bildirgec.org

ege hakkında tüm yazılar

Denizde…

kopanisti | 29 April 2008 11:09

Sabah Dalyanköy’deyiz. Teknede buluşuyoruz. Hava serince ve bulutlu, deniz dalgalı ve rüzgarlı. Hazırlıklar tamam, eşyalar yerleşti, yelkenler hazır. Sıcak gevrekler, tulum peyniri, sıcak çay ile güzel bir İzmir kahvaltısı yapıyoruz. Yola çıkma vakti, toparlanıyoruz. Limadan ayrılıyoruz. Hava sert 1 camadan ile anayelken basıldı, sert hava cenoası açıldı, bu şekilde dalgalardan dolayı yalpalamadan motor-yelken ikilisi ile rahat bir yolculuk yapabiliriz. İstikamet Karaburun, mesafe 32 deniz mili ancak tramolalar ile gideceğimizden bu mesafe 40 mile kadar uzayabilir.

Ildır Körfezindeyiz adaların arasından Ege’ye açılacağız. Adaların kuytularında çipura ve levrek üretim havuzları daha açıklarında orkinos çiflikleri. Eşek Adası önünden geçiyoruz. Ada’da eşekler yaşadığından bu isim verilmiş. Belediye onlara yiyecek ve su getiriyor, eşekler hayatlarından memnun, adanın tek ve büyük bir kumsallı koyu var. Yazın tur tekneleri cıstak cıstak müzik eşliğinde bu kumsalda yüzme molası verir. Tur fiyatına yemek dahil, ızgara köfte makarna ve salata, içecekler ekstra. Bikinili kızlar güvertede göbek atar ve terleyince cup denize atlarlar. Eşekler insanlara alışkın sahile kadar inerler.

Zeus Altarı

tenedian | 01 January 2008 16:23

http://benimilkblogum.blogspot.com/2007/12/gittiim-yerler-2-zeus-altar.html

Sanrı

proksima[pilli_silinen_hesap] | 01 December 2007 16:35

Günboyu binmeye tereddüt ettikten sonra buradaydı işte. Kursak derdi ağır basıp, içine işlemiş deniz korkusunu yenmiş, feribotun Harem’den kalkan son seferlerinden birisine binmeye cesaret etmişti.
Trenlerin tempolu süratine alışmış yorgun ayakları, daha attığı ilk adımda devasa ataletiyle bu yekun metal gövdeyi yadırgayıverdi. Soğuk rüzgar denizin yüzünü buruşturup, küpeşteden birkaç aracın olduğu geminin kıç tarafında doğru esti. Hissettiği ürpertiye aldırmadan, hızlı adımlarla feribotun sol kenarından ilerleyip, dar ve paslı merdivenleri takip ederek yukarıya çıktı ve yolcuların olduğu bölüme doğru yürüdü. İçeridekiler, sadece oradaki kalorifer petekleri çalıştığı için yolcu salonunun sağ tarafında toplanmışlardı. Göz göze gelmemek için farklı yönlere dönmüş çay içen iki kişi, ayakta dikilen bir delikanlı, bir anneyle çocuğu, koltuğa gömülmüş yorgun bir kadın, hepsi topu iki elin parmakları adedinceydi tüm yolcular. Çocuğunu uyutan anne, gözlerini karşı koltukta yatan oğlundan kaldırıp, ona elindeki iğne setlerinin fiyatını sordu. Bir diğeri bir örnek aldı. İnceleyip geri verdi .

tatile giderken dikkat edin

garip adam | 01 October 2007 21:15

Üç milyon kere yuh!
Abi vicdan azabı çekiyorum. Güneyde otelde çalışıyorum. Müşterilere leblebi çekirdek gibi domuz eti yediriyoruz dana eti diye…
Hiçbir şeyden haberleri yok. Allah rızası için haber yap bunu. İnsanlar öğrensin” diyordu telefondaki ses…
Arayan Antalya’dan bir otel personeli… Aranan ise Deşifre’nin yapımcısı usta haberci Mehmet Ali Önel’di…
Mehmet Ali Önel, yeni yayın dönemine işte bu ortalığı sarsacak haberle gireceğini söylüyordu…
Güney sahillerinden gelen ihbarla ilgili yüzlerce telefon almıştı bugüne kadar. Ancak bu konuda kendilerine yardımcı olacak
birilerini bulamamışlardı. İlk defa bu kadar ciddi bir ihbar vardı. Karşıdaki ses “Ben yardım ederim” diyordu…
Atladı uçağa Antalya’ya gitti Mehmet Ali…
Dağlara çıktı domuz avcısı timlerle konuştu… Sahile indi otellerde çekimler yaptı. Ve önceki akşam bana olayı belgelediğini söyledi.
Tüylerim diken diken oldu M.Ali’yi dinlerken. Aman Ya Rabbi… İş bu kadar çığrından çıktı mı yani?…
“Herşey dahil 20 milyon liraya tam gün konaklama veriyor çok sayıda otel. 20 milyona her şey nasıl dahil olur” sorusu beynini
kemirmiş M.Ali’nin. Diyor ki;
“İhbarı araştırmaya başlayınca olayın dehşetini gördüm. Bazı oteller dağlarda köylülerden domuz avlama timleri kurmuş.
Yüzlerce köylü oteller için domuz avına çıkmış. Kilosunu üç milyon liradan otellere satıyorlar. Dana etinin kilosu 16-17 milyon,
domuz etinin 3 milyon lira. Merminin fiyatı 1 milyon lira… İşte ucuz tatilin perde arkası…”
Üç milyona domuz eti alırsan… Bir müşteri bir öğün yarım kilo et yese… Yemeğin maliyeti 1.5 en fazla 2 milyon… Biraz sıksan
20 milyona değil 15 milyona da düşürürsün günlük konaklamayı…
Bir otelin mutfağına girmişler sağlık ekipleriyle. Ahçıya önündeki eti sormuşlar. Adam “Halis muhlis dana eti” cevabını vermiş.
“Kokla” diye çağrı yapmışlar. Ahçı koklayıp “Mis gibi dana kokuyor” demiş. Alıp kesmişler eti, içinden mermi çıkmış. Tahlil yapılmış.
Sonuç; domuz eti…
“Bazı otellere sağlık ekipleriyle yaptığımız baskınlarda müşterilere dana diye yedirilen etler domuz eti çıktı” diyor M.Ali Önel…
Ve ekliyor;
“Akdeniz’den Ege’ye her yerde bazı otellerde insanlar aldatılıyor… Onların maskesini düşürüp, bu skandalı teşhir edeceğiz”…
Deşifre ucuz tatilin ve ucuz etin yahnisini deşifre edecek yakında…
Üç milyona domuz eti alıp insanları dana diye kandıranlara…

Üç milyon kere yuh!

AMAN DİKKAT!!!

zeyynep | 13 August 2007 11:43

Aslında Karadeniz’de veya başka herhangi bir denizde kıyılarda sıkça rastlar hatta elimize alır incelerdik.Oysa Ege ve Akdeniz kıyılarında zehirli deniz analarına rastlandığını geçenlerde bir arkadaşımdan duydum.Hatta ayağına sürülmüş ayağı mosmor olmuştu.Eşi de eliyle ovalamış acı daha çok yayılmış,eşinin eline bile aynı acı geçmiş.Ben de araştırdım gerçekten Akdeniz ve Ege denizinde bu zehirli deniz analarına rastlamak mümkünmüş.

Fosforesans özelliğinden dolayı suyun altında hafif bir ışık yayan, 50 metre derinliğe kadar görülebilen ve rengi kırmızımsı sarıdan mora doğru değişebiliyormuş. Ege ve Akdeniz bölgesindeki deniz anaları hiç şakaya gelmezmiş. Ölü olsalar bile dokundukları her cisme zehirini akıtırlarmış.Özellikle ısırdıkları veya dokundukları bölgelerde kaşıntı,şişme,yanma, kızarıklıklar,ateş ve daha sonra yerini acıya bırakmış.Bu nedenle söz konusu deniz anasından uzak durulması gerekiyormuş.Eğer ki böyle bir durumla karşı karşıya kalırsanız yine de aklınızda bulunsun.Temas durumunda acıyan, şişen yere sirke veya limonla yıkanması, yaranın kaşınmaması, silmek için bastırılmaması öneriliyor.

Arap Saçı

pilli pati | 15 July 2007 23:01

arap saçı
arap saçı

Daha ziyade Ege Bölgesi’nde ekimi yapılmadan, kendiliğinden yetişen bu ot, pişirilmeden önceki karmaşık görüntüsü, anasonu andıran kokusu ile ürkütücü dursa da düdüklü tencerede haşlandıktan sonra birkaç değişik tarifle gayet lezzetli ve besin değeri yüksek kaliteli bir yemek olmaya adaydır. Kasım ayından önce çıkmaz. İnatçı bir ot olduğundan yumuşaması için hassasiyetle düdüklü tencerede haşlanması tavsiye edilir.
Gaz söktürücü, süt arttırıcı özellikleri vardır.
Düdüklü tencere faslından sonra;
• akşam yemekleri için bir miktar zeytinyağı ve iki diş sarımsak ile kavurarak üzerine de yoğurt ve pul kırmızı biber konularak bir başlangıç mezesi yapılabilir ya da yoğurt yerine sadece limon suyu gezdirilebilir.
• sabah kahvaltısında üzerine yumurta kırılıp besleyici ve doyurucu hale getirilebilir.
• ya da öğlen ve akşam yemekleri için tavukla pişirilerek besin değeri yüksek bir öğün elde edilebilir.
bu bir pilli patisözüdür!Page copy protected against web site content infringement by Copyscape Uzun ve sağlıklı yaşamın olmazsa olmazlarından olan sebzeler ve besleyici otlar familyasından olan arap saçını ismine ve ilk görüntüsüne bakıp çekinerek, almamazlık etmeyin. Zira birçok pazarda rastlayacağınız bir ot değildir. Özel olarak Ege Bölgesi’nden getirilip yurdumuzun çeşitli şehirlerinde satışa çıkarılır. Çabuk tüketilmesi gerekir. Yemeğini yaparken deniz tuzu kullanılması lezzetine lezzet katar.
Şurada da kuzu etli bir tarifi verilmiş olup, bu ot hakkında daha detaylı bilgi de mevcuttur.