bildirgec.org

deniz hakkında tüm yazılar

DENİZDE NASIL BOĞULUNUR?

pillibebekkuyuda | 10 August 2007 10:49

Sayısal dünyanın verdiği sıkıntılarım o gün bitmiş, 1 hafta önceden topladığım bavulumun son rötuşlarını yapmak üzere eve dönmüştüm. İnanamıyorum yarın tatil başlıyordu.

İşte hamak ,işte deniz. Kıymetini bilmeyen keriz.
Arkadaşlarımla gittiğim o tatilin ruhuma kazınacağını tabii ki bilemezdim.
– Hey millet, şurada görmüş olduğunuz Iceberg var ya, yüzmesine güvenen gelsin, akşam içkiler benden.
Bu ne şımarıklıktı Tanrım. Sanırım bir akıl tıkanması yaşıyordum. Kendi duygularıma çok önem veririm aslında ama o tatile hakkını vermeli ve işyerime daha enerjik dönmeliydim.
– Biraz yemek yiyelim, enerji toplayalım, Iceberg’e yarışalım. Kabiliyetsizler, denize gideriz güneşlenip geri dönersiniz. Bu ne biçim bir tatil anlayışı, her saniyesi dolu dolu yaşanmalı tatillerin, götürün hamburgerleri.
Derken 2 adedini mideme indirdiğimi fark edemedim tabi..
– Hazır mısınız? BAŞLAYIN!!!
En öndeydim, engin ve derin deniz bir anda tüm cazibesini yitirip soğuk bir okyanus halini aldı. Tekneden düşmüş, köpek balıklarından kaçan küçücük bir kızdım.. Neredeydim? Alis harikalar diyarı? Hayır değil.. Freni patlamış koca bir gaz tankerinin içi? Hayır değil… En istemediğim şekilde ölüme gidiyordum..

ANTALYA’DA DENİZE GİTMEK

akoni | 09 August 2007 15:12

Ben 25 yıl İstanbul da yaşamış biriyim deniz burnumuzun dibindeydi ama çevre kirliliği nedeni ile sadece kenarında oturup yosun kokusunu içimize çekerdik.O bile beni mutlu etmeye yeterdi.Şimdi herkesin adını dilinden düşürmediği, turistik bölge dediğimiz zaman herkesin aklına ilk gelen Bodrum,Çeşme,Antalya hani denizi çok tuzlu olsa da sonuçta deniz.

Beni doyuruyor,tatmin olabiliyorum ama mutlu değilim..Acaba kör olsaymışım dahamı iyi olurmuş? Ama o zaman da mutsuz olacaktım. Vallahi koca bir dilekçe yazmayı düşünüyorum.Sorun ne merak ediyorsunuz.Acaba ben mi abartıyorum diyorum bazen. Evindeki bütün mutfak aletlerini sepetine dolduran pikniğe gider gibi tabak,kaşık,çatal sesleri arasında yerlerde halılar sanki deniz kenarı değilmiş de piknik alanındaymışız gibi.

Hani iklim sıcak insanlar bunalıyor hoş görülü olmak geliyor içimden .Ama çıldırmama az kaldı resmen çöpçülük yapıyorum. Atılan pet şişeler,karpuz kabukları,kırık bira şişeleri sizlere deteylarını anlatsam uzun sürecek manzara vahim içler acısı. Dahası korkunç. Kıyafet desen yataktan kalkan pijaması ile denizde atlet ,don,gömlek,tayt,bluz,şalvar,badi ne desem bütün kıyafetlerden tutun her şey var

.Hani burası ( Antalya ) güzel ülkemin turistik bölgesi olmasa ne giyersen giy diyeceğim ama diyemiyorum. Allaha şükür duşumuz var tuzlu sulardan arınmak için ama olurmu sanki mübarekler evde banyo oluyorlar şampuanlanmadan olmuyor. Bir kez uyardım şampuan kullanmak yasak diye aldığım cevap çok ilginç : “Gözleri bozukmuş yola gidecekmiş.” Hala çözemedim gözle şampuan ve duşun nasıl bir bağlantısı var. Şimdi ise en çok rahatsızlık duyduğum şu zıkkım olası içmeden duramadıkları – içimizde içen arkadaşlar varsa da duyurulur – lütfen dikkat ediniz içtiğiniz şu sigaranın izmaritlerini lütfen yerlere atmayın.Yer gök izmarit dolu artık çıkarmak üzereyim çok doldum.

Bu sahil şeridi benim tapulu arsam değil yanlış anlamayın. Sadece boş bulduğum yerde oturup kitap okur,yüzer giderim. Çevremin temiz olmasını istiyorum.Bıraktığım gibi bulmak istiyorum. Herkese sesleniyorum. Nasıl ki yabancı devletlerde yerde bir izmarit bulsam eşşek gibi anıracağım diyorsam benim ülkemde öyle olsun istiyorum. Bazen acaba biz arap soyumuyuz diyorum. Elle yemek ye sonra ellerini üzerine sil. Biz bu olamayız.Atatürk ne demiş ne mutlu Türküm diyene.Mutlu olabilmem için çevremin temiz olması gerekiyor.

Bugünlerde SAKIN denize girmeyin! Eyyam-ı Bahur nedeniyle cildiniz alalanabilir!

NLPMaster | 05 August 2007 02:29

Bu günlerde SAKIN denize girmeyiniz!
Bu günlerde SAKIN denize girmeyiniz!

Bu günlerde deniz girMEMEniz gerektiğini biliyor muydunuz?
Neden mi?

Eyyam-ı Buhur( bahur, buhar diyenler e
var) denilen günlerde denize girenlerde kalıcı benekler oluşuyormuş. Ben de araştırayım dedim.
Keşfedeyim, Hafif‘te neşredeyim

El kadar aletlerin kullanma klavuzunun varolduğunu görüp de Yaşamın tam olarak bir kullanma klavuzu olmamasına hayıflanırım hep…

İşte bu hayıflanmaların nedenlerinden birisi daha…

KAVAK YELLERİİ

catlakpusula | 03 August 2007 20:16

kavak yelleri dizisi şimdilerde hepimizin beğeniyle izlediği dizilerden biri haline geldi. Dizide üniversiteye hazırlanan 3 yakın arkadaşın hayatları anlatılıyor. bu 3 yakın arkadaş aslı(pelin karahan) efe(dağhan külegeç) deniz(ibrahim kendirici)normal hayatlarını sürdürürken kasabaya alamanyadan dizinin kötü kızı mine(aslı enver) gelir. Böylece işler karışmaya başlar. mine bu arkadaşların arasına girmek ister.ama başaramaz. dizide daha bir çok değişik şeyler yaşanıyor.. izlerken de keyifle izleniyor. her bölümde heyecanla izleyeceğiniz bir dizi izlemeyen için izlemeleri tavsiye edilir. küçük büyük herkes beğenerek iziliyor bu diziyi. büyüdükçe büyüyüyen dizi kavak yelleri …..:)

Motorlu Kayık veya Kayak

yenibirnickistiyorum | 02 August 2007 10:26

Surfango firmasınca üretilen PowerKayak ve Hawaii isimli araçlar, motor takılmış bir kano veya sörf tahtasına benziyor. Saatte 25 mph (~40kmh) hız yapabilen araçlar, iki-üç saat yetecek yakıt tankına sahip.

Ürünlerden çok dikkatimi çeken ürünün isminin “kayak” olması. Yapılan eyleme ise “kayaking” demişler. Kelime sözlükte, ‘Eskimoların kaymak için kullandıkları alet’ olarak geçiyor.

ark istanbul

arkistanbul | 30 July 2007 20:04

Yunan gemiciler hamsiye Araplar baklavaya bayılıyor
Türkiye limanlarına bir yılda tam 400 bin gemi uğruyor. Bu gemilerin personel için satın aldığı kumanyalar ülkelerin damak zevklerini gösteriyor.

Buna göre Arap gemiciler lokum ve cezerye hayranı. Hintlilerin tercihi helva ve sardalya balığı. Ruslar baklava ve helvalı kumanye istiyor. Bulgar gemiciler cezeryesiz, Yunan gemiciler hamsisiz kumanya almıyor.
Türkiye’de denizcilik sektörünün gelişmesine paralel olarak yabancı gemilere malzeme satışı yapan kumanya şirketlerinin cirolarında önemli artışlar oldu. Türkiye’ye yıllık 500 milyon dolarlık döviz girdisi sağlayan kumanya şirketleri uluslararası alanda söz sahibi olabilmek için bir araya gelerek Gemi Kumanyacıları Derneği’ni (TURSSA) kurdu. Kumanya şirketleri dünyanın dört bir yanından Türkiye’ye gelen yük ve yolcu gemilerinden teknik malzemelerin yanı sıra lokum, hamsi, cezerye, pastırma ve baklava gibi Türkiye’ye has gibi yiyeceklerden de sipariş alıyor.
Limanlarımızda gemilere malzeme satışı yapan toplam acente bağlantılı 4 bağlantısız 28 kumanya şirketi faaliyet gösteriyor. Mersin, İzmir ve İstanbul gibi liman sayısının fazla olduğu illerde yoğunlaşan kumanya şirketleri gemilere güverte malzemeleri, yedek parça gibi malzemelerin yanında donuk et, kuru gıda ve sıvı içecek türü gıda maddelerinin satışını yapıyor. Uluslararası deniz trafiğinin stratejik bir konuma sahip olduğunu belirten Gemi Kumanyacıları Derneği Başkanı Zihni Memişoğlu, bu sektörde uluslararası alanda yeterli paya sahip olunmadığını dile getiriyor. Yılda yaklaşık 400 bin yük ve yolcu gemisinin limanları ziyaret etmesine rağmen bunlara verilen kumanya hizmetinden sağlanan gelirin Norveç’ten daha düşük olduğunu belirten Memişoğlu, Zaman’a şu açıklamalarda bulundu: “Amacımız, gemiler Türkiye’den bin–bin 500 dolarlık alım yapıyorlarsa bunu 5 bin dolarlar seviyesine çıkarmak. Diğer ülkelerden aldıkları malzemeleri bizden almalarını sağlamak.”
İstanbul’da faaliyet gösteren acente bağlantılı ARK İstanbul Kumanyacılık’ın yetkilileri de NYC ye ait Kosta Rika, Yunanistan, İtalya, Almanya, Norveç, Almanya gibi dünyanın farklı ülkelerinden gelen gemilere malzeme satışı yaptıklarını dile getiriyor. Aykut Bilol, “Bu durum kumanyacıları da etkiliyor. Limanlardaki mevcut potansiyel iyi bir şekilde değerlendirilse bu kumanyacılara da yansıyacak.” dedi.
İzmir Limanı’nda faaliyet gösteren Arma Uluslararası Kumanyacılık’ın sahiplerinden Ali Çapacı da şunları kaydetti: “Yunanlı ve Hindistanlı gemiciler sardalye, istavrit, hamsi gibi balıklardan sipariş veriyor. 40–50 kilo balık alıyor. Ruslar ve Polonyalılar helvayı seviyor. Suriye, İran, Tunus ve Cezayir gibi Arap ülkelerinden gelen gemiciler baklava ve lokuma bayılıyor. Mersin Limanı’nda faaliyet gösteren Caytrans Şirketi’nin sahibi Tarkan Karaçay da Akdeniz Bölgesi’nin ünlü tatlılarından cezeryeye Arap ve Bulgaristanlı gemicilerin ilgi gösterdiğini dile getiriyor.