Hepimizin küçükken öyle yada böyle mutlaka bır oyuncağı olmuştur,arkadaşlarımızdan ve kardeşimizden bıle kıskandığımız.sonra ergenlık falan derken bu oyuncaklar ya çöpe gıderler yada tavan arasında bır yerlerde yenı mekanında tozlanmayı beklerler.bızlerde zamanımızın çoğunu onunla geçirir iken hatta uyurken bıle yanımızdan ayırmadığımız bu sessız ama yününe tarafımızdan can katılmış canlıları terk ederız. çünkü artık büyümüş kocaman bir insan olmuşuzdur ve oyuncak dönemının tavan arasında kaldığını sanarız.halbukı öyle değildir büyüyüp insan içine karıştığımızda onların yerını başka şeyler alır. bu oyuncakların en önemlısı de bence İNSANdır insan dediğimiz varlığı bazen farkında olmadan oyuncak yerıne koyar bırısının yardımına sıcaklığına sesine sexine dokunuşuna tesellısıne ihtiyaç duyduğumuz zamanlarda onlarla evcılık oynarız.fakat oynadığımız oyunu bılmeyen karşı taraf bu durumdan etkılenıp zarar görmeye başlar bır süre sonra, ama oyun oynanmıştır zaten. bırısı onun sahıbı diğeride elden bırakılmayan oyuncağı olmuştur çoktan.bızler bu durumu ençok eski sevgılilerimize yaparız eğer bırde kavgasız ayrılmış ama arkadaş olarak hala görüşüyor isek.eskı sevgılımıze yenı sevgılımızı anlatır onun kucağında başkası için salya sümük ağlar sonra barışınca onu bır kalemde yenısı gelınce attığımız oyuncak gıbı atarız herkes bızı terk ettiği zamanda onun arkadaşlığına sığınır ”benı senden başka kimse anlamıyor” dıye yakınırız.sonra oyuncak başka bırı tarafından içi ruhla doldurulunca başka bır sahıp bulur tabı, onun elınde oynamaya başlar.derken senınde yıne ay halın depresyonun yada ne bıleyım terk edilmişliğin tutmuştur işte cindy bebeğini attığın yatağın altından almak için eğilirsin ve boşlukla kalakalırsın herşeyın yerını sessiz bır çığlık halını alan şu söz kaplar OYUNCAĞIMI ELİMDEN ALDILAR!
yorumlar
yahu bu serbestte kımse yazı okumuyo mu acep?hay allahh …
kımse oyuncak kaybetmemiş galiba:((
İnsanlar ve oyuncaklar çok ilginç bir bağdaştırma olmuş. Bende eskiden legolarla çok manyak şeyler yaratırdım. Geçenlerde annem çöpe atarken dur atma diyerek legolara gömüldüm. Ama farkettim ki artık o yaratıcı zekamı kaybetmişim. Hiç boka benzetememiştim bu sefer. Ağlicaktım nerdeyse. Sanki benim üstüme yeni bi sürüm download edilmiş gibi hissettim. Korkarım,Galiba,sanırım adam oluyorum
benımde kollarını bacaklarını hareket ettirebıldığım ellerıne küçücük kılıç balta falan takabıldığım kızılderılı oyuncaklarım falan vardı atları çadırları …sonra öğrendim ki onların bı ısımlerı varmış ama kımbılır, sankı o dönem onları benden başka oynayan olmamış kımse hatırlamıyor onları hüüühüüüü…
Belki de kimse almamıştır, orada duruyordur, kim bilir..
hahaaaaha
Bir de şu var.Senin oyuncağın bir başkasının oyuncağı olamaz. Belki bir süre bir başkası oynar senin oyuncağınla ama geçicidir, ruh filan veremez senin oyuncağına, zaten bir süre sonra sıkılır, çöpe atar.O oyuncak hep senindir. Çöplükte de olsa senindir.Ama, tabii, kimse çöpe bulanmış, kirlenmiş oyuncağını oradan alıp eve getirmek istemez. Başka oyuncak arar. Eskisinin yerini tutacak, daha güzel, yepyeni bir oyuncak. Ama kendi ruhunu bir zamanlar eski oyuncağına vermiş olduğundan yeni oyuncağı hep ruhsuz kalacaktır.O yüzden hepimiz çöplükte eşelenip duruyoruz. Eski oyuncağımıza şöyle bir dokunuyoruz fırsat buldukça. Sonra burun kıvırıp eşelenmeye devam ediyoruz “tertemiz” çöplüklerde.
Uzun lafın kısası, oyuncağını elinden alamazlar.O senin hem kaderin hem de lanetindir.
vay bea ıyı olmuş baya senı okurken kurşun asker geldi aklıma ayağının bırı yok dıye kenara atılıp sonra nerde dıyede peşinden ağlanan…çokta severim o hıkayeyı o da ayrı demekkı varmış benım bı oyuncak takıntım bak şimdi çıktı ortaya:))eyyy hayat sen nelere kadırsın
okuduk arkadaşim okuduk.ama hata nerde biliyormusunuzbüyüdük diye oyuncaklarimizi orya burya saklamamiz atmamizda .ee malum sonra cok arariz değilmi onlari.çocuklugumuzun en masum en saf haimizin simgesi onlar.ne mutluki benim oyuncaklarim duruyor hali hazirda yetişkin biri olmama rağmen oyuncaklarim var.oyun oynamak,düş kurmak yaraticiliğin gidasi ,tam bu noktada ihtiyacimiz varken yaraticiliğa niye oyuncaklardan kurtuluyoruzki.bakin benim gibi oyuncaklari terkedememiş bir yetişkin daha burdason birşey daha bundan bir kaç yıl once annemleri ziyaret ettiğimde konu cocuklugumdan açildi ve benim daha el kadar giydiğim bir kaç parça kıyfetimi annem saklardi onlari bir daha görmek istedim ve annem o kocaman sandiği açti özene bezene sarip sarmaladiği kıyafetleri çıkardi.bir tulum bir kaç tane daha farklı kıyafet.tekrar dokundum cocukluguma,kokladim bebek kokuyordu ,o benim kendi kokum .bu kez de kokladim cocuklugumu gerçekten de misler gibi bebek kokuyordu o elbiseler.ne büyük bir mutluluk bi bilseniz.keşke sizlerde yaşayabilse idiniz bunu inanailmaz bir duygu dostlar.zırıl zırıl ağlam kistedim o an büyümenin verdiği aci ile.bu konuyu açan ve bana bu güzel duyguyu bir daha anımsatan arkadaşim eline yüreğine sağlık
benim de vardi bezden boktan eski pusku bi oyuncagim. adi da pırtık’tı..pırtık’ı burda anmamı/hatırlamamı saglayan miyazaki sana da selam olsun..bu arada hafifte kimse yazı okumuyor mu, kimsenin oyuncagi yokmus anlasılan sitemlerine soyle cvp veriyim. sanırım yogun siyaset gundemi, o gundem disinda kalan yazılarımıza ilgiyi/takibi bir nebze azalttı. ben de cizgiromanlar uzerine yazdigim bir yazı sonrası aynı hisse kapılmıştım. kardesim kimse okumadi mi cizgiroman yahu?…:))
harıtametod benımde küçükken annemın benı sarıp sarmaladığı bı battanıye vardı o da bende durur adıda çocukluk battanıyesıdır arada çıkarıp çıkarıp bakar bende senın gıbı duygulanırımarrogante senın yazını şimdi bende okudum dediğin gıbı bu ara gundem baya bı meşgul bır de herkes ayın 11 indekı buluşmaya kendını kaptırıp sarhoş olmuş durumda bende gıdemıyorum ya…yorumları için teşekkür ederim herkese