bildirgec.org

çıldırmak üzere hakkında tüm yazılar

hafif

met | 28 April 2004 02:06

arkadasim bugun tasarimini begendigi 1 web sitesi olan hafif.org’u gosterdi. nedir ne degildir diye girdim. bikac dakika kavram bombardimanina maruz kaldiktan sonra rehberler altinda aradigimi buldum: “hafif.org hakkinda”

bu daha belli yerlerde olmali ki yeni kullanicilar afallamasin.

“memeage” ve “mim ne demek” sayfalarinda surekli sonraki sayfa’ya bastim fakat bir sure sonra anladim ki ayni yerde donuyorum. sonra “yukari” ya bastim.

off ise gitmek istemiyorum!!

fönix | 24 April 2004 05:19

ne güzel, gitmek istemedigim isim var benim de artik… kendi kazandigin paranin rengini unutmak, kokusunu, o harcarken terinizin degerinin verdigi huzuru dörtbucuk yil hissetmemek ve simdi daha iki gün olmus baslayali, suraya oturmusum da kendimi, off nasil calisacam yarin, diye düsünürken bulmusum… ne güzel yeniden, bugün evde kalmak istiyorum, ise gitmek istemiyorum, diyebilmek…

bir kitap,bir insan, bir dünya

suphi | 23 April 2004 19:41

bazen boğuluyorum şu dünyada.bir kitap unutturuyor bazen acımı.Kitaplar;isagoji,alaka,emali,maksut,vs.ne kadar dikkat etsemde bazen bir insanı kırabiliyorum.her insanın kaderi o.çocuğu olmak mı?elbet birileri çıkıyor size bu kelimeyi söyleyecek.bazen çok karamsar oluyorum,bazen umut doluyorum.kimi dinden biraz uzaklaş diyor dolaylı olarak.kimi ne diyor onuda anlamıyorum.çabuk aşık olup bu yüzden kendimi suçluyorum.tek suçlu var dünyada o da ben miyim.halbu ki kimseyi üzmek istemem.bu uğurda ben üzülecek mişim adaam…peki buldum.sanki bişey mi umdum.ne adımın bir duvara yazılmasını isterim,ne de bir satır arasına.ölmüşüm, gitmişim adım anılmış”iyi adamdı”desinler başka bir şey istemem.büyük adam olacakmışım.adam olmak bu kadar zorsa büyük adam nasıl olacağım.hayata penbe gözlüklerden bakmam lazımmış.bu nasıl bir teslimiyet.belki iyi bir teslimiyet.gülerek ölen insanla,ağlayarak ölen insan arasındaki fark ne.müslüman intihar edemez,böyle bir lüksü yok.ama rabbim beni öldür diye dua edebilir.bu hal bir döenim düşüncesi olsun istiyorum.karanlık köşem aydınlansın istiyorum.huzur istiyorum.toprağın altı karanlıkta üstü çok mu aydınlık.satır aralarında boğuluyorum.acaba diyorum imam nasıl bilirdiniz diye sorunca kaç kişi sürü pikolojisine kapılmadan,hiçbir baskı altında kalmadan iyi bilirdik diyecek.daha çocukmuyum yoksa yaşlandım mı bilmiyorum.hangi insan açıklar halimi.reçetem lokmanın mı elinde.ben bulamıyacaksam cevabını yedi düvel arar mı cevabı?meşin kırbaç şakladı ama ara hala yerinde.ne iki dakikası kardeşim 18 sene geçmiş.erzurumlu ibrahim hakkı hazretleri demiş: Açılır bahtımız bir gün hemen battıkça batmazya-sebepler halk eder halik kerem babın kapatmazya-benim hakka münacağtım rızk için değildir haşa-hüda rezakı alemdir rızıksız kul yaratmazya.

Zihnim Kirlendi

linux | 16 April 2004 02:34

Arena programını izleyip şok geçirdim.Konu İstanbul hali(hani şu meyvenin sebzenin toplandığı şehre dağıtıldığı yer)Manzara berbat.Ürünlerin konduğu kasalara işeyenler,yerlerde alıcısını bekleyen pırasalar,üzerlerinde bulunan ilaç artıklarından kırmızı beyaz görünen domatesler.Her şey ayak altında,ambalajsız korunmasız,pislik içinde. İzlemeye dayanamayıp kapattım,üzerine bir bardak soğuk su içmek için mutfağa gittim,tezgahtaki elmalar ile karşılaşınca bundan sonra nasıl mevya sebze yiyeceğimi düşündüm.Arena da daha önce çürümüş peynirlerin tekrar 40 derecede ısıtılıp tekrar satılmasıyla,ekmek unlarının üzerindeki fare pislikleriyle ilgili bir bölünde seyretmiştim.Hatta fön makinasıyla kurutarak ilaç dozajlarını ayarlamaya çalışılan kaçak,sahte ilaçları ‘havan ilaçları yapar burası ruhsatlı’ atölyelerde,insan ilaçları yaparak el altından sattıklarınıda izlemiştim Arena’da… Bu programı yasaklamalılar(!) Yayından kaldırılmalı(!)Bunlari izleyip yemeden içmeden kesilme ve sonrasında ipe sapa gelmez çildırmış eczacılıktan terk kaçak ilaç patronlarının ürettiği sahte ilaçlarla iflah olmaz bir duruma düşmemek için, toplum sağlığı,psikolojisi için Arena yayını hemen dudurulmalı(!)Sistemin düzeleceğinden yana hiç bir umudum yok.Bari öğrenmeyelim karın ağrımızın sebebini,bile bile lades olmasın(!)Zihnimiz kirlenmesin!

yaşamının sinopsisini yazmaya calışan bir ahmak

tozvegolge | 15 April 2004 11:13

Zamansız ve mekansız bir hayat. Zamana ve mekana sığmayan değil, zamanı ve mekanı yadsıyan tüm yanlarımla, kendimi tüketmeliyim önce. Deniz kabarıp yüzüme vurduğunda, dudaklarıma isabet ettirdiği tum öpücükleri saklayıp sana getirmeliyim..

(zaman gecer her ne kadar yadsısanda sen)

Geçen zaman değil içimdeki histerinin yansılarıydı. Zaman hep aynı yerde duruyor ben onun içinden geçiyordum. Her ölüşümde yeniden doguyor her dogusumda bir aşk a bedellenmek istiyordum. Olmuyordu, her gece ölüp her sabah yeniden dogmayı denedim. Bu kez her sabah aşık olmaya başlamıştım ama, kime?

cehennem

eyluleser | 10 April 2004 12:36

hayat ne kadar da acı!ölümü beklemek…sevdiğin birinin gözlerinin önünde yok oluşuna şahit olmak.ne acı!bir atasözü derki:yaşamak en büyük cehennemdir…

bi s.k olmaz

xdestroy | 10 April 2004 02:37

bi türlü anlamıyorum insanlardaki bu rahat hakaret olayını.Bana fazla geliyo söylenenler.Neden bukadar kolay değişiyor ilişkiler.En küçük bi şeyde hakaretleri kaldıramıyorum .Bana güvenmeyin kardeşim fakat eğer beraber iyi vakit geçirmiyosak da siktir ya sinirim bozuluyo durup dururken.Kircam kalbini bir gün bende fakat teşviğe ne gerek war.dumur olunuz kendini bakınız ve kaybolmayınız lütfen.Telepatik bi sakatlık war bu işte.

Bir sorum var

Alvinaard | 08 April 2004 14:37

Yaw arkadaşlar bu golfle ilgili yazıyı görünce aklıma geldi. Epey oldu bahsedeceğim reklam gösterileli. Hani şu arabanın içinden çevreyi gösteren ve reklamın sonunda da yol kenarındaki büyük bir aynadan içinde bulunduğumuz arabanın meğer sarı renkli new beetle olduğunu anladığımız reklamın müziği kime aittir onu sormak istiyorum. Ekşi sözlükte Semisonic’ten bir parça olduğu iddia ediliyor ama indirdim alakası yok. Bilen bulabilen olursa sevinirim. Aradım, aradım, vos vos Almanya’ya mail bile attım ama doğal olarak bi taraflarına takmadılar. Bekliyorum. Bana yazın.

vat is dı matriks ulan!!!

denver | 05 April 2004 05:58

saat sabah 05:19, gün pazartesi.. ama rialto‘nun söylediği şekilde değil pek.. yaklaşık bir haftadır günışığı görmeden yatağa girmedim.. bir rahatsızlık olsa gerek günışığında çalışamamak.. geceyarısından itibaren matrix ve determinant oldu içim dışım.. kofaktör görüyorum heryerde.. üstüne üstlük outline yetiştirmem gerekiyor ingilizce hocama fakat daha altbaşlıklar bile belli değil.. konu:seri katiller.. bazen herşeyi bırakıp canımı sıkan insanları birer birer yok etmek istiyorum.. ne güzel bir örnek olurdu bu yazacağım essay’de.. “can sıkıntısından seri katil oldu!”.. kimden başlardım acaba ilk.. galiba en çok canımı sıkandan yani kendimden başlardım.. ama dur bir dakika, o zaman nasıl öldürcem başkalarını.. canımı sıkan herkesi bir yerde toplasam yapabilirim böyle birşey heralde.. ama o zamandan toplu katliam olur di mi.. dur bakalım biraz daha düşünelim elbet buluruz bir çaresini..

oFF bu kadar olur…!

LuCiFeRioN | 04 April 2004 17:02

Evvel zaman içinde değil…daha dün akşam…Dün akşam iki arkadaş bara gidicez…plan falan yaptık…ondan sonra ben hatunu aradım…dedim evdeyim bu akşam…başım ağrıo…oda bana dedi…bende onun için arıcaktım zaten…bende çok kötüyüm çıkamıcam…bende içimden bir oHH çektim…neyse biz gittik bara…haa tabii iki tanede hatun var yanımızda…eğlenioz :)ondan sonra biz hatunlarla tam bardan çıkıp eve giderken, güzel bir BMW yaklaştı barın önüne…delikanlının teki indi ilkbaş, arkadasından da benim hatun…ben direk olarak servis dışı…!!! herşey orda bitti…ve ben bu hatunla iki yıldır takılıyorduk…neyse hayat devam edio…bu arada Dilek Budak’tan “bip” adlı şarkıyı dinlemenizi şiddetle ısrar ediyorum arkadaşlar…