bildirgec.org

hindistan hakkında tüm yazılar

Hint ve Felsefesi

kuduz kedi | 26 December 2009 15:40

HİNT FELSEFESİ

Hindistan, her türlü iklimin görüldüğü, 650 milyonu aşkın nüfusu ve dinlerin, dillerin ve kültürlerin beşiği olarak, en azından 4-5 binyıl gerilere giden tarihi ile hem en eski uygarlıkların, hem de en eski felsefi düşüncelerin kalıntılarının bulunduğu yerdir.

Hint felsefesi incelenirken Hindistan’ın geçirdiği tarihi, kültürel, sosyolojik ve dinsel oluşum süreci gözardı edilemez. Hindistan, birçok bakımdan zengin bir kültürel dokuya sahiptir. Sosyolojik bakımdan kendi içinde oluşturduğu sınıflar(kast) çerçevesinde şekillenen bir toplum düzeni, dini yaşama tam anlamıyla mutlak bir uyum sağlamıştır. İnsanların özel ve toplumsal yaşamları üzerinde kendilerinden ve toplumlardan daha büyük bir gücün kontrolüne olan katıksız inançları başka herhangi bir toplumda benzerine kolay rastlanmayacak bir biriciklik barındırır. Bu yönüyle Hint inanç ve düşünce sisteminin yüzyıllar içerisinde geçirdiği evrim hiçbir zaman islam, hristiyanlık gibi halk kitlelerini hazırlanmış bir kalıba sokmamış, aksine toplumun çevresinde ve toplumla beraber şekillenmiştir. Bu yönüyle sözkonusu “Hind” olduğunda din toplumdan, felsefe dinden ve tarih de felsefeden ayrı değerlendirilemez.

Uzak Doğu aşığı bir İtalyan: Tiziano Terzani

queennothing | 15 December 2009 14:02

İtalya‘nın Toskana Bölgesi‘nde ikamet eden Floransa’da, tarih 14 Eylül 1938. Sıradan bir ailenin oğlu olarak dünyaya gelen Tiziano Terzani, çocukluğunu yine ailesiyle birlikte geçirdi. Aynı sofrada yemek yiyen, katkısız gıdalarla beslenmeye çalışan, arada tartışmaların da eksik olmadığı sıradan bir İtalyan ailesi. Küçük yaşta geçiridği akciğer hastalığının dışında mühim bir rahatsızlık yaşamayan Tiziano, ilkokulu ve liseyi Floransa’da bitirdikten sonra, İtalya’nın en iyi üniversitelerinin başında gelen Pisa Üniversitesi‘nde hukuk eğitimi gördü. Tiziano‘nun bu bölümü seçme sebebini kendisinden başka kimsenin bilmeyecek olması da, birkaç seneye tümden değişecek hayatında ilgi çekici bir başka nokta. Zira genç adam daha o yıllarda tekdüze bir hayat geçirmek istemediğinin farkındaydı.

Üniversiteye girmesinin üzerinden çok zaman geçmeden Alman asıllı bir yazar olan Angela Staude ile hayatını birleştiren Tiziano, fotokopi makinesi, daktilo ve faks makineleri üreten, dünya çapında ün sahibi olan Olivetti‘de çalışmaya başladı.

Sabahı, akşamı planlı olan Tiziano‘nun, hayattan ne beklediğini anlaması, bir kaç senesini almıştı ve bir iş seyahati sayesinde gördüğü Japonya, onu derinden etkilemişti.

Bulunduğu her durumda mutlu olabilmek gibi kutsal bir yeteneğe sahip olduğunu belirten Tiziano, her zaman şansın kendisinden yana olduğuna inanırdı. Hayatın iyi ve kötü yüzüyle herkes gibi o da tanışmıştı elbet, lakin ‘yakınmak’, Tiziano‘ya yakışan bir tutum değildi. O’nun için ‘hayatı bardağın dolu tarafından görüyor’ demek hata olur, çünkü Tiziano, yıllar boyunca deneyimle beslediği bedeninin hasta olduğunu öğrenince, aklında bir soruyla Tanrı’dan hesap soracaktı; “Neden ben?”

Çıplak Ayaklı Güneş Mühendisleri

Chat Noir 1 | 07 December 2009 14:31

Üniversite sınavında mühendisliği tutturamadım diye üzülmeyin.Öyle bir mühendislik çeşidi var ki bunun için sadece okur yazar olmak yetiyor.Hayır hayır kaldırım mühendisliğinden bahsetmiyorum.Hindistan’daki çıplak ayaklı güneş mühendislerinden bahsediyorum.

Hindistan’da bulunan bazı köyler elektrik şebekesine oldukça uzakta bulunuyor.Isınma aydınlatma ve yemek pişirme ihtiyaçlarını şimdiye kadar odun ateşiyle sağlayan bu köylüler artık güneş enerjisinin nimetlerinden faydalanıyorlar. Orissa köylüleri güçlendirme projesi kapsamında kırsal kesimde yaşayan kadın ve gençler güneş enerjisi ile ilgili bir eğitimden geçiyorlar.Bu teknolojiyi nasıl kullanacaklarını ve bozulduğunda nasıl tamir edeceklerini öğreniyorlar ve köylerini enerji probleminden kurtararak yeni bir çeğe taşıyorlar.Teknoloji çağına.Haberin detaylarına buradan ulaşabilirsiniz.

Rusya & Hindistan Savaş uçağı: PAK FA

a caglar | 25 November 2009 14:47

PAK FA; Amerikanın üretimini yaptığı F-22 ve F-35 uçaklarına muadil olması için Rusya ve Hindistan’ın ortaklaşa geliştirdiği 5. nesil (*) jet, avcı, savaş uçağıdır.

Rusların MiG-29 ve Su-27 uçaklarının yerini alması planlanan ve 90’ların sonunda iptal aşamasına gelen Rusya’nın yeni nesil savaş uçağı projesini yeniden isimlendirilmiş hali de denilebilir.

2007 yılında çalışmalarına başlanan projenin bu sene ilk uçuşu yapılması planlanıyordu fakat

Hindistan’dan Floransa’ya tarih ve roman

MerakliKedi | 15 October 2009 12:14

Salman Rushdie’nin Utanç adlı romanına başlamıştım. Beni pek sarmamıştı bırakmıştım. Oyüzden galiba, Floransalı Büyücü çıktığında çok da ilgimi çekmemişti. Sonra bir gün Cumhuriyet Kitap ekinde, Ursula Le Guin’den Floransalı Büyücü yorumu okuyuncaya kadar… İki büyük isim. Adeta turşucunun şahidi bozacı (ama bu sefer iyi tarafından). Le Guin bir iki vurucu cümleyi de aynen almıştı kitaptan ve ben de bu eleştiri yazısı üzerine okumaya karar verdim.

Ekber Şah’la Hindistan’ın kızıl kumtaşı binalarında başlayan yolculuk Floransa’da devam etti. Ekber Şah’ın, bir hükümdar olarak yaşadığı gelgitler, kendiyle çeliştiği anlar, zaferle döndüğü savaşlarda insan öldürmekten duyduğu vicdan azabı, güzel kadına duyduğu ilgi ve inanç konusundaki çelişkileri… Kendiyle tartıştığı anlar. Oldukça fazla kaynaktan faydalanılmış ve neredeyse bir tarih kitabı özeniyle yazılmış bir roman olduğunu okurken çok yakından hissediyor insan. Vurucu cümle dedim ya… “Tanrı inancı, insanlığın iyiliği kendiğinden bulunmasına engel olmuştur.” ifadesi Ekber Şah’ın ağzından inancın da tartışıldığı anlarda çıkan bir cümle. Bir de çok hoşuma giden bir uygulama oldu: “Yeni ibadet çadırı”, aynı konu hakkında zıt görüşlü iki grubu karşılıklı oturtup münazara yaptırıyormuş Ekber şah. Fikirlerin çarpışmasını, düşünmeyi ibadet oılarak görüyormuş. (Örnek alınası bir uygulama değil de nedir bu?)

VEER ZAARA (2004)

dkare | 13 October 2009 16:19

2004 de oldukça yabancı olduğumuz bir film sektörü olan Bollywood‘dan çıkan Veer Zaara oldukça hoş bir film. Birçok ödün almış ve hint sinemasında oldukça sevilen bir film. Yash Chopra‘ dan tarafından yazılmış filmin başrollerini Shah Rukh Khan , Preity Zinta, Rani Mukherji, Amitabh Bachchan gibi Bollywood’un ünlü isimleri paylaştı. Filmde Pakistan‘da yaşayan Zaara (Preity Zinta) bir büyüğünün küllerini Hindistan‘da bir nehre bırakmak için yola çıkar. Yolda otobüsleri kaza geçirir ve bu kazadan Zaara’yı pilot olan Veer Shah Rukh Khan kurtarır ve küller nehre bırakılıncaya kadar Zaara’ya refekat eder. Zaara, Veer’e minnettarlığını belirtmek için kendisinden bir şey istemesini söyler.
Veer’de bir günlüğüne yaşadığı yere götürmek ister Zaara’yı ve Zaara kabul eder bu teklifi ve birlikte bir gün geçirirler.

Kim Bunlar : Sihler

dkare | 12 October 2009 15:41

Bencillik,öfke,madde bağımlılığı,hırs ve şehvet bir sih için en önemli düşman diğer adıyla yenilmesi gereken beş şeytan.

Sihlere gelmeden önce sihizm nedir ona bakmak gerekir. sihizm kuzey Hindistanda yaşamış olan on gurunun ögretisinin yer aldığı tek tanrılı inanışlar arasında yer alan bir dindir.
Sihizm oluşturulurken bu on guru bir önceki gurunun ögretilerine yenilerini de ekleyerek bir öncekinin ögretilerini pekiştirmiştir. Aslında bir ruhun on farklı bedende dolaştığına inanılır.Buda on guruyu ortaya çıkarmıştır. Bu Gurular zamanla bazı kriterler belirlemişler. Yapılması ve yapılmaması gereken bir dizi davranış vardır sihizmde.
Bir sih yukarda bahsettigimiz beş kötülükle savaşırken beş silahtan faydalanır. Bunlar tevazu, memnuniyet,şefkat, hayırseverlik ve olumlu tutumdur. Bu beş silaha ulaşmada ise yapılması gerekenler devreye girer. Bunlardan bazısı;

Banu Avar

uuuucar | 11 September 2009 13:32

Banu Avar
Banu Avar

Batıya endeksli ve bize sadece batıdaki hayatı özendirmeye çalışan medyamızın içinde bize kendimizi sevmeyi söyleyen gazeteci,belgeselci,yazar,program yapımcısı ve sunucu;Banu Avar.
18 temmuz 1955 Eskişehir doğumlu olan Banu Avar,gazeteciliğe Süreç dergisinde başladı.Ardından Günaydın,Dünya ve Vatan gazetelerinde gazeteciliğe devam etti.Londra City University televizyon bölümünde üst lisans yapan ve BBC Tv Belgesel kurslarını bitiren Banu Avar BBC Türkçe bölümünde yapımcı ve sunucu olarak çalıştı.Ardından Trt ‘nin Londra muhabirliğini yaptı.
Trt 1 ve Trt 2’de yapımcılığını,sunuculuğunu ve yönetmenliğini üstlendiği programları yayınlandı.
“I”, “Ceasar”, “Crimean War”, “The Great Game” ve “Troy” gibi BBC ve Discovery Channel belgesellerinin künyesinde Türkiye prodüktörü olarak yeraldı.
“Denizciler”, “Bir Zamanlar Kıbrıs’da”, “Artık Biz de varız!”, “Devlerin Savaş Alanı Afganistan”, “Türkiye Sevdalıları” gibi belgesellerden “Ohri“, “Güzel Ohri” Makedonca’ya çevrilmiş ve Makedon Ulusal TV Kanalında 13 kez gösterime girmiştir; Haydar Aliyev belgeseli ise Azerbaycan Devlet Kanalında defalarca gösterime girmiştir.
Banu Avar Haziran 2004’de TRT 1’de “Banu Avar bugüne kadar;Sınırlar Arasında, Avrasyalı Olmak,Hangi Avrupa ve Böl ve Yut olmak üzere dört kitap yayınladı.
Şubat 2009’dan bu yana da Avrasya tv de Dünya Düzeni adlı haber programını sunmaktadır.
Dünyaya ve Türkiye’ye bakışıyla birçok insanın takdirini ve beğenisini kazanan Banu Avar her türlü sindirme politikasına rağmen hala yayın hayatına devam etmektedir.