bildirgec.org

halk hakkında tüm yazılar

Kiraz Ağacı

toplumcu | 08 May 2007 13:23

Bilim yabani kiraz ağacı gibi büyüdü geçen yüzyıldan bu yana. Dalları ve dallarıyla birlikte meyveleri sadece kolunu uzatıp zahmetsizce devşirelemeyecek kadar yüksekte şimdi. Ağacın meyveleri irileşti ve çoğaldı ama sadece zahmete katlanıp da o yüksek dallara tırmanmayı becerenler tadabiliyor, ağacın dibine dökülenlerle yetinmek zorunda tırmanmada yetersiz kalanlar.

Böyle olunca geçen yüzyıldan daha geride sıradan insan bilimle olan ilişkisinde. Bilimin ürünleri ile sınırlı bir ilgisi var, sebeplerle ilgilenmiyor, ya da elindekiler üzerinde derin düşüncelere dalmıyor, sadece tüketiyor. Bu da cehaleti körüklüyor, bilim ağacı büyüyor meyveleri artıyor ama halka ulaşmıyor.

MuM & KıNa…tercihimiz

koza 68 | 03 May 2007 17:27

Şu sorunun yanıtını bileniniz var mı? “ Türkiye’de halkın karakteri mi kurumları etkiliyor, yoksa kurumların karakteri mi halkı etkiliyor…?”
Yanıtı ne olursa olsun , sonuç yumurta-tavuk hikayesine varacaktır…
Türk halkı uzlaşmazdır, uzlaşmayı sevmez…Organize olamaz ya da olmayı sevmez…
Yolunda giden bir şeyler varsa huylanır, ardında mutlaka bir “şer” arar…!
İhtilalcileri avuçları patlayıncaya kadar alkışlar, sonrada zindanlardaki çocuklarına ağlar…!
Türk milleti,çabuk unutur,altının oyulmasından keyif alır…
Yaşadıklarımız,geçmişin bir kopyası sanki…
Geçmişte, C.Başkanı seçemedik diye, militarist bir gölgenin karanlığına hapsolmuştuk…Hala onların yaptığı anayasa yüzünden yolumuzu bulamıyoruz…!
Bu gün ramak kaldı…Belki de ucuz atlattık…!
Tayyip bey hırtlara aldırma dedik, aldırmadı….Göreceksiniz ilk genel seçimde, oyların %30-40 cebinde..!
“Demokrasi mağduru” rolünü oynayacak ve sandıktan birinci parti çıkacak…Buyrun cenaze namazına…!
Başladığımız yere geri mi döneceğiz…?
Muhtıra verilmeseydi ,anayasa mahkemesi “malum” kararını vermeseydi ne olurdu?
MGK toplantılarında şikayetler dile getirilirdi…izlenirdi, suçun tespiti halinde anayasal
kuruluşlar devreye sokularak AKP’nin kapatılması yoluna bile gidilebilirdi…Fırsat kaçtı…
Hırtlar demokrasisi ne yaptı?
Nerde hareket orda bereket politikasını pek sevdiğinden olacak, ortalığı içinden çıkılamaz bir belirsizliğe götürdü…Geçmiş ola !
Şimdi ekonomik kaygılar var…Olacak elbette, hırtlar alıştılar bir gecede Türk milletinin cebindeki parayı çalmaya…Gün onların günü mübarek olsun…!
Biz bu endişeleri dile getirirken, yurt dışından cümle kurmaya çalışan bir sürü yarım akıllı batı imitasyonu yazar Atatürk,çanakkale edebiyatı yapıp, TSK’NIN AMBLEMİNİ gözümüze sokmaya çalıştı, kimi de bizi küçük parmağıyla becereceğini yazdı…!
Yalnız benden, “sorun ne arkadaş? “ diye yanıt bekleyen bir beyefendiye şunu söylemeden geçemem; Sorun şu dostum,”bu sefer ucuz atlattık zararı az oldu ama bazen gerekir” gibilerinden bir düşünce içinde olacaksın, sonra da kalkıp “ben darbe yanlısı falan değilim” diyeceksin…
Yav, azıcık ucundan dokundurtmaktan bişeycikler olmaz diyen bir bakış açısı nasıl demokrat olur biri bana anlatsın…!
Neyse, burada ortaya çıkan acı gerçek ; Devletin çıkarları ile halkın çıkarları çatışma halindedir. Ve bu çatışmadan ne yazık ki halkımız zararlı çıkmaktadır…
Geleceğimiz noktayı hep birlikte göreceğiz…

Belki mum belki kına yakacağız…
Bekleyip görelim ya g…tümüz yanacak ya yüzümüz aydınlanacak…!

Ünlüler Yarışıyor Halk Sömürülüyor

aynshtein | 19 March 2007 17:59

Her hafta yeni bir yarışma programı başlıyor. Kimi sesini yarıştırıyor kimi dansını yarıştırıyor kimi başka bir şeyi yarıştırıyor. Toplumca yarışır olduk. Kimin kimle yarıştığını da karıştırdık artık. Her hafta yayınlanan yarışmalardan hangisini takip edeceğimizi bile şaşırdık.

Ama devir ünlüleri yarıştırırken ipin ucunu kaçırma devri. Neyi neyle niye yarıştırdıklarının önemi yok. Maksat yarışma olsun, 300-500 kişi kısa mesaj göndersin yapımcının kesesi dolsun. Başka bir amaç yok.

Hele hele bu haftasonu Star Tv’de başlayan Acemi Birliği isimli yarışma bu işin cılkının çıktığının resmidir. Bir yarışma bu kadar mı berbat bu kadar mı “yapmacık” olur?

Halkın Tapınağı JONESTOWN

kopanisti | 15 February 2007 11:13

18 Kasım 1978 de Güney Amerika Guyana Ormanları içinde özel bir arazide, 914 mürid, siyanürlü içeceği, babalarının talimatıyla topluca içerek, intihar ederler.Tapınak üyelerinin yerleştiği vadi ve ormanlık alanda aramalar yapılır belge ve bulgulara el konulur, daha önce tarikattan kaçıp kurtulan kişiler bulunur. Bunlar tıp okulunda psikolojik tedaviye alınır. Olayın bütün boyutları ele geçen belgelerden ve tanıklardan ögrenilir. Bir politikacının tarikatı ziyaret ettiği sırada öldürülmesi ile hemen toplu olarak intihara karar verilir. tarikat lideri herkesi meydanda toplatır, bekletir, uzun bir konuşma yapar ve konuşmasından sonra meyve suyu içine konan siyanür ve diğer zehirli maddeleri içmelerini ister. Ancak kimse harekete geçemez henüz, ne varki bir kadın kucağında çocuğu ile zehir dolu kazana doğru ilerler, önce çocuğuna içirir zehiri ve sonra da kendisi içer. hareket başlamıştır ve arkasında upuzun bir sıra oluşuverir hemen. herkes içmeye başlar ve içenler de kendilerinden geçerler. 914 kişi ölür ve bunların 300 kadarı çocuktur. tarikat öğretileriyle zaman içinde sürü haline gelen bu paralı zenginler kendilerinden hissettikleri birinin yaptığı bir davranışı taklit etmişlerdir sadece. belki de bu hareketi babalarının kendilerini öldürmesinden korktukları için yapmışlardı Yani iki uçu boklu değnek kuralı, içmezlerse baba öldürecek, içerlerse zehir. Hayır diyemeyen insanlar ve düşünemeyen ama hareket eden koyunlar gibi acı sonu yaşayarak hayatlarını kaybederler.

Dünya rock’ı İstiklal Marşı dinleyecek

| 09 February 2007 09:49

Endüstriyel (industrial) rock müziğinin dünyadaki en önemli temsilcilerinden Sloven topluluk Laibach, son albümü Volk‘ta (halk) İstiklal Marşı’nı yorumladı. 13 Şubat’ta İstanbul’da bir konser verecek olan Laibach, 31 Ekim 2006’da piyasaya çıkan albümünde, aralarında İngiltere, ABD, Japonya, Fransa, İsrail, İtalya’nın da bulunduğu 13 ülkenin milli marşını “avant-garde” (yenilikçi) bir formda söylüyor.
Sözlerinin büyük bölümü İstiklal Marşı’nın bazı dizelerinin İngilizce çevirisinden oluşan Türkiye adındaki şarkı, albümün de öne çıkan çalışmalarından.

Soluğum Dağ Havası

| 26 October 2006 15:02

gece küflü bir sandık gibi, açılır
yitik bir ülkenin ellerinde
devrimden ikmale kalmış bir halka inat
okyanusu doldurur fukara ceplerine
giderken ihtilale lale’yle saltanat

itinayla besmele çeker politik acı
mandalı kanlıdır asarken en ince fidanı
dumanlı bir dağ havası
loş haremlerde tarihle sevişirken
soluğu pıhtılaşmış bir infilaktır antik acı

Azman Bir Uyku!

| 26 October 2006 14:58

horul horul çalışıyordu bir halk
ensesindeki bozaya tarçın yetiştirerek
halk, hak ile yeksan ve noksandı hukuktan
vergisi allahtan, aklı samandan bir korkuluktu zaman
zaman azmettirdi simsiyah bir gülü ölüme
düğümü hızarla çözen acemi hırsızdı trabzan
zan altında kayardı azman bir oğlan, buzdan
godot out olmuş, trend anlık şöhretlerle parlarken
kafka’nın kafası karışık, milena bulaşık yıkarken
baki kalan bu kubbede habbeden tuğ yaptı borazan
sur üfledi uykusunda sürur içinde delişmen zaman
zaman akıyordu paçalarımızdan zaman zaman
azman bir uykuydu büyütülen o koca yalan!

“İşte o an”!

| 18 October 2006 11:40

pulitzer neredesin?
ama yoo, abdi ipekçi’yi mezarında üç yüz altmış derece
döndüren “gaste” oradaydı! işte o andı! yayın hakları da
onlara aitti… “kopirayt” yani… allahım, zırıl zırıl ağlamak, hönkürmek istiyorum! inanamıyorum yüce rabbim!
onlar o anda oradaymış! ne mesudum yayın yönetmenim!..

hypoglycemia vakasını şimdi ta dibine kadar öğreniriz “köşeci”
abilerimizden, amcalarımızdan!
bu milletin her gün düşüyor kan şekeri birader!

plazalarda osura osura gastecilik’ten yeni mezun kızları prostatlı penislerinize malzeme yapmaya uğraşırken, bu ülkenin emeklileri devlet bankalarının kapılarına aç bilaç dikilerek üç kuruş aylıkları için rezil rüsva olmaktadır!

Halk Otobüslerinden Şikayetçiyim. Çünkü….

| 28 July 2006 11:58

Bir süredir İETT anasayfasında “Halk Otobüslerinden şikayetçiyim. Çünkü….” diye bir anket var.

Açıkçası benim de birçok şikayetim var halk otobüslerinden.
Ama anketin ilginç tarafı seçeneklerde “yok anacım şikayetçi değilim” diye bir seçenek olmaması. Bu da İETT’nin halk otobüslerini tasviye etme planlarının olduğunu düşündürüyor.

Her gün Mecidiyeköy’de 1. viteste yolcu toplayacağım diye tüm trafiği tıkayan Halk Otobüslerinden gına gelmiş biri olarak çok objektif olamıyacağım için yorumlama kısmına girmiyorum.

Neler oldu bize böyle !?…

sbaskentli | 30 June 2006 11:18

Neden ise sürekli anlaşamadığımız bir durum var ortada ;

“Arkadaşlar lütfen özümüze dönelim artık” diyeceğim ama bunun arkasından da hemen gene ırkçı ithamları yağmaya başlayacak . :))

Ama unuttuğunuz bazı şeyler var , lütfen bir hatırlayın ;

Bizim kültürümüz de birlik ve beraberlik var ,

Bizim kültürümüz de anlayış ve hoşgörü var ,

Bizim kültürümüz de her türlü zorluğa karşı tek vücud tek beden olmak var ,

Bizim kültürümüz de Düşünmek var , öğrenmek var , bilmek var ,

Bizim kültürümüzde bakmak yok görmek var ,