bildirgec.org

ankara hakkında tüm yazılar

24 saat kavaklıdere

disconnect | 05 May 2006 15:47

Kavaklıderede 06 mayıs Cumartesi günü sabah 00:01 dan gece 23:59 e kadar fotoğraf çekme etkinliği yapılacakmış.

Çekilen fotoğraflar sergilerde gösterilip tunalı hilmi üzerindeki magzalarda boy boy sergilenecekmiş.

Tabi katılım için 3 mpixel den büyük olmak gerekiyormuş.

Sonra çektiğimiz fotoğrafları buraya göndererek sonuçlları 9 mayısa kadar bekliyeceğiz. Konunun detaylarına buradan bakabilirsiniz.

Aslında konu kavaklıderelilere özgü gibi dursada bir ankaralı fotoğraf meraklısı olarak olarak katılmamak elde deği.

likit yumurta likit beyinler!

admin | 16 March 2006 15:20

yönetimdekiler kabuklu yumurta sevmiolar anlaşildi!! tayyep bey kabuklu yumurta atanlara dava açti..kemal bey ogluna likit yumurta fabrikasi inşa ediverdi üstelık vergisini de düsüsürdü 3. gensoruda aklandı kürsüden yıne hakaretler yagdırdı.. neyse bunlar belkı hepimizin bildigi seyler fakat suna dikkat cekmek istiyorum arkadaslar malumunuz kus gribinden dört vatandasimiz öldü üstelık uc yavrumuz aynı aileden ve daha cok kücüklerdi.. burdan tekrar ailelerine sabır diliyorum bu olay hepimizi hem üzdü hemde telaslandırdı işte dikkat cekmek istedigim konuysa su nasil oldu da o koca fabrika bı anda olusuverdi!! onca hayvanımız itlaf edildi ama baska yolu yokmuydu tabiki vardi ama bilinclendirilmedik! belkıde bu hastalıgın nasıl geçtigini merak etmedik çünkü bu tarafa yönlendirilmedik ve dikkatimiz baska yönlere cekıldi ve işte durum sudur ki etten yumurtaya gecirdik hastalıgı..bu bir aldaltmacadir ve bu sayede unakıtan likit yumurtalari ilk gün bır milyon! adet sattı!! bazen gözlerimizi herzamankinden daha fazla acmamiz gerek! boyle bi toplumsal saglik olayından bıle ticari bir amac cikarmalari ve bunun önceden planlı! olması cok uzucü..unakıtan AİLESİnin ticari hayatlarinda siyaseti kullanarak götürdukleri paraları daha cok duyacaga benziyoruz.. 4. gensoruda kendisini tekrar görmek dilegiyle bitiriyorum. ve son bişey daha bu oyunlara gelmeyelim bizler onların yönetecegi!(sonsuz süphelerimle söylüyorum bu lafı) halkız! müsterileri degil!!!

Kitabımın Devamı…(bölüm1,2 ve 3)

natalie anne makker | 26 February 2006 00:34

(Şimdilik bölümler kısa kısa ama uzayacaklar…)

Bölüm 1

Saat kullanmadan istediği zamanda uyanan insanlardan değilim.Hiç bir zaman da olmadım ama o sabah sanki yetişmem gereken bi işim,eşim tarafından hazırlanmış bir kahvaltı masam ya da okuluna yetiştirmem gereken bir çocuğum varmış gibi aceleyle uyandım.Saat sabahın sekizi idi ve ne bir işim,ne bir eşim,dolayısıyla ne de bir çocuğum vardı.Dedim ki uğraşma Şahin arama,burda kalman için de bir sebebin yok,ikile.

Yataktan kalkmanın bile kuralları vardır bilir misiniz?Ne kadar aceleniz olursa olsun.Önce sırtüstü boylu boyunca uzanıp,tüm vücudu düzleştirmelisiniz.Hangi yönden kalkıyosanız (bu önemlidir aslında sağı tercih etmeli insan) o yöne dönüp ellerimizden yardım alarak doğrulmalı ve ayaklarımızı yataktan sarkıtmalı,sonra da yavaşça kalkmalıyız.Askerseniz diş fırçalamanın bile kuralları olduğunu bilirsiniz ve “Kurallı olan herşey angaryadır” mantığıyla diş fırçalamaktan nefret edersiniz.Evet yataktan kalkmanın belli kuralları vardı ama bu günlük ihmal edilebilirdi.

İstanbul içi ulaşım (Ankara ve İzmir de eşantiyon…)

kara | 31 August 2005 17:49

Bugün kullanmam gerekince aklıma geldi, bende sizlerle paylaşayım dedim. İstanbul içinde bir yerden hiç bilmediğim bir yere gideceksem öncelikle bilgisayar başında ufak bir araştırma yapıp yolumu çiziyorum. Bunun için kullandığım bir kaç sistem var.

Eğer toplu taşıma araçlarını kullanacaksam öncelikle İETT ‘nin web sitesindeki İstanbul Toplu Taşım Bilgi Sistemi (Oraya nasıl giderim? diye de geçiyor) sistemini kullanarak kullanabileceğim otobüs hatlarını, güzergahı, haritadan gideceğim yerin yakınındaki durakları ve alternatifleri öğreniyorum. Daha sonra İstanbul Büyükşehir Belediyesi ‘nin bir hizmeti olan İstanbul Kent Planı uygulamasını kullanarak durak ile gideceğim yer arasındaki güzergahı öğreniyorum. Bazen biraz daha abartıp Google Maps kullanarak İstanbul ‘un kuşbakışı görüntüsüne de baktığım oluyor.

bu su hiç durmaz

x.y | 04 August 2005 10:48

biz bu şarkıyı çok seviyoruz*. şarap içiyoruz ve bu şarkıyı dinliyoruz. sonra sen yerde yatıp uyuyakalıyorsun ağlayarak. ben şarkıdan mı şaraptan mı kaçıyorum bilmiyorum ama zaten fark etmez.

gitmek fiiline karşı hislerimiz “en değişmeyen hislerimiz” olarak tarihin bir sayfasına kaydedilsin. her şey değişiyor ama dün y. bana bakıp güldü ve “ne biçim lise arkadaşısın ulan sen” dedi.

evet sanırım lise arkadaşı böyle olmamalıydı, en azından on sene sonra geldiği hal bu olmamalıydı. seyrettiğimiz dizideki** kadına*** bakıp gülüyoruz çünkü durmadan dizi seyrediyor, saplantı halinde o dizi onun için. kimsenin dönüp ötekine “ne gülüyosun lan salak, biz farklı bişe mi yapıyoruz” dememesi çok iyi, çok olumlu, çok pozitif, cok hümanist, çok mantıklı ve iç açıcı..