bildirgec.org

İstanbul vapurunu seçiyor.Ankara gibi deniz olmayan bir yerde yaşayınca,insan özeniyor valla.Keşke deniz olsa da varsın vapur bile olmasın diyor.İstanbuL trafiği çok karışık ama martı sesleriyle bir vapur yolculuğu da ömre bedel yani(mübalağa)..

geçen sene yaz aylarında yaşadığımız donla denize girilir mi polemikleri üzerine birşeyler aranıyordum. venedikte donla denize girmek isteyen bu arkadaşa rastladım. meğer böyle birşey varmış.

13 dakika içinde evden çıkmazsam işe geç kalacağım.Üzerimde ördekli pijamam ve gözlerimde dünden kalan makyaj artıkları ile pc basında ne işim var benim?

Yüce Tanrı’m sen aklımı koru… (:

Okuyan okumayan herkesi günü bi başka güzel geçsin,bir küçük martı olsun yürek,bir ton balık bulsun,dalsın ıslansın,tutsun,yesin,bağırsın.Sevinç çığlıkları sarhoş bağırtısı adıyla bulmacalara soru olsun,olsun be ne olacak?

Ama Ankara’da deniz yok ki ):

Günaydın hepinize…

Günün batımını seyretmek istedim bugun başka hiç bir şeyi düşünmeden yalnızca güneşin deniz üzerinde süzülerek ortalığı kızıla boğmasını sonra yavaşça kaybolarak kızıllığın yerini ay ışığına bırakışını yudumlamak istedim.

Aldım cigarımı yanıma bir kaç şişede bira yürüdüm sahildeki kayalıklara….Bir oyuncak bebek kolunun biri kırık saclarının yarısı kaybolmuş, elbisesi ıslak ama hala üzerinde …
Güzelde bir yüz yapmış usta eller bu oyuncak bebeğe çakır gözler var maviye boyanmış kocaman dudaklar gülümsemek için arkaya doğru gerilmiş.. İşte o an dona kalıyor insan oracıkta. Usta bir el mutluluğun resmini çizimişti bu oyuncağın simasına. sormanıza ya da onun anlatmasına gerek yoktu ki o gözleri ile , gülüşü ile anlatıyor size hatta ne anlatması adeta haykırıyor size tüm masumiyeti ile yaşanmışlıklardan ve yaşanabileceklerden uzak çırılçıplak saf ve duru bir mutluluk. derken şiddetli bir dalga kavrıyor bebeciğin o ufacık oyuncak bedenini ve tüm saldırganlığı ile kayalara vuruyor .

kendi adasını yaratan adam

ingiltere bulunan ilginç bir böcek balıkların dilini köküne kadar yiyip kurduğu organik bağlantılar ile dilin yerine geçiyor.

[explorer the abbys] firması okyanusun derinliklerinden ilginç manzaralar sunan fotoğraflar çekiyor. görüntülerin hepsi çok çekici* olmasa da ilginç.

Kız arkadaşım “Biz yazlığa gidiyoruz” diyor. Tatile gidiyor olması, dinlenecek olması, yıl boyunca yaşadığı tüm stressi atabilecek bir ortama kavuşacak olması gibi pozitif sonuçlar yerine “Bikini giyeceksin” şeklinde cevap veriyorum üzgün bir ses tonu ile.

Çok katı bir dini görüşe sahip olmamama rağmen, “sevdiğim” dediğim dişinin en mahrem yerlerini ortaya seren bikini ya da mayo denen şeyler bende her daim bir tansiyon düşmesine neden olmuştur.

Yılbaşında Taksim’e eğlenmeye gelmiş turistlerin yüzlerce kişi tarafından salyalar, anırmalar eşliğinde gerçekleştirdikleri toplu taciz görüntüleri geliveriyor aklıma. Çıldırıyorum. Böyle rezil bir grup barındırabilen toplumun üyesi olmaktan utanç duyuyorum.

akdeniz üniversitesinde yapılacak olan arkeoloji sempozyumu nedeniyle,haftaya bizim okulda arkeoloji dersi işlenmeyecekmiş.sevinç içerisinde evlerimize dağılırken,flashbackle iki hafta öncesine döndük birden.vize sonrası bu aptal şehre saplanıp kalmıştık.herkes tatilini yapmış dönerken,biz şehrin envai çeşit cafesinde oturarak geçirmiştik günlerimizi ve lanet etmekteydik.derken “neden olmasın ki!”dedik,bu bir haftayı harikulade değerlendirebilirdik.antalya’ya gidebilir;kendimize,sanki bölümle süper alakalı insanlarmışızcasına “sempozyuma gelmiş istekli öğrenciler” süsü verebilirdik.böylece hem hocaların gözünde değere binmiş olurduk,hem de gecikmiş de olsa tatilimizi doyasıya yapabilirdik.okulu,diğer arkadaşların “yalakasınız siz” bakışları eşliğinde terkettik ve en azından bu planın yalan olmayacağı üzerine and içtikten sonra ayrıldık. şu anda büyük bir zevkle pazartesiyi bekliyorum.buradaki stres dolu günlerimden bir haftalığına da olsa uzaklaşma fırsatı bulduğum için sevinç içerisindeyim.ne de olsa tatil benim de hakkım,değil mi ama…

mars’ta donuk deniz bulundu