bildirgec.org

deniz hakkında tüm yazılar

yüzücü mekanik barmen

SCAR TISSUE | 24 June 2007 01:39

Malum yaz geldi havuz sezonu açıldı. Ne kadar havuza girsek de bir türlü serinlememe konusunda dert yanıyoruz. Havuz içinde elinizde bir cola olsun da hani şöyle havuz yatağımda uzanayım dediğiniz de oluyor herhalde. İyi de şimdi kim havuzdan çıkıp cola alcak kardeşim…

yüzücü mekanik barmen
yüzücü mekanik barmen

İşte tam burada şu yukarıda görmüş olduğunuz zamazingo yardımınıza koşuyor. Havuz kenarında duran birine seslenin bu yüzen mekanik barmeni size doğru getirsin. Aman azgın dalgalara dikkat edin 🙂

seagen (deniz jeneratörü (akım üretgeci))

neoturk | 23 June 2007 14:06

seagen
seagen

deniz akıntılarından enerji üretimde dev adım tam 1.2 megawatt…

seagen denizde
seagen denizde

seagen ( deniz jenaratörü (akım üretgeci) olarak adlandırlan bu geniş kanatlı pervaneler akıntıyla dönüp gerekli elektrik üretimini sağlıyor.Marine Current Turbines (deniz akıntısı türbinleri) firması tarafından üretilen deniz akıntısı jenaratörleri yaklaşık £7.5 milyonluk bir proje. Bu proje temelde 3 adımdan oluşuyor. Seagen bu adımlardan ikincisi , üçüncü adım ise açık denizlerde bu tarz jenaratörlerden elektrik üretim alanları kurmak.

seagen denizde elektrik üretim çiftliği
seagen denizde elektrik üretim çiftliği

bu projenin nihai hedefi 2010 yılında 300 mw üretim kapasitesine ulaşmış tesisler kurmak.

su

nicholai hel | 18 June 2007 14:32

Hayat suda başladı .Benim de diyeceğim herşey suyla başladı.Bir yerlerde de okumuşdum önceden.O kadar çok raslamışken nasılda farkına varmadım,anlamadım.Ama bu susuz kalmaktan suyun kıymetini bilmek değil.Bu suyun farkına varmak.Tanımladım suyu ilk önce.Nasıl olduğunu düşündüm.Neye benzediğini düşündüm.Her gün yıkandığım,içdiğim suyu bir gün karşımda gördüm.Evet dedim su bu işde.Bendeki bir huy bu.Hoşuma giden kadınları benzetirim bir şeylere.Hiç biri bir diyeri olmaz.Hep başkaydı benzettiklerim.Bu kadın su.Niye su?Kesinlikle su gibi bakıyor birkere.Suyun bütün girebilecegi karakteristlik hallerde.Gözlerini devire devire dalga dalga bakıyor.Bir hışımla açıyor göz kapaklarını dalga gibi.Yada her defasında birden bakıyor sana dalga gibi.En güzeli her seferinde tekrar denize çekiliyor dalga dalga.Akıyor yavaş yavaş içine içine.Bu çekilmelerde kum oluyorum ben.Götürüyor benden her sefherinde hep bir şeyler.Akıyorum yavaş yavaş içine içine.Hiç direkt dimdik bakmıyor örneğin.Her defasında o hışımla açılan göz kapakları yavaş yavaş kapanıyor.İçe doğru,sanki kendini tekrar toplamak için.O her defasında birden bakan gözler su gibi akıyor sanki yavaş yavaş şekil deyişdiriyor.Teni de su gibi benbeyaz tertemiz.Engin denize bakar gibi dingin.Hani suya elini sokmazda dokunursunya elinin altında birşey hissedersin.İşte öyle hissediyorsun.Akışkan sanki teni.Işığın suda yansıması gibi teni benbeyaz tertemiz.Teni çok güzel kokuyor.Burnumu yapıştırmak istedi.Dudağımı dokundurmak istedim boynuna.Boğulmak istedim.Saçıda su gibi.Gece deniz gibi simsiyah.Yüzüne paspartü.Ben niye suyu istedim?Yıkanmak istedim kesinlikle!!!Çok şey söyledim bence bu cümlede.Başka söze gerek yok.
Çok cesurum,hep öyle oldum suya karşı hayatımda.Örneyin kaç yaşımda yüzme öğrendiğimi bilmem ben.Yazlıkda açılıp motorla açıkda da yüzerdik.Annemlemler hep korkardı.Ben hiç korkmadım.Lisanslı yüzücü oldum sonra.Beni küçükken yıkarlarkende ağlamazmışım.Kışlıkda evde küvete su doldurur oynarmışım ben.Ama su istemedi beni bu sefer.Cesaretimi kırmadı bu;suya karşı.Bence bu durum suyun baraj korkusuydu.Barajın özgürlüğünü kısıtlanması değil ama.Baraja dolmak istemiyor.Ait olmak ait olunmak istemiyor.Bundan ne anladığımı bir önceki yazımda yazmışdım.Tekrar uzatmıyım diye düşünüyorum.
Ama kum olmamışdım hiç.Çok götürüyor su; dalgaları,ışığın yansıması,denizin siyahı.Şimdi bakıyorum kıyılarda kum olmaz hep.Kayalık mı olsam?

Votka, Omlet ve ayrılık

kopanisti | 13 June 2007 15:57

İbiza’daki son günlerimdi. Birkaç hafta sonra sezon bitecek ben de evime dönecektim. Aylak yaşamak, nerde akşam orda sabah yapmak hoşuma gidiyordu bu günlerde. Belki bazı şeyleri unutmamı kolaylaştırırdı. Buradan sonra sırada askerlik vardı. Ciddiyetin yeri orasıydı. Eğer askerliği bu hayattan sonra delirmeden bitirebilirsem bana karada ölüm yok diye düşünürdüm hep.
Para harcayan, tatil yapan, çılgınca eğlenen, sapıtan, dağıtan, sevişen insanları seyretmek hoşuma gidiyordu. Tatil bitip de evlerine dönünce nasıl olsa yeterince bunalım yaşayacaklardı bu kapital dünyasında. Böyle davranmaları bana hep normal gelirdi o yüzden. Gündüzleri plajda, şezlongları düzeltir, şemsiyeleri açar, tatilcilere tuvaletlerin ve duşların yerlerini gösterir, geceleri de Cafe del Mar da ne iş olsa yaparım modunda çalışır, pesetalardan oluşan bahşişleri ve ücretleri de harcamamayı tercih ederdim.

Mahallede bir kıza deliler gibi tutulmuştum, bütün gün evden dışarı çıkmaz balkonda oturur O’nu seyrederdim, O da beni tabi. uzun süre bakıştıktan sonra tanışabilmiş, beraber bazı şeyler paylaşabilmiş, fırtınalı birbuçuk yıl geçirmiş sonra da kopmuştuk. İbiza’ya gelmemdeki sebep onu tamamen unutabilmekti. Çılgın eğlenceler, özgür insanlar arasında ben de biraz dağıtıp unutabilirdim belki. Bir tanıdık sayesinde bulduğum bu iş ile hem orada staj yaparım değişik insanlar tanırım hem de eğlenirim diye düşünmüş olmalıyım ki, pasaportumu vizemi ve bir ufak çanta eşyamı hazırlayıp İzmir’den ayrılmıştım. Geceleri gerek barda gerek mutfakta bardakları yıkar, masalar arasında dolanıp fazlalıkları toplar, yada kim sıkıştıysa yardımına koşar kısaca her işi yapardım. Plajdaki işi daha sonra gündüzlerim boş kalmasın diye bulmuştum. Bu yorucu işler bana tüm gece dinlediğim chillout ve ambient müzikler ile çok da zevkli gelirdi aslında, yorulduğumun farkına bile varmazdım.

Bazı geceler el ayak çekilince Annie Lenox dinleyerek birkaç bardak buz gibi votka içer, sonra da yatar uyurdum. On gündür en nihayet biriyle beraberdim, ikimiz için de sıra dışı bir on gündü. O gece yine Annie Lenox dinliyor, yine votka limon içiyorduk. Sabaha kadar burada kalmak istemiştik. Deniz kokusu ve gece ile güneşin doğuşuna kadar öpüşerek, koklaşarak sabahı etmiş, beraberliğimizin son gününde aşırı bir romantiklik yaşamıştık. Burada geçirdiğim dört ay boyunca uzun süreli beraber olduğum tek kişiydi. Almanya’dan iki haftalığına gelmişti, ama ben ancak geldiğinin dördüncü gününde O’nu farkedebilmiştim. Sabah olunca votkanın da tesiriyle mideler kazınmaya başlamış, mutfağa girerek beraber yaptığımız omleti üç dakkada mideye indirmiş, katıla katıla gülmüş, sonrada kumsalda elele hiç konuşmadan kaldığı otele varıncaya kadar yürümüştük.
Sevişme öncesi malzemeler: votka, yeşil limon, buz, nane yaprağı, bardak, Annie Lenox, deniz kokusu, kadın, erkek, aşk, I saved the world today,
Sevişme sonrası malzemeler : yumurta, tereyağ, teflon tava, peynir, domates, ekmek, tabak, kadın, erkek, Miracle of love, kumsal, deniz kokusu, sabah serinliği, kadın, erkek, aşk, ayrılık, sweet dreams