bildirgec.org

çocuk hakkında tüm yazılar

Dahi Çocuk…

sirkupu | 10 February 2007 01:58

dahi
dahi

vatan gazetesinde yayınlanan habere göre,İngiltere’de 11 yaşındaki dahi çocuk Michael Dowling, bu yaşta sahip olduğu bilgi ve becerileriyle herkesi şaşırtıyor. Dowling şimdiden 3 dil öğrendi. Anadili olan İngilizce’yi çok etkin kullanabilen Dowling 170 puanlık IQ’su sayesinde Yunanca, Latince ve İbranice de biliyor, ayrıca Çince öğreniyor.Haberin Devamı İçin Tıklayınız..

Büyümeyen Çocuk Peter Pan ve James Matthew Barrie

qtarantino | 01 February 2007 15:46

James Matthew Barrie’nin gerçek hayat hikayesini konu alan “Finding Neverland” filmini izledikten sonra başladı merakım. Yazarı canlandıran Johnny Depp’in üstün oyunculuğundan mı, yoksa yazarın içler acısı evlilik hayatı ve mutsuzluğundan mı bilmiyorum kendimi J.M. Barrie’nin hayatını araştırırken buldum. Dipnot olarak belirteyim “Finding Neverland” filmi yazarın Peter Pan eserini yarattığı dönemi birebir anlatıyor…

Yarattığı Peter Pan karakteri yazarın adının önüne geçmiş durumda, pek çoğumuz Peter Pan’ın en azından ismini duymuşuzdur, ama benim bilmediğim ne kadar çok detay varmış…
Peter Pan, J.M. Barrie’nin (1860–1937) dünya çocuk klasikleri arasındaki, en çok satanlar listesinin ilk sıralarındaki kitabının, “haşarı” ve “ukala” karakteridir.

Çocuk klasikleri dediğime bakmayın ben 29’lu yaşlarımda okudum bu eseri…
Çok kısa özetle Peter Pan, “’Varolmayan Ülke” adındaki küçük bir adada, üzerlerine peri tozu serperek uçmayı öğrettiği kayıp çocuklarla birlikte, türlü maceralara atılan, korsanlarla kapışacak kadar yürekli, büyümek istemeyen bir çocuktur. Devamını kitaptan okuma zevkinden sizi mahrum etmemek için susuyorum.
Yazarın vasiyetiyle, Peter Pan isminden elde edilen ve edilecek tüm gelir Londra’daki hasta çocukların iyileştirilmesi için onlara medikal ve tıbbi yardım sağlayan Great Ormond Street Hospital’e (G.O.S.H.) bağışlanmış.
G.O.S.H., 2004 yılında dünya çapında bir yarışma düzenleyip Peter Pan’ı yaşatmaya karar verir ve yarışmaya katılan iki yüzün üzerindeki başvuru içinden Geraldine McGaughrean’ın kaleme aldığı “Peter Pan Define Avında” isimli eser birinciliğe layık görülür ve birçok dile çevrilerek, basılır.
Ben bu kitabı da alarak okudum, şahsen ilk kitabın tadını bulamadığımı söylemek zorundayım, ama güzel olan Peter Pan’ın yeni macerasına ait satılan tüm ürünlerden elde edilen kârın da Great Ormond Street Hospital yararına kullanılacak olması.
J.M. Barrie’nin yazdığı orjinal ilk kitaptan en hoşuma giden bir anektodla bitereceğim lafımı;
“Yeni doğan bir bebek ilk kez güldüğünde, gülüşü kırılıp bin parçaya bölünmüş ve hepsi zıplaya zıplaya etrafa dağılıp gitmiş. Periler böyle doğmuş işte, şimdiki çocuklar çok şey biliyor ve çok geçmeden perilere inanmaz oluyorlar. Ne zaman bir çocuk ‘perilere inanmam’ dese, bir yerlerde bir peri düşüp ölüverir”
Berry bu dokunaklı anlatımı ve sınırsız hayal gücü ile beni etkiledi doğrusu…

Bir Can’a sevgi katmak!

| 26 January 2007 02:35

Türkiye’deki kimsesiz çocuk sayısı 700 bin. SHÇEK‘nin himaye ettiği çocuk sayısı 21 bin ve tam 20 bin çocuk ise sokaklarda yaşıyor.Durum böyle olunca,ekonomik açıdan problemleri olmayan vatandaşlarımıza da büyük bir görev düşüyor.Türkiye’nin nüfusu,haziran sonlarında 72 milyon 65 bin kişiyi bulmuştu.Peki,zaten bu kadar kalabalık bir ülkede yaşarken,dur durak bilmeksizin durumu pek de iyiye gitmeyen ülkemizde çocuk dünyaya getirmek ve gittikçe artan nüfusumuza katkıda bulunmak niye?Ben inanıyorum ki,bütün insanların,kendi kanlarını taşımasa bile 700.000’in içinden bir tane canı bile olsa doyurabilecek,ona yetebilecek sevgileri vardır kalplerinin ta derinliklerine saklanmış olsa da…Bu yazıyı okuyanlar,okumayı istememişte aslında karşısına çıkıvermiş oldugu için okumak durumunda kalan herkes, bir kere olsun ellerini vicdanlarına koyup düşünmeliler.Bizde 700 binin içinde olabilirdik.Onlar da,bizler de aynı ülkenin insanlarıyız.Aynı Türk kanını taşıyoruz… “Evlat Edinme” konusu hakkında herkes bir kez değil,iki kez veya üç kez düşünmeli.Bu hepimizin görevidir benim kanaatimce…Gelin,hepimiz biraz daha duyarlı olalım!! Düşünelim, şuan olmayan küçük bir kalbe canından can katarak onu hayatın ortasına getirmek mi,yoksa zaten kaderin sillesini yemiş ve hayatın ortasına olduğu gibi bırakılıvermiş, yaşamın bütün acısıyla kavrulmaya terk edilmiş birine canımızdan can katmak mı daha yakışır bize??

??

“Evlat Edinme” hakkinda genel bir kac maddeyi derledim:
Evlat edinmek istenmesi halinde;

  • evlat edinecek kişinin en az otuz yaşında olması,
  • evlat edinen ile evlat edinilen kişi arasında en az 18 en fazla 45 yıl yaş farkı olması,
  • evlat edinen,evlat edinilen veya her iki tarafında evli olması halinde, eşlerinden izin alınması,
  • evlat edinilenin önceden evlat edinilmiş olmaması,
    zorunludur.
    Ayrıntı isteyenler içinse:
    1. burada
    2. burada
    3. ve bu sitededetaylı bilgi verilmiş.

Utandım

darjeeling | 24 January 2007 10:52

Bugün otobüste zihinsel özürlü bir çocuk gördüm.17-18 yaşlarında,annesi de vardı yanında.Hayatın ona neleri vermediğinden habersiz etrafa gülümsüyordu.Annesinin gözlerinin içine öyle güzel bakıyordu ki, ben hayatım boyunca anneme bu kadar anlamlı ve uzun uzun bakmadığı farkettim.Ben anneme hiç böylesine sevgi dolu bakmamıştım.O an utandım kendimden.Her vücut ve beyin fonksiyonu çalışan bizler çoğu zaman bence sevgimizi göstermekten kaçınıyoruz ama menfaatimize yarıyacak birşey olduğunda ailelerimizin dibinde bitiveriyoruz.O çocuk ise karşılıksız ve çıkarsızdı annesine karşı.Biz de belki kötü evlatlar değiliz ama o hiç kötü bir evlat değildi..
Ben bugün utandım kendimden:(

Yalnızlığı Anla…

tissss | 17 January 2007 02:55

Ben çocukken, çok uzaklardan çok sevdiğim biri gelirdi zaman zaman. Öyle ki dünyalar benim olurdu o geldiğinde, babadan okulu asma izni güç bela alınırdı. Yanımda kaldığı o kısa zaman kırıntıları en sevdiğim şarkı kadar kısa gelirdi hep. Gitme vakti geldiğinde çıkamazdım uğurlamaya, anlamazdım çünkü neden gittiğini, iş? güç? arkada bekleyen biri?…anlayamazdım hiç birini, kabullenemezdim gidiş sebebi olarak. Seviyordum işte onun yanımda olmasını, onunla vakit geçirmeyi, yemek yemeyi, ufak bahçemizde top oynamayı ve saklambaç bazen…anlayamazdım niye gitmesi gerektiğini, anlatamazlardı bana. O giderken çıkamazdım uğurlamaya. Evin en arka odasına, dolabın arkasına saklanır kendimin bile duyamayacağı kadar sessiz, bir çocuğun gönlünün kaldıramayacağı kadar şiddetli ağlardım.

Büyük Aileler İçin Sandalye !

hypn0s | 14 January 2007 14:28

Hal Tayler isimli arkadas, büyük aileler için özel ürettiği sandalyeyi tanıtıyor. 3 küçük çocuğuna hikaye okuyabilmek ve aynı yerde oturabilmek için böyle birşey yaptığını söyleyen hal tayler hakkında daha ayrıntılı bilgiye şuradan bakabilirsiniz.

Boy Babadan, Kilo Anadan…

Bilgekan | 12 January 2007 20:22

Araştırmalar babanın kilosunun çocuğun kilosunu belirlemekte pek bir etkisi olmadığını ortaya çıkardı. Ancak uzun boylu babaların çocuklarının da boylarının uzun olduğu belirlendi. Çocukların boylarının uzun olmasında doğumdan sonraki çevresel etkenler ve beslenme etkili olduğu kadar babanın boyunun uzun yada kısa olması da belirleyici oluyor.

Bir çocuğun doğum kilosunu yada doğumdan sonra vücudundaki yağ oranını etkileyenler arasında ise annenin kilosunun önemli bir payı var.
Uzmanlar bu durumun şişman yada zayıf annenin rahim ortamındaki farklılıktan kaynaklandığını belirtiyor. Şişman annelerin kanındaki şeker oranının da daha yüksek olduğu, anne karnındayken bu durumdan etkilenen bebeklerin doğum kilosunun ve ileriki yaşlardaki kilosunun daha yüksek olduğu belirtiliyor.