bildirgec.org

2003 hakkında tüm yazılar

ZATOİCHİ / 2003

ozlavinya | 16 December 2009 12:54

Quantin Tarantino’yu kıskandıracak bir film olduğunu düşündüğüm “Zatoichi”; 62-89 yılları arasında 26 bölüm halinde Japon televizyonlarında gösterilen aynı isimli diziden beyaz perdeye aktarılmıştır.

Zatoichi’de; gözleri görmeyen, geçimini masörlük ve kumar ile kazanan Zatoichi’nin Takeshi Kitano) hikâyesi anlatılmakta. Sakin ve mütevazi bir hayat sürdüren Zatoichi’nin hayatı; arkadaşı Shinkichi (Taka Gadarukanaru) ile bir kumarhanede tanıştığı sıra dışı iki kız kardeş (Okinu/ Yuuko Daik ile Osei/ Daigorô Tachibana) tarafından beklenmedik bir şekilde, intikam ve kin dolu bir hayata dönüşür, birden kendini kasabanın baş belası olan Ginzo’nun (Ittoku Kishibe) baş düşmanı olarak bulur.

Carmen (2003)

queennothing | 02 December 2009 09:46

1803 – 1870 yılları arasında yaşamış Fransız yazar Prosper Mérimée‘nin 1845 senesinde tamamladığı klasikleşmiş eseri “Carmen“den uyarlanan 2003 çıkışlı başarılı bir İspanyol Sineması örneği olan “Carmen“de Paz Vega ve Leonardo Sbaraglia başrolleri paylaşıyor.

Yazar Prospero, yanında kahyasıyla İspanya’ya doğru bir seyahate çıkar. Yolda gördüğü bir adamla yiyeceğini paylaşan yazar, kahyasının onaylamadığı bu davranışını daha da ileri götürerek, adının Jose olduğunu öğrendiği genç adamla muhabbet etmeye başlar.
Yoluna devam eden yazar, kahyasıyla birlikte İspanya sokaklarını arşınlar. Tekinsiz sokaklarda büyüleyici bir güzelliğe sahip olan çingene kızı Carmen ile tanışan yazar Prospero, tuhaf bir tesadğf sonucu tekrar Jose ile karşılaşır ve genç adamın Carmen ile ilgili hikayesini diinlemeye başlar.

11:14 (2003)

queennothing | 05 November 2009 11:21

Hamile olan genç kız, sevgilisinden kürtaj için para alıyor. Genç bir çocuk, kürtaj parasını bulabilmek için en iyi arkadaşının çalıştığı hipermarketi soymak zorunda olduğunu biliyor. Hipermarkette çalışan genç kız, en iyi arkadaşının gerçekleştirmek zorunda olduğu soyguna razı değil. Lakin işini kaybetmemek adına, bunu danışıklı dövüşe çeviriyor.
Issız bir otobanda, normal hızda giden genç bir adam, cep telefonuyla konuşurken bir bedene çarpıyor. Arabadan inip bedeni bagajına saklamaya çalışan genç adam, kendisine yardım etmek için duran kadına durumu belli etmemeye çalışıyor.
Küçük bir minibüsle hareketli bir geceye doğru ilerleyen üç çılgın genç, önlerine çıkan genç kızın hayatına son veriyor.
Öte yandan, kızının asiliğini sineye çeken bir adam, babalığın getirisi olan ‘suçları örtbas etme’ görevini başarıyla tamamlayıp, zincirleme olayları başlatıyor.

Bütün bunların hepsi, geceyarısı olmadan, saat 11:14’te (23:14) gerçekleşiyor.

Sylvia (2003)

queennothing | 26 October 2009 09:43

27 Ekim 1932 doğumlu şair Sylvia Plath, Cambridge Üniversitesi’nde tanıştığı şair Ted Hughes ile dünyaevine girrdi. Hughes’ın egosu, bir süre sonra Sylvia’ya savaş ilan etti ve genç kadın, yazamamanın verdiği strese kocasının tatmin olma isteklerini eklemeyi denediyse de, sonuç ‘evlilik sorunları’ olarak kendini gösterdi.
Sorunlar, evliliğin bitiş yolunu gösterirken Hughes’ın Sylvia’yı aldatması, boşanmak için güçlü bir sebep oldu ve çift boşandı.

İki çocuğuyla birlikte kiralık bir evde yaşayan Sylvia, kısa bir bocalamadan sonra durduramadığı yazma isteğini özgür bıraktı ve Plath’ın en iyi şiirleri bu şekilde ortaya çıkmış oldu.
Durum ‘kusursuz’ görünse de, depresyon Sylvia’yı içine almayı başaardı ve her seferinde aklına girmeyi başaran hayatına son verme isteği, eski yaşamına duyduğu özlemi ve eski kocasına olan aşkının altında azalıyorsa da, Hughes’ın başka bir kadından bebek beklemesi, Sylvia’nın kadınlık gururunu onarılamaayacak bir şekilde zedeledi ve genç kadın 22 Şubat 1963 akşamı, çocuklarının sabaah kahvaltısını odaya bıraktıktan sonra kendini mutfağa kilitledi ve gazı açarak yaşamına son verdi.

Kill Bill: Vol.1 (2003)

queennothing | 11 October 2009 12:57

1963, Amerika doğumlu senarist/yönetmen/yapımcı Quentin Tarantino‘nun yazıp, yönettiği, Uma Thurman‘ın ‘Bride’ (Gelin) karakterini oluşturduğu, “Pulp Fiction“dan sonra ikinci Tarantino – Thurman ortaklığı olan “Kill Bill: Vol.1“, 2003 senesinde vizyona girdi. Uma Thurman‘ın başrolünde yer aldığı filmde Michael Madsen, Lucy Liu, Vivica A. Fox, David Carradine, Daryl Hannah ve Julie Dreyfus gibi isimler de rol almakta.

Adını kullanmayarak kimliğini gizli tutan, ‘Gelin’ lakabıyla anılan savaşçı bir kadın, uzun süredir üzerinde çalıştığı evlilik hazırlıkları bitip, düğün günü geldiğinde, nihayet eski fırtınalı hayatını geride bırakıp da ‘normal’ bir yaşama sahip olabileceğinden emin olmuştur.

Cesaretin Var mı Aşka? (Jeux D’enfants) (2003)

cevahirrr | 31 August 2009 12:19

Cesaretin Var mı Aşka orijinal adıyla (Jeux D’enfants ) Fransız- Belçika ortak yapımı olan 2003 yapımı bir film. Dram, komedi ve romantizmin harmanlandığı bu filmin yönetmenliğini Yann Samuel yapıyor. Senaryo ise Yann Samuel ve Jacky Cukier’in ortak ürünü.
Film Julien (Guillaume Canet) ile Sophie (Marion Cotillard ) arasındaki cesaret oyununu konu alıyor. Oyun, kanser olan Julien’in annesinin ölmeden önce Julien’e verdiği kutuyu Sophie’ye hediye etmesi ile başlıyor. Bundan sonra ise kutu kime geçerse bir diğerinden cesaret gerektiren bir şey yapmasını istiyor. Tabii bu cesaret oyunu onların aslında aralarındaki aşka ulaşmalarına engel oluyor ancak bunların onu fark etmesi zaman alıyor.

Bu cesaret oyununda neler mi var? Sınıfın en kaba çocuğuna tokat atmak, herkes tarafından ayıplanacak hareketlerde bulunmak, sınava sütyenle girmek vs. Sonu mu? İşte filmin ismi orada anlam kazanıyor ‘Cesaretin Var mı Aşka?
Filmde dikkat çeken bir nokta da filmin müzikleri. Özellikle Edith Piaf’ın “la vie en rose” klasiği filme ayrı bir tat katıyor.
Kısacası ‘Cesaretin Var mı Aşka içinizi kaynatacak ilginç bir aşk filmi.

Monster (2003)

queennothing | 03 August 2009 17:11

29 Şubat 1956 doğumlu Aileen Carol Wuornos, henüz doğmadan boşanan ailesi ve 6 aylıkken kendisini terkeden annesinden sonra, büyükanne ve büyükbabasıyla yaşamaya başlar. Oldukça güzel bir kız olan Aileen, ergenlik çağına yeni yeni girmişken, etrafındaki erkeklerden henüz alamayacağı bir şeyi, saf sevgiyi bekler. Hayatı hayal kırıklığıyla dolu Aileen, 13 yaşındayken tecavüze uğrar. Hamile kalır ve evden atılır. Barakada yaşamaya başlayan Aileen, hayatta kalmak için girdği işe, uyuşturucu bulmak için devam eder; Aileen Wuornos, hayat kadını olmuştur.

Mordum

emrextreme | 28 July 2009 10:02

Mordum
Yönetmen: Jerami Cruise, Killjoy
Oyuncular: Cristie Whiles, Fred Vogel, Michael T. Schneider, Jerami Cruise, Killjoy

Özet :

Tam olarak belirli bir senaryosu olmasa da üç gencin bir el kamerası kullanarak işledikleri cinayetleri ve işkenceleri kaydetmelerini izliyoruz. Bütün özet bu aslında.

Filmi farklı kılan ise konusu, senaryosu değil. Cinayetlerin işlenme yöntemi. Çekiçle adam kafası parçalama, ölüye tecavüz, bıçaklama, bıçak yarasına tecavüz, cinsel organ kesme, bu organ ile yapılan fanteziler, kusma, kusulanı yeme, gırtlak kesme gibi türlü hastalıklı gürüntüler var. Burada kullanılan çekim teknikleri gayet başarılı, gerçek mi yoksa efekt mi olduğu çoğu sahnede anlaşılmıyor.

Buraya film ile ilgili görsel öğe eklemek istemiyorum çünkü çoğu kişi için çok rahatsız edici olabilir. Merak edenler Google resimlerine buradan bakabilir.

Daha çok Jackass gibi kamera bir yerden öbür yere gidiyor. Dirty Sanchez için Jackass’in abartılı hali deniyordu fakat Mordum bütün sınırları, tabuları yıkıyor. İnsanlık namına hiçbir şey yok filmde. İnsanın sınır tanımaz tarafını görüyoruz. Bu film ve Sodom beni en rahatsız eden filmler oldu çünkü yapılanların bir nedeni yok, sadece zevk için işlenen suçlar. İnsanın bir hayvandan bile daha aşağı olabileceği gerçeği insanı korkutuyor.

SPRING, SUMMER, FALL, WINTER AND SPRING

sahaf1976 | 11 July 2009 09:27

Bom yeoreum gaeul gyeoul geurigo bom
Bom yeoreum gaeul gyeoul geurigo bom

BİR ÖMÜR YÜREĞİMİZDE TAŞIDIĞIMIZ TAŞLAR
Kim Ki Duk görselliği ve mistisizminin en üst seviyelerde gezdiği bir film demek hiç te abartılı olmayacaktır. Görüntü yönetmenliğini Dong-hyeon Baek’ in üstlendiği 2003 Güney Kore yapımı bu filmde gölün üzerinde yüzen bir saldaki küçük tapınak ve değişen mevsimler neredeyse kusursuz bir beğeni ile beyaz perdeye nakış nakış işlenmiş.
Görüntü yönetmeninin ustalığının Kim Ki Duk’un dehası ve resim yeteneğiyle birleşerek böyle bir sonuç oluşturması elbette ki beklemeyen bir şey değil. Beklenmeyen şey Kim Ki Duk’un bu film de fiziksel ya da psikolojik şiddetten belirgin biçimde uzaklaşmış olması. Kişisel hayatında yakaladığı iç huzurun ve dinginliğin bu filmde damla damla yedirildiğini görmek mümkün.

Bom yeoreum gaeul gyeoul geurigo bom
Bom yeoreum gaeul gyeoul geurigo bom

Kendisinin de orta yaşlı bir keşişi canlandırdığı bu filmde bu filmde yine de finalde ulaşılan bir fasit daire ile Kim Ku Duk filmlerinin olmazsa olmazını da görmüş oluyoruz. Bilge bir rahibin yanında mevsimlerin metaforuna yaslanarak büyüyen bir çocuğun hayatına tanık olurken. Dış dünyanın rahibin öğretilerinden daha yakıcı ve öğretici olduğunu da sanki biz de çocukla beraber büyüyerek izliyoruz. Çocukluk sırasında hemen hemen hepimizde olan o saf şiddette filmin merkezine oturan güçlü öğelerden. Aslında tam karşılığına merak demek mümkün… Büyümekte olan bireyin çevresini kuşatan her şeye, hayata ve ölüme karşı duyduğu merak…

Son Samuray (The Last Samurai)

elchancho | 26 June 2009 10:14

Son Samuray 2003 yapımı olmakla birlikte başrollerde Tom Cruise, Ken Watanabe, William Atherton gibi usta isimler yer almakta.Yönetmen ve Senaryo koltugunda ise yine usta bir isim Edward Zwick oturmakta.

Filmin konusu ise; Yüzbaşı Nathan Algren (Tom Cruise) savaşmaktan bıkmış gazi olmuş bir komutandır. Japonya’ya İmparator Meij’in ordusuna önderlik etmesi ve silahları tanıtması istenir, o da kabul eder ve gider. Daha sonra Yüzbaşı Algren’den daha modern ve batıcı bir japonya kurmak için samurayları emrindeki ordu ile yok etmesi istenir. O da samurayların öncüsü Katsumoto ile girdigi bir mücadele yaralı olarak esir alınır. Samurayların yaşam ve felsefe tarzlarını çok benimseyen Yüzbaşı Algren bundan sonra İmparator Meij ve Komutan Katsumoto arasında zor bir tercih yapmak zorunda kalacaktır.