bildirgec.org

eroin hakkında tüm yazılar

Türkiye’deki Yasal Eroin Fabrikaları

NuMB | 22 November 2012 15:35

Büyüklere inkılap tarihi departmanından-

Adını hepimizin bildiği meşhur Bayer ilaç firması 1897 yılında bir ilaç keşfedip tescil ettiriyor. Müthiş ağrı kesici özelliği olan ilaç, bir yıllık fare testlerinin hemen ardından, kanser, tüberküloz ağrıları için zaman kaybetmeden piyasaya sürülüyor. Hikâyeye göre, Bayer’de çalışan bir mühendis, keşfettikleri ilacın insan bedenindeki etkilerini tam anlamak ve bir test sürüşü yapmak için, ilacı damarına enjekte ediyor, ilacın etkisindeyken de “Kendimi kahraman gibi hissediyorum” diyince, bunu duyan diğer ayık kafalı mühendisler ilacın adını “Hero’in” koyuyorlar…

Alkol Eroinden Daha Tehlikeli

| 03 June 2011 16:26

Alkol, şaşırtıcı şekilde eroinden daha tehlikelidir. Bilim adamları 20 farklı uyuşturucu maddenin insanlar ve toplum üzerindeki etkilerini araştırdılar.

Eroin, alkol, kokain ve buna benzer uyuşturucu maddelerin zararları arasında, eroinin bireyler için en zararlı olduğu düşünülüyorken, yapılan bir araştırma gösterdi ki alkolün tümünün içinde en kötü etkiye sahip olduğu ortaya çıktı.

AFGANİSTAN’DA AFYON SAVAŞLARI

super hero | 06 May 2010 14:47

21 Nisan 2010 tarihinde Global Researches sitesinde yer alan, Dr. John Jiggens imzalı The Afghan War: “No Blood for Opium”başlıklı makalenin çevirisidir.

Irak savaşının başlarında “Petrol için kan dökülmesin (No blood for oil)” sloganına yaygın olarak rastlanmaktaydı. Saddam’ın El-Kaide örgütüyle ilişkisi olduğuna ve elinde kitle imha silahları bulunduğuna dair savaş bahanesi, çok açık bir şekilde, çok daha zor hazmedilebilen emperyalist amaçları saklayan kitlesel bir kandırmacaydı. İşin aslı, Irak en büyük petrol üreticilerinden biriydi; ve çağımızda, Petrol Çağı’nda, petrol en stratejik kaynaktı. Savaşın esas amacının Irak petrolünün emperyalistçe ele geçirilmesi olduğu çok belliydi. İstilanın hemen ardından Irak’ın devlet kontrolündeki petrollerinin batının çıkarları doğrultusunda özelleştirilmesi bu savı teyit ediyordu.

Öyleyse neden “Afyon için kan dökülmesin.” diye sloganlar yok? Afganistan’ın en önemli üretim maddesi afyonun üretimi, mevcut savaş sırasında kayda değer oranda artmıştır. Marjah bölgesindeki NATO harekatı kesinlikle afyonla ilgilidir. Burasının Afganistan’ın en büyük afyon üretim bölgesi olduğu bildirilmiştir. Öyleyse neden insanlar, Afgan Savaşı’nın esas amacının afyon ticaretini kontrol etmek olabileceğini düşünmemektedir?

Kitlesel kandırma silahları bize, afyonun Taliban’a ait olduğunu ve ABD’nin terörün yanı sıra uyuşturucuyla da savaştığını söylemektedir. Ancak, afyon ticaretinin son elli yılda, Güney Asya boyunca doğudan batıya doğru, ABD savaşlarını takip ederek ve hep ABD varlıklarının kontrolü altında kaymış olması ilgi çekici bir gelişme olarak karşımıza çıkmaktadır.

Dengir Mir, Melih Gökçek’e şıllık demiş…

| 21 December 2008 13:19

Milletin Vekili Dengir Mir, Melih Gökçek’e şıllık demiş…

Sayın Milletin Vekili, üstelik de hukukçu Milletin Vekili, şıllık kelimesinin ne anlama geldiğinden habersiz…(Şıllık(tdk):(isim,argo) aşırı ve bayağı biçimde süslenip boyanmış kadın)

Bir erkek, bir diğer erkeği, hayal dünyasında şıllık olarak canlandırabiliyorsa, ortada ciddi bir cinsel tercih sorunu vardır…

Herhalde şirret ya da farfara demek istiyordu…

Argo konuşma alışkanlığına dikkat edin… Liderinin izinden gittiği ne kadar açık…

KAFAM İYİ AĞABEY!

EUQON | 15 August 2007 16:08

Chinese Opium Smokers
Chinese Opium Smokers

Sümerlerin “zevk”, “tazelenme” anlamına gelen“HUL”kelimesiyle ifade ettikleri ideogramları, ilk defa afyonun kullanımından bahsetiğinde M.Ö 5000 yılı imiş. Bundan 1500 yıl sonra bir mısır papirüsü, alkolün icat edildiğini yazmış. Tahmin ediliyor ki, alkolden 500 yıl sonra çinliler çay içmeye başlamış. M.Ö. 2500 yılında Dwellers Gölü etrafında yaşayan İsviçreliler haşhaş çiçeği çiğnemeye başlamışlar. En eski mısır yasaklarından biri olarak kabul edilir; bir rahip öğrencisine “Ben, senin efendin, sana tavernalara gitmeyi yasaklıyorum. İblisler kadar aşağılık olmaya başladın!” diye yazdığında, tarih M.Ö 2000 imiş. M.Ö. 350 yılından kalma bir özdeyiş, “Ölmek üzere olanlara güçlü bir içki verin, Huzursuz olanlara da şarap; bırakın içip hallerini unutsunlar, ve acılarını bir daha asla hatırlamasınlar” diye öğütlemiş. Theophrastus, haşhaş suyu hakkında tartışmasız ilk referans olarak kabul edilen kayıtları M.Ö 300 yılında tutmuş. “Sürüler için çimenleri, ve insanlar yetiştirsinler diye bitkileri getirdin ki topraktan yiyecek sağlayabilsinler, ve kalplerini rahatlatmak için şarap yapabilsinler”diye yazmılmış Zeburda, M.Ö 250 yılında. Bu sıralarda Konstantinapol Piskoposu Aziz John Chrysostom (M.Ö. 345-407) şöyle serzeniyormuş halkına: “Ağlayanları duyuyorum; ‘ Artık şarap yok mu?! Ahmaklık bu! Delilik! Bu istismara yol açan şarap mı ki?! Sorarsanız ‘hayır’ derim. ‘Jurnalciler var diye ışık yakmayacak mıyız, ya da zina var diye kadınlar olmasın mı?!” Gene M.Ö 450 yılında, Babil Kutsal Kitabında “Şarap tüm ilaçların başındadır. Şarap olmazsa başka uyuşturuculara gerek duyulur” yazmış. 1. yy ın başında Çin ve Uzak Doğunun birçok yerinde afyonun kullanıldığı biliniyormuş. İstanbul’un fethinden 40 yıl sonra Amerika Kıtası’nı keşiften dönen Christof Kolomb, tütünü Avrupaya tanıtmış. “Bir parça domuz eti alın, bir yahudinin yatağında 9 gün bekletin. Sonra toz haline getirip bunu sarhoşa içkisiyle karıştırıp içirin. Bir yahudinin domuzdan köşe bucak kaçtığı gibi alkolden kaçacaktır.”1500 yılında bir ingiliz tıp tarihçisi olan J. D. Rolleston sarhoşluğa karşı bu tedaviyi önermiş. 1525 de Paracelsus, afyon ruhunu farmakoloji literatürüne kazandırmış, adına da Laudanum demiş.

Bir Çıkmaz Sokak Hikayesi

yury | 19 June 2007 17:21

BİR ÇIKMAZ SOKAK HİKAYESİ.

Herşey o yağmurlu sonbahar akşamında başladı. Dokuz ay on gününü tamamlayarak karanlık bir odadan çıkmaz bir sokağa geçiş yapmıştı.Hayatın ona ne getireceğini bilmiyor ve kimsede ona anlatmıyordu. Bunu yaşayarak öğrenmesi lazım olduğunu anladı çocuklu yaşlarda.İçine kapanık dış ilişkileri kuvvetli olup derdini dışa vurmayan , içine atıp düşünceden düşünceye zıplayan bi tavrı vardı, tek aşkı çocukluk yıllarda yanlızlığıydı.4 kardeşten dördüncüsüydü ama onda değişik bir tablo çizilmişti, aile terbiyesi gayet iyi ve kimseye sataşmayacak , kalbini kırmayacak kadar temizdi.Kimsenin elinde tutamadığı şu, zaman onada cavcavlı bi hediye sunmak için onu yokluyordu. Ufaklığında kapsının önünde bulunan çıkmaz sokakta misket oynar arkadaslarıyla top oynardı.Gel zaman git zaman kişilerin karakterleri yerine oturmuştu bu yüzden çogu arkadaşını ya kaybettı yada selam dan öteye gidemedi onun yanında olduklari ise onun gibi düşünen onun gibi davranan onun gibi haraket eden kişilerdi.Hani dedik ya zaman daha ortaokullu yılarda güzelliğini yaptı. Ama onun yaptığı hatalar veya benimseme duygusu arkadaş çevresinden dolayı değıl. sadece aradığı şey yanlızlığına sırdaş olacak bi dosttu ama bu şey ne canlı olmalıydı nede cansız. O yıllarda ufak bir arkadaş edindi kendisine onda umut ardı ama oda kesmedi onu devamlı bulmak zorunda kaldı onla oda çok canını yaktı onun arkadasının adı sigaraydı. Bu geçici arkadaşı ona yenı bır arkadaşla tanıştırdı (alkol) cıvık tavrı vardı bu arkadasın ama onun halındende azda olsa anlıyodu şöyle bi durum söz konusu olmaya başladı yenı arkadaşı derdine dert katıyordu onu hiç güldürmüyor eğlendirmiyordu sadece bağırıp ağlamısana ve karanlık çıkmaz sokakta düşüp kalmasına neden oluyordu onun istediğide bu değildi. Biraz gülmek acılarını dindirmekti.Bıyıkları yeni terlemiş liseye yeni ayak basmış idi. bir ortama girdi okadar kahkahanı içinde bir o mahsumdu. ortamda biri omzuna vurdu ve niye gülmüyorsun dedi. Çok uzun zaman geçmedi ve bu esrar adındaki omzuna vuran delikanlıyla kanka olma durumuna geldi yedikleri içtikleri bir,o nerde o orda. Bölünmez bir elmanın iki yarısı oldular iyice. Çıkmaz sokağa sanki bir ışık yanmıştı her yer şenlik havası gibi olmuştu o gelince. Ve bunu gören mahhalenin eski misketçileri yanından ayrılmaz oldu hep birlikde geceleri gündüz ettiler. Her yeri gizemli dumanlarla bürüdüler. Zaman geçtikçe bu eğlencede ona yetmez oldu oynamak şarkılarla çıldırmak istiyordu.Sokağın başında parlayan her yere ışık saçan beyaz gelinlikli bir kız belirdi ilk sorduğu soru -benimle dans edermisn. Oldu .O delikanlılınında gözü faltaşı olmuş bir vaziyete ilk sorusu -ismin ne öğrenebilirmiyim oldu. o güzel gelinlik kız -benim birden fazla ismim var gençler bana arlarında şeker diye hitap ederler. Dedi. -Ama kalıcı ismim hap benim dedi. Kısa zamanda sevgili oldular o parti senin bu parti benim ibrati alem olsun gibilerinden sabaha kadar oynayıp seviştiler. Bir gün sevgilisinin ona toz halinde olanı sunuldu eliyle itmek istedi ama itemedi. o toz drunundan ve damarlarından içeri girdi. Kanını büs bütün kapladı on içinde hisede biliyordu .Zaman geçtikçe yorulduğunu ,uyuştuğunu farketti artk ayağa kalkamayack hale gelmişti ne sigara ne esrar nede diğerleri ile buluşacak takati kalmamıştı. soğuk bir kış akşamı hep oturugu o çıkmaz sokakta bankın üzerinde derin bir uykuya dalmıştı . Sabahın ilk ışıkları vurduğunda gözlerini dahi açamıyordu uzaktan bir ses -vaden doldu eşyalarını bırak onlar buraya ait buranın malı, günahların ve sevaplarını yanıan al gidiyoruz. Diyerek o genç delikanlının saçını okşadı ve yanağına bir öpücük kondurdu. genç delikanlı birden ayağı kalktı ve -ben ne yaptım dedi. yeni arkadası ise ona artık yanlız degılsın dedı ve elele tutusarak semanın derinliklerine uçtu. arkasına döndüğünde dunya malı olan vucudunu yere serili bir vaziyete kan ter içinde gördü. O ara anladığı tek şey bişeyleri arayış içinde olduğu süre içerisinde dünya nimetlerini güzelliklerini görememiş olup her hata sonunda hatasını hatayla kapatmaya çalışmış oldugunu anladı ve arkadaşlarını yanlızlığında aramamak olduğunu anlamıştı.