bildirgec.org

1994 hakkında tüm yazılar

Heavenly Creatures (1994)

queennothing | 29 December 2010 11:05

The Lord Of The Rings Serisi’nin (Yüzükleri Efendisi) yapımcı/ yönetmeni olarak tanıdığımız Yeni Zelandalı sinemacı Peter Jackson‘un yönetmenliğini yaptığı sinema filmi Heavenly Creatures (Cennet Yaratıkları), 1994 senesinde vizyona girdi. 5 Milyon Dolar gibi bir bütçeyle tamamlanan film, En İyi Senaryo dalında Oscar’a aday gösterildi. Filmde, tam 175 kız arasından seçilen Oscar Ödüllü İngiliz aktris Kate Winslet, Yeni Zelandalı aktris Melanie Lynskey, Sarah Peirse, Jed Brophy, Peter Elliott ve Darien Takle rol alıyor.

Camp Nowhere (1994)

queennothing | 20 January 2010 09:37

Kaliforniyalı sinemacı Jonathan Prince‘nin ilk yönetmenlik deneyimi olan 1994 çıkışlı komedi/ macera filmi “Camp Nowhere“nin senaryosu, Eliot Wald ve Andrew Kurtzman tarafından yazıldı. “Back To The Future” serisinden bildiğimiz ‘Çılgın profesör’ Christopher Lloyd‘un rol aldığı yapımda Jonathan Jackson, John Putch, Andrew Keegan, Devin Oatway, Jessica Alba, Peter Scolari, Kate Mulgrew ve Marnette Patterson yer almakta. Film hakkında ayrıntılı bilgilere erişebileceğiniz web sitesine de buradan ulaşabilirsiniz.
Aynı yaşlarda olan bir grup çocuk, aileleri tarafından zorla yaz kampına gönderilmek istenir. Çocuklardan Morris, buna karşı koymak istese de elinden bir şey gelmemektedir, ancak aklına düşen çılgın bir fikir, tüm çocukların ortak sorunu olan yaz kampını eğlenceye çevirecektir.

Başlarına yetişkin biri olarak Dennis Van Welker adında çılgın bir adamı alan Morris ve arkadaşları, ailelerine eğitim alacakları yaz kampına gittiklerini söyleyecekler, bunun yerine kendi yarattıkları eğlence dolu kampta konaklayacaklardır. Şantajla baskı altına alınan Dennis’in de kabul ettiği bu durum, çocuklar için adeta sınırsız bir eğlence dünyasına dönüşür.

C Blok (1994)

queennothing | 13 November 2009 17:23

1964, Isparta doğumlu yönetmen Zeki Demirkubuz‘un yazıp, yönettiği 1994 çıkışlı drama filmi “C Blok“da Fikret Kuşkan, Serap Aksoy, Selçuk Yöntem, Ülkü Duru ve Zuhal Gencer rol alıyor.

Anlayışlı ve samimi bir adam olan Selim ve sıkılgan ve bunalımlı bir yapıya sahip olan Tülay, evli bir çifttir. Orta yaşlı Tülay, ev işlerini görmesi için para ödediği yardımcı kadının lakayıt tavırlarından hoşlanmamasına karşın, onu kapıcının oğlu Halit ile cinsel ilişkiye girerken görünce, adını koyamadığı hisler içerisine girer.
Kocası Selim’e bir zamanlar duyduğu tutkuyu kaybettiğini farkeden Tülay, kendini kapıcı oğlu Halit’in kaba halini düşünmekten alıkoyamaz ve bunu bir fantezi haline getirir.
Yalnızlığı gerçek anlamda hissetmeye başlayan Tülay, uzun süredir yaşadığını hissettirecek bir heyecan tatmadığının da farkındadır ve bu eksiklik, genç kadının bir takım çılgınlıklar yapmasına sebep olacaktır.

Aşka ve ölüme dair: ”Dellamorte Dellamore” (Cemetery Man)

gorcun | 20 July 2009 15:17

Dellamorte Dellamore
Dellamorte Dellamore

Sinema tarihinde hiç bir şeye benzemeyen kendine has filmler vardır. Bu filmide onlardan biri olarak görebiliriz. ”Dellamorte Dellamore” bir diğer adıyla Cemetery Man 1994 yılında İtalyan yönetmen Michele Soavi tarafından çekilmiş. Korku – komedi türündeki bu benzersiz film, Buffalora adlı mezarlıkta bekçi olarak görev yapan bir adamın (Rupert Everett) hikayesini anlatır. İşinden dolayı hayatını mezarlıkta geçeren bu garip adamın yanında bir de kendisi kadar garip zeka özürlü Gnaghi (François Hadji-Lazaro) yardımcı olarak çalışır. Son derece yanlız ve karanlık bir hayatı olan Francesco’nun yaşamına gömüldükten 7 gün sonra dirilen ölüler renk katar. Francesco her ne kadar canlılardan uzak durmayı kendi seçmiş olsa da ölülerle de pek mutlu değildir ve ”Returners” (geri gelenler) dediği yaratıkları kendisine yaklaştıklarında son derece sakin bir şekilde öldürür.

Dellamorte Dellamore
Dellamorte Dellamore

Filmde 3 ayrı kadınla 3 ayrı aşk macerası yaşayan Francesco yaşadığı ilişkilerde de aradığı mutluluğu bulamaz. 3 kadını canlandıran kişi güzeller güzeli Finlandiyalı aktris Anna Falchi’dir. Karakterlerin adları olmadığından Anna Falchi oyuncular listesinde ”O” olarak geçer.

WOLF / İçindeki Kurtla Yüzleşmek

sahaf1976 | 16 June 2009 14:25

Eugene Ionesco‘nun Gergedan oyununu yada Kafka‘nın Dönüşüm‘ünü okuyanlar bilir.

Okumamış olanlar için iki eserin ortak noktasının altını çizmek gerekirse; dönüşüm herşeyin zıttıyla var olduğu dünyamızda zorunlu ve gereklidir. Fakat dönüşümün yönü ve içeriği sizin yazgınızı ve sizin yazgınıza bağlı olan insanlığın yazgısını da belirler.
İster Dönüşüm’ün kahramanı Gregor Samsa gibi dönüşen toplum değil de birey olsun, isterse Gergedan’ın Berenger‘i gibi bireyi kuşatan toplum akıl almaz bir dönüşüm yaşasın, sonuçta bireyi sadece yalnızlık ve acı bekliyor. Çünkü toplum denilen mekanizma aynı zamanda ve malesef kendine benzemeyeni öğütmek ve sindirmeye programlı bir makine gibi.
İş bu dönüşüm her zaman için yazılı ve görsel sanatlar’ın ilgi odağı olagelmiştir, Frankenştayndan Vampirlere, Zombilerden Kurtadamlara kadar sinema da bu dönüşümün envai çeşidini bulmak mümkün. Ancak bu tür filmler genellikle sonunda; yine dönüşüm yaşamış ve “tehlikeli” hale gelmiş “yaratığın” “öldürülmesi” ve WASP (white, Anglo Sakson, Protestan) erkeğimizin zaferiyle sonuçlanarak, dolaylı yoldan da olsa geçerli dünya düzenini ve genellikle kiliseyi kutsamış olur.

Vampir de olsa insan insandır! : ”Interview with the Vampire (Vampirle Görüşme)”

gorcun | 17 April 2009 12:01

Interview With The Vampire
Interview With The Vampire

Interview with the Vampire, Anne Rice‘nin aynı adlı romanından uyarlanan 1994 yapımı film Neil Jordan tarafından yönetilmiş. Film bir vampir filmi olmasına rağmen korku ya da gerilim filmi değil. Dram hikayesi olarak görülebilir. Farklı bir vampir hikayesiyle karşımıza çıkan filmde Hollywood’un ünlü yıldızları boy gösteriyor .
Louis rolünde Brad Pitt, Lestat rolünde Tom Cruise, gazeteci Danie rolünde Christian Slater, Armand rolünde Antonio Banderas ve küçük kız Claudiarolünde ise 12 yaşındaki Kirsten Dunstfilmin yıldız oyuncularından sayılabilir.

Interview With The Vampire
Interview With The Vampire

Filmin hikayesi buradan itibaren izlemeyenler için spoiler içerebilir. Film bir vampir olan Lestat’ın (Tom Cruise) 18.yüzyılda soylu bir insan olarak yaşayan Louis (Brad Pitt)‘i ısırırak vampir yapması hikayesiyle başlar. Günümüzde bu hikayeyi gazeteciye (Christian Slater) anlatan ve inandıran Louis hikayesini sonuna kadar anlatmaya karar verir.
Hikaye ilerledikçe Louis’in vampir olduktan sonra insancıl duygularını kaybetmediğini ve temel besin ihtiyacı olan kanı insanlara zarar vermemek için en zor yollardan yapmaya çalıştığını öğreniriz. Sıçan, fare, köpek gibi hayvanların kanlarıyla idare etmeye çalışan Louis bir yandan kendini bu hale getiren Lestat’e isyan ederken bir yandan doğasıyla baş etmeye çalışır. Ama bu duruma daha fazla dayanamayıp küçük bir kızı (Kirsten Dunst) ısıran Louis kızın aralarına katılmasıyla doğasıyla savaşmaktan vazgeçip küçük kızı yeni yaşama umudu olarak görmeye başlar.

Kirsten Dunst
Kirsten Dunst

Ama Lestat yine aralarına girip olaya yeni boyutlar katmaya kararlıdır. Film dünyaca ünlü Hollywood yıldızlarından oluşmasına rağmen bir gişe filmi değildir. İnsancıl, dramatik, farklı bir vampir filmi olarak başarılı bir yapımdır. Oyuncular rollerinde başarılı performanslar göstermişlerdir. Lestat rolünde Johnny Depp‘e teklif götürülmüş ama bu gerçekleşmemiştir.

Ölmeden Önce İzleyin 2 – Keiner Liebt Mich

screamofthebutterfly | 14 April 2009 11:23

vcd kapağı
vcd kapağı

bundan bir önceki yazım “Jeux d’enfants” ta belirttiğim DVD dükkanlarından alına bilen bir film değildir. Arayıp bulmak gerekir.1994 yapımı bir filmdir. torentinin bile bulunabilceğini sanmıyorum. Fakat izledikten sonra 3 kitap okumuş kadar kafanızı dumura uğramış olursunuz, yönetmenin “Doris Dörrie” filmin sonu için düşündüğü finalde “Nasıl yani?” diyeceğiniz bir filmdir. Filmin Senaristi de, görüntü yönetmeni de o dur.

Evvela filmde bir will smith yada liv tyler oynuyor izlenimine kapılmayım, film gayet basit yüzlerin oynadığı bir filmdir. Zaten filmi güzel yapan şey karakterlerin çirkinliğidir. Hele bir Hava durumu sunucusu tip vardır. Sizi kusturabilir.
Fakat filmin belkide dünyanın şuana kadar yapılmış en iyi dostluk filmidir. Çok güzel naif ve sevecendir.
Filmin sinopsisi şöyledir.

Maria Schrader
Maria Schrader

Fanny Fink rolünde Maria Schrader diye gudubet bir hatun karşımıza çıkar. Bir iş kadınıdır ve tamamiyle topluma yabancılaşmış bir apartmanda yaşar, yanlızdır, umutsuzdur. Bir sevgili istemektedir. Bu sırada kehanetlerde bulunan (Falcı yani) bir komşu; Orfeo de Altamar rolüyle Pierre Sanoussi-Bliss karşımıza çıkar. Filmde bundan sonra başlar. İkisi de hayatlarındaki eksikleri birbirinde tamamlamaya başlar ve ikisinin aşk hayatları, umutları beklentileri birbiri içine girer. 23 rakamı ile ilgili bulunduğu kehanetten ötürü orfeo hatundan çok çeker. Hatun ise kibirli bir züppeye delicesine aşık olmuştur.

Gary Larson / Tales From The Far

turictanyel1 | 11 February 2009 09:59

Doğa üstü olaylarla, varlıkları insanlaştırma tekniği kullanılmış Gary Larson çizgi animasyon filmi. Anthropomorphic yani insanbiçimciliği denilen bu teknikle yaratıcılıkta sınır tanımadan tek hücreli canlılardan, hayvan, bitki, rüzgar, güneş gibi ya da diğer soyut kavramlara kadar akıllara gelebilen her şey kullanılmış, oyun tadında insani yorumlamalar yapılmış karikatür sevenlerin arşivlerinde yer alan bir yapıt olmuştur.
Vahşi batı kovboyları, yaratıklar ve anthropomorphic hayvanların hepsi Larson tarafından yaratılmış olup, Annecy Uluslararası Animasyon Film Festivali‘nde Büyük Ödülü verilmiştir.

Film yer yer ürkütücü yer yer komik olabiliyor.Buna mistik bir atmosferde caz gitarist Bill Frisell’in eşlik etmesi ise daha da hoş bir hava yaratmış. Film iki bölümden oluşmakta, ilki 23 dakika ikincisi 40 dakika sürmektedir. Anlatılan genel bir öykü yoktur, Larson‘un çizdiği karikatürlerin filme uyarlaması yapıldığından dolayı okurken kafanızda canlandırdığınız şekilde izliyormuşsunuz gibi gelir. Herkese hitap edebilen bir film olmadığından dolayı kimilerince sıkıcı kimilerince de eğlenceli olabilir.

Kısaca Gary Larson‘u tanıtalım:

The Far Side, Beyond The Far Side, In Search of The Far Side, Bride of The Far Side, Valley of The Far Side, Hound of The Far Side, The Far Side Observer, The Prehistory of The Far Side, There’s A Hair In My Dirtkarikatür kitaplarını yazmış, halen yaşamakta olan 14 Ağustos 1950 Tacoma, Washington doğumlu Amerikalı karikatürist.

Gönülsüz Koruma

inanco | 17 November 2008 16:00

Guarding Tess
Guarding Tess

1994 Hollywood yapımı filmin orijinal adı Guarding Tess ülkemizde vizyona hiç girmemiş. Filmi izlemek için dvd sine ulaşmanız ya da televizyonda yayınlanmasını beklemeniz gerekiyor. Eski ve sıradan olan bu filmin ilgi çekici noktası başrolde güzel bir kadın oyuncunun bulunmaması. Amerikan filmlerinin neredeyse tamamında görülen bu gelenek bu filmde bozulmuş. Nicolas Cage ile başrolü paylaşan kadın oyuncu 1934 doğumlu Shirley MacLaine.

Yönetmen: Hugh Wilson
Senaryo: Hugh Wilson, Peter Torokvei

Quentin Tarantino

Pentimento | 24 October 2008 14:54

“Ruanda’da filmlerimi tek bir kişinin bile izlediğini sanmıyorum ama orada 500 bin kişiyi kurşuna dizdiler.”
Quentin Tarantino
İşte Tarantino’nun, filmlerinin izleyenleri kötü etkilediğini düşünen sevmeyenlerine verdiği cevap.

Quentin Tarantino
Quentin Tarantino

Okulu bıraktıktan sonra porno filmler oynatan bir sinemada çalışan Tarantino o zamanlar sürekli sinemadan bahsederek kafa açan bir hayalperestten başka bir şey değildi. Bugün Hollywood’da onun için “mümkün değil” kelimesi söz konusu bile değil.
Tarantino’yu diğerlerinden farklı kılan şey hiç şüphesiz kendi gerçekliği içerisinde son derece tutarlı karakterler yaratabilmesidir. Yarattığı kötü adamların cool ve karizmatik özelliklerinin yanı sıra, bu adamların düştükleri komik durumları ve çaresizkilleri de izleyiciye aktarır. Ayrıca sıradanlaşmaktan korkan diğer sinemacılar gibi filmlerinde popüler kültür öğelerinden kaçınmak yerine bunları çok yerinde ve hakkını vererek kullanarak oluşturduğu gerçek dünyanın daha da kusursuzlaşmasını sağlar.

Rezervuar Köpekleri
Rezervuar Köpekleri

Bu bahsedilenleri yönetmenin Rezervuar Köpekleri (Reservoir Dogs, 1992), Ucuz Roman (Pulp Fiction, 1994) gibi filmlerinde belirgin şekilde görmek mümkündür.
Tarantino Liseyi bırakıp porno filmler gösteren bir sinema da yer gösterici olarak çalışmaya başladıktan sonra hayatı boyunca sürekli sinemayla yatıp sinemayla kalkmasının da verdiği bir dürtüyle, burada oynatılan porno filmlerin estetiği üzerine kafa yormaya başlar. Daha sonraları da burada çalıştığını hiç saklamamış ve bundan utanç duymamıştır. Gençlik dönemi süresince irili ufaklı bir çok işte çalışmıştır fakat o sıralar asıl hedefi oyuncu olmaktır. Dolayısıyla oyunculuk dersleri almaya başlar. 1984’te Manhattan Beach Video Archives isimli bir videotekte çalışmaya başlar. Burada o kadar çok film izler ki ünlü olduğunda dünyanın en çok film izleyen adamı şeklinde bir efsanenin ortaya atılmasının sebebi budur. Tarantino yönetmen olmak istediğine de burada karar verir.
Senaryoları karışık, anlaşılmaz ve şiddet içerdiği gerekçesiyle sürekli geri çevirilir. Mükemmel bir oyuncu kadrosu ve kısıtlı bütçesiyle adını duyurduğu filmi Rezervuar Köpekleri’ni çektiğinde, film Sundance, Cannes, Toronto ve Montreal Film Festivallerinde gösterilerek ses getirir. İkinci filmi Ucuz Roman sayesinde de Tarantino kendini izleyici kitlesine tam olarak anlatır. Sonradan Tarantino’nun özgün anlatımı dünyanın dört bir köşesinde taklit edilir ve sinema dünyasına vurduğu damgayla 90’lı yıllardan bahsedilirken Tarantino ismi es geçilemez hale gelir.