Aydın’ın Nazilli İlçesi’nde bulunan Ör-Koop İsimli dernek Mandıra yoğurdun öyküsü ve tarihçesini araştırdı.Yapılan araştıramaya göre, milyonlarca insanın geçim kaynağı ve milyarlarca insanın en önemli besin maddesi ve Türkler’in milli yemeklerinden biri olan yoğurdun bir rivayete göre ilk olarak karınca yumurtasından, diğer bir rivayete göre melekler tarafından Hz. İbrahim’e öğretilerek mayalandığı bildirildi.1900’lü yıllarda pastörize olarak eczanelerde ilaç olarak satılan yoğurdun, Türkler’in yerleşik hayata geçmeden besinleri daha kolay taşıyıp saklayabilmek için geliştirdikleri yöntemler sayesinde ortaya çıktığı bildirildi.AK Parti Aydın Milletvekili ve TBMM Tarım Komisyonu Üyesi ve Ör-Koop Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Ertürk ve ekibi tarafından yapılan araştırma sonucu ‘Yoğurt’ kelimesinin Kaşgarlı Mahmut tarafından da Divan-ı Lügat’üt Türk’te kullanıldığı tespit edildi. Yoğurdun öyküsü ve tarihçesi başlığıyla yapılan açıklamada, şu ifadelere yer verildi:”Bugün yoğurdun nasıl yapıldığını herkes az çok biliyor. Sütün yoğurt haline dönüşmesi için eski yoğurt maya görevi görüyor. Peki insanlar sütü nasıl yoğurt haline getirdi? Yani yoğurtsuz yoğurt nasıl yapıldı? Milli yiyeceğimiz olan yoğurdun ilk defa nasıl yapıldığına dair yeterli ve kesin bir bilgi mevcut olmamakla birlikte, göçebe olarak yaşamlarını sürdüren atalarımızın yoğurt yapımında kullandığı doğal mayalar karınca yumurtalarıymış. Taşların altında yer alan küçük ve beyaz baloncuk şeklindeki taze karınca yumurtalarını ezmişler ve ısıtılan sütün altına koymuşlar. Böylece süt karınca yumurtalarında bulunan kimyasal maddeler yardımıyla mayalanarak yoğurt haline gelmiş. Başka bir rivayete göre, sütün yoğurt olarak mayalanması Hz. İbrahim’e melekler tarafından öğretilmiş. Ve bu sır halinde uzun süre babadan oğla intikal etmiş. Eski Türkçe’de yoğurt kelimesi 8. yy. metinlerinde yer alırken, Kaşgarlı Mahmut tarafından 10. yy.’da yazılan Divan-ı Lügatüt Türk ve Yusuf Has Hacib’in Kutadgu Bilig adlı eserlerinde bugünkü anlamında yoğurt kelimesinin kullanıldığı bildirildi.Osmanlı İmparatorluğu döneminde saray mutfağının vazgeçilmez bir besin kaynağı olan yoğurt, Kanuni Sultan Süleyman Tarafından Fransa krallarından 1. Franseu ateşli ishal hastalığına yakalandığında, krala ilaç olarak gönderildi.Bakterileri öldürücü özelliği nedeniyle yoğurt 1. Franseu’yu kısa sürede iyileştirdi. Avrupa’da 1800’lü yıllarda tanınmaya başlayan milli yiyeceğimiz yoğurt, Amerika’da yaklaşık 70-80 yıl önce tanındı. 1900’lü yılların başında ise yoğurt ilaç olarak kabul edildi ve bir dönem eczanelerde pastörize olarak satıldı”.
yorumlar
Benim zamanında merak ettiğim 2 şey vardı. Bunlardan biri yoğurdun ilk olarak nasıl yapıldığı diğeri ise peynirin ilk olarak nasıl yapıldığı idi.(Yani mayalar olmadan önce)Peynir konusunda biri bana bir ağacın yapraklarının ezilerek süte karıştırılması sonucunda yapıldığını söylemişti. Tabi bu kişinin bana aktardığı bilgide farazi idi.Bu arada karınca yumurtasının nasıl bir şey olduğunu merak edip google’dan yaptığım araştırma neticesinde kötü ingilizce bilgime dayanarak bu adreste buluduğum fotoğrafı size sunabilirim.
Dünya Gıda Dergisi ‘nin Eylül 2006 sayısındaki “Bazı Gıdalarımızın Tarihçesi” başlıklı yazıdan derlenmiştir:”Yusuf Has Hacip’in “Kutadku-Bilik” ve Kaşgarlı Mahmut’un “Divanı-Lugati Türk” adlı eserlerinde yoğurt kelimesine bugünkü anlamda rastlanmıştır. Yoğurt kelimesinin Türkçe olduğu, bunun yoğurmak kökünden geldiği ve 8. yy.dan kalma metinlerde “yogurut” şeklinde geçtiği anlaşılmıştır.İlk yapılışı ile ilgili olarak, bu gıdanın sıcak ülkelerde kendiliğinden oluşan pıhtı orjinli olduğu ileri sürülmüştür. Sıcak aylarda sağımdan sonra içindeki mikroorganizmaların etkisiyle kendiliğinden oluşan pıhtı, ekşimiş süt, daha sonra yoğurt şekline dönüşmüştür. Yoğurdun kendiliğinden oluşan pıhtı orjinli olma olasılığı çok kuvvetlidir. Çünkü yoğurt bakterileri sütün bulunduğu her yerde bulunabilmektedir.”
atlas dergisinin bu yazki sayılarının birinde yoğurt mayası ile ilgili bir yazı vardı.hıdrelez günü düşen çğleri toplayıp onlarla yoğurt mayalıyolarmış.
Yoğurta bile dünya markamızın olmayışı beni rahatsız ediyor. İcadını yaptığımız şeylere bile sahip çıkamıyoruz. Yarın Yunan yoğurda da sahip çıkacak, Hollandalının laleye sahip çıkması gibi. Ve yoğurdu icat eden milletin evlatları yoğurdun nasıl çalındığını (mayalandırıldığını) bile unatacak, elin Fransızının “Danone’sine” muhtaç bir nesil geliyor.