Yaşamı boyunca ,kimi zaman büyük umutsuzluklara kapılmıştı babam…Her şeye rağmen annem de babam da yaşamı hiç saklamadılar bizden…Hayatın algılanmasını, bir otoriteye bağlı kalmadan da başarılabileceğimizi, onladan öğrendik…”Komşunun tavuğuna “ özenmeden de insanın maddi planlar yapabileceği gerçeğini de onladan öğrendim…
Onlar kusursuzluk simgesi değildiler elbette…Biz de değiliz…Babamın öldüğü yaşa doğru hızla akıp geçiyor zaman…Canımı sıkan çok şey var…Duyumsuz olmayı denedim olmuyor…Klavyenin başına geçince son zamanlarda, canımı en çok sıkan şeyin ”Hafif editörlerinden “ kaynaklandığını keşfettim…
Geçen gün, “Google” tabanlı bir mail aldım; Bilgi tv den bir arkadaşım yollamış…İçeriği, kadınların erkeklerle ilgili talepleri ile ilgili, içinde hayli “ironi”barındıran bir yazı …Okuyunca eğlenceli geldi, yazının kaynagını da belirterek “hafife” yolladım bende…Birkaç saat sonra edtörün notu mesaj kutumdaydı…”Bir başka yerde yayımlanmış materyali yayımlamak suçtur” Ben bu sitede kimin ne yaptığı ile ilgilenen biri değilim, dolayısıyle güldüm geçtim…Ama gelin görün ki bir müddet sonra kendimi” Komşunun tavuğuna özenen” biri gibi hissettim…
Hafif editörleri şu açıdan haklı olabilirler;Hiç kimse gerçeği sahteleştirerek burada kalmamalı, söyliyecek şeyi olana açık olmalı bu sütunlar…Sevgili “hafif editörleri” Sebepsiz beğenilmek sezgisel beğenilmek, ya da körü körüne beğenilmek bana göre değildir, çabalarım bunun için değil…
Hafif editörleri bana bir gerçeği hatırlattığınız için sizlere bir teşekkürüm de var; O da şu, her ne olursa olsun , insanın en değerli çalışma alanı kendi içinde olması gerçeğidir…