Bırakalım Dünya Nefes Alsın
Bırakalım Dünya Nefes Alsın

Ne kadar zavallıyız, insanoğlu aslında ne kadar zavallı. Neler için mücadele etmemiz gerektiğini ve aslında ne için dünyada olduğumuzun farkında bile olmadan yaşıyoruz. Dünyanın kusursuz düzenini bile bozmayı başaran biz insanlar, zenginlik hayalleri kuranken kazandığımz serveti nasıl bir dünyada harcamayı planlıyoruz acaba? Bir daha ki sefere Dünya servetlerin olsa sana servetini harcama fırsatı verecek kadar cömert olacak mı? Herşeyin insanlık ve insanlığın rahat yaşaması için hazırlandığı bu dünyanın kıymetini acaba kaybettiğimizdemi anlayacağız? Tıpkı aslında çok sevdiğiniz birini kaybettiğimizde aslında ne kadar sevdiğinizi anladığımız gibi. Bu para, mal, mülk hırsını anlamıyorum.Dünya kazandığınız servet kadar değil, saygı gösterdiğiniz kadar sizi ödüllendirir. Dünyanın bize verdiği nimetlerin sınırsızlığını bile yok edecek kadar aç gözlüyüz. Dünya yaşanır bir yer olmaktan çıktıktan sonra soruyorum acaba servet mal mülk ve kazanmayı hayal ettiğiniz bir çok dünya nimeti ne işe yarayacak? Toprak kavgalarının sürdüğü ve uğruna insanların öldüğü kavgaların çıkdığı kardeşin kardeşi vurduğu bu dönem için bundan yıllar önce 1854 yılında kızılderili REİS SEATTLE’IN ABD Başkanı Franklin Pierce yazdığı bir mektupda (amerika başkanının kızılderililerden rahat yaşamalarına karşılık toprak satın almak istemesi üstüne yazmıştır) demişki; “topralkları satın alabileceginizi düşünmenize çok şaşırdığımı bilmenizi isterim” ve ekliyor “aslında insanlar toprakların sahibi değil topraklar yeryüzündeki her canlının sahibidir ve siz bunu birgün anlıcaksınız” bu sözcükler yamyam dediğimiz, kafa derisi soydukları söylenen insan topluluğu kızılderilerin şefinden gelmiştir. Doğayla iç içe yaşayan bu insanlar hiç bir teknoloji olmadan ve kibir hırs olmadan sadece yaşabilecekleri kadar doğadan almayı bilen insanlardır. Ne kadar az düşünüyor ve ne kadar zavallıyız. Yolda üstüne basıp basmamanın hiç bir anlamı olmadığı karınca yuvasındaki karıncalardan hiç bir farkımız olmadığını en az onlar kadar aciz olduğumuzu ne zaman anlayacağız. Her insan dünyanın merkezi kendi sanıyor fakat dünya bir sınav salonu ve biz sınava giren milyarlarca insandan biriyiz. Bir cuma hutbesinde dedilerki; “insanlar gençliklerinde para kazanmak ugruna sıhhatlerinden olurlar, yaşlandıklarındada sıhhatlerini geri kazanmak için paralarını harcarlar” insan oğlunun hırsını anlatan ne kadar anlamlı bir söz. Çokda uzatmak istemiyorum dünya yaşanır kalsın ve bitmek bilmez sandığımız kaynaklarımız bile biticektir birgün. İnsanoğlunun açgözlülüğü karşısında Şef Seattle’nın şu sözleriyle yazıyı bitirmek istiyorum “en son nehir kuruduğunda, en son ağaç kesildiğinde, en son balık tutulduğunda beyaz adam paranın yenecek birşey olmadığını anlayacak.”