bildirgec.org

an hakkında tüm yazılar

O an

ex choice | 12 July 2008 07:36

o an
o an

O anlar neler anlatmazki insanlara.bazen sevindirir bazen güldürür.ama nalatacak birşeyleri hep vardır onun.ve işte Oguz Haksever’in sesinden dinleyeceğiniz O anlar.resme baktığınızda sadece bir resim gibi gelse de dinledikçe sadelik ortadan kalkacak ve O an olmaya değer olacak.işte O anlarntv de yayınlanan program artık bir klasik.ve internette de klasik olma yolunda.hatta kitabı da çıktı.O anları unutmayalım.

”O an”

webdedektifi | 26 November 2007 09:15

Oğuz Haksever’in sesinden, kare kare hayata yansıyan ‘o an’ hafızamızda oldukça yer etti. Şurada fotoğraf çekerken zamanlamanın önemini yansıtan birbirinden müthiş kareler var. Bu zamanlama bazen bir spor müsabakasında bazen doğanın o mükemmeliklerini yakalamak için fotoğrafçıya mal olur.

tam zamanında çekilmiş 25 fotoğraf

odo | 15 November 2007 17:21

“fotoğraf bazen, sadece andır” desem ustalar kızar mı acaba? burada doğru anda çekilmiş 25 fotoğraf sıralanmış. 1sn evvelinde ya da sonrasında bu fotoğraflar çekilemezdi. aslında hiçbir fotoğraf iki ayrı anda çekilemez. o zaman şöyle diyelim: bu fotoğrafların 1 sn evveli ya da 1sn sonrası ile gördüğümüz arasında dev farklar var.

biteviye

lecteur | 10 November 2007 13:11

sabah olmuş diye kalktı ama sonra gece olduğunu anladığı için kalktığını ve an önceki uyanışının rüya olduğunu sandığı sırada sabah olduğunu farkettiği zaman uyandı. etrafına bakındı, odanın ortasında ışık ve karanlığın bir zar gibi birbirinden ayrıldığını gördü. zar, odanın ortasındaki şövalenin tam ortasından geçmekteydi. burada bir tablo vardı, henüz bitmemiş.

doğruldu ve ketıla yöneldi, aydınlık tarafta. kıpkırmızı düğmesi ketılın, ketıl çalıştı, kahve uyandı, çıtırdadı; ketılın akıcı fransızcasını dinlerken kahve, habeşce ona cevap verdi de o anlamadı.
odanın karanlık tarafına geçerken elindeki sigara – izmaritlerin altında yatan küllüğün olduğu masaya bırakıp, tekrar aldığında dudaklarına külün pürüzlü tadını bırakan filitresi, iki parmağının arasında, pencereyi açtı. avizedeki ampul ve gökteki güneş aynı tuhaflıkla tam ortasından bölünmüş ve dairenin yarısını kaplayan karanlık, avucunu gevşekçe yumruk yapıp yarım güneş ile balkonu arasına tuttuğunda gri betona bir hilal şeklinde bir hüzme vuruyorlardı.

An

| 23 October 2007 09:10

Önümde sarılmış çarşaflara bembeyaz,
Gece üşümüş, gün üşütmüş..
Çocukluğumun oyunları ezan nameleriyle,
Zati bir ben ölmüş, öldürmüş…

Okullar geç açılsınmış!

kalamara | 03 August 2007 11:33

Okullar geç açılsınmış!!!!!Yok yaaaaaaaaaaa.
Keyfimiz kaçtı okullar tatil olsun……..
Kar yağdı (20 cm ) okullar kapansın….
Aman küresel ısınma var 30 Haziran’da okllar tatil edilsin..
Ve en sn bomba: Su yok Ankara’da okullar 1 ay geç açılsımış…. mış ki ne mış….
Bence öncedn alınabilecek bazi tedbirlerle su sorunu aşılabilirdi.
Tabi yöneticiler kadar bilemeyiz!En iyi onlar bilir.
Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri, şu ana kadar Ankara Büyükşehir Belediyesi’nden resmi bir başvuru gelmediğini, geldiğinde anında değerlendirilecğini bildirdiler. Yetkililer, bu konu ile ilgili tüm önerilerin dikkate alınacağını bildirdiler.
Evet umarız yetkililer ( her kim yetkili ise ) bir an önce susuzluğa çare olacak projeleri ( zaten bu projeler var uygulaması yok ) bir an önce hayata geçirirler… Bir an önce !

göl

| 04 May 2007 20:50

İkisi cılız, biri güçlü üç ayrı yıldızın ışıkları altında; yüzeyine durmadan çıkıp sessizce sönen kabarcıklarıyla sapsarı bir göletin kıyısındayım. Gökyüzünden ve diğer her şeyden yükselerek varlığımı sarmalayan bir şarkı çalmakta ve ufuktan, ardımdaki boşluğa doğru esen sıcak rüzgar, ortamı giderek sıkıntı verici bir hale sokmakta. Sırtımdaki delik deşik ceket artık fazla; çıkarıp atıyorum, arkama bakmadan ve omzumun üstünden, öylece. Sıcak arttıkça hiçbir şeyin eskisi yada şu anki gibi olamayacağını hissediyorum. Kadiri daha yüksek olan yıldızın batıyor olduğunu görüyor, bunun böyle olması gerektiğini biliyor ve buna engel olabilecek gücün elimde olduğunu hissetsem de, bir şekilde, yapmıyorum.