bildirgec.org

erdem hakkında tüm yazılar

Yeter !

kelebeklerozgurdur | 20 November 2008 10:27

Yeter artık !

“Neden” lerinizden bıktım

İnsanım ben…duygularım, aklım, fikrim düşünebilme yeteneğim var..
Davranışlarımı yöneten inanç ve değerlerim doğrularım,yanlışlarım öfkem,korkularım,endişelerim var…
Başarılarım, umutlarım,hayallerim, üzüntüsü ve sevinciyle sadece bana ait olan, benim olan bir geçmişim var.
Tamam, zaman zaman sizin doğrularınızla benim doğrularımı denk getiremiyorum. Bazen parasal, bazen duygusal, bazen sosyal çıkmazlara giriyorum.Ama bunların geçici olduğunu da görüyorum.Tarafımdan alınan tüm kararlar ve yaptığım her şey, beni ben yapan etkenler.
Çaresiz kaldığımda, yalnızlık duygusuna kapıldığımda, sorunlarım üzerime üzerime geldiğinde bile hepsinin çözümü yine kendim olacağım; biliyorum…
Beni ben olduğum için eleştirmeniz yersiz. Aslına bakarsanız sizi umursamıyorum bile. Ancak farkındaysanız, kendimi bulma savaşı veriyorum hepiniz gibi zaman zaman bende…
Kısaca ben, ben olduğum için bir insanım…

Yeter !!!

sakin olacağım

astral | 29 July 2008 17:24

Sakin olmaya çalışıyorum. Israrla.

Tüm kızdıklarımı olabildiğince affetmeye çalışıyorum. Ne çok kızdığım varmış. Yaşanılanlar silinmiyor ama evrendeki enerjiyi rahatlatmak ve kendi enerjimi özgürleştirmek için mutlaka, affetmek gerekli.

Bunlar bildiklerimdi, bu dönem daha düşünmeye ve uygulamaya başladım. Evrenin sonsuz enerjisini hissederken, sadece olumlu/pozitif olmalıyım. Evrenden enerji alıyorum ve enerji veriyorum. Bu hayat biçimim. Daha da benimsemeye çalışıyorum.

Beni sinirlendiren olduğunda, ‘Bu onunla ilgili, daha olgun bir ruh olsaydı zaten böyle yapmazdı.’ diyorum.

hicbir yol,yolcusundan uzun degildir….

| 08 October 2007 10:21

İnsanlık yaratılmadan önce;

Sadakat,

Kin,

Nefret,

Sevgi,

Hırs,

Akıl,

Erdem,

Kıskançlık,

Çılgınlık mekanın birinde toplanmışlar, o an yanlarında olmayan Aşk`ın arkasından konuşmuşlar….

Çılgınlık duyduklarından çok etkilenmiş…

– Ne yapıp edip ben bu Aşk’ı bir yerlerde yakalamalı ve ona sahip olmalıyım, diye karar vermiş…

Tüm gücüyle düşmüş aşkın peşine… Ne yaptıysa, ne kadar koştuysa bir türlü Aşk’ı yakalayamıyormuş… Pes etmek de çılgınlığına yakışmayacağından Hırs ve Nefret’in öğüdünü dinleyip Aşk’a tuzak kurmak için eline ucu çatallı bir sopa almış…..

Yaşlanmanın Erdemini Yaşamamak

Siradanbiri | 04 September 2007 13:49

KarIncadan ibret alip yazdan kisa hazirlanmayan ebeveynlerin yaşlılık yılları ruh halleridir. Yaslandigimda zamanimi nasil gecirecegim sorusu sorulmamis ya da sorulmussa bile ya yanitsiz kalmis ya da ileri tarihe ertelenmistir.

Bir gun, beklenilmeyen anda, birden bire karakiş gibi bastiran yalnizlik / yaslilik doneminde ise, beynin farkli yerlerini calistirma, yasitlari ile zaman gecirme, en onemlisi kendi kendine yetebilme gibi akli selim davranislar butunu yerini, coluk cocuga kaprise birakir.

vay gelmediniz de, aramadiniz da diye baslayan cumlelerin ardi arkasi kesilmez. 10 gun arasan, bir gun aramasan suctur. kendi isinden, zamanindan, hayatindan calip onlari oyalamaya calisir ama yine de begenilmezsin. nedeni de, seni ben dogurdum, okuttum diye bogaza dizilen sozlerdir.

“GERZEKLEŞTİRME” SÜRECİNDE TELEVİZYONUN ROLÜ; YERLİ DİZİLERDE EMPOZE EDİLEN “GERZEK” ÖZELLİKLERİ

admin | 31 March 2007 22:27

TELEVİZYON DİZİLERİ DE GERZEKLEŞTİREBİLİYOR: DİKKAT!
TELEVİZYON DİZİLERİ DE GERZEKLEŞTİREBİLİYOR: DİKKAT!

Bence televizyon dizilerinin “öğretilen gerzeklik” konusunda rolleri büyüktür. Geceleri tercüme yaparken,televizyon dizilerini “dinleme” imkânı buluyorum. Dizi seyretmeyi ben de severim ama gene de dikkatli olun derim. İşte dinlediğim televizyon dizilerinde verilen “gerzek” özellikleri:

1. Dizi karakterleri sürekli dizi seyrederler: Dizi karakterleri yapacak başka şey yokmuş gibi sürekli dizi seyrederler. Bunu “Mahallenin Muhtarları” adlı dizide farkına varmıştım. “Bu akşam ne yapacaksın?” sorusunun cevabı her zaman “Ne yapacağım ayol, tabi ki dizi seyredeceğim” olurdu. Hiçbir zaman “bir film kiraladım, onu seyredeceğim” gibi bir cevap duyamazdınız.

ve tanrı beni de yarattı…

rip | 29 May 2006 02:05

… Aslında tüm sorun doğumum ile başladı. Daha sonra dünyaya gelir gelmez benim için özenle hazırlanan hayatı başamaya başladım.

Tüm çocuklarda olan sevecenliğimin yanında görenler ilk olarak anneme mi, yoksa babama mı benzediğim konusunda bile kararsızdı, halbuki o “ben”dim. İkisinden birine benzeyip diğerini kırmak istemem. Ağladığımda hep acıktığımı düşünmüş olmalılar ki ya bir biberon ya da bir emzik verirlerdi, belki de susmam için sadece. Sonraları konuşmayı becerip bir de soru sormaya başladığımda ise asıl sorun o zaman başladı. “Anni bu ne?”, “Babba bu ne?” sorularımın çoğu yanıtlanmış olsa da aynı dönemde yanıtları çoğu zaman leyleklerde olan türde sorulara olan merakımın giderildiğini söyleyemem.