bildirgec.org

documentary hakkında tüm yazılar

16. Adana Altın Koza Film Festivali

queennothing | 31 March 2009 10:56

15 yıldır Adana‘da gerçekleşen “Altın Koza Film Festivali“, bu sene de kısa film ve belgesel filmle verdiği değeri, festival geleneğini devam ettirerek gösteriyor.

Haziran ayının ikinci haftası; 8 ile 14 Haziran arasında 16.sı gerçekleşecek olan “Adana Altın Koza Film Festivali“, üç kategoriye ayrılmış yarışmayı seyircisine sunacak.
Üniversitelerin Güzel Sanatlar Bölümü‘nde okuyan (radyo, sinema, TV) öğrencilerin, 1 Mayıs 2008 tarihinden sonra çekilmiş, 20 dakikayı aşmayan filmlerini bekleyen “ULUSAL ÖĞRENCİ FİLMLERİ YARIŞMASI“.

35 mm ile çekilmiş konulu uzun metraj filmlerin gönderileceği “ULUSAL UZUN METRAJLI FİLM YARIŞMASI” ve

the Zeitgeist Movement / Zeitgeist hareketi (15.03.2009)

xerre | 10 March 2009 09:18

z-day

ilk defa 2007 yılında internetten gösterimine başlanılan Zeitgeist: The Movie belgeseli, o zamandan bu güne kadar milyonlarca kişi tarafından izlendi.
film; din, para, ekonomi, 11 eylül, medya, sınıf ve düzen ayrımcılığı, yarattılan kapitalist bir dünya, savaşlar, savaşların asıl nedenleri, eşitsizlik vb. konuları ele alıyor.
filmin bu denli bir çığ gibi yayılmasındaki başlıca sebebi, izleyip de filmin etkisinde (haklı olarak) kalan bağımsız kişi ve topluluklar aracılığı ile yayılması ve gösterimler düzenlenmesidir.

zeitgeist: adendum
zeitgeist: adendum

para politikaları üzerine yeterince değinmediğini düşünen yönetmen Peter Joseph, 2008 yılında filmin ikinci kısımı olan Zeitgeist: Addendum belgeselini yayınladı. bu devam filminde ise zamanında cia’in kullandı ve “ekonomik tetikçi” olarak adlandırılan John Perkins‘in itiraflarına yer veriyor. ayrıca bu belgesel ile dünya bankası, imf ve dünya ticaret örgütü gibi oluşumların hangi amaca hizmet ettiği çok güzel bir şekilde anlatılıyor.

Belgesel Film…

| 13 February 2009 09:55

Soru: Genellikle takip ettiğiniz televizyon programları?
Cevap: Belgesel Film.

Nanook of the North
Nanook of the North

Belgesel Film (Documentary)
İnsan duygularının ön planda olmadığı, eğlenceden uzak, tarihsel, sosyal, bilimsel ya da gerçek olaylarla ve kurguya dayanmayan konularla ilgilenir. Gerçeğin kendisini iletir. Bu tür filmler, tamamıyla belgelere, gerçek insanlara, gerçek mekânlara ve gerçek olaylara dayanır. Belgesel filmin genel amacı; bildirmek, öğretmek, eğitmek, inandırmak ve coşturmaktır.

Bu terim, Fransızların kullandıkları “documentarie” kelimesinden alınmış ve ilk defa John Grierson tarafından, Robert Flaherty’nin 1926’da çektiği “Moana” adlı filmin eleştiri yazısında kullanılmıştır. Gerçeği, bir öykü çerçevesinde değil, gerçekliğinin kendi dramatiği ile aktarır. Lumiera’nın çektiği ilk gerçekçi filmler, bu türün ilkleri olarak görülebilir ancak, dünya genelinde modern anlamda belgesel sinema Robert Flarherty ile başlamıştır.

Nanook of the North : www.filmreference.com
Nanook of the North : www.filmreference.com

Belgesel filmin ilk örneği, Flarherty’nin 1922 yılında çektiği “Nanook of the North” (Kuzeyli Nanok) olarak kabul edilir. Ancak bu tür, sinema tarihine birdenbire ortaya çıkmamış, bir takım süreçlerden geçerek oluşmuştur. Bu yıllardan da öncesine dayanan teknik ve konu bakımından önemli gelişmeler kaydedilmiştir.

11. İstanbul Uluslararası Sinema – Tarih Buluşması

queennothing | 28 November 2008 16:05

1997 yılında birincisi düzenlenen “Uluslararası Sinema – Tarih Buluşması” etkinliği, bu sene 11. yaşını kutluyor. TÜRSAK (Türkiye Sinema ve Audiovisuel Kültür Vakfı) tarafından düzenlenen etkinlik, bu sene ‘tarih boyunca mülteciler’ temasını işleyecek.

Tarih boyunca mülteciler’ adı altında yüzyıllar öncesinden modern zamanlara ‘mülteci’ kavramına dair filmler gösterilecek.

Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali

queennothing | 25 November 2008 13:33

“Tüketerek azaltmak değil, üreterek çoğaltmak” amacıyla harekete geçen Sürdürülebilir Yaşam Kolektifi kurucuları Pınar Öncel, Tuna Özçuhadar ve Filiz Telek, ‘tarım’, ‘gıda’, ‘enerji’, ‘madencilik’, ‘ekonomi’ ve ‘su’ gibi temaları işleyen toplam 25 animasyon ve belgesel filmin gösterileceği bir festival düzenlemişler.
Amaçları, ‘sürdürülebilir’ bir yaşam için çalışmak. Festivalin amacı ise, bu amacı insanlara da kazandırmak.

Salma Hayek

queennothing | 21 October 2008 11:40

Gözünü Meksika’dan Hollywood’a diken, ailesi başta olmak üzere yoluna çıkan herkesi yanıltmayı başaran “femme fatale”; Salma Hayek Jimenez.
Lübnan asıllı zengin bir iş adamı olan Sami Hayek Dominguez ile Meksikalı opera sanatçısı Dani Hayek evliliğinin ilk çocuğu. 2 Eylül 1966 tarihinde Meksika’yı oluşturan 31 eylaletten birinde; merkezin doğusunda yer alan Veracruz‘da dünyaya geldi. (Coatzacoalcos)

Daha sonra, aileye ‘Sami‘ adında bir erkek çocuğu daha katıldı.
Meksika’da normal bir hayat sürdüren Hayek ailesi, Salma’nın henüz 5 yaşındayken sahnede izlediği “Willy Wonka and the Chocolate Factory” adlı fantastik / müzikal oyundan etkilenip de kurduğu oyunculuk hayallerine aldırış etmedi.
Salma 12 – 13 yaşlarına geldiğinde aktris olma isteğini bastıramıyordu, fakat her seferinde ailesinin onun için yaptığı planlar daha baskın geliyordu. Salma için karar verilmişti; iyi gelir getiren düzenli bir işte çalışacak ve geleceğini garanti edecekti. Uzun süre onların istediği gibi davransa da, ‘kendi kimliği’ni daha fazla bastıramadı ve ailesine karşı çıktı.
Meksika Ulusal Üniversitesi‘nde profesyonel oyunculuk eğitimi almaya başlayan Hayek, bir çok tiyatro ve reklam filmlerinde rol aldı.

İlk olarak 1988 yapımı “Un Nuevo amanecer” adlı TV dizisinde rol alan Hayek, bu romantizm temalı pembe dizide ‘Fabiola‘ karakterini canlandırdı.
1989 – 1991 yılları arasında ise, daha sonra adından sıkça söz edilecek ve “Salma Hayek’i Meksikalılar’a tanıtan dizi” şeklinde anılacak olan “Teresa” adlı pembe dizide de rol aldı. Dizide, Kaliforniyalı müzisyen Roberto Enrique ve “Babel“den tanıdığımız aktör Gael García Bernal da rol almıştı.

Meksika sokaklarında parmakla gösterilecek kadar ün sahibi olan Hayek, Hollywood’da kararlıydı. Çünkü, Meksika’da ne kadar başarılı ve ünlü olursa olsun, asla tatmin olmayacağını ve çok fazla kazanamayacağını biliyordu.
Meksika başarısının ardından arkadaşları ve ailesi de Hayek’e destek oluyordu. Nişanlısı Richard Anthony Crenna JR.’dan da (Richard Crenna‘nın oğlu) ayrılarak Hollywood’a gitti.

Hollywood; kurtlar sofrası. Meksika aksanıyla Hollywood’da şansı düşüktü. “Bir Meksikalı’nın Hollywood’da işi yok” denildiyse de, 1941 yapımı “Shadow of the Thin Man” adlı filmle tanınan aktris Stella Adler, Hayek’e oyunculuk ve diksiyon dersi vermeye başladı. Adler, 1992 yılının Aralık ayında yaşamını yitirdi.

Hollywood yıldızlarından Liv Tyler’da da bulunan “Dyslexia” hastalığı, Hayek’de doğuştan vardı. (Harfleri veya rakamları karıştırma. Kişi, düşündüğü şeyi değil ağzından çıkan şeyi söyler. Mesela, kişiye yaşı sorulduğunda, 35 ise 10 diyebilir. Bu hastalık, beynin sol tarafındaki işlev bozukluğundan kaynaklanıyor. Tedavi edilmesi için, kişiye özgü öğrenme teknikleri geliştirmek gerekiyor.)

Zeitgeist: The Movie

yunusss | 28 May 2008 15:00

Zamanın Ruhu
Zamanın Ruhu

İlk kez 2007 yılı Haziran ayında Google Video’da yayınlandı. Yayınlanır yayınlanmaz günde 70 bin,ayda yaklaşık 2 Milyon izleyenle internet üzerinde en çok izlenen ve toplamda en çok indirilen film oldu. 15 Mart 2008’de dünya genelinde gösterim günü ilan edildi ve 1800 noktada özel gösterimler düzenlendi. Aynı gün Türkiye’de Boğaziçi Üniversitesi’nde ve Atlas Pasajı Nefes Cafe’de gösterildi. IMDB’de 8.8 puan aldı.

İlk Türk Filmi

exorientelux | 04 May 2008 14:49

Ayastefanos Anıtı
Ayastefanos Anıtı

Fuat Uzkınay adı pek çoğunuza tanıdık gelmeyecek, ilginizi çekmeyecektir belki. Peki, ilk Türk filmini çeken kişidir desem, dikkatinizi celbeder mi? O zaman sizi şöyle alayım.

Ayastefanos’daki Rus Abidesinin Yıkılışı” adlı 150 metrelik bir belgesel niteliğindeki film, I. Dünya Savaşı sırasında 14 Kasım 1914’te Fuat Uzkınay tarafından çekilmiş ilk Türk filmi olarak kabul ediliyor. Konu Ayastefanos’taki Rus Abidesinin yıkılışı 🙂 93 Harbi olarak bildiğimiz 1876’daki Osmanlı-Rus savaşında Ruslar çekilirken ilerleyebildikleri en son noktaya yani Yeşilköy’e bir anıt dikmişler. I. Dünya Savaşı’nda Ruslarla tekrar karşı saflarda yer alınca anıtın yıkılmasına karar verilmiş. Bunun için önce yabancı bir yapımcı şirketle anlaşılmış. Sonra, o zamanlarda sinemayla ilgili çalışmalarda bulunmuş (aynı yıl ilk Türk sinema salonunun açılmasında ön ayak olmuş kendisi) Fuat Uzkınay’da karar kılınmış. Uzkınay da anıtın yıkılışını an be an görüntülemiş. Böylece ilk Türk filmimiz çekilmiş.