bildirgec.org

felsefe hakkında tüm yazılar

OLAMAZ

astral | 19 October 2006 23:00

Akustik ses boyutu

Güneşin beyninde ıslanırken

Bilimsel emeğin hakkı

Kötek olamaz

KAMÇI

astral | 19 October 2006 22:56

Aşk açtır

Tecavüz eden yüzler

Adaçayı içmek gibi bir şey

Değil ki bu

Sansasyonel hayatlar

Et

Ettiğin

Öldür

Ruhunu

ondan

astral | 11 October 2006 22:08

Kadına mektup,
‘’Mektup. Kendine has bir şiiri var. Ve yazacak bir şeyleri olan adamın suç aleti.

Kelimeler ! Kelimelerden ve kelimeleri iyi kullanan erkeklerden tehlikelisi yoktur. Baş başa kaldığınızda seni güldürüp, sonra “Bak ! gülüşün az önce bir kelebek gibi pencereden uçup gitti” diyen erkek, sarhoş olup barda poponu elleyen erkekten çok daha tehlikelidir. Hele iş sekse geldiğinde; bir suçlu, katolik bir rahip ya da bir muhasebeci arasında hiç fark yoktur.

Genelleşmiş zapping toplumunda insanların uzun süre aynı kişi ile yaşamalarını beklemiyorum. Ama erkeği ve kadını, hüsranlar arasında bocalayan tatminsiz hayvanlar olarak görmek de hiç hoşuma gitmiyor.

NİHİL

astral | 09 October 2006 16:50

İnsan aç, susuz ve barınaksız…

Cahil ve BirbaşınaDüşünce yok.His yok.Yaşamak…sadece hayatta kalmak.Hayat…sadece av!Saldırganlık ve kaçış.Diğer insanlar?-Kendi türünü dişleyen yaratık insan! Cahil ve birbaşına…

BilgiBilgi bolluktur!herkese yetecek kadar bir şeylerin olması…ilk irade, saldırganlığa karşı savaş!

BaşkalarıPaylaşma duygusu…kendinden vazgeçiş.belki de ilk erdem, vahşetten ilk sıyrılış…saldırganca bakmamak başkalarına…serin kanlı olmak….vs.

NihilSaldırganlığı eleştirerek saldırganlığa teslim olma demagojisi! Psikolojik gerçekliği yadsıyarak, var olduğu halde varlığı yadsımak!

Yayılalım beyler!

| 22 September 2006 11:11

toplu taşıma araçlarında oturduğunuz kanepenin boş olan yerine/yanına poposunu koyar koymaz bacaklarını yırtarcasına açarak sanki arasına şişme hatun koyacakmış gibi yayılan (haydar abi’miz bu hususa parmak basabilir) ve kollarını da “toplama” ihtiyacı hissetmeden yayanlara,
sabah sabah işe giderken asabımızı bozup da gazetelerin üçüncü sayfasına; x. y’nin bacaklarını yayarak oturmasına sinirlenen n. v., cep telefonunu x. y.’nin anüsüne, anahtarlığını da kulağına soktu haberleriyle meze olmama düşüncesiyle kendimi tuta tuta bir hal oldum!

kent yaşamında uyulması gereken asgari kurallar adı altında
bir ders okullara ne zaman konulacak?
eleştirel ve sorgulayıcı düşünce prensiplerinin temelini edindiğimiz felsefeyi “felsefe yapmayın lan” şeklinde
müfredattan uçuran yetkililer ve ilgililerin bu psiko-sosyal yaraya nazik mabatlarıyla gülüp geçmelerini yadırgamam.
tıpkı, diyanet’e ayrılan bütçenin sağlık-eğitim-kültür harcamalarına ayrılan bütçenin yanında “önümüze gelene bir tekme” makamıyla haşmetli hacmine şaşmadığım gibi…

irvin yalom ve ben

grip | 20 September 2006 11:35

irvin yalom’un kitaplarını çok seviyorum.ilk okuduğum kitabı nietzsche ağladığında idi. sonra divan’ı okudum. o zamana kadar hiç psikiyatriste gitmemiştim. daha sonra yaşadığım sorunlardan dolayı gitmeye başladım. o sıralarda her gün biraz daha yakın’ı okudum. psikiyatrist ve yazar tutulmasına yakalanmış bir genç kızın görüşmelerini ayrı ayrı kaydetmesini anlatan bir kitaptı.bana çok iyi gelmişti. çünkü benim de yaşamdaki en büyük tutkum yazmaktı…ve psikiyatristimin bana, yazdıklarını bana getirir misin diye sorması beni yaşama yeniden bağlamıştı. daha sonra bağışlanan terapiyi ve son olarak bugünü yaşama arzusunu okudum. bugünü yaşama arzusunda ölümcül bir hastalığa yakalanan psikiyatristin, insanların hayatlarında ne kadar etkili olabildim düşüncesiyle eski bir hastasını aramasıyla başlar. eski hastası kendini schopenhauer’ın düşünceleriyle iyileştirdiğini iddia etmektedir ve felsefi danışman olmak istemektedir. bunun üzerine psikiyatrist eski hastasını grup tedavisine katılmayı teklif eder.eski hasta da psikiyatriste schopenhauer’u öğretecektir. okuduğumda çok etkilenmiştim ve psikiyatristime bu kitaptan bahsetmiş, ben de felsefi danışman olacağım demiştim. o da ben de ozaman sana gelirim demişti:)

terör ve felsefe

perSona | 10 September 2006 01:31


teror ve felsefe

Cogito dergisi, 11 Eylül Pazartesi günü Terör ve Felsefe başlıklı bir panel düzenliyor. Terör ve Felsefe panelinin çıkış noktası, Giovanna Borradori’nin Jacques Derrida ve Jürgen Habermas’la 11 Eylül olaylarından sonra yaptığı söyleşileri ve iki düşünürün terör ve değişen dünya üzerine makalelerini içeren kitabı Terör Günlerinde Felsefe (Türkçe tercümesi yol sonuna kadar yayımlanmış olacakmış) ve Cogito dergisinin Jacques Derrida özel sayısı. Bu sayı da etkinlik gününde (tekrar edelim: 11 Eylül Pazartesi) çıkmış olacak. Dergide Derrida’nın bu kitaptaki söyleşisinden de uzunca bir alıntı var.

Madem çıkış noktası Derrida, e 11 Eylül de direkt Amerika bağlantılı, panelde konuşacak isimler de taa Amerika’lardan kalkıp sırf bu panel için İstanbul’a teşrif eden Prof. Dr. Len Lawlor ve Prof. Dr. Michael Naas. Michael Naas Derrida’nın beş kitabını İngilizceye çevirmiş, Amerika akademyasında Derrida dedi mi akla gelen ilk isimlerden biri. Len Lawlor da keza, Derrida uzmanı. Naas direkt 11 Eylül ve felsefe üzerine konuşacak, Lawlor da insanın insana ve diğer canlılara ettikleri, küreselleşen dünyada ötekine karşı sorumluluk, ötekine uygulanan şiddet vb konuları üzerine. Panelin moderatörü Zeynep Direk. Beyoğlu YKKS 1. katta (galatasaray lisesinin yanındaki koca bina) Sermet Çifter Salonu’nda saat 19:00’da başlayacak panelden önce, saat 17:00’de Derrida adlı film gösterilecekmiş (Türkçe altyazılı).

“boş hane kaç para?”

linnux | 31 August 2006 15:09

İnsanlar tartışmayı severler.
İnsanlar felsefe yapmayı severler severler.
İnsanlar bilgi düzeyi ne olursa olsun her konuda fikir yürütmeyi severler.
Ben de…
Eski düşüncelerimden biri de,nüfus cüzdanındaki “din hanesi” ile ilgili.

“Din , insanın yaratıcısı ile arasındaki bir bağdır.Bunu ,resmi yazı ile
belirlemenin mantığı yoktur.Üstelik,birçok insanın ,nüfus cüzdanındaki
inançla yaşadığı hayat arasındaki uçurumu gördükçe,şöyle diyesimiz geliyor
Kaldıralım bu din hanesini,inananın yaratıcısıyla arasına.İnanmayan da
kandırmasın ne kendisini ne de başkasını…”
Acaba öyle mi?..

“Akademik rock yıldızı yada…

| 26 August 2006 16:06

… kültürel teorinin Elvis’i”
Kimden mi bahsediyorum?
Tabiki de : Sloven düşünür Slavoj Zizek‘ten bahsediyorum.

- Slavoj Zizek -
– Slavoj Zizek –

Kendisini Matrix ve Felsefe kitabındaki çözümlemelerinden keşfettim.Daha sonrada müptelası oldum zaten =)
Eşine az rastlanır bir entellektüel kahraman olan Zizek(okunuşu: Jijek) hakkında geçtiğimiz haziran ayında ntv belgesel kuşağında ‘Zizek!’ adlı bir belgeselyapım gösterildi.

‘Zizek!’
‘Zizek!’

Yazarı ve düşüncelerini seyirciye ifade etmeye çalışan belgeseli izleyemeyenler için tam metin burada
Belgesel ile ilgili haber burada
Yazar ile yapılmış bir söyleşi burada
Yazarın kitapları burada

Umarım modern çağın en önemli düşünürlerinden birisi olan ‘Zizek’ in dünya görüşü sizlere katkıda bulunur..!

online meditasyon

oky | 17 August 2006 10:45

bu bir tinsel yolculuğun öyküsüdür...
bu bir tinsel yolculuğun öyküsüdür…

mandala, büyülü çember anlamına gelen çok eski bir dinsel figürdür. gözü merkeze çeken dairesel desenlerle örülü bu çember, tüm karmaşalarına rağmen her şeyin merkezinde bir anlam yattığını simgeler. türkçe mandala sitesinden onlarca mangala’ya ulaşabilir ve onları boyayarak tüm zıtlıklarınızın uzlaştığı o tek ve en üst seviyeye ermeyi deneyebilirsiniz. yahu bildiğiniz boyama kitabı işte. mandala painter isimli bir yazılımı da mevcut.