bildirgec.org

ahlak hakkında tüm yazılar

Kader Çipi

buddhala | 20 April 2007 14:47

silah
silah

Yolda yürürken şahsınıza yönelik sözlü sataşmalardan ve fiziki saldırılardan bıktınız mı? Evde yalnızken, tecavüze uğradıktan sonra SAMT’ ın olay yerine iş işten geçtikten sonra gelmesinden gına mı geldi? Sevgilinizi kızkardeşinizle sevişirken mi yakaladınız? Bizim Scud Füzeleri tam size göre! Bizim Scud Füzeleri, sizi cinsel tacizlerden, hırsızlıktan, sözlü sataşmalardan koruyacak yeni çağın en modern silahı! Bizim Scud Füzeleriyle aynı anda can güvenliğiniz de sağlanacak. Bizim Scud Füzeleri, işte bunu seviyorum…
Hemen sipariş verin, aa++445611scdbzfz-1 beğenmediğiniz ürünü 1 tetral süre içersinde iade edebilirsiniz. Garanti süresi, 7 diverjans olup, Geridönüşüm Savunma Hakları 1. kutu ikinci katına uygun ölüm standartları sınavını başarıyla geçmiştir.

Bu üründen hemen almalıyım bir tane. Ama bir dakka. Önce rüya gösterebilen kontak lenslerden alacaktım. Sonra bunu alırım. Hem bu t-gözlükler de demode oldu. Bant kalitesi de düştü. Tüm paralel kanalları çekmiyor. Sokaktaki tüm ay işçilerinde de var. Önce leviant-lenslerden alırım sonra da bu füzelerden…

sevişken bonobolar

asymptot | 22 March 2007 12:44

bonobo
bonobo

bonobolar primatlardan sevişken kuzenlerimiz. en yakın akrabaları şempanzeler. bonobo ve şempanzelerin her ikisinin de en yakın akrabası insan. genlerimizin %98i ortak. genlerimizin ortak olmasının pek bir anlamı yok diyenler için ortak bir çok yönümüz de var bu sevimli kuzenlerimizle. bonobo ve şempanzelerin ortak bir atadan evrildiği düşünülüyor. moris goodman gibi bazı bilim adamları bonobo ve şempanzelerin insan ile aynı cins arasında sınıflandırılması gerektiğini söylüyolar. bazıları bu iki maymunun da homo adlarının başlaması gerektiğini düşünürken bazıları da homo sapiensin yanlış bir isimlendirme olduğunu doğrsunun pan sapiens olduğunu söylüyor. frans de waal ise halen şempanzelerin adı olan pan satyrus’un bonobo için ideal isim olduğunu düşünüyor. pan satyrus, pan paniscus ve pan sapiens.

eski adıyla zaire ırmağı şimdiki adıyla congo ırmağınınnın bir yanında kalanlar bonobo diğer yanında kalanlar şempanze oldu şeklinde iddialar var. anavatanı da congo. adı da bolobo şehrinden geliyor, yerlilerden araklanan bütün sözcükler gibi bozulmuş ama bu kez daha sevimli isim olan bonobo ortaya çıkmış.

Ahlak Amiri Virüs

| 22 March 2007 09:32

Ahlak Masası Ekibi İşbaşında
Ahlak Masası Ekibi İşbaşında

İlk bilgisayar virüsüyle tanıştığımda Amiga kullanıyordum. Lakin o zaman virüsler sabit disket gibi bir kavram olmadığından disket üzerine bulaşıyordu. Açıkcası ekranda da saçma sapan yazılar yazarak insanı sinir ediyorlardı.
Lakin gel zaman git zaman virüsler gelişti. Bunlarla birlikte antivirüs yazılımları çıktı. İş, iyice ticarete falan döküldü. İnsanlar internete girmeye korkar oldular.
Yalnız yeni bir virüs ortaya çıkmış. Zira bu virüsün görevi diğerlerinden bayağı bir farklı. Diğer virüsler gibi bilgisayara zarar vermiyor. Tamamiyle “Ahlak Masası Ekipleri” gibi çalışıp siz porno sitelerine girdiğiniz de Kuran’dan ayetlerle sizi uyarıyor. Virüsün adı Yusufali’ymiş. Yusufali, seks, porno gibi kelimeleri tanıyormuş. Siz de bir porno sitesine girdiğiniz de “Allah sizin her hareketinizi görür” diye sizi uyarıyormuş.
Günümüzde zararlı sitelerden çocuklarımızı korumak onca yazılıma para veriyoruz. Halbuki çözüm elimizin altında. Bulaştırın bu ahlak müfettişini bilgisayarınıza, çocuklarınız porno içerikli sitelere giremesinler. Girecek olurlarsa da virüs onları bir güzel uyarsın. Vicdanıyla başbaşa bıraksın. Siz de yazılımlarla uğraşmayın.

Nasıl Bir Zamandayız?

| 16 March 2007 15:25

Başlığı tekrarlıyorum: Nasıl bir zamandayız? Nasıl bir zaman ki Cuma Namazına gelen bir Ademoğlu, halı serme konumlaması yüzünden çıkan fikir ayrılığına savunma mekanizması kurarak altta kalmamak için a.k. küfürünü hiç utanmadan cemaat içinde sarf ettiği bir zaman. Sen oraya niye geldin be adam! Kıyamete yaklaştığımızı nasıl da derinden hissettirdin bana.

sessiz çoğunluk

khun | 08 March 2007 15:01

sessizdir, çünkü tahriklere gelmez,
sessizdir,çünkü tehditlere aldırmaz,
sessizdir, çünkü sesini duyuramayacağını bilir, çünkü bütün sesler gürültünün içinde gürültüye gider,
sessizdir, çünkü düzen zaten kurulmuş ve tıkır tıkır işlemektedir,
sessizdir, çünkü bu düzende şansın bir gün kendisine de güleceğini ümit eder,
sessizdir, çünkü kendisi adına konuşanlar zaten yeterinden fazla konuşmaktadır,
sessizdir, çünkü ses çıkaracak mecali kalmamıştır,

SEKS KÖLESİ ÇOCUKLAR

akoni | 25 February 2007 22:37

Bundan daha kötü bir haber olamaz diyorum. Dünyamızı bu kadar mı çok kirlettik. Temiz bakir hiç şeyimiz kalmadı mı? Onlar bizim geleceğimiz, umutlarımız değil mi? Ticaretin de ahlakı bozulmuş. Yıllık 5 miyarlık ciro yapan çocuklarımızın ticaretini buradan okuyabilirsiniz.

MARJİNASTRAL!

koza 68 | 09 January 2007 13:08

Kediniz amansız hastalığın pençesinde,yumuşacık patilerinde derman kalmamış, sizden hayat dileniyor…
Kedicik lösemi…
Üzgünsünüz !…İnsanları da haberdar edip,acınıza ortak etmeye çalışıyorsunuz…

Ardından,klavyenin başına geçip, sermayesi tükenen yazarlar gibi , aşk fantezilerinizi anlatıyorsunuz!…
Yav! İnsan ne kadar profesyonel olursa olsun “kedisi” ölüm döşeğindeyken aşkı,meşki düşünür mü?…
Adam, Ankara’ya gelmiş;Bir güzel sevişmiş hatun,ama adam arada bir yerde başka bir hatunla evlenmiş,ikisini de sessiz sedasız götürüyormuş…

Kıymetli “yazarın” aşkı öyle yüce ki “ olsun, o beni öylesine iyi götürüyor ki, o karıya asla yar etmem keratayı , avucunu yalasın kaltak” gibisinden tehditler savuruyor…

Zen yolu

| 23 December 2006 17:15

ZEN YOLU
Zen diğer öğretilerin tersine Taocu’luk gibi sponten oluşuma, içtenliğe yöneldiği için Satori hemen kapının arkasında, her an olabilirmiş şeklinde ele alınır. Zen tutkuları bastırmak değil oluruna bırakmaktır. İnsanın içgüdüleri ahlak ve toplum kurallarından daha üstün ve güvenilirdir. Zen mistik değil, yaşayan, basit somutluğu bilen ve tecrübe edendir. Tao-Sheng’ de aydınlanmanın, gündelik yaşamda birden bire olacağını söyler. Maneviyatın çıkarı için yapılmış eylem benciliktir tıpkı sadaka gibi. Ancak “hiçbir şey gözetmeden “ yapılan eylem iç özgürlüğümüzü sağlar. Zen’e göre olandan daha önemi bir şey olamaz. Zen’de gözlerin açıklığı ve böylesi duruş ile çay içme arasına uyum sağlanmıştır hatta yer yer Zen’in tadıyla, çayın tadının birbirine uyduğu söylenmiştir. Gerçeğin, olumlamanın ve yadsımanın üstündedir. Seng-Ts’an’ın şiiri: yaşamda ya şunu ya bunu seçmek olmasa/ esrik yol o kadar güç bırakılsa/ şunu sevmek bunu sevmek bir yana/ her şey kolaylıkla anlaşılacak.
Zen, zihne giriş çıkışı engellemeden ya da zihne gireni orada tutuklamadan bir seyirci gibi bu akışı izlemek ister. Kişisel bilinç durup saydamlaştığında, evrensel bilincin görünüm olanağı kazanması kendi kendine bir oluşumdur. İçgörü, sezgi, yaradılışın derinliğinden gelir, bütünüyle bağımsız ve yaratıcıdır. Zen’ in amacı, Taocu’luktan gelen spontanlık ile düşünüp, karar verme ve kararı eyleme dönüştürme sürecindeki evreler arsındaki zaman açıklığını yok etmek, bu unsurların birbirinden ayrılmaz bir bütün haline getirmektir. Bunun içinde zihinde kaygı ve duraksama gibi etmenlerin yok edilmesini yani düşüncenin yokluğu gerekir. Zen’in bu özelliği asker durumlarda kullanılmıştır.
“Zazen”, Batıda yanıltıcı olarak Meditasyon olarak bilinir, Zazen, Zen’de bir noktaya ya da konuya konsantre olmak değil, zihin doğal akışına bırakıp, zihin sakinleştikçe içgörü, sezgini ortaya çıkmasıdır. Sezgisel durumda zihin, aklın bölme ve sınıflandırmasını yapmaz. Sezgisel yaşam şimdikini yaşamak, sürekli şimdikiyi yaşamayı başarmaktır. Kendi zihnimizin yarattığı doğruyla eğri, haklıyla haksız, gerçeğin böylesiliğini görmemizi engeller. Zazen uygulamalarının birinci kuralı ne çok yemeli, ne de az. Ne çok uyumalı, ne de az. Yapılabiliyor ise Lotus oturuşu olmalı.
Descartes, bütün bilgileri akıl açısından eleştirerek, zihnimizi arındırarak gerçeği aramıştır. Ve en sonunda gerçek olarak düşünmeyi sürdüreni varlıktan başka bir şey kalmaması sonucunda “Düşünüyorum öyleyse Varlığım var “ diyerek gerçeği tabana oturtmuştur, Peki varlık nedir? Gerçek varlık benim belleğimde birikmiş anıların toplamından daha fazla bir değer taşır mı? Böyle bir mantık ve kurgusallık Zen’de yoktur. Yaşam sözle değil ancak yaşanarak ve somut olanla bilinir.