Dün gece tam 11 saat süren iğrenç bir otobüs yolculu yaptım. ULUDAĞ Turizm, elinden geleni ardına komayarak biz sefil yolcularını Balıkesir’den Ankara’ya tam 11 saatte getirdi.
Yolda 45 dk.lık gereksiz bir mola vermek zorunda kaldık, personelin suratı beş karış, altımda yatan ikinci kaptanın ayakları kokuyor, zaten uzun yol, herkes bezmiş vaziyette… bir yandan da koşulsuz müşteri memnuniyeti diye parçalanan diğer firmaları düşünüyorum.. kamil koç, varan, nilüfer gibi.. tanrım ben neden bu otobüsteyim…
koşulsuz müşteri memnuniyeti konusunda ümitsizliğin doruk noktasında, eskişehir-ankara karayolu üzerinde gördüğüm bir manzara beni oldukça şaşırttı. nasretttin hoca dinlenme tesislerinde, bozuk ankesörlü telefonun üzerinde öyle bir yazı vardı ki yanımda neden fotoğraf makinesi yok dedim kendi kendime. aynen şöyle yazıyordu: “telefon maalesef bozuktur, lütfen kusura bakmayın…” müşteriden böyle özür dilenir işte. konuşur gibi yazmış elemanlar oraya. kusura bakma ağbi, bozuk telefon diyor..
hoşuma gitti, otobüse geri döndüm..
yorumlar
Aklıma 6 sene evvelki bodrum seyaatim geldi. O gün bugündür zaten kartalkayaya falan topluca gitmiyorsam, otobüse adım atmam. Uyumak yok, konuşmak yok ayh! Heriflerde delirtti. Gece 2 durduk bi yerde Kâmil Koç. Sordum muavine “Su var mı?”
“7gün var abi”
“Kola?”
“7gün var”
“7günü bırak başka bi bok yok mu”
“7gün var”
“ulan yeter her allahın günü olsa bana ne, su versene” dedim
“7gün veriim abi” dedi
ağladım için için. bi daa da otobosa binmedim şeirler arası, binersem de nevalemi yanımda bulundurdum. Benzin pahalı ama arabada iyi kötü herşey benim tasarrufumda en azından
kıymalı böregini alırsın,.. annen önden meyve soyar uzatır mütemadiyen,.. çantalardan sürekli yok meyve suyu, yok kurabiye, yok poğaça çıkar,.. cips getirmiştir babam dükkandan mutlaka,..
var mı arabayla seyahat gibisi,.. tek problem bu esnada, benim araba tutmasın diye aldıgım haplar yüzünden sızmış olmam ve bu yenenleri bana sonradan anlatmaları!
hıı bir de, bu ne bee, günlük olsaymış bu tabii!
o haplar tamamen plasebo etkisi yapıyo vic vega bence tamamen psikolojik. ben de çok kullanırdım. çok tutardı araba beni. sonra kullanmadım. tutmadı. kullanıyomuş gibi yaptım. kendimi kandırdım. blöfü bünye yedi. ama doru en süperi arabayla yolculuk.
arabayla yolculuk süperdir de, mesafeye bağlı olaraktan eziyet miktarı da artar bence… hani sıcakta arka koltukta kıçkıça 3 kişi oturmak, bir noktaya kadar idare eder insanı. sonra biraz rahatlık aramaya başlarsın.
en uyuz şey yanındaki adamın uyuz biri olmasıdır ya gider yolculuk boyunca uyur ya da gazete okur. Ama şöyle bir yanı da güzel bir hatun varsa yanında otobosla dünya turuna bile katılabilirim.
bi keresinde otobüste yanıma oturan adam walkman’ime göz dikmişti, “ne dinliyosun bakayım” deyip 15-20 dakika grup yorum dinlemişti. sonra da bana “bak bu da güzel ama, mustafa yıldızdoğan dinle, çok yanık(!) söylüyo” demişti. sonra yol boyunca hiç susmadan üllkücülük ve din dersi vermeye kalktı. adamı kaç defa tersledim, hiç fayda etmedi. inene kadar susturamadım. neyseki 1 saatlik yoldu. düşünüyorum da ya 10 saatlik bir yolda bu adamla yanyana otursaydım…
O403’ün pilot mevkiinde oturmak ve imkan varsa kullanmak o muhteşem nesneyi. sonra soyutlanmak somut ortamdan. en güzel deneyimlerinden biriydi. en kral arabayı kullanmaktan daha zevkli, çok kısa sürse bile…
Gerçi alete suç bulmamak lazım . Rahat edicez uzun yolda diyip ,otobüsü görünce aydınlanmıştık resmen :)Ama şoför klima kullanma özürlüydü. görev uğruna kaç kişi 19 saatlik yolculuk yaptık hama hepimiz resmen pastorize olmuştuk 🙂 bi soğuk bi sıcak :))
Otobüste direk walkman takıcaksın yanındaki eğer çenesi düşükse yandın ya da uyuma numarası yapmak:) ama nereye kadar yapabilirsin ki…
Klimaya gelince çoğu bu konuda sorunlu bir eritiyorlar bir buz haline getiriyorlar en sonunda hasta ediyorlar:) En güzeli araba ama sıkış pıkış olmayacaksın arka bir de boşsa yan gelip yatıcaksın.
Eskiden OTOSTOPÇU diye bir dizi vardı…Hatırlayanınız var mı? (ya da unutabilniniz mi demeliydim? ):) )
ayy eveeet hatırladım onu :)) ne şirin yol öyküleri vardı ordaa :))) ben bi de şeyi hatırladım şu an ‘kusmuğun seyir defteri’ vardı bi de :D))) çok şeker bi yol harita metod filmiydi yanee ;:))=((
var mı hatırlayanınız (ayy ya da unutanınız, inanmıyorum size)?
evet ya haklısın defter-i seyir de (katlettim türkçe yi) bayağı kusuyorduk.Bir kere madem ışınlanıyorsun niye uzay gemisi kullanıyon :)yada tersi
efenim şunu okumanızı rica edicem, daha sonra da müsaade ederseniz son nefesimi vermek suretiyle huzur bulmak istiyorum.
aaa.. otobüs macerası olayı tamamen benim konum. binipte bozmadığım otobüs yoktur benim, İzmir -İstanbul istikametinde. Kem talihim (böylemi yazılır?) iki katlı waran otobüsünün önce bozulmasına snra kaza yapmasına ve on iki saatte izmire warmasına tanık olmuştur. bu ne ki; bi gün yine yoldayım otobüs hareket halinde yani, bi baktım arkadan insanlar öne doğru koşturmaya başladı. meğer arka tarafta bir boru patlamiş hem yanıyor hem ilerliyormuşuz anlıyacağınız…şirket mirket hepsi yalan yani. yeter ki ben olmıyım otobüsünüzde 🙂
otobus mu !!! off ulen off demek gelir ichimden Keshan – Istanbul(ogrencilik) yolunun 15 inci km diye bashlayan bi hikayeden cok o yolculuk esnasinda yanima dushen asker arkadaslardan nefret ederdim heleki izinden gelen veya izine giden yurdum insanlarindan off ne bayiltici muhabbetler tanrim, (bilincaltina bolle yerleshtide biz o yuzden mi diyar diyar kactik acep shimdik aklima geldi he valla olle olmali)
bunnarı okuyunca aklıma ankaraya giderken yanıma oturan adam geldi… adamın yanına oturdum ve 15 dakika sonra adam muhabbete “bizimde ankarada inşaat var diye girdi.” ben “ne güzel bir isim ” diyecektim esasen… lan bi kimsin önce onu sööle, önceden mi tanıştık… adam daha sonraki saatlerde bana şiir okuyodu… hiç unutamam ben o yolculuğu…
Nefret ederim, yanımda oturan tanımadığım birinin yolculukta ottan b*ktan şeyler anlatmasından. Mümkünse olay çıkarıp attırırım yanımdan. Yada bir süredir yaptığım uygulama da, 2 kişilik bilet alıp rahat rahat gitmek.
önem vermez kimse?! Varan, Ulusoy, Boss gibi firmalarla kıyaslarken diğer firmaları, “Abi otobüs yolculuğu bu! 6saatte bitiyo işte, otobüsü almıyorsun ya!?” gibi yada, “Abicim, hepsi aynı rahatlıkta otobüs, son model işte! Ha bi de açık büfe’de var, daha ne isteyeyim?” gibi garip bir savunma yaparlar, NEDEN?
Halbuki, otobüs’ün rahatlığından ve açık büfe olmasından çok daha onemli şeyler vardır, raindown’un bahsettiği gibi.. Güvenlik, Yolcu Kalitesi, Personel Kalitesi, Havalandırma, vs. gibi. Ozellikle güvenlik ve havalandırma, kimsenin dikkat etmediği iki husustur. Neden diğer firmalarda otobüs’e girerken kontrol olmuyor da, sadece Elit firmalarda oluyor? Yada buna neden kimse onem vermiyor?! Bir de, havalandırma.. Varan’dan bildiğim kadarıyla, Setra’larda bir standart var; içerinin havası dakikada iki defa değiştiriliyor , havalandırma sistemi ile. Sıcaklık nasıl ayarlanırsa ayarlansın.. Yani, ikide birde hostes ile muhatap olup da,
-“Şu klimayı açsanız, patladık burada!”
-“Abi, rapma çıkıyoruz araç zorlanıyor, düzlüğe çıkınca açacağız.”
gibi gerizekalı bir muhabbet yapmak zorunda kalmıyorsunuz…
Mercedes’in otobüslerinden şahsen nefret ederim, çok da adi bulurum 🙂 Külüstür 2katlı bir setra’da bulunan bir havalandırma sistemi, neden son model mercedes’lerde standart değil?! Yada bir WC bile neden yok?! Hani konforluydu yahu! Konfor, koltuktaki rahatlık ve süspansiyon sisteminden ibaret değildir.