bildirgec.org

hamam hakkında tüm yazılar

Aya Benzer Göbeğim Episode 2

onnupro | 30 January 2012 11:07

Hayır !
aslında yüzbinkere hayır
inanmıyorum sana
lakin en son ayışığı altında gördüklerimiz üzerine konuşmuştuk
Şimdi öyle mi ?

Hayır !
Yine baharın ilk günleriyle son günleri birbirine karıştı
Artık zamanı dolması gerekenler dolmadı mı ?
Ellerimle mahfettim
Teşekkürler
Arz ederim

Hamam (1997)

queennothing | 17 January 2011 10:14

Ferzan Özpetek‘in ilk sinema deneyimi olan “Hamam“, Özpetek’in başarısını kanıtlayan ve dünya çapında tanınmasını sağlayan başarılı ve derin anlamları içeren bir yapımdır. Bastırılmış eşcinsellik olgusuna değinen film, 1997 senesinde vizyona girdi. Ankara Uluslararası Film Festivali, Antalya Altın Portakal Film Festivali, GLAAD Ödülleri ve İtalya’da düzenlenen iki festivalde çeşitli ödüllere layık görülen bu 95 dakikalık filmde Alessandro Gassman, Mehmet Günsür, Halil Ergün, Şerif Sezer, Francesca d’Aloja, Başak Köklükaya, Carlo Cecchi, Alberto Molinari, Zozo Toledo, Zerrin Arbaş ve Necdet Mahfi Ayral gibi isimler yer alıyor.

Mimar olan Francesco, iş hayatındaki başarısına karşın özel hayatında bir takım sorunları olan genç bir adamdır.

Aya Benzer Göbeğim

onnupro | 21 September 2010 12:15

Evet
Aya benzer göbeğim
ama üzerinde bir kalp var taşıdığım
hem de sadece senin için çarpan bir kalp
akşam rüzgarları eser bir meltemcesine
sanki 14 yaşında ki kuzenimi görmüşcesine
alkole hayatını adayan teyze oğlum
kumara kendini kaptıran hala kızım
gibi
ve seninle göbek taşında uzanmalarımız
sanki o an beynimde yıldırımlar çarpmışçasına
bakteriden yapmış olduğum el feneri gibi
hayatımı aydınlattın.

sadece teşekkür ederim

imza ;ben ve göbeğim

Eskişehir Hamamları

| 03 January 2009 12:18

........
……..

Mevsim ne olursa olsun, Eskişehir’de hamama gitmek ayrı bir keyif vermiştir bana. Dişlerimin birbirine vurduğu, buz gibi havalarda da giderim, alnımdan akan terin, gözlerime girdiği zamanlarda da.

Çocukluğumuzda derede yüzmekten bıktığımız zaman, bayram harçlıklarımızı biriktirir, sıcak sulu havuzlarına girebilmek için Eskişehir hamamlarına giderdik. Hamam sahibinden ve tellaktan azar işiteceğimizi bile bile hamamda akşamı ederdik.

Eskişehir hamamlarını özel kılan, kullanılan suyun doğal sıcak su olmasıdır. Belirli bir bölgede toplanan hamamlarda ve bir çok işyerinde çeşmelerden sıcak su akar. Bu nedenle bu bölgeye “sıcaksular” denir. Sıcaksular bölgesinde, umumi tuvaletlerde bile çeşmelerden sıcak su akar. Bu nedenle bu tuvaletlerde insanların duş almaması için özel önlemler alınmıştır. Kapıların biraz küçük yapılması bu önlemlerden birisidir.

Mehmet Günsür : İtalya’daki “dolce turco”

behman | 18 December 2008 10:06

Mehmet Günsür 8 mayıs 1975’te İstanbulda doğdu. Daha küçükken oyunculuğa reklam filminde oynayarak başladı. Henüz 7 yaşındaydı. Çocukken asıl oyunculuğu 12 yaşındayken trt’nin meşhur dizilerinden biri olan “Geçmiş Bahar Mimozaları“yla oldu. Fakat henüz oyuncu olmaya karar vermemişti. Asıl merakı müzikti. Bir grubu bile vardı şarkı söylediği.
Daha sonra İtalyan Lisesinde okudu ve mezun olduktan sonra Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesine girdi ve artık oyuncu olmaya karar vermişti ve bu yolda ilerleyecekti. Üniversitedeyken boş durmayıp bir restoranda işletmecilik bile yaptı. Artık büyümüştü ve oyunculuk yapmaya hazırdı. Asıl ilk filmi sayılan Ferzan Özpetek‘in “Hamam“da oynadı. 1996 yılına göre oldukça cesur bir filmdi ve Mehmet’in rolü de filmin en cesur karakterlerindendi. Eşcinsel bir genci canlandırmıştı. Artık tamamen oyuncu olmada karar kılmıştı ve Hamam filminden sonra İtalyaya yerleşti ve oyunculuğa orada devam etti. Artık Mehmet Günsür, İtalya’daki “Dolce Turco” (Tatlı Türk) adıyla anılıyordu.

takunyamın tıkırtısı

nazokiraze | 05 December 2008 09:45

Hamam kültürü olanlar herkesten daha iyi bilir takunyayı. Biz ev yerine hamamlarda banyo yaparak büyüdügümüz için takunya gayet iyi bildigim bir şeydir, tıkır tıkır azmı giydik özledim vallahi…

Çiçekli elbiseli, sudan elleri ayakları buruşmuş mis kokan orta yaşlı keseci teyzelerden, ortaya kurulan nasıl yaptıklarını anlayamadıgım biçimde metrelerce uzayan borularıyla kış günü deli gibi yanan sobadan,hamam tasından, tabiki gazozdan daha çok ünlüdür takunyalar hamam aleminde..

Ancak hamam takunyaları öyle gösterişli, güzel deildir ve hep ayaga büyük gelir. Çok çirkindir ve kimbilir kaç ayaga giyilmiştir ancak hamamda giyilmesi mecburi bir şeydir .

Tabi Osmanlı döneminde kullanılan sedek kakmalı, altınlı, elmaslı, gümüşlü takunyaları kullanmak kısmet olmadı bana. Ancak gelin hamamlarında gösterişli takunyalar gördüm gelinlere giydirilen, çeyizleri için özel yaptırılmış olan..

Mısır a değil, fasıla..

pillibebekkuyuda | 26 November 2008 09:57

Verilen geç karar neticesinde, Mısır a bilet bulamayıp fasıl a gitmiştik..

Kış bayramlarını, yazlık yerlerde geçirmekten hoşlanmayan ben, samimi bir arkadaşımın teşvik etmesiyle termal tesislerinde almıştık soluğu..

Dört gün boyunca gündüzleri, bornoz ve havlu terliklerle, asansör de dahil, 5 yıldızlı bir otelde gezinmek, gerçekten hoş bir duyguydu, bana verilen battal boy bornozu, saymaz isek..

Çamur banyosuna koş, masaja koş, hamama koş, hayatımın en güzel tatillerinden biriydi..

Pelikülde homofobi

kahramancayirli | 14 March 2007 13:59

Türk Sineması’nda iki erkeğin ileri seviyedeki yakınlaşmasını anlatan ilk film İrfan Tözüm’ün yönettiği Melodram’dı (1988). Roman yazma hevesinde, uçuk bir kadın olan Esra (Hülya Avşar), ressam kocası Koray (Yalçın Dümer) ve içine kapanık antikacı Behzat (Macit Koper) arasındaki garip ilişkiyi sorguluyordu. Tabii o yıllardan günümüze köprünün altından çok sular aktı. Bar şarkıcısı veya bayan kuaförü rollerinde çeşitli filmlerde efemine tiplere rastladık ancak iki erkek arasındaki duygusal ilişkiyi cesurca pelikülüne taşıyan bir filmi izlememiz için 1996 yılını, Ferzan Özpetek’in ilk uzun metrajlı filmi olan Hamam’ı beklememiz gerekti. Özpetek, daha sonra Cahil Periler’de konuyu çok farklı bir perspektiften değerlendirirken, Karşı Pencere’de arka plânda yine bir eşcinsel aşk öyküsü vardı.
Dünya sineması üzerine çok yetkin olmadığım için homoseksüel aşkın başka ülkelerde sinema sanatı açısından geçmişte nasıl işlendiği hakkında yorum yapamam ancak gösterim tarihi 9 Aralık 2005 olarak açıklanan Brokeback Dağı’nın bir türlü gösterime girmemesi ve verilen tarihin üzerinden iki ay geçmesine rağmen dağıtım şirketinden herhangi bir ses çıkmamasının sorgulanması gerektiğini düşünüyorum. Aslında ülkemizde olduğu kadar dünya genelinde de eşcinsellik gişeye pek yaramıyor zira gerçek öyküde Aşil ve kuzeni arasında geçen eşcinsel aşkın yok sayıldığı Truva’nın hasılat bakımından yüzü gülerken, homoseksüel ilişkiyi olduğu gibi aktaran Büyük İskender beklenen ilgiyi görmedi.
Venedik Film Festivali’nde Altın Aslan ödülünü evine götüren Brokeback Dağı, biri çiftçi, diğeri rodeo kovboyu olan iki erkeğin aşk hikâyesi. Türk sinema tarihimiz bunca sansürle doluyken, cesur sahneler içeren filmin sinema salonlarımızda hele daha sonra televizyon kanallarımızda ne derece sansüre uğrayacağı ayrı bir merak konusu. Zira Hamam’ı televizyondan izleyip de gerçek öyküyü kavrayabilmek için hayal gücümüzün sınırlarını epey zorlamamız gerekti.
Hatırlarsanız, Lukas Moodysson’un son filmi “Yüreğimde Bir Delik” yasaklanmış, Türk sinemaseverler pek çok açıdan tutarlı ve sorgulayıcı olan bu filmden mahrum kalmıştı. Korktuğum, Brokeback Dağı’nın da Yüreğimde Bir Delik ile aynı kaderi paylaşması; filmin ancak fragmanını yabancı film sitelerinden indirerek izlememizdir. Her anlamda özgür bırakılması gereken sanata bakış açımızı sorgulamanın tam zamanıdır. Çünkü hemcinslerine ilgi duymayan hiçbir erkek sırf bu filmi izlediği için cinsel yönelimini değiştirecek değildir. Bu tür homofobik tutumlar hiçbir biçimde akilâne sayılamayacağı gibi kültür arenasında olduğumuz yerde saymamıza yol açacaktır.