cep telefonumuz çalındığında teknoloji, hırsızları yakalamamızda yardımcı oluyor. peki ya usb bellek, dijital kamera, ipod ve diğer depolama ünitelerinde?
gadgettheft.com adlı site gadgettrak adlı sistem sayesinde, teknolojik cihazları çalınan için amme hizmeti sunuyor.
yaptığı iş çok basit: siteye üye olup bir hesap oluşturuyorsunuz. site size depolama aygıtlarınıza yerleştirmeniz için, tüm bilgileri sunucuya yollayacak bir dosya veriyor.
Adamlar aşmış. 8 saniyede hırsızlığı yapıp kaçıyorlar. hey yavrum maşallah. Söylediğine göre bu hadise İstanbul’da vuku buluyor.
İzleyelim
Mutlaka Televizyon haberlirini izliyorsunuzdur.Haberlerin neredeyse %40’ı kapkaç, cinayet, hırsızlık, esrar, ırza geçme gibi olaylarla ilgili.
Hiç düşündünüz mü, ne oldu da böylesine arttı bu olaylar.Ben söyleyeyim, memleketimizde İNFAZ YASASI diye bir yasa var biliyorsunuz.Elbette amacım, “Sallandıracaksın bir kaçını bak bir daha oluyor mu? saçmalığı değil.
Ancak, eğer dikkatle izliyorsanız, yukarıda belirtilen suçlardan yakalanıp yargılananlarla ilgili ceza haberleri özellikle yazılı basında şu şekilde yer alıyor:…. suçundan yakalanan falan, 24 yıl hapis cezasına çarptılırldı.Adı geçen infaz yasasının bilmem kaçıncı maddesine göre, …. deki iyi hali de göz önüne alınarak 8 yıl 6 ay hapis yatacak.V.S.
Allah aşkına böyle ceza olur mu? Böyle bir ceza ibret amacını yerine getirmek hususunda etkili olabilir mi?
İnsanlarımızın daha fazla acı çekmesini önlemek ve canilerin, katillerin, hırsızların, ırz düşmanlarının tekrar tekrar geri dönerek mesleklerini! icra etmelerinin önüne geçmenin ilk şartı, bu infaz yasası saçmalığının ortadan kaldırılması gerekmektedir bence.
Yaşamı boyunca ,kimi zaman büyük umutsuzluklara kapılmıştı babam…
Her şeye rağmen annem de babam da yaşamı hiç saklamadılar bizden…Hayatın algılanmasını, bir otoriteye bağlı kalmadan da başarılabileceğimizi, onladan öğrendik…”Komşunun tavuğuna “ özenmeden de insanın maddi planlar yapabileceği gerçeğini de onladan öğrendim…
Onlar kusursuzluk simgesi değildiler elbette…
Biz de değiliz…
Babamın öldüğü yaşa doğru hızla akıp geçiyor zaman…
Canımı sıkan çok şey var…Duyumsuz olmayı denedim olmuyor…
Klavyenin başına geçince son zamanlarda, canımı en çok sıkan şeyin ”Hafif editörlerinden “ kaynaklandığını keşfettim…
Geçen gün, “Google” tabanlı bir mail aldım; Bilgi tv den bir arkadaşım yollamış…İçeriği, kadınların erkeklerle ilgili talepleri ile ilgili, içinde hayli “ironi”barındıran bir yazı …Okuyunca eğlenceli geldi, yazının kaynagını da belirterek “hafife” yolladım bende…Birkaç saat sonra edtörün notu mesaj kutumdaydı…”Bir başka yerde yayımlanmış materyali yayımlamak suçtur” Ben bu sitede kimin ne yaptığı ile ilgilenen biri değilim, dolayısıyle güldüm geçtim…Ama gelin görün ki bir müddet sonra kendimi” Komşunun tavuğuna özenen” biri gibi hissettim…
Kredi kartı kaybetme ya da çaldırma konusunda paranoya yaşayanlar için önemli olabilecek bir alet: kredi kartı alarmı. Boş olduğu her 20 saniyede bir bipleyerek sizi uyarıyor. Ortalığı velveleye verecek kadar değil, sizi uyaracak kadar. Plastik ve çelikten mamul, cüzdana sığacak kadar ince. 55 dolar.
Güney Afrika’da geçen yıl yaklaşık 13.000 araba hırsızlığı vakası olunca, güvenlik firmaları hırsızları korkutup kaçıran aygıtları bir kenara bırakıp daha vahşi yöntemler aramışlar ve sonunda tüyler ürperten bir çözüm olarak arabanın iki yanına alev makinesi koymaya karar vermişler. Konu mankenli video’yu izleyince durumun ne kadar vahim olduğunu anlayacaksınız. Neyseki sene henüz 2006, ilerde yapılacakları düşünemiyorum bile.
Gazetelerde eksik olmayan iş ilanlarından biri de anketörlüktür,-Nasılsa yapacak biri çıkar…- mantığıyla eleman bulabilen sektörlerden biridir.
İsmi önemli değil,bir araştırma şirketi gazetelerin okunulurluğuyla ilgili anket düzenlemiş.
Düzenleyen arkadaşlar,akıllarına gelen tüm soruları sıralamış,
toplam yarım saat süren bir soru-cevap çalışması hazırlamışlar.
Sonuçların sağlıklı çıkması için;anketörün bilerek veya bilmeyerek hata yapmasına
karşı her türlü önlemi de almışlar.
Fakat birkaç nokta unutulmuş,örneğin;
Gazetedeki haberi okuduğumda önce şiddetli bir öfke hissine kapıldım.
Sonra zararla oturmamak için sakince bir yazı yazmaya karar verdim.
Biraz düşünürken,eski günlerdeki kendi düşüncelerim aklıma geldi ve
haberle ilgili yorum yazmak yerine kendimi eleştirmeye karar verdim.
Haber kısaca şu şekilde:
bir büyüğümüz namaz kılmak için camiye gidiyor,camiden çıkışta
(pahalı) ayakkabılarının çalındığını farkediyor ve oldukça şaşırıyor.
Bunun için özel bir özel sözcükler kullanılmasa da haber başlığı ve metni bize bazı mesajlar veriyor.
Türk filmlerinde de izlediğimiz bu sahnenin bende uyandırdığı izlenim şuydu:
camiye sadece namaz kılan insanlar gidiyor,ve bunların bir kısmı hırsızlık gibi bir suç işliyordu.
Elbette ki “adamın köpeği ısırması” gibi bu da haber niteliği taşıyordu ama
haber yapanın (ve habere konu olanın) cami ortamına “fransız” olması , malum
şaşkınlığın (ve tabii haberin üretilmesinin) asıl sebebiydi.
Evet arkadaşlar son zamanlar içinde hırsızlık vakaları o kadar çok artmaya başladı ki Emniyet verilerine göre Ramazan aylarında iftar vakitlerinde ve büyükşehirlerde yaşanan bir sorun haline geldi hırsızlık.
Bu meseleye karşı ,İsveçli bilim adamlarının Mars’ta kullanılmak üzere tasarladıkları siyah büyükçe bir top hırsızların kabusu haline gelebilir. Uppsala Üniversitesi bilim adamları, hırsızlıkla mücadelede önemli rol oynayabilecek bir buluşa imza attılar. Geliştirilen yüksek teknoloji ürünü top, radar ve kızıl ötesi alıcılarıyla davetsiz misafirleri saptayabilecek bir güvenlik robotu olarak hareket edebilme yetisine sahip.
Kültür ve Turizm Bakanlığı web sitesinde gezerken “Çalınan Eserler” adında bir bölüm farkettim. Ne kadar da çok tarihi eser çalınmış.
İnsanlık halidir. İşi yapanlar profesyoneldir. Küçük şeyler çalınır da koskoca çeşme ve yerdeki mozaik nasıl olmuş da çalınmış anlayamadım. Gerçi biz zamanında tapınak bile çaldırdık değil mi?
Neyse, insanlık namına eğer bir gün bu çeşmeye, portreye, ya da eserlerden herhangi birine rastlarsanız polise, jandarmaya bir yere haber verin 🙂
