bildirgec.org

deniz hakkında tüm yazılar

DENİZ

teacher07 | 03 September 2009 14:50

Kuşluk vakti yazının sıcağı bastırmadan kaçmak, serin ormana yetişmek için acele ediyorlar. Anayoldan yeşil orman denizine saptıklarında heyecan doruktaydı. Yürekleri kıpır kıpırdı. Birlikte geçirecekleri bu temmuz gününün heyecan ve merakı içindeydiler. Elleri zaman zaman direksiyon üzerinde, zaman zaman da vites kolu üzerinde birleştiğinde içleri ısınıyor, titriyorlardı.

Köy kadınlarının “sığır sidiği” diye işledikleri nakışlara benzeyen, kıvrım kıvrım dağ yoluna saptıklarında, heyecan ve korku karışımı duygularla sarsıldılar. Yalçın kayalıklar, yemyeşil orman denizi arasında keskin virajlarla yol ilerliyor, bir türlü bitmek bilmiyor. Dönüp dolaşıp az önce geçtikleri yerlerin biraz üzerine geliyordu. Ayhan direksiyona, Funda koltuğa kenetlenmişti. Yükseklik korkum var, yeniyorum galiba dedi Funda. Ayhan’a da güveniyordu.

Mezestre

lagos | 03 September 2009 12:13

soğuk..
çok soğuk bu yaz gecesi.
yine de terlemeye başlıyorum,
vücut ısımı yükselten nefesin değil, rom şişesi..
kumsal zifiri karanlık,
ay bulutların arkasında,
yıldızlardan hiçbir iz yok.
sadece çok uzaklardaki birkaç teknenin ışığı gözüme takılan.
rom kokusu dalgaların kokusunu bastırıyor gibi biraz.
anlamazdım eski denizciler romu nasıl sek içermiş?
şimdi anlıyorum..
zormuş her limanda bir kelebek öldürmek.
acıtıyormuş iskelede ağlayan bir martıya veda busesi bırakmak.
dudaklarımdan gitsin diye onun tadı,
sek içiyorum ilk defa..
hissizleşiyor dudaklarım.
ısırıyorum hissetmek için.
kan tadı geliyor.
pek de iyi gitmiyor diye düşünüyorum romla kan.
senin kanın olsa belki..
ama benim kanım pis.
ruhumu arındırmak için defalarca damarlarımda dolaşan bu kan pis.
yine de arındıramayan bu kan pis..
kansızım derdin diye hatırlıyorum,
her an bayılacakmış hallerin,
ve üşürdün hep..
gereksiz ayrıntıları hatırlıyorum hep nedense.
ama sevdiğin rengi hatırlayamayacak kadar gereksiz bu balığın hafızası..
unutmak istediklerini unutamayacak kadar da seçici geçirgen..
ıslak bir kalp benimkisi.
dokunursan ıslanırsın demiştim.
gözlerinin ıslaklığı rimellerini akıtıyor.
ve yastığın kurşuniye boyanıyor, biliyorum..
geri gelecek misin sorusuna doğru yanıtı vermeyi çok isterdim.
ama yapamıyorum.
bilirsin yalan da söyleyemem.
o yüzden susuyorum..
zaten ruhum hep alargada.
o karaya hiç ayak basmıyorki..
bedenimse her vedada gözlerimin altına bir çizgi ekliyor.
zaman hiçbir şey öğretmiyor, öğreten tecrübe.
ve yine her kaçışta,
gitmek istemezcesine,
sancağım mezestre..

Denizde iş bulmak artık çok kolay !

mrangel | 31 August 2009 10:23

Angel Danışmanlık, “Denizde iş bulmanın en kolay yolu !” sloganıyla denizcilik sektöründe, ticari gemilere personel temininde en üst sıralarda geliyor.

Gemi sahiplerinin personel ihtiyaçları doğrultusunda belkide en geniş personel veritabanına sahip olan firma, web sitesiyle de hayli iddialı.

Kariyer sitelerindeki standart üyelik sisteminin yerine yalnızca cv form doldurmaları yeterli oluyor kullanıcıların. Kullanıcılar cv doldurduklarında cep telefonlarına cv kayıtlarının tamamlandığına dair uyarı mesajıyla hem kullanıcıların telefonları teyit edilmiş oluyor, hemde kullanıcya formunun şirkete ulaştığı bilgisi ulaştırılıyor.

Deniz Kokusu

lagos | 27 August 2009 18:16

snııff snnnnnıııııııfff..!!

alabildiğine içime çekmek istiyorum. patlasın bronşlarım, paramparça olsun. bu kokudan ayrılmak istemiyorum. ayrılsam da gittiğim yere götürmek istiyorum..

oksijen bazen yetersiz kalıyor yaşamam için. hayati fonksiyonlarımın tamamını idare edebilmede yetersiz kalıyor. ihtiyacım olan hep o soluk alışverişler. deniz kokan bir ben, her nefeste..

masal gibi belki ama gerçek bir kesit doğadan. terkedilmesi güç. kürkçü dükkanı gibi; fazla uzaklaşamadan geri dönüyorum. döndüğümdeyse uzaklaşmak istemiyorum. tek isteğim sonsuza kadar burada kalıp, bu havayı solumak. ya da benim sonum gelinceye kadar..

Denizyıldızı’nın Ahı

lagos | 24 August 2009 20:36

öncelikle empati temelli, “onun için farketti” mesajlı, kişisel gelişim kitaplarından dersanelere kadar düşen, klişe denizyıldızı hikayesi anlatmayacağımı belirtmek isterim.

17 yaşındayım. iskenderun‘a bağlı arsuz adlı tatil beldesindeyim. -bu şirin belde veya kasaba aynı zamanda memleketim olur.- denizin berraklığına dayanamayarak maske, şnorkel, palet üçlüsünü kaptığım gibi kendi dünyama dalıyorum. insanlardan uzaklaştıkça zihnimi farklı düşünceler kaplıyor, sadece ben varmışım gibi dünyada. ve bu karadaki yalnız kalmalara benzemiyor; odana kapanmak, bir ormanda yalnız olmak ya da hayalet bir kasabada insanlardan uzak olmak, hiçbirinin alakası bile yok. çünkü suyun altında sürekli duyduğun tek şey kendi nefes alış verişlerindir. ve orada dünyanın merkezi sensin..

Türkiyenin En Büyük Akvaryumu

mehmetbastug94 | 23 August 2009 12:00

Gelecek ay İstanbul’un Bayrampaşa semtinde açılacak olan Türkiye’nin en büyük akvaryumu için son hazırlıklar tamamlanıyor.

Tam 10.000 balık türüne ev sahipliği yapacak olan akvaryum için toplam 4 milyon m3 tatlı su, 6 milyon m3 ise Marmara denizinden sağlanan deniz suyu. Toplamda 91 adet köpek balığının da yer alacağı akvaryum için kısa bir süre beklemeniz gerekmekte.

Kaynak: Bayrampaşa Akvaryum Evi

Dalgakıran

lagos | 21 August 2009 17:56

adı kadar ürkütücü değil aslında.. dalgakıran..
olduğu yerde hiç istifini bozmadan duran, kendi halinde bir kayalar yığını. bilemiyorum onun duyguları var mı, birşey hisseder mi? ama bildiğim bir şey varsa o da dalganın duygularının olduğu..

dalgakıran hiç düşünür mü acaba, zayıflattığı dalgaların ruh halini? vicdanı sızlar mı hiç tüm heybetiyle gelen dalga eridiğinde? deniz onun yüzünden konuşamaz bazen, söylemek istedikleri içinde kalır. kini, öfkesi, nefreti dalgakıranla kırılır. ve sular altında kalır. deniz bu duygularını içindekilere püskürür bazen. o zaman daya birkaç balina karaya vurur ya da sürü halinde balık ölümleri gerçekleşir. belki bir yunus yüzemeyeceği sığ sulara atar kendini, intihar edercesine.

Deniz Kızı

lagos | 20 August 2009 15:13

varolmasını en çok istediğim canlı, kuşkusuz ki deniz kızı..

deniz ve sevdicek, iki aşkımı da bünyesinde barındıran insanüstü bir varlık. olsaydı hayatımın tek odak noktası olurdu, yaşamım ona endekslenince değer kazanırdı belki. şimdiyse sadece hayallerimin odak noktası..

saçları denizin çırpınışlarına adını verdi, dalga denildi. suyun içindeki her hareketi saçlarını öyle bir ahenkle savurdu ki denizin karşı koyması imkansızdı. o uyuduğunda deniz çarşaf gibi olurdu, durgun ve sessiz..