bildirgec.org

2008 hakkında tüm yazılar

Adidas’ın 2008 Beijing Olimpiyat Reklamları

pisho | 23 August 2008 16:35

Adidas’ın ” Hiçbirşey İmkansız Değil ”sloganlı reklam çalışmalarından olimpiyatlar da nasibini aldı. Şu günlerde Türk sporcuların neden altın madalya kazanamadıkları tartışıladursun, TBWA adlı reklam ajansı adidas için büyük yankı uyandıran ve oldukça ilgi çeken yeni reklam çalışmalarıyla şimdiden dikkatleri üzerine çekmiş bile.

Reklamların verdiği mesaj gerçekten çok açık, ama ben yinede dayanamayıp açıklayayım; “eğer birlikte olursak başarabiliriz” temalı olan bu reklamlar bir nevi Çin’in olimpiyat çılgınlığını yansıtıyor gibi.

Taken (Kaçırılma)

baykush | 22 August 2008 16:42

afiş
afiş

Yönetmenliğini Pierre Morel‘in yaptığı ve başrolünü Liam Neeson‘ın oynadığı bu filmin senaryosunu Luc Besson ile Robert Mark Kamen yazmış.

afiş
afiş

Film eşinden ayrılmış eski bir ajanın Amerika’dan Paris’e tatile giden kızının kaçırılmasıyla birlikte onu bulmak için peşinden gidişini konu alıyor. Luc Besson’un senaryoda parmağı olduğunu daha ilk dakikalardan itibaren anlıyorsunuz. Filmin temposu bitene kadar hiç düşmüyor. Liam Neeson karakteri de umulmayacak şekilde rolüne yakışıyor.

Çok yüksek bir bütçesi olmayan filmin yüksek kritik notları alması daha şimdiden 2008’in iyi filmlerinden biri olmaya aday olduğunu gösteriyor.

bu bir emirdir: alın Dizdar’ın albümünü!

kahramancayirli | 19 August 2008 14:40

İyiyi kötüden ayırmakta fayda var. 2008 yazı itibariyle yeni albümler, single’lar yağmur gibiydi. Oysa albümlerin A1’lerinden A5’lerine doğru ilerlemeye çalışın birçoğu eleğin altında kalır. İki lokomotif şarkıları var. Vasat, gerisi. İşte, eleğin üstünde kalabilen birkaç albümden biri, Zeynep Dizdar’ın son albümü “Sana Güvenmiyorum”.

İstanbul’da 14 Temmuz 1976’da doğar, Dizdar. On yaşında mandoline sahip olmasıyla başlar müzikle tanışması. Türk Sanat Müziği Korosu’nda yer alır lise yıllarında. Fuat Güner’in müzik stüdyosunda vokal çalışmaları yapar, Beyaz Güvercin yarışmasının sonrasındaysa da profesyonel isimlerle çalışma şansını yakalar. Genç sanatçı, Sezen Aksu, Ajda Pekkan, Yonca Evcimik, Tarkan ve Harun Kolçak’a vokal yapar. “Yolun Açık Ola” adlı ilk albümünü yayınlaması ise 1997 yılına denk gelir.

Annemin Yeni Sevgilisi ( My Mom’s New Boyfriend)

menese | 18 August 2008 17:12

‘Sanatsal hırsız’ Tommy (Antonio Banderas) ve iki arkadaşından oluşan çete, gayet ince bir teknikle Louvre Müzesi’ nden heykel çalmaya çalışmaktadırlar..
Bu heyecanlı sahneyle başlayan filmde, az sonra, çetenin işi sarpa sardırdıklarına ve Tommy’ nin de yakayı ele verdiğine tanık oluruz..

FBI ajanı Henry (Colin Hanks), ‘dul’ annesiyle yaşadıkları evden, gizli bir operasyonda görev yapmak üzere, üç yıllığına, ayrılmak zorundadır..
Biraz zor da olsa- Anne Marty (Meg Ryan), pek düşkün olduğu biricik oğlunun gidişini kabullenir..
Tam da- oğlunu yolcu ettiği havaalanında, artık kendini ve yaşantısını değiştirmesi hususu, şişko, bakımsız, mutsuz ve -haliyle de- yalnız bir kadın olan Marty’ nin kafasına dank etmiştir..

Uyurgezer (Sleepwalking) 2008

birADEThEaRt | 14 August 2008 12:26

Çocukluklarında despot bir baba ile başa çıkamayan Joleen (Charlize Theron) ve kardeşi James (Nick Stahl) kendilerine yeni bir hayat kurmak için evden kaçarlar. Fakat şehir koşulları onları beklemedikleri çalkantılara yönlendirir.

Filmin omurgası evden kaçışlarının ardındaki ondördüncü seneyi anlatmaktadır. Joleen’in artık Tara (AnnaSophia Robb) adında 11 yaşında bir kızı vardır ve göçebe hayatı yaşamaktadırlar. Sevgilisi uyuşturucudan dolayı tutuklanınca ve bir müddet sonra evinden de kovulunca Joleen’in tek çaresi kızını alıp şehrin diğer yakasında yaşayan kardeşi James’in yanına taşınmaktır.

Christopher Nolan ve Bir Kahramanın Gerçekliği

ashg | 14 August 2008 10:06

Chistopher Nolan, Hollywood’un belki de en iyi Avrupalı transferlerinden biri. Yönetmeni bu kadar özel bir sinemacı kılan özelliği ise, her kesin gün yüzüne çıkarmaya korktuğu eksik ve karanlık tarafın üzerine bile bile korkmadan gidişi.

Nolan iş başında
Nolan iş başında

Nolan’ın tek bir sinema kariyeri var. Ama asıl başarısı izlediği çift şeritli bir yolun her iki şeridini de oldukça verimli kullanmasından geçiyor. Birinci şerit küçük kardeşi Jonathan Nolan ile imza attığı bağımsız filmlerin bulunduğu şerit. Diğer şerit ise büyük Hollywood stüdyolarında gerçekleştirilen büyük bütçeli dev yapımlar. “The Following” (Takip) on sene önce adı sanı duyulmamış yönetmenin ilk önemli çıkışı olarak kabul edilebilir. Nolan bu filmde ilk tematik dertlerinin de sinyallerini verdi. Filmin ana karakteri genç bir yazar (Jeremy Theobald) hem yaşadığı metropol yalnızlığı ile başa çıkmaya çalışıyor hem de karanlık yönünü gün yüzüne çıkarmaya çalışıyordu. Bu iki tema bir femme fatale ile tamamlanınca sürükleyici bir kara film ortaya çıkıyordu. Tamamı siyah beyaz olan bu bağımsız film İngiltere içindeki başarısını kısa bir süre Britanya sınırları dışına taşıdı. “The Following” Rotterdam film festivalinde Altın Kaplan ödülüne değer görüldü. Bu büyük başarıdan sonra dikkatleri üzerine çeken Nolan (Kardeşler) adlarını tüm dünyaya duyuran asıl proje üzerinde çalışmaktaydılar: “Memento”! Jonathon Nolan’ın kısa hikayesi “Memento Mori” den esinlenerek yazdıkları senaryo ile bir anlatı sanatı olan sinemaya yeni bir soluk getirdi. Zamanı esneten kurgu anlayışı, insan hafızasını farklı bir biçimde yorumlamaları, modern bir klasik olarak kabul edilen kült film “Memento”yu ortaya çıkardı. Nolan, “Memento” da ana karakteri Leonard’ın (Guy Pearce) hafızasını iki ayrı film “strip”e ayırıp birini filmin sonundan diğerini ise filmin başından başlatıyordu. Bu yenilikçi yaklaşım filmin ana motifi olan eksik-kırık zaman duygusunu ve “Memento”nun ana atmosferini başarılı bir şekilde perdeye taşıyordu. “Memento” Nolan Kardeşlere Oscar’da en iyi senaryo dalında adaylık getirdi. “Memento”yu ”Insomnia” izledi. Başrollerini Al Pacino ve Robin Williams paylaştığı ”Insomnia” Nolan’ın kariyeri için “yeni ilkler”in filmiydi. Yönetmen ilk defa Hollywood’un deneyimli isimlerini yönetiyor ve ilk defa bir yeniden yapım (re-make) gerçekleştiriyordu. 2005 yılına gelindiğinde genç yönetmene Hollywood’dan büyük bir teklif geldi: “Batman Begins” (Batman Başlıyor) Nolan, “Batman Begins”i karanlığın içinden tekrar doğurdu ve bu kez Christian Bale’in canlandırdığı Batman’in üzerine üzerine gitti. Batman’i yalnızca çizgi roman sayfalarından beyazperdeye geçen bir süper kahraman olarak yaklaşmadı. Karakterinin geçmişini kurcalayan Nolan, Batman’i derinleştirdi ve inandırcı bir karakter olmasını sağladı. “Batman Başlıyor” yerine filme başka bir başlık aransa bu başlık “Batman Nasıl Doğdu ?” olabilirdi. Batman’i “Batman” yapan sadece kara pelerini ve uzun kulaklı şapkası değildi. Neden yarasa figürünü seçmişti, Gotham’da neden geceler hep uzundu? Nolan birer birer bu soruları yanıtladı ve karşımıza Christian Bale’in de belirttiği gibi gülünç olmaktan kurtulmuş bir Batman’i karşımıza çıkardı.

Ziyaretçiler (The Strangers)

menese | 13 August 2008 15:49

İki sevgili olan James ve Kristen, arkadaşlarıyla birlikte eğlendikleri bir düğün dönüşünde, geceyi, bir yazlık evde baş başa geçirmeyi planlamışlardır..
Yol boyunca mutsuzluk gözyaşları döken Kristen (Liv Tyler), James (Scott Speedman) ‘ in evlenme teklifine -henüz hazır olmadığı- gerekçesiyle olumsuz yanıt vermiştir.. Bu hesapta olmayan gelişme, çiftin, ‘mutlu gece’ hayallerini yıkmıştır..

İlişkilerinde -son anda- ortaya çıkan bu probleme rağmen ikili, planlarını bozmazlar ve -mevsimi olmadığından- ıssızlığın hüküm sürdüğü sayfiye evine varırlar..
İnsana, “Keşke tek mutsuzluk kaynağı ya da tek problemleri bu anlaşmazlık olsaydı.” dedirtecek gelişmeler işte bundan sonra devreye girecektir..
Tam eve yerleşmiş, hatta aralarındaki soğukluk -yaktıkları şömineyle birlikte ısınmaya başlayan oda gibi- ısınmaya yüz tutmuşken, yazlığın kapısı şiddetle vurulur ve bir ses “Tamara orada mı?” diye sorar..
Tamara diye biri orada yoktur, belki de hiç olmamıştır.. Zaten, ne evdekiler için ne de kapıya dayananlar için bunun bir önemi vardır..