Verilen geç karar neticesinde, Mısır a bilet bulamayıp fasıl a gitmiştik..Kış bayramlarını, yazlık yerlerde geçirmekten hoşlanmayan ben, samimi bir arkadaşımın teşvik etmesiyle termal tesislerinde almıştık soluğu..Dört gün boyunca gündüzleri, bornoz ve havlu terliklerle, asansör de dahil, 5 yıldızlı bir otelde gezinmek, gerçekten hoş bir duyguydu, bana verilen battal boy bornozu, saymaz isek..Çamur banyosuna koş, masaja koş, hamama koş, hayatımın en güzel tatillerinden biriydi..Öyle gevşemiş ve öyle rahatlamıştım ki, bütün anahtarlar gelse, civatalarımı sıkamazlardı..Hamamın keyfini tamamen unutmuş, cep telefonum ve fotoğraf makinam ile içeri girip, bir de kız arkadaşıma poz verdirip, flaşı patlatınca, olanlar olmuştu..Kadınların hepsi başıma üşüşmüş her kafadan, aynı anda çığlığa dönüşen sesler çıkmıştı..Hamam görevlisi geldi, fotoğraf makinamdan bütün resimler silindi ve el koyuldu..Ya gazeteci isem, ya resimlerini herhangi bir gazeteye verirsem miş, orası burası çeşitli yerlere kaymış, herbiri farklı tombullukta bu kadınları, kim, nereye, verebilirdi ki..Tekrar hamama gittiğimde artık herşeyi odamda bırakmayı öğrenmiştim..Tam tastaki suyu köpürtüp kocaman, zeytinyağlı, kafam kadar, geleneksel yeşil sabunu, başıma sürecekken yurdum teyzesi kapıverdi, elimden, ”kızım öyle de yıkanılır mı, hamamdasın hakkını vereceksin” dedi, bir güzel yoğurup, derimi yüzdü, benim..İşlem bittiğinde, adeta kendimi annesinin karnından bu yaşında doğmuş, bebek gibi hissediyordum..Kadın beni yıkarken, askerden yeni gelmiş, ingilizce iktisat mezunu oğlum var, bir tanışın, dedi..Heh işte, böyle olurmuş bu işler, bizzat yaşadım..Akşam yemeğinde köşe bucak kaçtım teyzeden, her neyse..Fasıl başlamıştı, kendimi alamadığım hayat sahnelerinden biri, fasıl..İsmi lazım değil, sanatçılardan biri, anlık bir şekilde mikrofonu uzatıverdi, ağzıma..Şarkının ”Sen bir ömre bedeeelsiiiiiiiiin” kısmı düştü bana..Sonra çekti ağzımdan..Çok sevdim ben bu şarkı söyleme işini..Hamamdan sonra, bu ikinci popüler oluşumdu..Sıra bavulları toplamaya gelmişti ki, en son toplarken gördüm onları..Ben otobüsün takometresini kontrol ettikten sonra yola koyulduk, yaklaşık 7 dakika sonra otobüsün telefonu çaldı ve aniden durdu, Şöför mikrofondan herkesin aşağıya inip bavullarını kontrol etmesini istedi, akıllının biri bavullarını unutmuş..Dört günlük gevşekliğim bir anda bitti, yuh, dedim yani, yuhhh, bu kadar yolcu, 2 bavul için durdurulur muydu, hangi gerizekalı bavulunu unutabilirdi..En çok bağıran ben olmuştum, kan çekti herhalde..Derken aşağıya inmeyen bir ben kalmıştım ki, kekelemeye başladım, o bendim..Otobüs tekrar otele geri döndü, sıkılarak aşağıya inmek zorunda kaldım..Hamamdaki flaş patlatma sahnemi tercih ederdim, bu sahneye..Tekrar yola koyulduk, önceden mesleğinin hakim olduğunu bildiğim bir amca ”Kızım iyi baktın mı, annen, anneannen de gelmiş miydi seninle, unutmuş olmayasın otelde” dedi..”Amca Üzerime gelme çok kötüyüm” dedim ki..Muavin sıcak çayı, boydan boya, kendi üzerine döktü..Ve bir anda yere kapandı acıdan..”Durun, dedim, bavulumu açmak zorundayız, yanık merhemi var, bende” ..Kendimi otobüs halkına, affettirme yolunu, bulmuştum..Sıkıntımı attım, yüzüm güldü bu vesile ile..Zaten bir yere giderken her türlü önlemi alır, bir eczaneyi sırtında taşıyan kaplumbağ a dönüşürdüm..Kasılarak gittim bavula..Kendimi affetirmiştim artık..Bu kadar popülerlik hoş değil, galiba.