bildirgec.org

gönül hakkında tüm yazılar

Bir şair nasıl evlenme teklif eder…

srkncntrk | 27 August 2008 09:43

Bir yüz var unutamadığım, masum ve temiz.
Bir kalp var ulaşamadığım, yanlız ve çaresiz.
Bir sen var ne senle ne de bensiz.
Bir gerçek var ne unuttuğum nede söylediğim.
O da ne biliyormusun seni çok sevdiğim.
Çok uğraştım ama anlatamadım kendimi
Çok istedim ama kandıramadım kalbini
Bir isteğim var naçizane sende beni severmisin
Sonsuza kadar kalbini kalbime bağışlar
Beni mutlu edermisin?
Söz ver birtanem beni hiç üzmeyeceksin.
Hiçbir zaman sen veya ben diye düşünmeyeceksin.
Biz olacağız hep özgürce paylaşacağız hayatı
Sabrederek bulacağız güzel yarınları.
Nedersin benimle evlenirmisin?
Bir deniz düşün susuz
Bir insan düşün uykusuz
Bir bahar düşün çiçeksiz
Bir gönül düşün sevgisiz
Bir de beni düşün sensiz ve çaresiz.
Nedersin evlenirmiyiz?

Suzidil ve Kerpeten

pilli pati | 19 October 2007 09:36

...


Ah, bir gönül kırıklığı ki; sorma, anlatamam. Tarifi imkansız. “Farzet” diyorum kendime, “sanki hiç olmadı!”…

Biraz zaman geçiyor, yine acımaya başlıyor.

bu bir pilli patisözüdür!

Page copy protected against web site content infringement by Copyscape Yaranın üzerine esen rüzgar; rüzgarın taşıdığı o dokunuş; dokunuşun seni kendine getirişi… O bir anlık nefesini tutuşlar gibi, gözünü sıkıca yumuşlar, dudaklarını ısırışlar gibi…

Nereye kadar karşı koyabilir can? Sen kaderine hangi noktada “dur!” diyebilirsin? İşte, o nefesini artık tutamayacak raddeye geldiğinde, gözünden sızan bir damla yaş artık bedenini terk ettiğinde ve “dudağım acıyor” dediğinde, pes ediyorsun.

Aşık olmaktan önemli şeyler de var, olamamak gibi mesela.

aggali | 03 October 2007 09:17

Aşık olmak istiyorum artık, ama bir türlü olamıyorum. Öyle ki; mutlaka bir kusurunu buluyorum karşımdaki insanın, aşkın mutluluk kısmını da yaşadım geçmişte, cefasını da çektim. Sefasını sürdüm demiyorum buraya dikkat çekmek isterim.

Uzun zamandır “gönül telimi” kimse “titretemedi”. Bunun nedeninini çok sordum kendime, hala da soruyorum. Duygusal anlamda buna cevap verebilmiş de değilim, mantığım yaş ilerledikçe insanın daha seçici olduğunu söylüyor ama duygularıma bunu kabul ettirebilmenin imkansızlığını nasıl anlatsam bilemiyorum.

Parayla neyi satın alamazsın?..

mtpc67 | 19 September 2007 16:36

Bu soruyu hiç kendinize sordunuz mu, paranın geçmediği yer neresidir?… Eskiler hep Sevgiyi parayla satın alamazsın demişler. Acaba doğru mu?
Türk filmleri dışında siz hiç fakir bir çocuğa aşık olan kız gördünüz mü? Öncelikle erkeğin o kızı tavlaması için onunla aynı mekanı paylaşması lazım değil mi? Zengin kız fakir mühittemi takılacak ki çocuğu görüp aşık olsun?

http://www.berkalp.com/Turkish/?txtID=167

KAYBOLAN YILLAR…

guddicini | 07 September 2007 21:29

Sevmek bu kadar acı vermemeli insana.Canına can diye kattığın yakmamalı böyle içini…
Düşününce kendi kendime neden diyorum…Neden bu kavgalar?İnsan sevince yüreği bir olmalı,ayrı vücutta aynı akmalı kan.Aynı görmeli sevdanın rengini.
Yanyanayken bu kadar uzak olmak bize yakışmıyor sevdiğim.Yüreğim ürkek bir kuş gibi, çırpınıyor ama uçamıyor kalbinin üzerine…Bir anlasan seni ne denli sevdiğimi,uğruna göze alabildiğim şeyleri.Öfkem sevgimden gönül yaram.
Belki bir gün anlayacaksın ama çok geç olacak ikimiz içinde…Kaybolan yılları yakalayamayacağız.Aşkın en güzel yerinde kaçıp gideceğiz birbirimizden.Elimizde kalansa küçük bir anı olacak seni seviyorum diyen…

FİLMLERİMİZ (1-2-3)

sinemasever | 21 December 2006 15:18

ABUK SABUK BİR FİLM 1990 (35mm) Y: Şerif Gören, S: İbrahim Gündüz, GY: Erdal Kahraman, Müzik: Erkin Koray, YP: Penta Film (Turgay Akasoy)

Oyuncular: Kemal Sunal, Bülent Kayabaş, Tayfun Çorağan, Gamze Gözalan, Şıva Gerede, Perin Karaali, Murat İlker, Perin Aytaç, Kutay Köktürk, Dilek Damlacık

Aldığı ödüller:
1990 Cumhuriyet Gazetesi Yunus Nadi Ödülleri ”En İyi İkinci Film”

  • Hayatı boyunca hiç gülmemiş olan bir adam`ı güldürebilmek için insanlar yarışa girerler. Bu yarışın karşılığında yüklü bir ödül alacaklardır. Çevresine doluşan insanlar, akıla hayale gelmeyecek şeyler yaparak adamı güldürmeye çalışmaktadırlar. Ancak nafile, adam tebessüm bile etmemektedir. Sonunda o bu yapaylıklardan kaçar gider. Sokakta yürürken bir çocuğa rastlar. Çocuk, elinde bir film şeridini çevire çevire yürümektedir. Çocuğa ne yaptığını sorar. Çocuk, film çeviriyorum abi diye cevap verir. Ve kaçınılmaz son.
  • Sinemamızın belli bir kuşağının önde gelen yönetmenleri, nedense 1990’ların başlarında “Kemal Sunal filmleri” yapıyorlar Sunal’ın sinemamızdaki yadsınamaz kişiliği ve popülerliği,böyle bir sınflamayı kaçınılmazolaral getiriyor. Ama bu,onca farklı konuya “zor” projelere soyunmuş bir Zeki Mktemn’in bir Şerif Gören’in son filmlerinin hep “Kemal Sunal filmleri” olmasına açıklık getirmiyor.

Abuk Sabuk Bir Film, klasik bir “köy filmi” dekorunda açılıyor: Yoksul ve dul köylü Ademoğlu’nu, onun delişmen kızını, kızı becerme planlarını bir türlü gerçekleştiremeyen “hızlı” köy delikanlılarını filan tanıyoruz. Sonra yine bizim filmlerimizde pek rastlanan bir “mucize” oluyor: Bir Alman milyoner, vaktiyle Türkiye’yi ziyaretinde kendisini (tarhana çorbası ikram ederek!) kurtarmış olan Ademoğlu’na tüm mirasını bırakıyor.