır . Opus Dei hristiyan olmayan insanları bile tarikata üye yapmak için Katolik kilisesinden izin almıştı.Bu bir ilktir. Katolikler sıkı kurallara bağlıdırlar . Opus Dei’ye burada bir ayrıcalık tanındığı görülüyor .Papaz Jose Maria’yı sadece bu sebebe dayanarak sapık olarak itham edenler bile oldu Katolikler arasında . Yani tarikata hristiyan olmayan üye alınması nedeniyle .

Kingdom Of Heaven/ Cennetin Krallığı-2005…

| 10 April 2009 16:08

Yönetmen : Ridley Scott
Senaryo : William Monahan
Oyuncular : Orlando Bloom, Jeremy Irons, Eva Green, Michael Sheen, Liam Neeson, Tim Barlow, David Thewlis, Eriq Ebouaney, Philip Glenister, Alexander Siddig, Ghassan Massoud, Edward Norton, Nathalie Cox.
Görüntü Yönetmeni : John Mathieson
Müzik : Harry Gregson-Williams
Yapım : 2005 (ABD, İngiltere, İspanya, Almanya)
Tür : Dram, Romantik, Savaş, Tarih

Filmin kısaca konusu:
Film, 200 yıllık karmaşık bir süreci kapsayan Haçlı Seferlerin’den ikinci ve üçüncü haçlı seferi döneminde geçiyor.
Kudüs’ten dönmüş Fransız Şövalye Godfrey, (ailesini ve inancını kaybeden acılı bir baba Godfrey) yıllar sonra karşılaştığı genç nalbant Balian’a(Orlondo Bloom) babası olduğunu söyler. Godfrey, oğlu Balian’a dersler vererek, onu şövalye yapar ve kutsal savaşa götürür. Böylece, genç Balian kıtalararası destansı bir yolculuğa çıkmıştır. Dini savaş uzak ve kutsal topraklarda devam etmektedir. Kudüs’te o günlerde 2. ve 3. Haçlı Seferleri arasında kırılgan bir ateşkes ilan edilmiştir. Kudüs Kralı IV Baldwin barışa ve halkına bağlılık yemini etmiştir. Godfrey’in ölmeden önce kılıcını ve yeminini teslim ettiği oğlu, babası gibi Kudüs’ü her tür kötülükten korumak için savaşacaktır. Bu yolculukta, ölümden döndükleri bir deniz kazası geçirirler; buna rağmen güçlükle Kutsal Şehir’e ulaşırlar. Balian kılıç maharetleri sayesinde kendine büyük bir ün yapar.

Kral’ın kızkardeşi güzel Sybilla’nın hayranlığını da kazanır. Ancak, Balian bu arada kendine düşman da kazanmıştır. Özellikle Sybilla’nın kocası, Tapınak Şövalyeleri’nin küstah lideri Lusignan’ın ve kralın danışmanı Tiberias’ın düşmanlığıdır. Bunlara rağmen, kent halkını ölümle sonuçlanan kıyımlardan korumaya çalışacaktır.

bir bardak Akdeniz

kumsacli | 27 March 2009 10:07

Zamanın İnanılmaz serüveninde gözden kaçırdığımız med-cezirler dünyadan öyle büyük parçacıklar koparırlar ki göğe yükselirkene milyonlarca yıldız arasına karışırlar. Yıldızlar bu kopuşun ardından döktükleri gözyaşları bir deniz oluşturur. Günümüze kadar akıp gelen bu miras; denizlerin incisi, balıkların gözdesi, mavinin gerçek sahibi Akdeniz’dir.
Mavi payından paydasına düşen kıyılarında Akdeniz, hayallerde canlandırılanlar kadar renkli. Serin ve dalgasız alacakaranlık suları, göz kamaştıran sıcağı, yalın ayak serilen pıtırlı kumları ve daha sıralayamadığımız şölende ne saklı?
“Adem ile Havva” temasını belirleyip çalmaya başladığımızda kulağımıza fısıldanan sesler Akdeniz’le gelir -varoldukları kıyılar olarak da bilinir -Tarih senarosunda Akdeniz uzun yıllar boyunca ulaşılmaz, gizemli, kapalı bir dünya olarak kaldı insanlığa. İlk çağdan beri ticari amaçlar, kültürel temaslar, siyasal çalkantılar Avrupa, Asya, Afrika kıtalarının çanağında Akdeniz de oluşmaya başladı. Akdeniz mavisinden mahrum kalmamak adına birçok ulus-devlet bu bölgenin ele geçirilmesi ve buraya hakim olabilmek büyük istilalar yaşanmıştır. Fenikelilerden Truvalılara, Kartacalılardan Romalılara bu kıyılar yaşanmışlıklara seyir etmiştir. Akdeniz’ Akdeniz olarak yaşayan iki güçlü deniz devleti vardı. Bunlardan biri Fenikeliler; diğeri ise Girit’teki Minos devleti idi. Doğu-Batı yönünde ilerleyen akımlar Akdeniz havzasını güçlü bir sömürgeleştirme merkezine çevirdi. Akdeniz ile uğrak yerlerin deniz yolculuğu Yunan adalarında çanak-çömlek, şarap, zeytinyağı; Mısır ve İtalya’dan tahıl; Anadolu’dan kereste, demir ile baş gösterdi. İlk Akdeniz çıkarması Romalılar tarafından yapılmıştır. Akdeniz havzasında yerini alarak bölgenin kültürünü ve dilini benimsemiştir her egemenliğin altına aldığı uygarlıklar gibi. Ayrıca Roma tarihinde, “Akdeniz bir roma gölüdür” olarak geçmektedir. Türk tarihlerinde ise, Selçukluların Akdeniz yakınlarına büyük bir devlet kurma girişiminde bulunması ve göçebeliklerini bu verimli topraklara kaydırdırmasıyla, “Akdeniz bir Türk gölüdür” sözü vardır. Coğrafi keşiflerle birlikte çözüm aradıkları ticaret yolları alternatiflere zafer bayrağı açarken eski önemini kısa süre ile kaybetti. Fakat yinede İspanya ile Fransa, Fransa ile Büyük Britanya (İngiltere), Haçlı seferleri ile Hristiyanlar ve Müslümanlar aynı sahneyi paylaştılar Akdeniz’in parlak güneşinde çatışmaları fişekleyerek. Osmanlı döneminde Süveyş kanalının açılmasıyla itibarını güçlendiren Akdeniz, dünyanın en işlek ve ehemmiyetli bir deniz yolu oldu. Haçlı seferleri ile namına nam katarak Avrupa devletlerinden Fransa ve İngiltere’nin gözdesi olup çıktı. Mesafeler azalınca Hindistan’ın ticari insiyatifinden daha çok yararlanmak için birbirlerini saf dışı etmeye başladılar. Bu sırada araya Rusya faktörü eklendi. Bu duruma ortak etmek istemediklerinden Rusya’yı sur gibi engellemek istediler. İtalya’nın ne eksik kalır yanı mı var? İtalya da Oniki ada ve Trablusgarp’ı alarak bu ilerleyişte bende varım diyenlerden olmuştur. Tüm bu gelişmelere paralel Sanayi Devrimi ile ticaretin canlanmasını hız kazanır ve Birinci Dünya Savaşına kadar süregelen bu anlayış İkinci Dünya Savaşı ile ABD’nin söz hakkı doğmaya başlar. Ama sömürgecilikten kurtulma girişimleri, Sanayi devrimi ile ortaya atılan realist fikirler sonrası doğan Kapitalizm ve Uluslararası yaşanan iktisadi bunalımlar ile Akdeniz’in güncelliği alt sıralara düşer.
Bir göç ağı gibi, ticaret ve etkileşim bu denizi Batı ve Doğu arasında bir bağ haline getirmiştir. Daha da önemlisi başka hiçbir deniz Akdeniz kadar çalkantılı, serüven dolu, yazılı tarihin binlerce yıl öncesine dayanan bir geçmişe sahip değildir Kıtalar, insanlar, fabrikalar, şehirler tarafından kuşatılmış bile olsa, nefes kesici güzellikleri sayesinde ehlileştirilmemiş bir çekiciliğe sahibi olarak modern dünyamız içinde hep bir gizem barındıracaktır.

Bakire kraliçe

admin | 07 March 2009 18:24

Son okuduğum Boleyn Kızı‘nın devamı niteliğinde olan Kraliçenin Soytarısı (Philippa Gregory), Tudor Hanedanlığı‘nın içyüzünü ortaya sermekte. İngiliz tarihine ışık tutan bu romanda, Kanlı Mary olarak anılan 1. Mary ve Prenses Elizabeth’in iktidar savaşı konu ediliyor. Koyu Katolik inancıyla, babasının Protestan hale getirdigi ülkeyi tekrar dine döndürmek uğruna, Protestanları engizisyon mahkemelerinde yargılatıp diri diri yaktıran Mary’den sonra tahta geçen ve evlenmediği için tarihe Bakire Elizabeth olarak geçen 1. Elizabeth, İngiltere Kralı VIII. Henry’yi baştan çıkaran, onu İspanya Kraliçesi Aragonlu Catherine’in elinden alan, kralın Katolik inancını reddetmesini sağlayan, daha sonra ensest ilişkiye girdiği iddiasıyla idam edilen Anne Boleyn’in kızıdır.

Haddinden fazla beyaz tenli oldugu için öldüğünde, lanetli sayılıp cellata teslim edilen, ancak annesi tarafından kurtarılan Elizabeth, üvey ablası Kanlı Mary gibi saraydan uzakta, hakettiği yaşam tarzından uzak şekilde büyüdü.

Jaakinen Takipte

ahmethakan | 20 January 2009 10:06

Nokia’nın finlandiya’dan getirttiği dedektif JaakinenKadıköy’deki boğa heykelinin kaybolan yavrusunu arıyor.
Ancak bir problemi ve o da türkçe bilmemesi.
Jakinen sizlerin yardımını bekliyor. Yardımlarınız karşılıksız kalmayacak.
1 kişi ispanya tatili
10 kişi Nokia N96 kazanacak

Timecrimes (Cronocrímenes, Los)

13thMonkey | 20 January 2009 10:01

Timecrimes (orjinal adıyla Cronocrímenes) İspanyol yapımı gerilim yüklü bir bilimkurgu/macera filmi.

Hector ve Clara

Filmin konusu kısaca şöyle; Hector ve eşi Clara yeni taşındıkları evlerini yerleştirme telaşındadırlar. Bir mola anında Hector evinin bahçesinde dürbünüyle karşılarındaki ormanlık araziyi izlerken garip birşey görür ve ne olduğunu anlamak için oraya gittiğinde yüzü sargılı bir adam tarafından saldırıya uğrar. Hector adamdan kaçmaya çalışırken neresi olduğunu bilmediği bir binaya saklanır.

Filmin devamını sürprizleri bozmamak için anlatmıyorum ama Hector’un yaptığı hataları düzeltmek için zamanda 1 saat geri gitiğini ama herşeyi daha kötü hale soktuğunu söylemem bilimkurgu merklılarının filme olan ilgisini arttıracaktır.

Filmin yönetmeni ve aynı zamanda senaryo yazarı, çektiği kısa filmlerle tanınan İspanyol Nacho Vigalondo. Timecrimes Nacho Vigalondo‘nın ilk uzun metraj çalışması.Yönetmen ayrıca filmde önemli bir rolde de karşımıza çıkıyor.