Bahçeye gittim dün. Bol bol çilek topladım üstümü başımı batırarak kırmızı boyalara. Sonra çapa yaptım, yoldum attım tüm zararlı otları. Nacağı aldım elime, vurdum bağrını delerek toprağın dibine. İnatçıydı yerken bir bir darbelerimi, izin vermiyordu ilkin taş tutmuş bağrı. Ama ben daha da inatçıyım dedim kendi kendime. Elbet seni de yola getiririm. Sen sadece bekle . Sonra asmaya aşı yaptım, bakalım tutacak mı diye beklemekteyim.Çıktım dolaştım biraz dağda, bayırda koyun seslerini dinleyerek. Birisi başladı mı melemeye hepsi onu izliyor tek tek. Karıncaları seyrettim bir müddet, gene hummalı bir çalışma var anlaşılan. Arabayı yıkadım sonra, tertemiz oldu her tarafı. Yalnız anahtar kulübede kalmış, almaya üşendim, camın birisi kötü oldu içerden yarı açık olunca. O da nazarlık olsun dedim öylece bıraktım günün nişanesi niyetine.Döndüm sonra bahçedeki kulübeme, oturdum balkonuma, gökyüzünü seyreyledim doya doya. Çayımı demledim içtim badem ağacının altında. Şebeke suyu değil bağın suyu dediler, ben de çeşmeden koydum bu sefer suyu. Çok da güzel oldu.Resim çektim bol bol. Papatyalardan taç yapıp koydum başıma. Sonra tuttum makineyi gökyüzüne doğru. Bastım deklanşöre. Bir sürü fotoğraf, içinde hep ben. Kırmızı ışıklı fotoğraf odamda, ben tab edicem hepsini birer birer. İtirazını duyuyorum hep sen mi diye bağıran bana Cevap veriyorum soruna, evet hep ben hep ben.Gittim uyudum kulübede biraz. Fareler rahat vermedi tıkır tıkır. Kafamdaki fareler.Ben de aldım elime nacağımı çıktım dışarı. Başladım çapaya yeniden. Zannetti ki bağrı taşlarla sertleşmiş toprak, onu rahat bırakıcam. Yağma yok, kulübeme yerleştim artık, hep buradayım. Seni yonttukça yontup o taş bağrından ne filizler çıkarıcam.NacakDost dost diye nicesine sarıldım,Benim sadık yarim kara topraktır.Aşık Veysel Şatıroğlu
yorumlar
güzelmiş, nerede yaşıyorsunuz?
Bu resmi siz mi çektiniz, güzel olmuş..
bence alıntı.
resim alıntıdır arkadaşlar , Karadeniz olması ihtimali yüksek. Aslında Karadenizde çektiğim bundan çok daha güzel kendi fotoğraflarım vardı ama PC’nin azizliğine (çöktü) uğrayınca hepsi mevta oldu. Misal Rize’deki gelin tülü şelalesi bu resimdekinden çok daha güzeldir. Yazdan sonra kendi fotoğraflarımı koyma imkanım olacak sanıyorum.
gelin tülü şelalesi,, ne güzel isim..
Valla zaten en büyük sorun kendi değerlerimizi , kendi güzelliklerimizi görememiz. Bende ilk defa duyuyorum ve hatta araştırmada yapacağım bu gelin tülü şelalesi hakkında..Çok hoş bir isim ; muhakkak kendide öyledir..
evet çok güzel bir şelale. kayaların arasından yemyeşil ormanın içinde , incecik bembeyaz yüzlerce metre aşağıya doğru akması nedeniyle gelin tülüne benziyor gercekten.
okurken biz de katıldık çapaya sanki, üzerimize bulaşan çilek lekelerine bakıp güldük çocuk gibi, badem ağacına gülümsedik, uzaklarda bir yerlerde bıraktığımız badem ağacına selam ettik, toprağın bağrından emek verildiğinde yükselen her filize şükür dedik.bize çay kaldı mı bilmem! belki birgün gelirsek Gelin Tülü’nün dibinde soluklanırken içeriz yine!
Ağacın tepesindesin diye sana altın ayvayı atamayacağımı sanma Pati Pilli, ya tutarsın, ya yersin kafana…cık cık cık :)))
Bellemek ve çapa yapmak sanırım kara denize özgü. Düz arazı yok denecek kadar azdır, o nedenle tabloda görüldüğü gibi iş kadınlara düşer..
Doğru yani, araba yıkamak her iki dünyayı da bozar..
@pbk. o ayvaya yazık değil mi atıyorsun?
tamam yıkamam o zaman ben de bir daha. kirli kirli gezsin araba.pasaklı nacağın arabası diye adım çıksın.akoni resimlere bayıldım bu arada. Tam da onlar gibiydim çapa yaparken.Yalnız bahçesi olan herkesin yapmak zorunda olduğu şeydir çapa. hatta hobi bahçesi olanlar bile yapar. Genelde çiçek, gül eker onlar ama sebza yetiştiren de var.zararlı otları temizlemek için. bir de toprak hava alıyor sanırım. faydalı bir işlem çapa. Karadenize özgü değil. Ama karadeniz toprakça zengin olunca orda ayrı bir çaba göstermek lazım herhalde, bu işler daha yorucu olur haliyle.Bir de balkon tarımı moda son günlerde. biber, domates, maydonoz, çilek vs. yetiştiriliyor balkonda. Küçük kasalarda falan. İngilizler bahçeciliğe başlamışlar bile kuresel kriz var diye. Kendilerine yetecek kadar sebzeyi evlerinin önüne küçük toprakcıklar oluşturarark yetiştiriyorlar.
Öyle küçük hobi bahçemiz olsa da organik sebzeler yetiştirsek, dalından kopartmanın tadına varırdık. Ne güzel olurdu:)
pilli pati DİYOR Kİ, (09 Haziran 2009 01:55)@pbk. o ayvaya yazık değil mi atıyorsun?Ye diye atıyorum, Pilli Pati..Doğal ortamlara atmayacak mıydık kendimizi ?
ayvanın reçeli de çok güzel olur arkadaşlar. kompostosu da çok güzel oluyor serin serin.
komposto muydu o ya , hani hoşafa eşdeğer ayvayla yapılan .
ayvayı kesmeden, ısırarak yemek lazımmış
günde 1 kilo ayvayı rahatlıkla yiyebilirim:))
ayva çok faydalı gerçekten ayrıca hamile kadınlar yerse çocukları güzel olurmuş diyorlar ))
Komposto,hoşaf farkı..ikisi de aynı malzemlerle yapılan sulu tatlılar..Hoşaf öncen hazırlanmış kuru meyvalar, kaynamaya başlamış şekerli suyun içine atılıp kaynatılıyor, komposto ise taze meyvaların direk şekerli suya atılmasıyla oluşuyor..
saçmaa
tamam o zaman komposto oluyor ayvanınki
hahh şöyle, ayvayı hayatında görmeyen annelerin o kadar güzel çocukları var ki demek istemem o
e daha güzel olurduk işte ayva da yeselerdi. daha güzel olmanın çok güzel olmanın kime ne zararı var akoni ))
Güzellik ayvayla olacak işler değil.. Ondan öyle dedim
ayvayı yemeden önce kabuğunun üzerinden bıçağın tutacağının dip kısmıyla çeşitli noktalarına vurulur. kabukta içeri çökme olsa da bunun önemi yoktur. sonra ister ısırarak ister keserek daha sulu bir ayva yemenin tadına varırsınız.
yetiştirme aşamasında kim yardımcı olacak peki ? yetiştikten sonrası kolay kendi de test eder onu . hem iş işten geçmiş olacak o zaman , öncesine çözüm bul haritametotdefteri
ben yardımcı olurum, çok severim ekip biçmeyi, aslında şu an için sadece hayalim kendime ait minik bir toprak parçası.
))