Eski Türk filmlerinin meşur repliğidir; bedenime sahip olabilirsin ama ruhuma asla! Buradaki temel felsefe -her ne kadar içkisine ilaç katılıp yatağa atılan çıtırlar bu repliği felsefeden habersiz, bilinçsizce tekrarlasalar da- bedenin geçici, ruhun kalıcı olduğu inancıdır. Evet, beden çürür ölünce, çürür çürümesine de, ruh da uçar. Çünkü ruh uçucudur, varsa eğer! Yer edinmez yeryüzünde. Hacmi de ağırlığı da yoktur ruhun. 21 gram, sadece bir film öyküsüdür.
Ruh, diğer bir deyişle tin, sahip olabilme umudu taşıdığımız son noktadır benliğimizde. O yüzden önemlidir. O yüzden, gerçekten var olup olmadığı umurumuzda değildir. Bedenimizi, bedenimizin tüm gücünü (iş gücünü), yaratıcılığımızı ( düşünme gücümüzü), zamanımızı, sağlığımızı, kısaca her şeyimizi satın alan bir sistemin içinde, ruhumuza sahip çıkma ihtimali, tek umut gibi görünüyor.