“Çok çok uzun yıllar önce Arap Yarımadasında şiirle yarışılırdı. Yarışılır mı hiç şiirle? Bilinmez. Bilinen şu ki, her yıl seçilen en güzel yedi şiir Kabe’nin duvarlarına asılırdı. Ve yıl boyu kalırdı o şiirler orada. (s.52)” Böyle diyor genç şair Yavuz Türk, şiirin şiiri doğurduğu derinlikli, çoğaltıcı Eski Şiir’de (s.52, 53, 54, 55, 56)… Kumaş, Yavuz Türk’ün ve Yeniyazı Yayınları’nın ilk kitabı. 1982 İstanbul doğumlu şair, kitabını Kumaş ile Kent ve Doğu olmak üzere iki kısma ayırmış. Kumaş, “piç terzi”nin kendini tanıtmasıyla açılıyor, yine onun sözleriyle daire başladığı yere kapanıyor. Şairin 2002-2010 yılları arasında yazdığı yirmiyedi şiirden oluşan Kumaş’ta lirik, ince, hüzünlü şiirler bekliyor okuru. Picasso, 1918 isimli şiir ayrıca iyi bir şiir (s.32, 33, 34, 35). Anneler, babalar ve bir gencin içinde oturan çocukla başlayan Kumaş’ın en güzel şiirlerinden ikisi de Kadınkent (s.44) ve Doğu (s.48, 49).Kumaş, bu pis ağustos günlerinde iyi gelecek, nitelikli bir şiir kitabı (7 lira). Daha yılın bitmesine epey var ama ben daha şimdiden Kumaş’ı bu yıl yayımlanan en iyi birkaç şiir kitabının içine koyuyorum. Kumaş’ı muhakkak okuyun ve şair Yavuz Türk’ün ismini tutun hafızanızda, belli ki iyi şiire adını yazdıracak bir kalem. Kumaş’ı okuyunca iyi şiirin ayak seslerini siz de duyacaksınız…