Tarihe adını mermerin içine hapseden Michelangelo, taşı değerli kılarak bizim önümüze yenilmeyen yemek olarak sunmayı başarılı kılmıştır.… Ruhunun derinliklerine işleyen sanat aşkını mermerin soyut alevinde yakıcı hale getirdi…1475 yılının somurtkan bir Mart gününde gözlerini İtalya’da açtı. Oyuncakları çekiç ve taştan oluşuyordu. Adımlarını atmaya başlaması ile ilk yapıtlarını babasından gizlice Ghirlandio adında fazlaca namı olmayan bir heykeltıraşın atölyesinde vermeye başladı. Ustasının hala aynı kalıplara hakim olması ve dışına çıkamaması üzerine asi ruhuna fresk tekniğinin anahtarlarını öğrettikten sonra ayrıldı. Michelangelo omuzlarında saklı kalan kanatlarını açmaya başlamıştı. Ünlü “Bahçe Okulu’na” adım atmasıyla içinde saklı kalan ışığı parıldamaya başladı. Bembeyaz heykellerle çevrili bu bahçede eli ile dokundunda soğuk taşın verdiği hissi başka hiçbir şeyde bulamıyordu.Yaşının ilerlemesiyle yükselmenin verdiği haz sayesinde yarattığı eserlere talep olduğunu farketti. Çok fazla dile gelince eserleri, zengin soylu kesimin ve Papaların kulağına fısıdanarak sipariş yöntemine dönüşüverdi. Kiliselerde Michelangelo fırtınası esmeye başladı. İlk sade ve içe kapanık eseri “Pieta” oldu. Michelangelo’nun imzasının devamını “Davut” sahiplendi. Daha sonra “Cascina savaşı”nın kudretinin sadece düşüncede kalmaması ve resmedilmesi için büyük bir iş sahiplendi. Ama bu çalışma sonuçsuz kalmıştır. Sonrasında Papa II. Julius, Vatikan’daki sistine Şapeli (Cappella Sistina) kubbesini süslemesini önerdi.
Sistina Şapeli, İtalya’nın gizemli büyüsü içinde ayrı bir devlet haline gelen Vatikan’da yer almaktadır. Yapısı ve mimari tarzı ile büyük bir görselliğe sahip olan bu yapının, Michelangelo tarzı ile değişime uğraması istenir. Michelangelo, bu işi istemediğini defalarca belirtti hatta bu karşı çıkış o zamanın koşullarında inanca karşı çıkılmışçasına Michelangelo’yu katolik mezhebi tarafından dışlanır hale getirdi. Kendisi bir ressam değil bir heykeltraştı ve bunu belli etmenin cezasını böylesine kötü bir veryansına neden olması, bu işi kabul etmesine neden oldu. Çalışmaya ilk başlarda isteksizdi, direnci kırıldığı an Papa II. Julis tarafından çağrılıp, tarzına ve yaratıcılığına karışılmayacağı sözünü alınca işine hevesle sarılmaya başladı. Ve bu çalışmanın aşamalarını sadece Papa’ya göstermeye söz vermişti. Çünkü resmine o kadar hayrandı ki kendisi ile başkasının araya girip eleştirmesine, minik bir kusur bulmasına dayanamazdı.
En başta bu işin üstesinden kalkamayacağı düşüncesi belirince, bazı yakın arkadaşlarını da yanına aldırdı fakat işini artık öyle sahiplenir olmuştu ki herkesi daha sonra yanından kovdu. Gün geçtikçe işinin verdiği keyif yanında acısı da çıkmaya başlar. Resmettiği herşey tavandadır ve tavana bakmaktan hep aynı yere odaklanmaktan düz okuması gereken yazıları ters okumaya başlar. Hatta bedeni devamlı sırtüstü yatan bir şekil aldığından sırtının kurtlanmasına yol açar. İşini oldukça çok seviyordu. Şapel dışına çıkmayı bile yeğlemeyip yemeğini, uykusunu hatta okuyacağı mektupları varsa bile şapelin tavanına, kubbesine yaptığı resimlere bakarak tüm işlerini görüyordu.
Kıyaslama yapılamayacak kadar teni solgun hale gelmeye başladı hatta arkadaşları tarafından yapılan kısa süreli baskınlarda bile kapıdan sızan güneş ışığı gözlerini acıtmaya yetiyordu. Bu çalışmasını 4 yılda bitirdi. Bunun üzerine birçok iş siparişi almasına rağmen biraz ara verdi. Fakat kısa bir süre sonra Papa’dan da izin alarak farklı figürler ve tasvirler ve beyninde yarattığı soyut fikirlerle Sistine Şapelini renklendirmeye devam etti.Tüm bu yaşadıkları sonucunda resmettiği bu şaheser yapıt ile ününe ün katarak sanatının birikimini şaheser hale getirmiş oldu.
yorumlar
çok güzel bir yazı olmuş, teşekkürler efenim.
Eğer bir gün yolunuz Roma’ya düşerse , Vatikan müzesini gezmeden gitmeyin. Sistine Şapeli ise Vatikan müzesinin içindedir. Mutlaka görün. Anlatılacak gibi değil.İnsanın sanat , resim, heykel , bezeme, renklendirme , maddelere şekil verme kaabiliyetlerinin sınırlarının zorlandığı bir yer, hemde o zaman ki teknik imkanlar içinde…Görmenizi tavsiye ederim.
ne mutlu bana
@oguz kagan katılıyorum
aldığım kaynak beni ve benim gibi araştıran diğer düşünürleri ,okuyucuları etkileyecek objektij bir kaynak değildir ve bunun yanında bu çalışmanın kendisine verilmesinin ardındaki ezik hevesinin nedeni, kendisini ressam değil bir heykeltraş olarak görmesinden ötürdür
harıka bır ahkam tesekkurler
Michelangelo hakkında güzel bir açıklama yazısı olmuş teşşekürler.
mükemmel paylaşım tebrik ve teşekkür ederim.
denemeden tavana resim yapmanın aslında ne kadar manyakça olduğunun farkına varamıyorsun,yükseklik korkusunu bir kenara bırak sağ kolunun devamlı yukarıda olmasının verdiği acının haddi hesabı yok sırf bunun için bile takdir etmek lazım.ayrıca duvarların nem tutması kullanılan boyaların dayanıksızlığı ile süreç içersinde defalarca revizyona uğratılmasına, yönetimdeki insanların da kafalarına göre ekleme-çıkarma yapması ise insanın kemiklerini sızlatacak cinsten…
esasında mikelanj’ ın da vinci nin yaptığı işi kesinlikle gormemesi için ( yani kopya çekmesini engellemek adına) bu işi buyuk bi gizlilikle yaptığı soylenir. yanına da kimseyi almamıs olması casus suphesinden kaynaklanır.resimlerle ilgili kucuk bir not da soyle. resimler esasında şapelin uzerinin orten icbukey tonozlar uzerinde cizilmiştir, ancak mikelanaj resimlerin oranları ile o kadar ustalıkla oynar ki, biz asagıdan baktıgımızda bu icbukeyligi resimlerde okuyamayız. hepsi sanki duz bir kagıda cizilmiş kadar dogru oranlara sahiptirler.
üstad vesselam mikelanj.
Döneminde Da Vinci popüler olmasına rağmen bence da vinciyi cebinden çıkarabilir.Bi kaç notta ben düşmek istiyorum büyük üstadın biyografisi hakkında:- Bir gün yapmış olduğuheykelin rötuşlarını yapıp bitirmişken vali heykelin burnunun biraz büyük olduğunu ve düzeltilmesi gerektiğini söyler. Üstad ses çıkarmaz merdivene tırmanır vali aşağıdayken cebinden biraz mermer tozu alıp hafifçe savurur.Toz valinin gözüne kaçar üstad sorar şimdi oldu mu diye? Vali şimdi daha iyi oldu der acıyla..-Sırtıyla ilgili bir diğer detayda, geçen süre içinde kemiklerin eğrilmeye başlamasıydı.Bu konu sorulan doktorlar şapelin yapım süresi boyunca aynı pozisyonda çizim yapmasından dolayı kemiklerinin eğrilip kambur kalacağına eminler.
Nasıl bir tutkuymuş öyle..!Yazınızı çok beğendim, teşekkürler!
Bilgi için teşekkürlerafrican mango satışafrican mangoafrika mangosuafrika mangoafrika mangosu hapı
Bilgi için teşekkürlerArmineeşarpArmine eşarpaker eşarpaker