bildirgec.org

hayvan hakları hakkında tüm yazılar

Pako.. Sayın Pako

canarkadas | 07 April 2008 10:31

iti izi

Pako bir canlının ismi..

Bilenler bilir, sahibinin ona yakıştırdığı müstear isimdir..

Pakonun tasması vardır..

Sadece önüne atılanla yetinmek zorundadır..

Pako öğrencidir, sadece öğretileni yapar, ona it olduğu öğretilmiştir, o kendini it oğlu it sanmaktadır..

Pako yalaktan beslenir, mecburen yalakadır.

Pako kendini hayvan sanmaktadır, insanları, insanlığı, edebi, hayayı, empatiyi, insanlığın ön şartı uzlaşıyı bilmez..

Hayvanın Hakkı mı olur?!

epistemofili | 19 October 2007 11:24

Hayvan haklarını savunanları ve hayvan hakları dersini alan öğrencilerin bu insanların neden böyle bir mücadeleye girdiğini ve dersi anlaması için en temel konu hayvanların ahlaksal statüsü konusudur. Bu konunun böyle temel teşkil etmesinin nedeni bir hayvanı doğadaki cansız ya da hissetmeyen diğer canlılardan ayrı görmek veyahut onları da duyguları olan, hisseden ve ahlaksal statüleri olan, her şeyden önce bir canlı olarak görüp görmemek noktasında kilit taşı olmasıdır.
İnsanların hayvanlara davranışlarının etik bir sorun içerip içermediği sorusuna vereceğimiz cevap bizlerin hayvanlara karşı olan muamelesinde izleyeceği yolu büyük ölçüde belirlemiş olacak. Aslında bizim vereceğimiz cevap sadece izleyeceğimiz yolu belirlemiş olmayacak, bizim insanı, onun doğasını anlayıp anlamadığımızı da bir nebze olsun ortaya koyacak. Eğer kuşların zevk için vurulması, kürk olarak ‘değerlendirilecek’ kafalarının ezilerek öldürülmeleri, yetiştirilirken hayvanların içinde bulunduğu koşullar ve daha bunun gibi birçok davranış biz onların ahlaksal statüsünü kabul etmezsek normal, doğal davranışlar olarak karşılanacak.
Yüzyıllara birçok filozun ve özellikle tek tanrılı, ‘ilahi’ dinlerin etkisiyle hayvanların ahlaksal açıdan önemsiz varlıklar olduğu görüşü yaygındı. Hayvanların önemsiz bulmakla birlikte bazı insanlarda hayvanlara eziyet etmekten zevk almak gibi bir durumda söz konusu.
Burada hemen kısaca değinmemiz gereken bir şey var. O da hayvanların bir insan gibi olmasa da bir bitkiden, bir ağaçtan farklı olduğudur. İşte bu onların hislerinin var olması anlamına gelir. Hayvanların ahlaksal bir statüye yerleştirip, onlarında hisseden canlılar olduğunu kabul ettiğimiz noktada işte bizler hayvanların haklarını savunabilir ya da en azından bunun gereği olan şekilde kendimizin uyacağı davranış kalıpları yerleştirerek uygulamaya geçirebilir, etrafımızdaki insanlara örnek olabilir, hiç bir şey yapamazsak belki de insanların akıllarına ileride doğru cevabı verecekleri bir soru işareti takarız.
AHLAKSAL STATÜİnsanın zekâ, akıl ve duygular yönünden hayvanlar âleminde ayrı olduğu apaçık ortada. Bunun aksi olsa; yani dünyada bizlerden daha zeki ve akıllı varlıklar yaşıyor olsaydı şu an onlar bizim ahlaksal statümüzü tartışıyor olabilirlerdi.Hayvanlarında hissettiği yönünde günümüzde herkes hemfikir. Yani bir köpeğe vurduğunuzda onun bağırması nedeni, onun buna programlanmış olması değil, onunda acıyı hissediyor olmasıdır. Buda demektir ki insanlar gibi hayvanlarda kendilerine, kendi açılarında bir değer veriyor, acıdan, kendini acıtmaktan kaçıyor.İnsanın ahlaksal bir statüsünün olmasının nedeni insanın diğer hayvanlardan farklı olarak bir ahlak duygusuna sahip olmasıdır. İşte bu duyguya sahip olduğu için insanın yaptıkları doğru ve ya yanlış nitelendirmelere sahip olabilir. Bir hayvanın yaptığı şeyin yanlış olduğunu iddia edebilir misiniz? İnsanda ailevi ilişkiler geliştirmek, sosyal problemlerle ilgilenip onları çözmek, duygularını açıklamak, hislerini paylaşmak, savaşlar başlatmak, zevk için seks yapmak, dil kullanmak, planlar yapmak, yeni şeyler keşfetmek gibi hayvanlardan farklı olan daha birçok özellik vardır ve insan belki de bunlara sahip olduğu için hayvandan farklı bir statüde bulunabilir. Bunun dışında bir canlı olarak tamamıyla olmasa da eşit denebilecek derecededirler ve işte bu yüzden hayvanların haklarının olduğu iddia edilmektedir.Ahlaksal hak terimi çok birçok anlamda kullanıldığı için bu kavramsal konu karışıktır. Bizim ahlaksal hak diyerek aslında kastetmek istediğimiz kanuni hakların yanında var olanlardır. Hayvan hakları konusunda bugün elbette her insan bizim ahlaksal hak anlamında ihlal saydığımız birçok şeyi yasal olarak yapabilir.Hakkı biz üç anlamıyla ele alalım. Birinci olarak birisinin hakkı var dersek bu onun ahlaksal statüsünde olduğu anlamına gelmektedir. Böyle bir durumda diyelim köpeklerin ahlaksal statüsü insanların ahlaksal statüsünden daha aşağıdadır diyemeyiz. Ahlaksal bir statünün varlığı bu anlamda bir hakkın var olması için yeterlidir. Böylelikle köpekler açısından onların kendi çıkarları olduğunu kabul eder ve çok önemli bir neden olmadıkça bu çıkarlarının zedelenmemesi gerektiğini anlamını çıkarırız. Çok önemli bir neden içine kansere tedavi bulmayı elbette rahatlıkla sokabiliriz ama kozmetik ürünler için yapılanlara cevabı hepimiz rahatlıkla verebilir miyiz bilmiyorum.Hakların ikinci ve daha katı anlamına eşit düzeyde saygıdır. Bu bir kişinin haklara sahip olduğu söylendiğinde onların eşit düzeyde de saygıyı hak ettiği anlamı taşır. Yani bir kişinin çıkarları herhangi birinin kıyaslanabilir çıkarları kadar önemlidir. Örneğin bir köpeğin acı çekmekten kaçınmadaki çıkarının, ahlaksal açıdan, bir insanın acı çekmekten kaçınmadaki çıkarı kadar önemli olduğu varsayılmaktadır.Hakların üçüncü ve daha da katı anlamda olanı yararlılığı aşan anlamıdır. Buna göre bir kişinin bir şey hakkına sahip olduğunu söylemek, en azından genelde, söz konusu yaşamsal çıkarın, o çıkarı korumak toplumun bütünü açsından dezavantaj oluşturacak olsa bile, korunması gerektiği anlamı taşımaktadır. Bu görüşe eleştiri çok rahatlıkla getirilebilir.
Yararcılık savunucularına göre doğru hareket yararlılığı en üst düzeye çıkarandır. Bunlar çekilen acılar karşısında kazançların dengelenip dengelenmediğiyle ilgilenen yani ‘etkilenen’ her canlının çıkarını göz önünde bulunduranlardır. İnsanların hayvanlarla eşit düzeyde saygı anlamında haklara sahip olduklarını ama yararlılığı aşanın biraz abartılı bir görüş olduğu eleştirisi getirilebilir. Bir yerde bu eleştiri makuldür de. Çünkü insanlarında bu haklara sahip olup olmadıkları bile şu gün tartışmaya açık bir konudur.
Dolaylı görev görüşüne göre, ahlaksal yükümlülüklerimiz yalnızca diğer insanlara yöneliktir; hayvanlara yönelik olan ve örneğin gereksiz yere acı çekmelerine neden olmamayı içeren her türden yükümlülük tamamen insanların çıkarlarına dayanmaktadır. Şu halde, bu görüşe göre, hayvanlara yönelik zulmün insanlar açısından dezavantajlar taşıdığını düşünmek için iyi bir neden yoksa hayvanlara yönelik zulmü lanetlemenin de ahlaksal bir temeli bulunmayacaktır. Ancak dolaylı görev görüşünün aksine hayvanların ahlaksal statüye sahip olduklarını düşünüyor ve dolayısıyla haklara sahip olduklarını iddia ediyoruz.

Hayvan Hakları Savunucuları Striptiz Yaptı

serdari | 18 June 2007 09:32

Hayvan haklarını savunan üç genç kız, ürünlerinde kürk kullanan giyim firmasını protesto için Tokyo’nun en işlek caddesinde striptiz yaptı.
kisi Japon, biri Kanadalı eylemciler, Burberry mağazasının önünde sürücüler ve yayaların şaşkın bakışları arasında gösteri yaptı. Göstericiler soyunduklarında, üzerlerinde sadece “Çıplak gerçek: Burberry tavşanları öldürüyor” yazılı bant kaldı.
Üç göstericinin mensubu olduğu “People for the Ethical Treatment of Animals” adlı Amerikan derneği, dünyanın dört bir yanında Burberry’ye karşı gösteriler yapıyor. Dernek, firmayı, tavşan ve diğer hayvanları korkunç esaret şartları altında tuttuktan sonra vahşice öldürmekle suçluyor.

(ntvmsnbc.com)

Evde ki şahin :)

snuffadelic | 08 April 2007 19:12

Birgün saat:13:00 gibi köpegimi dolaştırmaya cıkardım .Baya yürüdükten sonra bir parkta dinlenmek için biraz oturdum köpegim bir koku almaya başladı koku 2. kattan geliyordu birsüre balkona baktım ve gözlerime inanamadım bir an! bir şahin hemde muhabbet kuşu kafesi kadar küçük bir yerde balkonda tutuluyordu.Şahin birkez kanatını açmak istedi ama nafile çünkü kafes baya küçüktü onun için buna çok şaşırdım nasıl bir insanoğlu bunu düşünüp yapabilir.! Kuşa baya bir eziyet veriyordu günler geçti ve hergün köpegimle o parka gidip kafese bakıyorum ve 10 gün geçti ve hala kuş kafessteydi bunu yapmasında ki amacı anlıyamadım nasıl bir mantık?Böyle insanların hala dünyada var olması ,bu kadar rahat bir şekilde bu kuşu hapsetmesi beni gerçekten çok üzdü bende hayvanseverler derneğine bir mail attım ve durumu bildirdim bakaalım bundan sonra ne olucak Ya o kuş hayatını bu küçük kafeste geçirecek .Ya da doğaya bırakılarak özgürlügüne kavuşucaktı.bundan sonrasını bende merak ediyorum ..

Earthlings – Dünyalılar

Jumaru Sanshiro | 16 March 2007 15:43

2003 yılında yapımı tamamlanan Shaun Monson imzalı bu belgesel insan türünün dünyadaki diğer canlı türlerine karşı umursamaz ve ırkçı tavrını anlatıyor. Filmin müzikleri Moby‘den anlatıcısı ise Joaquin Phoenix

Irkçılık ne alaka diyebilirsiniz: Diyorlar ki, Dünyada yaşayan canlı türleri vardır ve insan da bunlardan biridir. Kadınlara ya da zencilere yapılan ayrımcılık (segregation) ve kötü muamele nasıl ise, ya da (savunmasız) çocuklara yapılan kötü muamele (abuse) nasıl ise, bir canlı türünün diğer canlı türlerine yaptığı ayrımcılık ya da kötü muamele de aynı kefeye konulabilir diyorlar ve bunun da adını “türcülük” (speciesism, ırkçılık – racism gibi) olarak koyuyorlar. (Kim? Belgeselin, yazarı-yapımcısı-anlatıcısı olan kişiler 🙂