bildirgec.org

doğa hakkında tüm yazılar

Ntv Yeşil Ekran

Culture Orange | 14 July 2008 13:59

Ntv’nin Yeşil Ekran kuşağı Temmuz ayı ile yayına başladı.Küresel ısınmadan,dünyadaki HC(Hidrocarbon) maddelerin zararlarına bir çok konunun konuşulacağı bir yayın dizisi olacak.

Yepyeşil Ekran
Yepyeşil Ekran

NTV ekranlarında yayınlanacak bu programlar ayrıca NTV’nin çevreci yayınına katkıda bulunacak.
Küçük Gezegen Büyük Fikirler adıyla yayınlancak program olan programda da mucitler ve onların fikirleri enine boyuna irdelenecek.Hepinize iyi seyirler.

Bu Ne vahşet!

Chat Noir 1 | 08 July 2008 23:23

Dün akşam yumurcak tv’de bir program izledim.Çocuklar için hayvanları tanıtan bir programdı.Yunusları balinaları anlatıyordu. Araştırmacı yazar olan bir kadın, açıldığı tekneyle balinaların yunusların resimlerini çekiyor,aynı zamanda turist gruplarını da yunusların bulunduğu bölgeye onlarla beraber yüzmek için götürüyordu. Bu sevimli hayvanlara olan sevginin artması ve korunmaları için çabalıyordu. Programda yunusların kendi iletişim dilleri olduğundan, bir anne yunusun yavrusuna nasıl avlanmayı öğrettiğinden bahsediliyordu. Bu arada teknelerle yarışan, kuyrukları vasıtasıyla suyun üstünde durup insanlara hoşça kal diyen yunuslar gösteriliyordu. Bir anne ve yavru yunusun birbirlerine olan sevgi gösterilerini görmeliydiniz. Bu sevimli ve akıllı memeli canlılar, biliyorsunuz engelli çocukların tedavisinede de yardımcı oluyorlar. Çok cana yakın olduklarını zaman zaman insanların hayatlarını kurtardıklarını bile duymuşsunuzdur. İzlediğim bu programı da oyuncak sevimli bir fare sunuyordu. Neyse her şey çok güzeldi, sevimli yunuslar,deniz manzarası,yunusların sıçrayışları ve sevgi gösterileri derken program bitti.Kanallar arasında gezinmeye başladım.Liberty tv fr‘yi izliyordum.Kanalda Fransızca konuşuluyordu.Anlamasam da manzaralar çok güzeldi.Zenci bir kabile kanolarla yüzüyorlardı.Zaman zaman yeşillikler gösteriliyordu. Su çok berrak ve cam göbeği mavisiydi. Yerli kabilenin denizde yarış yapar gibi bir halleri vardı. Her kano da ayrı renkte bir bayrak vardı.Ben de bakıp ne güzel doğayla baş başa huzur içinde yaşıyorlar dedim.Teknolojiden uzaklar,bizim sahip olduğumuz pek çok şeyden yoksunlar ama bak ne kadar eğleniyorlar mutlular dedim kendi kendime. Kanolarıyla karşı kıyıya yakın bir yere vardıklarında bir tanesinin kanonun ortasına oturarak suyun içinde ellerini birbirine vurduğunu gördüm. Sanırım iki elinde de tahtaya benzer bir şey vardı. Ve ses çıkarıyordu. Sonrasında dikkatli bakınca sadece onun değil hepsinin aynı hareketi yaptığını gördüm. Birden bir yunus sürüsü belirdi. Suya bir dalıp bir çıkıyorlardı. Sonra bu vahşi yerliler kanolarından inerek yunusları yakaladılar ve beşer onar kanolarına çıkardılar. Olamaz dedim, benim yarış sandığım şey aslında bir av partisine doğru yola çıkışmış. Karşı kıyıya vardıklarında kanolarına aldıkları yunusları bir bir kıyıya serdiler. Biraz dinlendiler ve sonrasında kocaman bıçaklarıyla gelerek zavallı yunusların kafalarını gövdelerinden ayırdılar.Her yer kan içindeydi.Sahil şeridi kandan kıpkırmızı olmuştu. Bazıları yunusları kocaman bıçaklarıyla parçalamaya devam ederken bazı çocuk ve büyükler kandan kıpkırmızı olmuş suyun içinde yüzüyorlardı. Gözlerime inanamadım. Sanki koskoca okyanusta yiyecek başka balık kalmadı, ki yunuslar memeli canlılar ve son derece zeki ve insancıllardır. Bu vahşet görüntülerine daha fazla dayanamadım ve kanalı değiştirdim.Benim için ilginç bir tesadüf oldu doğrusu.Öncesinde yunusların ne kadar sevimli, akıllı, cana yakın olduklarını anlatan bir program, arkasındansa koca bir yunus sürüsünün katledildiği böyle bir vahşet. İnsanların ne kadar acımasız olabileceklerine bir kez daha şahit oldum. Ülkemizde ise 1380 sayılı su ürünleri yasasına göre yunus avcılığı yasaklanmıştır. Ancak Akdeniz ve Karadenizde mersin, kalkan ve kılıç balığı avcılığında kullanılan ağlar fok balığı ve yunusların hayatlarını tehdit etmektedir.Buradan balıkçılara sesleniyorum:lütfen çoluğumuza çocuğumuza ekmek götüreceğiz diye bu masum,sevimli ve akıllı hayvanların canına kıymayın.Ne deniz ne toprak ne de gökyüzü sadece bize ait değil.Yaşarken diğer canlılarında yaşam hakkına saygı göstermeliyiz. Hayatta kalmaya çalışırken böyle nesli tükenmekte olan hayvanların hayatlarını ellerinden almayalım. Torunlarınızın yunus ve fok balıklarını sadece ansiklopedilerdeki resimlerden görerek tanımalarını istemiyorsanız vicdanınızın sesine kulak verin ve balık avlarken bu canlılara zarar vermemeye özen gösterin. Unutmayın ki doğanın dengesini bozmak bindiğin dalı kesmektir ve önce size zarar verecektir.

cırcır böceği

ziuw | 08 July 2008 09:47

kıbrısta zirziro derlermiş bu böceğe, hepimiz biliyoruz yaz akşamları cırcırcır bazen gecemizi zehir eden, bazen de doğada bulunup da sesini duyabildiğimiz için mutlu olabildiğimiz böcek.
görünüş olarak kocaman siyah bir çekirgeyi andırır, zıplayabilirler ama çekirgeler kadar değil.
gündüz toprak altında yuvalarında olup, gece aktif olan böceklerdir. ötüşlerinin farklı nedenleri vardır, tahmin edilebileceği gibi ilki çiftleşme için bir çağrıdır, bunu erkekler yapar, zaten doğal yaşamda görünüşü ve sesi heybetli, güzel, dikkat çeken bir canlı görürseniz o büyük ihtimalle erkektir. dişilerinin ötüş sebebi ise bir çok insana çok garip gelir, neticede isimleriyle özdeşleşmiş bir sıfatları vardır ki o da tembel olmaları, eğer köylük bir yerde yanmış, parçalanmış bir böcek görürseniz o, içindeki larvaların gelişimini sağlamaları için kendini ağaç kabuklarına sürterek kendi ısısını yükseltip, en son da karnının yarılmasıyla ölüp, içinden yavruların çıkmasını sağlamış bir dişi cırcır böceğidir.
sanılanın aksine cırcır böceği ile ağustos böceği farklıdır.
kaynak link

ateş böcekleri

ziuw | 06 July 2008 17:05

ateş böceklerinin yaydığı ışık bilimin çözmeye çalıştığı bir şeydir, zira ateş böcekleri ışık saçar ama ısınmazlar, bu yüzden bu ışık soğuk ışık olarak adlandırılır, eğer bilim bunu çözebilirse, üretilen bir ampul şimdi yaptığı gibi veriminin %90 ve üzeri kısmını ısıya dönüştürmeyip, daha verimli ışık üretecek, yüksek enerji tasarrufu sağlanacak.
ateş böceğine, yıldız böceğiyle yıldız kurdu da denir ve kınkanatlar takımına dahil olurlar. saçtıkları ışık genellikle eş bulma amaçlıdır ve burada yanıp sönme ritimlerinin eşten gelen tepkiyi anlama konusunda önemi vardır, tabi bi de işin savunma kısmı var ve bu savunmanın etki etmedi hayvanlar da; örneğin bazı kurbağalar, bunlar işi abartıp o kadar çok ateş böceği yerler ki, sonun da kendileri de yanar dönerli olur, ışık saçarlar, işin esprisi bir yana ateş böcekleri çoğu böcek yiyene cazip gelmez, çünkü tadları acıdır ve bu ışığın düşmanlarına bu acılığı hatırlattığı yönünde düşünceler vardır.

Kazdağlarında Doğa Turizmi

Chat Noir 1 | 05 July 2008 23:16

Doğayla baş başa,yeşillikler içinde göl kenarında bir tatile ne dersiniz? Kazdağlarındaki Hızır kamp alanı, istediğiniz tüm bu özellikleri taşıyor. Teknolojiden ve şehrin gürültüsünden uzak bir tatil geçirmek huzur bulmak istiyorsanız doğru yerdesiniz. Hızır kampı, Hızır bey ve eşi müslüme hanım işletiyor.Konaklamak için ağaç evleri,taş evleri yada çadırları tercih edebilirsiniz. Nefis bir köy kahvaltısıyla güne başlıyorsunuz.Sonra isterseniz yeşilliklerle çevrili gölün buz gibi sularına kendinizi bırakabilirsiniz.İsterseniz kampın dışına doğru bir yürüyüşe çıkabilir yada yoga ve meditasyon programlarına katılabilirsiniz.karnınızı acıktıran bol oksiyenli bir yürüyüşten sonra Müslüme hanımın pişirdiği geleneksel,lezzetli ve sağlıklı yemekleri iştahla yiyeceğinizden eminim.Kampta su kaynağına kurulmuş değirmenden yaklaşık 10 kw elektrik elde ediliyor ve herkese yetiyor.Akşamları kamp ateşinin çevresinde enstrümantal müzik eşliğinde güzel geçen gününüzü sonlandırabilir ve huzur,mutluluk dolu bir uykuya dalabilirsiniz.Eminim günlerin nasıl geçtiğini anlayamayacaksınız.Kazdağlarında yer alan bu kamp alanı ile ilgili videoyu buradan izleyebilirsiniz. Buradan da konaklama,ulaşım ve etkinlikler ile ilgili bilgilere ulaşabilirsiniz. Böyle ülkemizin akciğerleri olma özelliği taşıyan,bin bir çeşit çiçek ve canlı barındıran kazdağlarımızın altın arama şirketleri ve onlara izin verenler tarafından yok edilmesine izin vermeyelim.Kazdağlarının eteklerinden geçerken o gerçek ballardan,lezzetli zeytinlerden, zeytin yağlarından yeniden tadabilmek için, huzur ve mutluluk veren doğasında yeniden tatil yapabilmek için, oradaki eşsiz bitkilerin,hayvanların yok olmaması için,dünyamız,ülkemiz,kendimiz ve gelecekteki çocuklarımız ve torunlarımız için kazdağlarımızın yok edilmesine izin vermeyelim,dağımıza taşımıza,kurdumuza,kuşumuza sahip çıkalım.

Naylon Torbalar

Chat Noir 1 | 05 July 2008 20:21

Neredeyse herkes alışveriş yaptıktan sonra aldıklarını eve götürmek için naylon torba kullanıyor. Türkiye’de yılda 5 milyon ton naylon poşet üretiliyor. Eve getirdiğimiz naylon torbaları daha sonra çöp torbası olarak kullanıyoruz. Yani evimizde geçirdikleri zaman sanırım bir haftayı geçmiyordur. Ve bir naylon poşetin yok olması 400 ila 1000 arasında bir zaman alıyor. Kullandığımız her naylon torba ile çevreye zarar veriyoruz. Peki ne yapmak lazım.Alışverişe giderken yanımızda file yada bezden yapılmış torba götürebiliriz.Elinizde böyle bezden yapılmış bir torba yoksa bile bunu eski tişörtlerinizi kesip dikerek yapabilirsiniz.
Naylon torbaların üretimlerini ve ancak 1000 yılda yok olacak çöp yığınlarına nasıl dönüştüklerini bu videodan izleyebilirsiniz.

Bugün çevre için ne yaptın?

Chat Noir 1 | 04 July 2008 22:34

Dünyamızın ve ülkemizin barış dolu,sağlıklı ve mutlu olması hepimiz için çok önemli eminim.Ve hepimiz küresel ısınmayla savaşmak için,enerji yada su tasarrufu yapmak için elimizden geldiğince bir çaba harcıyoruz.Ancak herkes birbirin neyi ne kadar yaptığından habersiz. Bu site haberdar olmak ve haberdar etmek için bizleri çağırıyor.Belki bugün çevre için ne yaptığınızı bu siteye veya aşağıdaki yorum kısmına yazarsanız diğerleri içinde teşvik edici olur,zaman zaman denildiği gibi aman ya dünyayı ben mi kurtaracağım demekten kurtulur yada birilerini kurtarabiliriz.Yalnız değilsin,tek duyarlı olan sen değilsin bende varım demiş oluruz. Dünya ,insanlık ve ülkemiz için en azından kendiniz için (başkalarına zararı dokunmamak kaydıyla) iyi bir şeyler yaptığınızı duymak,okumak dileğiyle.

İklim değişiklikleri bitkileri de değiştiriyor

makaleci | 04 July 2008 22:28

Amerikan Science Dergisi, iklim değişiklikleri ile ilgili ilginç bir haber verdi. Buna göre; deniz seviyesinden 2600 metre yükseklikte olan 171 adet orman bitkisinin, 1905-1985 ve 1986-2005 yılları arasında yapılan araştırma sonucunda her 10 yılda bir ortalama 29 metre uzadıkları ortaya çıkarıldı.

Yani araştırmanın özü; iklim değişikliklerinin bitki çeşitlerinin sadece enlem ve boylamdaki dağılımını değil, yükseklikteki dağılımını da etkilediğini şeklinde ortaya çıktı. Detaylar burada