bildirgec.org

inanç hakkında tüm yazılar

Milli Takım ve Fatih Terim

gtufekli | 04 June 2008 11:04

Milli takımın Euro ’08 macerası, kampı, kadrosu, basın toplantıları vs. vs. derken turnuva geldi çattı. Cumartesi akşamı Portekiz’le ilk maça çıkacaklar. Günlüğümdeki değinmek istediğim nokta ise Türk toplumunun ve basının takıma destek olması gerekirken ısrarla negatif yönde çalışması. Bugün olumsuz haberler yapanlar, Terim’e saçma sapan sorular soranlar, haber başlıklarının altında neredeyse hakarete dayanacak yorumlar yapanlar acaba durup, kendilerine bakıp, düşünüyorlar mı? Ben, takım süper, mutlaka şampiyon olacağız, yarın bu adamlar utanacak demiyorum… Ama 4 yılda bir düzenlenen bir şampiyonaya takımımız öyle ya da böyle katılmış ve bizim desteğimizi alması gerekirken bizim(!) basınımız, bizim(!) insanımız bu adamlara köstek oluyor. Yarın Portekiz maçında o takımı bizim takımımız yenerse, bu yorum yapanlar yine aynı sitelere girip bu galibiyet haberlerinin altına “Takım harika, biz şampiyonuz” diye yorum yazacaklar.

Terim’in avukatlığını yapmak bana kesinlikle düşmez, ben kimim ki veya o adamın benim savunmama ihtiyacı da yok. Tek isteğim, “TEK YÜREK” olabilmek, basınımızla, medyamızla, gazetelerimizle, televizyonlarımızla, radyolarımızla, sokaktaki adamla, bir holdingin başkanıyla, annemizle, oğlumuzla, “TEK” olabilmek… Bunu becermek ne kadar kolay veya ne kadar zor bilmiyorum. Tek bildiğim şey, takımımızın, futbolcularımızın, hocamızın buna ihtiyacı olduğudur. İnancımızı yitirmeden, bir hedefe kitlenip, onun için birlikte dua etmek varken, güne göre eleştiri, güne göre iltifat etmeye devam edecek herkes bunun da bilincindeyim, olsun belki 1-2 kişi okurda bana katılır…Bahsettiğim yorumlar ve haberler için burayı, burayı, burayı, burayı, burayı veya burayı tıklayabilirsiniz.

Karl Marx ateist değilmiş

Alpharabius | 29 May 2008 19:51

karl marx'ın kabiri
karl marx’ın kabiri

Bu aralar gündemde Marks’ın ateist olmadığı tartışması dönüyor. Tartışmanın ana kaynağı ise Andy Blunden’in 2006’da yazmış olduğu ve Marks’ın neden bir ateist olmadığını anlatan yazısı. Bu yazı Sözcelem isminde bir felsefe dergisi Türkçe’ye çevirip yayınlamış. Daha Atalar Girgin‘in yazdığı şu yazı Radikal’de yayınlandı ve altında tartışmalar dönmeye başladı.

Konuya dönersek; Andy Blunden’in yazısına göre Marks’ın arkadaşı Arnold Ruge’a 23 yaşında (1842) yazdığı mektuba göre “ateizm’i” reddetmiş gözüküyor.

Peçe neye yarar ve bir ibadet olarak çıplaklık…

MerakliKedi | 13 April 2008 20:32

Peçeyi dini amaçla kendini korumak için kullanılan bir araç olarak bildik hep. O, yüzüne takanı kem gözlerden koruyan, inancı için korunmayı doru bilen insanların kullandığı bir ibadet aracıydı… Hayatta peçenin bir başkasını korumak için takılabileceği aklıma gelmezdi. Oysa inançlar, yaşam şekilleri, hayata bakış nasıl da farklılaşabiliyordu yaşanılan toprağa, doğulan kültüre ve ait olunan dine göre…
Dünyanın bir yerinde bir takım insanlar var çırılçıplak geziyorlar. Pardon, çırılçıplak değil, peçe takarak. Evet yanlış okumadınız. Onlar vücutlarına hiçbir şey giymiyor ama yüzlerine peçe takıyorlar. Amaç, arınmak, arınarak temizlenmek. Tüm kötülüklerden, tüm kirden… Ruhun bağımlı olduğu maddiyattan yani bedenden… Sıkı bir perhiz gerekir bunun için… Ve tabii ki, katı dini kurallara dayanan çileli ve erdemli bir hayat. Hiçbir canlıyı incitmemek gerekir. Mesela konuşurken ağzımıza bir sineğin kaçmasını engellemek gerekir –ki o zavallı sineğe yanlışlıkla zarar vermeyelim. Havadaki gözle göremediğimiz canlıları yanlışlıkla yutmamak gerekir. İşte bu yüzden de, kendimizi değil diğerini korumak için peçe takmak gerekir. Amaç zaten kendimizi korumak olsa bu inançta, o zaman önce bedeni dış şartlardan koruyacak giysiler gerekirdi. Oysa, en başta karşı çıkılan kişinin kendini koruması değil, başkasını koruması… Yanlış anlaşılmasın, uydurma bir inançtan bahsetmiyorum. Gerçekten var olan, MÖ 600’den beri devam eden bir inançtan Caynacılık’tan bahsediyorum. Görmeden inanmak zor geliyor geliyor ama gerçekten de böyle yaşadıklarını gördük. Bunu gördükten sonra da, bir-iki inancı temel alıp, sadece onlar çevresinde dolaşıp birbirimizi yiyişimiz geldi aklıma. Oysa inanç ne kadar çoktu ve biz ne kadar küçük bir alanda kavga halindeydik….

dinler üzerine.

absence of sense | 22 March 2008 15:22

inanmak eylemi bilginin olmadığı yerde olur.bu cümlem yanlış anlaşılmasın.örneğin, bir odadayız tavanda bir ampül olduğunu görüyoruz, ‘tavanda ampül olduğunu biliyorum’ deriz. tavanda gördüğümüz bir ampül yok ama ortalık aydınlık, bu kez ‘tavanda ampül olduğuna inanıyorum’
deriz..’tavanda ampül değil, başka bir şey olduğuna
inanıyorum’ diyenler de olabilir..’tavanda ne olduğu beni hiç ilgilendirmiyor’ diyenler de.

bu yüzden insanlar yüz yıllar boyunca bilmedikleri öğelere ‘tanrı’ diye inandılar, ta ki güneşin güneş, ayın ay, yıldızın yıldız olduğu bilgisine erişene
denk..durmadan tanrılarını bilime kaptıran
insanoğlu en sonunda bilimin erişemeyeceği uzaklıkta bir tanrı yarattı..olmayan, görünemeyen, dokunulamayan, yalnızca hissedilen bir
tanrı.

Provakatör Mistik

Sahin Sozer | 27 February 2008 23:09

osho
osho

O S H O
Hiç doğmadı, hiç ölmedi.
Sadece dünya denen bu gezegeni,
1931-1990 yılları arasında ziyaret etti.

Mezar taşında sadece bu 2 cümle yazıyor. 59 yıllık bir misafirimizdi. Tanıma fırsatı bulamadı birçoğumuz. tanıyanlar çok sevdi. ama bi hayranlık değildi bu. saf sevgiydi. özlemdi. yenilikti. mutluluktu. sevenlerin bazıları yanlış anladı oshoyu. din kurdular adına. tarikatlar açıp kurallar belirlediler. aslında en büyük öğretisi hiçbir kurala bağlı kalmamaktı. hayatı hepimizden çok farklı yaşadı. emin olduklarımızı yıktı. sayesinde farkında olmadan yaşayabileceğimiz tüm tatlı mahkumiyetlerimizi elimizden aldı. kimileri ona mistik provakatör diyordu.kimileri basitçe felsefeci.. üniversitede profesörlük de yaptı sokaklarda serseri hayatı da yaşadı. ve hepsini sadece kendi istediği için yaptı. kimse onu bişey yapması için zorlayamazdı. bu yüzden yaptığı her şeyde haklıydı. kimse onunla tartışmaya girmek istemezdi. kaybedeceklerinden eminlerdi. cesurdu. çocukken bile cesurdu. babası uzun saçı için ona kızdığında gözünü kırpmadan saçlarını kazıttı ki hindistanda bir çocuğun saçını kazıtması babasını kaybettiği anlamına gelirdi. sürekli ağaçlara tırmanıp düşerdi. annesi yırtıklarını yamalamak stediğinde reddetti. bu fakir bir görüntü oluşturacaktı ama eğer yırtıklarla giymeye devam ederse herkes onun ağaçtan yeni düştüğünü zannedecekti. doğru olduğundan emin olduğu konularda tüm şehri, tüm ülkeyi karşısına alabilecek kadar yürekliydi. üniversiteye cüppeyle gelmeye başladığı gün rektör onu odasına çağırdı ve eski kıyafetlerine geri dönmesini istedi. ama o karşı çıkılırsa cüppesini de çıkararak okula geleceğini söyledi. hindistanda , yaşadığı dönemde kız çocuklarla erkek çocukların aynı sırada oturması pek görünen bişey değildi. ama o .. bu sefer hikayeyi onun ağzından dinleyelim :

CANIM FIKRA YAZMAK İSTEDİ

haberhaberhaber | 01 February 2008 02:15

CANIM FIKRA YAZMAK İSTEDİ (fıkra Akgün kültür ve iletişim dergisinden alınmıştır.)
Oyuncular
Derviş: nixo
Bıçkın kabadayı: illerin hanı
Berber: kop
At arabasını süren: zez
Görenler: Mefkud, haberx3,makaleci, pillibebekkuyuda,results, linet,mansonilized, Dejavuu,oguz Kagan35,pelitas, seytansarlatan,talos,Devilor, liet ,INTERNET CAFEE,,kelebeklerozgürdür,pillpati,necronamber,nevdalist,sedeflora,Bestloser,
aRRoGaN Te HoMbRe Untouchablezen,sahinden,shaika , akoni,
Uzaktan görüp şahit yazarlar diye kendini göstermeyenler: EUQON Gokates, aggali, inan6666,

türban kurban ve tabu

behman | 31 January 2008 18:10

tabu'nun trajikomik sorusu..
tabu’nun trajikomik sorusu..

tabu‘da türbankurban mı?

çok zamandır hatta çok çok zamandır ülke gündemini meşgul eden, gündemden hiç düşmeyen, televizyonda kanal değiştirirken denk geldiğim 10 tartışma programının 10unda da bir o yana bir bu yana çekiştirilen, bir türlü bir karara varılamayan bir sorun; türban. neden bir sonuca bağlanamıyor acaba? çünkü olaya, işin içine insanların yıkılmaz “tabu”su girmiştir. inanç, din. yıkılmaz tabudur, çünkü varoluşsal bir prensiptir. doktrindir.
istismar edilemeyeceğinden muhalif olan da iktidar olan da sebepsiz bir şekilde yıkılmayan, yıkılmaması gereken duvarın dibinde sessiz sedasız beklemekte. her iki taraf da çünkü aynı tabunun mağdurudur. ve bu tabu yıkılmadıkça, bazı taşlar kesinkes yerine oturmadıkça bu sorun; türban, tabunun kurbanı olarak gündemi, gündemimizi meşgul etmekte direnecektir ve trajikomik hadisemiz olmaya devam edecektir; şekil 1A

2008 İnançlı Milliyetçi Anayasa

bulmacaturk | 27 January 2008 13:25

2008 İnançlı Milliyetci Anayasası

Türkiye yeni bir kapıdan girmek üzere, 2008 yılı Anayasa yılı olacak. 1980 sonrası cunta anayasası değişecek. Nereden çekersen oraya giden… filan filan serbesttir ancak… diye devam eden bırakın sıradan insanları hukukçuların bile anlaşamadığı, saç baş yoldurtan tartışmalara tanık olduğumuz gudubet değişecek.

Değişecekte ne gelecek? Bu yazının amacı bu soruya cevap aramaktır.

Anayasa değişikliği köklü bir değişiklik ve bu değişiklik mecliste bulunan milletvekillerinin sayılarına muhtaç. İş Aritmetiğe dayandığında Ak Partinin anayasayı tek başına değiştirme yeterliliği yok. Mutlak yanına bir partner gerekiyor. Bu olasılıkları hızla geçelim

bildirgeçten gerçekten para kazanabileceğime inanamaya başladığım an ! :)

taninmayan-68170 | 24 November 2007 08:32

o gün hesabıma girdiğimde resmen şok olmuştum
yani günde 3,5$ nedemek !? yani ayda 30×3,5=105$ demek gibiydi ama malesef papaz her zaman pilav yemez misali ! 🙁 dahası bizde papaz değiliz ! 🙂 ama genede
100bin üyesi olan bir sitede günlük ortalam %1
bile almak , ailesine maddi yönden bağımlı bir öğrenci için her ay ttnete verilecek internet erişim masrafına bir noktada sargı bezi oluyor.

ama ben yinede kesinlikle bildirgeçe yazı yazarken
diğer arkadaşlar gibi alıntı haber veya konu başlığı olayına fazla bulaşmadan , daha doğrusu benim yapmak istediğim pc ile ilgili teknik projeleri zaten
başkaları çok daha önce maddi olanaklarla yaptıkları
için bir noktada olayın tamamen felsefi açıdan değerlendirilmesi ve bu şekilde bir teknik içerikli bir yorumumun ortaya çıkmasıki bu da yapılan işin kalitesini ve kalitede beyeniyi artıran bir faktördür.