bildirgec.org

çağdaş hakkında tüm yazılar

EN KOMİK YASALAR

| 17 August 2007 10:10

http://www.objektifhaber.com/yeni/objhab/default.aspx?id=2O37O103406

Kaçmak zorunda kalanlarımız….

kalamara | 12 July 2007 16:03

İzmir’de kaçak yakalandı haberi duymaya alışmaya başladığımız türden haberler arasına girdi.
Ne diyelim inşallah ülke olarak yolsuzlukların üstesinden geliriz ve çağdaş medeniyet seviyesini yakalar insanlarımızı kaçmak ( başka bir ülkeye ) zorunda bırakmayız.
Bu ülke çok hoş insanlarla dolu aslında…

Türbanı Sorun Yapanlar

cossack35 | 28 April 2007 16:40

Son günlerde köktendinci kesimlerin ağzında sakız oldu adeta: “Türban takma özgürlüğümüz kısıtlanamaz!” Meydanlarda birtakım çevrelerce dolduruşa getirilmiş, beyinleri yıkanmış, beyinleri yıkanamasa da zorla meydanlara çekilmiş masum genç kızlar üzerinden siyaset yapmaya çalışan bir grup musallat oldu ülkemize… Bu kişiler bu belirttiğim özelliklere sahip genç kızların haklarını savunuyorlar sözde… Beyin yıkamanın, bir şeyleri zorla yaptırmanın adını “demokrasi” koymuşlar… “Türban takmak demokratik bir haktır, engellenemez!” diye bağırıyor türbanlı bir genç kızın babası, kızı ise yanında sus pus olmuş, babasının dediğine bir karşı çıksın, hele bir çıksın bakalım başına neler geliyor bu genç kızın… Babasına göre bunun adı demokrasi, kızı susacak kendi konuşacak, kızıyla ilgili vicdani kararları bile kendisi verecek, örnek Müslüman(!) babamız, İslam dinimizin temel esaslarından biri olan “dinde zorlama yoktur” ilkesini bir anda unutacak.

kuniko maeda

schizophrenia13 | 07 October 2006 13:29

masa örtüsü
masa örtüsü

kuniko maeda hakkında çok fazla bilgi yok, japon asıllı bir bayan olduğunun dışında ama yaptığı işleri her yerde görmek mümkün. yiyeceği hammade olarak kullandığı eserlerinde, alışılmış materyalleri yeniden üretmiş ya da yiyecekleri farklı bir şekle sokmuş.

Erkekleri Eğitelim – 1

linnux | 04 September 2006 16:33

Verdiğimiz bir eleştiri sözünü tutarken, toplumumuzdaki
bazı eğilimleri de eleştiriyoruz bu yazımızda.
Mekanımız asker ocağı, başlayalım!

Acemi birliğinde, akşam yemeğinden sonra bir de akşam dersi yapılıyordu.
Atatürkçülük eğitimi falan…

Aklıma gelmişken, “Atatürk’ün tanımı” diye birşey vardı.
On maddelikti sanırım. Yani tüfeğin silahın tanımı olur da,
“Atatürk’ün tanımı” kavramını hangi akla yakıştırırsınız,
bunu TDK’ya havale ediyorum.
Gerçi bu tanımın, “hangi aklın” eseri olduğuna dair duyumlar almadım değil.
Ama kesinliği olmayan bir konuda polemiğe girmeyelim deyip,
TDK’ya saygı ve sevgilerimizi gönderiyoruz(nedense!).

György Ligeti ve Mekanik Obsesyon

hamilikart | 12 July 2006 01:43

Aşağıdaki yazıyı 2000 yılında o zamanlar yayında olan araf.net için yazmıştım. Ligeti’nin 12 Haziran 2006 tarihinde aramızdan ayrılması nedeniyle güncelleyerek hafif.org’a ekliyorum. Bazı bağlantıları yeni ekledim.

György Ligeti
György Ligeti

Kısa Özgeçmiş
Yirminci yüzyılın, tanımına tam anlamıyla uyan “avant garde” bağdarlardan (bestecilerden) biridir György Ligeti. Birinci Dünya savaşından sonra Romanya topraklarına katılmış olan “Dicsöszentmarton” adlı bir Macar kasabasında 1923’te doğan Ligeti, Özellikle altmışlı yıllardan itibaren çağdaş çoksesli müziğin gelişiminde büyük söz sahibi oldu. Küğ (müzik) aktivitelerinin şiddetle sınırlandırıldığı ya da baskı altında tutulduğu 1950’li yılların Macaristan topraklarından Macar halkının sonradan Sovyet yönetimi tarafından bastırılan ayaklanması sırasında (1956) istemeye istemeye ayrılan ve Viyana’ya geçen Ligeti, daha sonraları belli bir süre eğitim faaliyetlerine katılacağı Darmstadt’a gitti. Darmstadt’da yeni gelişmekte olan avant garde akımına katkıda bulundu. Bu grup içinde tanıştığı Alman bağdar Karlheinz Stockhausen, vatandaşı György Kurtag ve Arjantin’li bağdar Mauricio Kagel’le müziğin geleceğine yön veren grupta yer aldı. Bu devirlerde Darmstadt avant garde hareketinin aldığı tepkileri aynen o da aldı. Zaman içinde, Viyana ve Berlin’e de giden Ligeti uzun yıllar boyunca vatansız yaşadı. Avrupa’nın dizisel okulunun kabul ettiği yöntemler dışında yöntemleri denemek konusunda hayli ısrarcı davranan Ligeti, 1970’lerin sonundan itibaren Avrupa’daki resmi müzik otoritelerince şiddetle reddedilen minimalist anlayışa ilgi duymaya başlamıştır. Yapıtlarının kayıtlarında ve seslendirilişlerinde bulunabilmek amacıyla göçebe hayatı yaşayan Ligeti 12 Haziran 2006 tarihinde aramızdan geride büyük bir boşluk bırakarak ayrıldı. Ligeti, ileride çağımız müziği incelendiğinde kesinlikle adı geçecek bağdarlardan olacaktır.