bildirgec.org

genetik hakkında tüm yazılar

İnternetin en iyi 4 bilim sitesi

hobilerimizz | 25 April 2009 15:32

1- Biyoloji, Genetik ve Biyoinformatik geleceğin meslekleri. bu alanda 2002’den beri internette olan bir site. 2002’den internet emeklerken daha kendi muhabir, üniversite temsilciliği, yazar ağını sıfırdan kurarak tüm yurtiçi ve yurtdışı üniversitelerde yayılan bir topluluk sayfası.

BiyoTÜRK

yeni açılan ingilizce,fransızca,almanca cümle çeviri ve sözlük bölümü ise:

Sözlük

2. Fizik

Online fizik sitesi. fizik meraklısı olanlar için bir site.

Donmuş fareden klonlama gerçekleştirildi – sırada mamutlar mı var?

xerre | 10 November 2008 08:33

japonya’nın fiziksel ve kimyasal araştırma enstitüsünde (riken) bulunan araştırmacılar, yıllardır donmuş bir şekilde bekleyen ölü bir fareden başarılı bir şekilde klonlama gerçekleştirdiler.

riken araştırma ekibinden genetik uzmanı Teruhiko Wakayama tarafından denenen bir klonlama tekniği ile -20C derecede 16 yıldır bekleyen bir farenin hücrelerinden başarılı bir şekilde sağlıklı fareler klonlandı.
(video-youtube)
işlem sürecinde nükleer transfer tekniğini kullanan araştırmacılar klonlama sırasında, farenin zarar görmemiş beyin hücrelerinden yararlanmışlar.
bilim adamları bu tekniğin bir gün, hücreleri zarar görmeden, donmuş olarak bulunan ve soyu tükenmiş türlerin yeniden diriltilmesine olanak sağlayıp sağlayamayacağını tartışıyorlar.

insan anatomisi

self respect | 14 October 2008 13:11

insan vücudunun karmaşık bir yapısı vardır.
bu karmaşık yapıyı incelemek için bbc’ninhazırlamış olmuş olduğu siteden faydalanabilirsiniz. sitede her iki cinsiyetin kemik yapılarını,dolaşım sistemlerini,organları ayrıntılı bir biçimde açıklanmış. organlar 3 boyutlu incelenebiliyor. site ingilizce olarak hazırlanmış. buradan inceleyebilirsiniz.

duyularımızn nasıl çalıştığını merak ediyorsanız buradan bakabilirsiniz. görme, koku,
tat, sinir sistemlerini inceleyebilrisiniz.
insanların anatomisini merak edenler bir başka sitedenyararlanabilir.

DNA’ yı şifreleyerek barkota dönüştürdüler

cavo | 09 July 2008 20:27

Ahmet Can Ataman (solda) ve Ozan Çabuk
Ahmet Can Ataman (solda) ve Ozan Çabuk

İzmir’ de yaşayan ve lise öğrencisi olan iki arkadaş, insanların DNA bilgilerini kullanarak kimliklerinin tespiti ya da birbirinden ayırt edilmesi amacıyla geliştirdikleri ”Genetik Parmak İzi: Mikrosatellit Marker Analizi ile Ulusal Veri Bankası Oluşturulması” projesiyle insanlara özel DNA bilgilerini şifreledi.

Bu bilgileri barkodlara dönüştürebilen iki arkadaş, barkodları anahtarlıklarla birlikte gezdirilebilir hale getirdi.

Anosmi: Koku Duyusu Yitimi – 2

kapuska | 09 July 2008 09:00

Serinin başı için buradan

Beş duyumuz içinde üvey evlat muamelesi yapsak da kokusuz bir hayat, karanlık ya da sessiz olanı kadar çekilmez. Belki dışardan farkedilmediği veya devlete ekonomik bir yükü olmadığı için es geçiliyor ama araştırmalara göre Amerikan nüfusunun % 1’ine ve 50 yaş üstü kişilerin %24’üne yakını kısmi de olsa koku alamıyor. Koku alamamak aynı zamanda tat duyumuza da ket vuruyor. Dil dört temel tadı almaya devam da etse koku duyusu olmadan yediğimiz çilek tatlı ve sulu bir şeye, varken de birşeye benzemeyen karnıbahar ve kereviz hiçbir şeye benzemeyecektir.

Bunun haricinde koku hafızayla da yakından ilgilidir. Beyin, insan yaşamını sürdürebilmek adına önemli kabul ettiği kokuları unutmaz. Bu beslenebilmek, zehirlenmemek, anne, eş ve çocuk bulmak ve tehlikelerden kaçmak adına evrimsel açıdan en eski görevlerden biridir. Evrimsel diyoruz, çünkü insan koku genlerinin çoğu on milyon yıldan daha eski olmakla beraber bu genlerin bir çoğu günümüzde artık çalışmıyor. Ancak buna rağmen insan genomunun %3’ü gibi yüksek bir oranı kokuları ayırt etmek üzere görev yapıyor.

Koku alabilmek, diğer taraftan,sağlık ve sosyal bir yaşam için de gerekli. Duman, gaz sızıntısı ya da bayatlamış yiyeceklere karşı koku duyusu vücudumuz için bir erken uyarı sistemiyken, yokluğu durumunda farkına varamayacağımız vücut kokuları sosyal felaketleri de engeller. Dahası kokunun eş seçiminde çok önemli bir rolü vardır. Her insan genetik olarak belirlenmiş, feromon dediğimiz sadece kendine ait bir koku taşıyor. Etkileri kesin olarak henüz anlaşılamamışsa da çiftleri birbirine yaklaştırdığı, uyum ve mutluluk halini arttırdığı bir gerçek.

Anosmiden önce nasıl koku aldığımızı da incelemek lazım. Koku duyusu burun boşluğu tavanında yerleşmiş bir pul büyüklüğündeki koku bölgesine (Olfactory Epithelium) hava içerisindeki koku moleküllerinin ulaşması ile başlıyor. Burun içerisindeki bu koku bölgesinde beş milyon kadar koku alıcı hücre (epithelial cells) var. Bu hücrelerin sayısı farede on, tavşanda yirmi milyon iken bir av köpeğinde 200 milyona kadar çıkıyor. Koku molekülleri burun içerisinde dolaşan hava ile beraber koku bölgesindeki sadece kendilerine uyan koku reseptörlerine bağlanmayı başarabildiklerinde koku algılanması başlıyor. Bu uyarı 3-4cm.’lik bir sinir iletimiyle (olfactory nerves ve olfactory tract) beyindeki koku merkezine ulaştığında beyin daha önceki deneyimlerle belirlenmiş olan şifreleri çözerek kokuyu tanımamızı sağlıyor. Tüm diğer sinirlerden farklı olarak koku sinir uçları kendisini uyaranla doğrudan kendisi karşılaşıyor, bir başka deyişle beynin kafatasından dış ortama açık olduğu tek yer burun içerisindeki koku sinirleri bölgesi.

Tohumların Peşindeki Ayılı Adam

ercanat | 01 July 2008 09:32

Yalçın Didman’ın yazıp çizdiği Eksi Seksen adlı fütüristik bilim-kurgu çizgi roman, ilk kez tam macera halinde bir albümde yayınlandı. Daha önce Rr ve Akrebin Gölgesi gibi dergilerde boy gösteren fakat en çok yarıya kadar ilerleyemiş olan macera, Ayılı Adam isimli karakter etrafında gelişiyor.

DOOM

emsvizyon | 28 May 2008 02:28

aynı adlı ve konulu oyundan beyaz perdeye aktarılmış olan DOOM, mars’da geçen filmler içinde belkide en vahşi olanıdır. ışınlanma,canavarlar,mars,genetik,arkeoloji vurdu kırdı kan revan ne ararsanız bulabileceğiniz filmin yönetmeni Andrzej Bartkowiak. konusu kısaca şöyle; insanlık mars’a yerleşmekle kalmamış orada enteresan araştırmalar da yapmıştır ancak işler ( elbette ) beklenmedik bir şekilde karışır ve bir felaket olur… bu felaketin sonunda mars’daki personelin bir kısmı zombi vari yaratıklara dönüşür… dünya’dan acilen bir ekip yola çıkar ( ışınlanırlar ) vardıklarında üs’de arkeolojik ve genetik çalışmalar yapıldığını ve elde edilen bulgular sayesinde süper asker geliştirmeye çabalandığı ancak bunun bir felaketle sonuçlandığı görülür… konusu kısaca böyle olan film içinde barındırdığı vahşet kan revan ve çeşitli efektlere rağmen iyilik ve kötülük olgularına farklı bir yönden yaklaşarak için de felsefe kırıntıları barındırdığını belli ediyor… şeytan’a ve şeytanlığa daha bilimsel yaklaşan film, içimizdeki kötülüğün kaynağını ve boyutlarını sorguluyor… iyi ile kötünün kıyasıya mücadelesi mars’da da son bulmuyor elbette…

baş rollerini Dwayne Johnson, Karl Urban ve Rosamund Pike‘ın paylaştıkları korku ve bilim-kurgu türünde ki filmi tavsiye ederim, şahsen video/PC oyunları oynamayı pek sevmem ancak meraklıları için ayrı bir önemi olsa gerek bu filmin 😉