Geçenlerde Antalya Kaleiçinde tek yönlü dar bir sokakta beş araba konvoy halinde gidiyorduk. Karşı yönden geliş olmamasına rağmen yüzünden şer akan bir taksici karşıdan geldi ve yol tıkandı. Taksici bizim konvoyun en önündeki arabanın şöförüne kaba bir şekilde ‘Arabanı geri çek!’ dedi. En öndeki aracın genç sürücüsü taksiciye ters yönde olduğunu bildirdi. Taksici kızarcasına gence arabasını geri çekmesini emretti. Genç adam taksiciye ‘ben nasıl geri gideyim arkamda dört araba var abi’ dedi. Taksici daha da kaba şekilde :’ben anlamam kardeşim arabanı geri al işim var!’ dedi. Ve biz beş araba geri geri yaklaşık 10 dk süren manevralarla o daracık sokakta ulu taksiciye yer açtık. Ne seyredenler ne de arabalarını geri alanlar, ben dahil kimse bu duruma içten içe sinirlenmekten başka tepki veremedi.Düşünüyorum da ‘Altın Vuruş’ yapmayı kafasına koyanlar giderayak bir kaç haksızlığın cezasını bu dünyada verip gitse nasıl olurdu? Hapis yatmayacaklar, hatta bir çok insandan hayır duası alacaklar. Avukatların, savcıların, mahkemelerin, hakimlerin, devletin, yasaların böyle olayları engellemeye istekli olmadıkları kesindir. Onlar tarihte de olduğu gibi şimdi de güçlünün haklarını savunmak için varlar.Üstün Vuruş(Tamamen hayal ürünüdür:) Taksici iktidarını tam ispatlamak üzereydi. Öndeki dört araç geri manevralara başlamıştı. Ama bir sorun vardı. Ben en arkadaki aracın şöförüydüm ve geri gitmemeye kararlıydım. Öndeki araçlar bende bir tuhaflık olduğunu anlayıp taksiciden özür dilercesine en arkadaki aracın geri gitmediğini taksiciye bildirdiler. Onların yumuşak tavrından iyice cesaretlenen taksi şöförü, bütün seyircilerin duyacağı şekilde küfrederek hızla bana doğru gelmeye başladı. Ben kızgınlık veya başka bir duygusal ifade taşımayan yüzümle arabamdan sakince inip ölümlünün menzilime girmesini bekledim. Taksicinin yürüyüş şekline küfürlerine bakılırsa gelir gelmez ya bana kafa atacaktı, ya sille tokat girecekti ya da daha korkuncu silah çıkarıp beni takır takır vuracaktı. Korku beni terkedeli yıllar olmuştu. Gerçek olan bir şey vardı ki öfkeyle kalkmadım ve zararla oturmayacağım hissi taşıyordum. Taksici menzilime girdi, yumrukları sıkılmış vaziyette bana arabamı hemen geri çekmem gerektiğini, aksi halde apışarasındaki küçük et parçasını şişirip benim çeşitli yerlerime sokabileceğini anlatan sıradan küfürler savurdu. Ben de taksiciye sakince eğer böyle bir şeye kalkışırsa o et parçasını kesip kedilere atacağımı söyledim. Hayatı boyunca sıradan küfürler duymaya alışmış olan dangalak taksicinin, kısa bir şaşkınlık sonrasında kan beynine sıçradı ve silahını çekip ayaklarıma doğru üç el ataş etti. Atışlardan birisi ayağıma isabet etti. Herhangi bir korku taşımadığım için kurşunun açtığı deliğin sarsıntısı dışında benden kaynaklı ilave hiçbir devinim sergilemedim. ‘Bu kadarmı?’ diye sordum. Yine şaşkına döndü cevap veremedi. Tabancamı çektim ve kendi ayağıma bir el de ben ateş ettim. Nasıl rahat ettin mi? diye sordum. Sonra şaşkınlıktan donup kalan taksiciye çevirdim silahımı ve karnına nişan aldım ama ölmesin diye aort atardamarını vurmayacak şekilde batın sol alt yanına ateş ettim. Kurşunumun yarattığı etkiden çok daha gösterişli şekilde kendini yere attı ve yandım anam diye anırmaya başladı. Sonra kollarına ve ayaklarına 15-20 mermi boşalttım. Artık beni itaatkarca dinleyebilecek olgunluğa ulaşmıştı. Sonra bıçağımla taksicinin ereksiyon halinde olmayan uzvunu kesip, bununlamı benim boşluklarımı dolduracaktın? diye sordum. Bana hayatını bağışlamam için yalvarıyordu. Hiç acıma hissi duymadım. Sakince kollarını ve bacaklarını bedeninden ayırdım. Tekrar dikilmesin diye bütün parçaları alıp arabama koydum. Sonra kimliğimi olay yerinde bırakıp ambulans ve polisler gelmeden olay yerinden ayrıldım. Evime gittim müziğimi açtım, taksi şöförü parçalarını mikrodalgaya koyup pişmeye terkettim. Bu yazıyı yazdıktan sonra da üstün vuruşumu yaptım. Hoşçakalın, kurallara saygılı olun ve sakın zorbalık yapmayın.