bildirgec.org

İnce belli, kıvrak ajanları kimlerdir ve yurdumuzda il dansöz ve aynı zamanda ajan olan Emine Adalet Pee kimdir. İşte bu na ışık tutan Eser Baykuş’un sayfasından alıntı. İlgi duyanlara duyurulur.

Adalet Pee’nin rol aldığı filmlerv ise şunlardır.

1944 DENİZ KIZI Y: Faruk Kenç, S: Mualla Kenç, GY: Kriton İlyadis, YP: İstanbul F. (Faruk Kenç)

1947 YANIK KAVAL SY: Baha Gelenbevi, GY: Kriton İlyadis, M: Sadi Işılay, Muhittin Sadak, YP: Birlik F. (İskender Necef)

1949 UÇURUMA DOĞRU SY: Şadan Kamil {“Der Postmeister-Postacının Kızı” (1940) isimli filminden}, GY: İlhan Arakon, M: Baki Çallıoğlu, YP: Atlas F. (Nazif Duru)

Dansöz Afiş

Derler ki Hz. İsa’ nın çarmıha gerilirken elleri ve ayaklarına çakılan çiviler çingeneler tarafından yapılmıştır. Bunun içindir ki çingeneler ömür boyu lanetlenmiş bir topluluktur. Yerleri, yurtları yoktur. Sevilmezler… Bir kez yıkandıkları suda bir daha yıkanamazlar…

Film bu şekilde değişik bir anlatım ile başlıyor. Tür olarak Drama dense de daha çok masalsı bir anlatıma sahip. Aslına bakarsanız hafif de bir günah çıkarma gibi algılanıyor.

Halıcıoğlu’nda yaşayan 6 kişilik Kuşkan ailesinin 7. üyesi olarak 22 Nisan 1965 yılında dünyaya gelen Mehmet Fikret Kuşkan, 1 yaşına geldiğinde dört ablasıyla birlikte İstinye’ye taşındı.
Fikret 4 yaşına geldiğinde, babası felç geçirdi ve artık hayatına ‘yatakta’ devam etmek zorunda kaldı.
‘Evin tek erkeği’ olan Fikret, ortaokul yıllarında bunu babasının ölümüyle fark eder ve okulu bırakıp çalışmaya başlar. 13 yaşında marangozculuk yaparak iş hayatına atılan Fikret, ‘diğer babası’ olarak gördüğü tarih öğretmeninin daveti üzerine Tokat’a gitmeye karar verdi. Henüz 13 yaşındayken kendi hayatıyla birlikte ailesinin de sorumluluğunu almaya çalışan Fikret, okumak için gittiği Tokat’ta ‘şehirli’ muamelesi gördü. İstanbul’dan sonra Tokat – Almus’a ayak uydurmak Fikret’i zorladı; nihayet başaran Fikret, 3 yılın sonunda tekrar İstanbul’a, ailesinin yanına döndü.
Kuşkan ailesi, maddi durumları gereği İstinye’den tekrar Halıcıoğlu’na taşınmak zorunda kalır. Dört ablası ve annesiyle yaşayan Fikret, Hasköy Lisesi’ne yazılır. Okulun yanı sıra ailesine destek amaçlı çeşitli işlerde çalışan Fikret, sokak kültürüyle büyüdü. Sokak insanları, sokak kedileri ve yılarca hayatın içinden manzaraları izlemek yerine bizzat yaşayan Fikret, bunun olumlu ve olumsuz getirilerini yıllar sonra tek başına yaşadığı çatı katında görecekti.
Fikret, 16 yaşındaydı hayatında bir kez bile tiyatroya gitmemişti. Lise edebiyat öğretmeni bir gün Fikret’i tiyatroya davet etti ve Fikret’in ‘oyunculuk aşkı’ gittiği tiyatro sayesinde başlamış oldu.
Liseyi bitiren Fikret, okul arkadaşlarıyla birlikte Sirkeci’de bir fotoğraf stüdyosu açmaya karar verir.
Fikret liseyi bitirmiştir ama aslında başarılı bir öğrenci değildi. Okul ve dersler ona hep uzak gelmişti.

Efe rakının sitesi olan bu sitede müthiş bir eğlenceli oyun bulunmakta.Oyunun amacı oyundaki dansöze en iyi şekilde ritim tutmak.Ünlü bir dansözün hareketlerini alkıslayarak puan kazanıyorsunuz ilk üçede cok guzel armaganlar var.Vaktiniz varsa ve dansöz izlemeyide severseniz kaçırmayın.Oyunu oynamak çok basit sadece hızlı olmanız gerekiyor.Oyunu mikrofon veya klavye ile oynayabiliryorsunuz.Oyun esnasinda baloncuklarin geçiş yerlerinde ritim tutarak oyunda ilerleniyorsunuz.Ve birde efelenme bölümü var.Burada en hızlı alkışı yapmaniız gereiyor.Buradan kazanacağiz bonus punala üst sırala çıkabilirsiniz.Bu arada siteye 18 yasından büyüklerin girmesi daha iyi olur.Zaten siteye girişte bu sorulmaktadır.Siteye girmek için tıklayın

http://www.caloynasin.com/

http://www.caloynasin.com/enter.php

Advergame olarak adlandırılan ve Reklam ile oyunun bir arada sunulmasına dayanan reklam biçimi gün geçtikçe daha çok tercih edilen bir yöntem haline geliyor. Özellikle standart reklam biçimlerinden yararlanması zor olan firmalar, mecralarının darlığını bu alternatif yollar ile kapatmaya gayret ediyor

Reklam yapmanın hayli güç ve sınırlı olduğu alkollü içki pazarı da alternatif yöntemlerın son derece sık rastlandığı bir dal.

http://www.internethaber.com/news_detail.php?id=110245

Ağırdan başlar müzik, önce eller kıvrılır yılan gibi..

Müziğin dans ettiren pervasızlığında dansöz oynar..

Dirsekler ve bilekler elleri izler, boyun ellere inat ters istikamette gider gelir. Devreye göğüs girer, o da boynuna zıt hareket eder..Nefesini içine çeker, karın kaslarını dalgalandırır..Bakışları buğulu ve sert, bazen bu dansı istemez görünür dansöz, bunun sebebi hayatta çektiği acılara sessiz kalıp bedeniyle meydan okumasıdır ..Bazen gülümser çünkü hayat sadece hüzünden ve acıdan ibaret değildir..

Kanın akışı değişir sanki, ritim, binlerce emir verir. Vücut çıldırır, hareketlerle konuşur.
Beden, müziğin olmuştur artık..Kendini bırakır, salınır, döner derken ayak parmak ucundan saçının teline kadar titremeye başlar, o an duyduğu tek ses müziğin sesidir ve müzikten ibarettir dünya..

Yeni yıla Palandöken’de eğlencenin doruğunda giren vatandaşların, farkında olmadan, kendi makam aracının önünde dansöz oynattığını televizyondan öğrendiğinde çok sinirlenen Sağlık Bakanı Recep Akdağ, korumalarını bir daha böyle bi şey olmaması için daha dikkatli olmaları konusunda uyarmış

..

Bir de o dansözün, bir otelin park yerinde, içinde bakan bulunmayan “devletlü” aracın önünde değil de, -alimallah- aynı sayın bakanın masasının üzerinde göbek atması ihtimalini düşünebiliyor musunuz?
Ben şimdi düşündüm ve doğrusu ister istemez titredim.. Böyle bir ihtimal durumunda ne o masa, ne o masadakilerden biri, ne de -Allah korusun- o dansöz olmak isterdim, doğrusu..