bildirgec.org

gol hakkında tüm yazılar

Suyun Derisi

pilli pati | 18 December 2008 12:05


Bir bardağı su ile doldururken, dudak payına kadar değil de yanlışlıkla ağzına kadar doldurduğunuzda ve su bardaktan taştı taşacak gibi durup yine de masaya bir damla dökülmediğinde, biri gelse de size ufak bir mutfak madalyası taksa diye düşünür müsünüz? Bu durumdan kendinize “Vay be bardağı da nasıl ağzına kadar doldurdum ve üstelik bir gram su bile taşırmadım” diyerek bir başarı payı çıkarır mısınız?

Öte yandan, bir haftasonu gezintisinde sakin görünümlü bir gölün su yüzeyi üzerinde duran kanatlı bir canlı görürseniz, nasıl da suya batmadığına hayret edip, hayvanata tebrikler yağdırır mısınız?

Sonbaharda Yedigöller

baharali | 24 November 2008 09:42

Hafif’e ilk yazdığım yazı Bolu il sınırları içinde bulunan şu takvim yapraklarından bildiğimiz Yedigöller ile ilgili idi. Puslu bir nisan gününde ilk defa gittiğim Yedigöller’in büğüleyici güzelliğini sizlerle paylaşmadan edemememiştim. Birkaç hafta önce bir kere daha bu sefer bu sıradışı doğa parçasının sonbaharına gittim ve bambaşka bir manzara ile karşılaştım.

Hava durumu raporları her ne kadar yağmurdan buluttan bahsettiyse de gittiğimiz gün hava günlük güneşlikti. Önceden çisireyen hafif bir yağmurun ardından çıkan kuvvetli güneş, son baharın renklerinden oluşan bir diğer gökkuşağının içinde canlı renkleri ile belirgin bir gökkuşağı görmemize de vesile oldu. Fotoğraflayamadım ama tek kelimeyle muhteşemdi.

Gol Çöplüğü (goooolll)

hozer33 | 15 October 2008 20:49

Pratik zekalı insanlarımızın buluşlarına bir örnekte bu çöp kutusudur, bazı kişilerde hastalık olmuştur çöp kovasına basket veya şut atmak, üstelik girmedigi zamanda kalkıp yeniden atmak gibi hobileri vardır

bu çöp kutusu ile şut olayında girdirme olasılıgımız daha fazla tabiki buda zamandan tasarruf, dogru orantılı olarakta iş’ te verimlilik demektir, sonuçta bu tip sorunları olan kişiler için önerilebilecek bir sistem.

erotikamın intikamısın sen

aylakadamveben | 23 September 2008 23:38

,olmayan dilin peşindeki olamayanadam..ona temas etmektesin şu anda.isteklerimiz yeterince güçlüyse evrenin bizi onlara doğru götürdüğü gibi metafizik bir düşünceye ne dersin ..arka kapağında yazılanları okudum..orda beni sevmezlerdi..tekinsiz duruyodum.hergün ve bakıcı..alıcı olmadığımı vurgulamalı asıl..şiir kitaplarının önünde durur ismi hoşuma giden olursa karıştırırdım..güzel annemin hayalgücü..best of soundgarden da sıra,içinde kill your mother dediği şarkıya gelince sadece bakmakla yetinmeyip satın da aldığım iskender’i hatırladım.yine küçük..benimle birlikte intihar et anne;bir şiirinden..ben aileme kızgınlığımdan ibne oldum;bu şiirinden diil,sadece dilinden..çok yoğun ilgilenmediğim halde anneye dair ifade ettiklerinden yakaladıklarımdır bunlar..sadece erotika’yı baştan sona ezberlemeye çabalamıştım.bütün zamanların en serseri manifestosu benim kendi soluğum;böyle başlıyodu..sonra nefret ettim bi süre..düşün uma:edipinderindili,cemalincanlısoluğu dururken ben karmaşaya iman etmiş bu adamla uğraşmıştım..kızdım ya,valla sinirlendim..ailesine sinirinden ibne olan bi şaire sinirlenen adam napar uma..evet doğru bildin;hiç..hiçliğe yolculuğa başladım ben de..yine de iyi bi şeydir şair,insanın hayatında..erotikamınintikamısınsen der ya..ben de bıraktım.bırakarakintikam aldım iskender’den..ama ulysses..sokaklarda dolaşırken kendimi mr. bloom zannetmeye başladım.gözlerimden mr. bloom bakıyodu.yazıda sahip olduğum bu saçma dil,ya da dil arayışı diyelim,ulysses’tendir..yeniden şiir kitaplarının önündeyim:şu bizim hocanın kitabına da bi bakalım.gelişine vuruş;en güzel goller o hareketlerden doğar,biz de gelişine bi sayfa açalım;anlamıorum ki .mına koyyim…şiir,şiir,şiir..sabah akşam şiir,gece gündüz şiir,odada şiir,sokakta şiir,okulda şiir,kabalcı’da şiir..ama anladığım kadarıyla bu hilmi’nin şiiri fena diil..kim bu beni şiir kitabı karıştırırken rahatsız edenedepsiz bakiim..aslında bakmama gerek yok;kesin yine kabalcı çalışanı piçlerden biri bi şey almaya ulaşmayan bu kitap karıştırmalarımdan rahatsızlıklarını ifade etmeye çalışıyolar..hiç bakma,farketmemiş gibi yap..bak yine dürtüyo omuzumdan omuzuyla..anaa..benim hoca diil mi bu;hilmi yavuz..bunu nazım’la yaşadığını düşünsene..o mavi gözlü dev omuz atıyo sana sen memleketinden insan manzaralarını karıştırırken kitapçıda..evet memleketinden;onun memleketini bizim memleket yapmak için çok çabalamalı..ama ne kadar çabalarsak çabalıyalım onun olduğu kadar olamıycaktır bizim..ne senin,ne benim,ne hiç kimsenin..sadece bu ülke mi;o koca devi sığdıramayız bu ülkeye,taşar.taşmıştır…şairin şu hayata dil olması yok mu..işte bu çokoş uma..yani bi adam durmadan yürüsün.halk arasında bu türden davranışlara deli gibi sıfatı yakıştırılır mı..yakıştırılır..sonra kalksın aynı adam ‘bu bir cevaptır’desin.neye cevap,kime cevap..öyle diil mi uma..kalıtıma mı teşekkür eder..hani belki onu şair yapan genleri annesinden aldığını ve bunun için müteşekkür olduğunu anlatmaya çalışmıştır..sen kalk annene ver veriştir her fırsatta;nasıl düşünür bir anne bu durumda,nasıl düşünücek’ah haylaz oğlan’demiştir.sonra bi kitabını ona ithaf et..şöyle mi sormuştu k.iskender;yalnızken kaç adım ha bu ülke…şimdilik şehri ölçüyorum.bulunca sana da haber veririm.birileri senin için ölçsün,fena mı…

bilinçakıtılıyorakıttımbuşehirde

aylakadamveben | 30 August 2008 16:59

yere bakmakta olduğumu farkediyorum.soora diğer insanlara bakıyorum doğrusu nedir bunun diye.belirleyici,genelleme yapılabilecek kadar yoğun bi davranış şekli yok..gündüzleri boş duruyo.sadece bu diil bütün halı sahalar böyle.dört yanı dolmuştu.maçı yapan iki sınıfın öğrencileri desek.kaç kişilikti ki sınıflar;50 civarı heralde.eh..olabilir.tezahüratlar falan.sen diyo golü attıktan sonra öyle elini tellere sürterek koştun ya,müthiş oldu..bırak ta o kadar etkimiz olsun.koca dünyada kendimizi gösterebilmek için bu göt kadar yeşil alan kaldı bize kala kala..şunlar da tanıdık muhtemelen.hangisini tanıyosun.ya ben tanımıyorum da…bizimkiler tanıyodur falan.ne biliim uzak akrabadır.ya da mahalletanıdıklığı falan sözkonusudur.bi iki kere su almışlığım vardır bu büfeden,o kadar..üzerinde bart simpson mı vardı..öyle bi çizgi kahraman olan birer tişört verdiler biz şampiyon takımın oyuncularına.bi kupa da vardı galiba.bizim takımın kaptanı aldı kupayı.bizim takımdan kimi çağırsalar ben çıkıyodum çizikkahramanlı tişörtü almaya.diğer elemanlar mı?..sınava hazırlanıyolardı harıl harıl.yoktu törenle uğraşacak zamamları.bende kalması gerekiyodu.yoğun emeğimin karşılığı olarak.neyim varsa veriyodum.oynarken top kalmasa,çıkar kalbini onunla oynıycaz deseler çıkarırdım..oynamadığım zamanlarda da daa iyi nasıl oynayabilirim onu düşünüodum..sen söyle şimdi haketmemiş miydim bi kupayı..

dünyanın en renkli 25 gölü

xerre | 23 August 2008 20:52

insan gözü, cisimlerin, ışığı farklı dalga boylarına denk gelecek şekilde yansıtması sayesinde, cisimleri farklı farklı renklerde algılar. bu renkler kimi zaman insanı ürpertirken, kimi zaman da tahrik eder, büyüler. kendinizden tutun da etrafımıza her baktığımızda bu renklerle karşılaşırız. renklerin hakim olduğu başka bir yer ise doğadır. doğanın renkleri genellikle daha büyüleyicidir, çünkü doğaldır.

green lake - wili
green lake – wili

durum böyleyken burada, bu büyüleyici renklerle bezeli 25 tane gölü sıralamış.

red salt lake - paddino
red salt lake – paddino

göllerin hepsini birden göreceğiniz gibi, sitenin ağırlıklı renklere göre ayırdığı bölümlere de bakabilirsiniz.

pembe ve kırmızı göller.
turkuaz ve mavi göller.
sarı ve yeşil göller.
günbatımında göller.

parmak topu milli mesele oldu..!!

fortiori | 18 August 2008 10:23

Euro 2008 hayatımın en keyifli futbol turnuvalarından biriydi: Hiç bu kadar sürpriz sonuç, bu kadar fazla gol bir arada aynı turnuvada görmemiştim. Eee…Bizim mahallenin topçuları da öyle ya da böyle üst turlarda boy gösterince keyfimiz daha bir arttı hani..Maç aralarında sabırsızlık gidermek için sık sık uğradığım jvc’nin parmak futbol oyunu, turnuva bittikten sonra da favorim..Artık maç bileti kazanamıyorsunuz elbette, ama sizi çok eğlendireceği kesin..En iyi puanları alın ve seçtiğiniz ülkeyi sıralamada yukarı taşıyın..Tıklayın ve deneyin.. İyi eğlenceler…

Kazdağlarında Doğa Turizmi

Chat Noir 1 | 05 July 2008 23:16

Doğayla baş başa,yeşillikler içinde göl kenarında bir tatile ne dersiniz? Kazdağlarındaki Hızır kamp alanı, istediğiniz tüm bu özellikleri taşıyor. Teknolojiden ve şehrin gürültüsünden uzak bir tatil geçirmek huzur bulmak istiyorsanız doğru yerdesiniz. Hızır kampı, Hızır bey ve eşi müslüme hanım işletiyor.Konaklamak için ağaç evleri,taş evleri yada çadırları tercih edebilirsiniz. Nefis bir köy kahvaltısıyla güne başlıyorsunuz.Sonra isterseniz yeşilliklerle çevrili gölün buz gibi sularına kendinizi bırakabilirsiniz.İsterseniz kampın dışına doğru bir yürüyüşe çıkabilir yada yoga ve meditasyon programlarına katılabilirsiniz.karnınızı acıktıran bol oksiyenli bir yürüyüşten sonra Müslüme hanımın pişirdiği geleneksel,lezzetli ve sağlıklı yemekleri iştahla yiyeceğinizden eminim.Kampta su kaynağına kurulmuş değirmenden yaklaşık 10 kw elektrik elde ediliyor ve herkese yetiyor.Akşamları kamp ateşinin çevresinde enstrümantal müzik eşliğinde güzel geçen gününüzü sonlandırabilir ve huzur,mutluluk dolu bir uykuya dalabilirsiniz.Eminim günlerin nasıl geçtiğini anlayamayacaksınız.Kazdağlarında yer alan bu kamp alanı ile ilgili videoyu buradan izleyebilirsiniz. Buradan da konaklama,ulaşım ve etkinlikler ile ilgili bilgilere ulaşabilirsiniz. Böyle ülkemizin akciğerleri olma özelliği taşıyan,bin bir çeşit çiçek ve canlı barındıran kazdağlarımızın altın arama şirketleri ve onlara izin verenler tarafından yok edilmesine izin vermeyelim.Kazdağlarının eteklerinden geçerken o gerçek ballardan,lezzetli zeytinlerden, zeytin yağlarından yeniden tadabilmek için, huzur ve mutluluk veren doğasında yeniden tatil yapabilmek için, oradaki eşsiz bitkilerin,hayvanların yok olmaması için,dünyamız,ülkemiz,kendimiz ve gelecekteki çocuklarımız ve torunlarımız için kazdağlarımızın yok edilmesine izin vermeyelim,dağımıza taşımıza,kurdumuza,kuşumuza sahip çıkalım.